B. 6

2306 Words
Sare, direksiyonu sıkarken Senem sakin olması konusunda onu uyarıyordu ama kendi de en az o kadar sinirliydi. Kızlar onları büyükçe bir kafeye çağırmış üstüne de birer kehve söyleyip lavaboya gitme bahanesi ile mekandan çıkmışlardı. Genç kız abi gibi gördüğü Hamit’i arayıp elli lira borç istemiş adamın direkt iki yüz lira atması ile rahat bir nefes alsa da kahve ücretlerini ödeyip dışarı çıkmıştı ama sinirden kudurmak üzereydi.   “Anası babası hariç onun bunun çocuklarına bak ya, resmen keklediler bizi.”   “Sorma ya, şu an hepsini şu asvalta gömesim geliyor.”   “Sen sadece asvalta gömmek istiyorsun da ben baya baya beyinlerinin pekmezini akıtıp kemiklerini kırmakla direkt imam ve pamuk ikilisi ile buluşturmak arasında gidip geliyorum.”   “Ne yapacağız?”   “Yüz elli lira var kartta. Gidelim şu kızı alalım dişçiden. Bu saftirik elmır beni terk ettiler diye bunalıma girip olay çıkarır kafa güzel zaten milletin başına bela olmasın.”   Anlık kahkaha atan Senem “Yanlız çok fenasın Sare, kıza nasıl bir makyaj yapmadır o resmen jokere çevirmişsin.” Değince kontağı çeviren genç kız sırıtarak “Yetenek var mı diye denedim de yokmuş onu anladım. Eh bizim aşk kadınımız da az biraz kurbanım olmuş olabilir. Yavrum ya nasıl da bitsin de kurtulayım diye hareketsiz kaldı.” Deyip o da kahkaha attı.   İkili yola çıktığında Berna çoktan bunalıma girme yolunu yarılamıştı. Lavabodan çıkıp biraz daha kendine geldiğine kanaat getirdiğinde sekretere yaklaşıp ”Şey, ücret ne kadar acaba?” değip ne yapacağını düşünmeye başladı.   Gülümseyen kız “Ücret almıyoruz efendim. İlaçlı bir müdahale gerekmedi. İyi günler.” Dediğinde nefesini bırakıp içinden “Çok şükür” dedi. En azından rehin kalmayacaktı. “Teşekkür ederim iyi günler” değip buruk bir gülümseme eşliğinde başını hafifçe yukarı aşağıya sallayarak sırtını döndüğü sıra doktorunu gördü. Normal kıyafetlerini giyinmişti, gülümseyerek danışmadaki kıza bakıp "Ben çıkıyorum Didem, bir sorun olursa ararsın." Diyordu. "Bir dakika bakar mısınız hocam?" Adımlarını hızlı tutarak kapıya doğru ilerledi, utanıyordu garip bir şekilde. Yüzün de Sare’den kalma saçma sapan makyaj, göz yaşları yüzünden akmış resmen yerli Joker'e dönmüştü. Kliniğin kapısından kendini dışarı attığın da ayaklarının titrediğini hissetti. Zihnini meşgul eden iki şey vardı; bir kızlar ne zaman gelecekti? İki eve nasıl gidecekti? Kendini Ahmet Kaya şarkısında hela da unutulmuş tabanca gibi hissediyordu. Küçük taşlarla döşenmiş yolda çıkıntılara takıla takıla yürümeyi yeni öğrenmiş çocuklar gibi ilerliyorken ansızın gelen histerik ağlama krizi yüzünden bedenini yere bırakıp sarsılarak ağlamaya başladı. O ve anlık gelen duygusallık krizleri. Bunlar hep alkoldendi. Normal şartlarda kolay kolay ağlayan biri değildi. Tamam, çok çabuk kırılır, çok çabuk bozulur, çok çabuk sinirlenirdi ama asla kolayca ağlamazdı. Kalbindeki o küçük ağrı sanki ağlama isteğini daha da tetikliyordu. Üstüne işinden olmuş, kredi borcu yüzünden icralık olabilir, Sare’nin akıl yoksunu abisi yüzünden başlarında tefeci belası vardı. Kira fatura ve yiyecek durumunu düşünmüyordu bile. Ailesi de uzaktaydı ve her ne kadar yan yana iken kavga etseler de özlüyordu.   Kızlar yanında yoktu ve onlar yokken özgüveni olmayan çirkin ördek yavrusuydu. Hayal dünyasında yaşayan biri için bu dünya çok yıpratıcı ve baş etmesi oldukça güç. Tükendiğini ve yorulduğunu hissediyordu. Son hızla gidilen otoban da verilen mola durakları insanın hayatında da olmalı. Bu kadar hız ölüme sebebiyet, ölüme koşmak istemiyordu. En azından böylesine yalnızken, hiç yoksa kızlardan biri gelse hiç fena olmazdı. Etraftaki tüm seslere sağır olmuş duyuları bir uğultu eşliğinde yerine otururken korna sesleri duyuyordu. İnsanlar neden bu kadar çok kornaya basar ki. Onun arabası da vardı ama o öyle yapmazdı. Kendi kendine ağlarken gülmeye başladı. Arabası vardı ama arabanın gaz dolu deposu için verecek parası yoktu. Özel kliniğe geliyordu lakin beş parasızdı. “La biz niye yaşıyoruz ki acaba.” Diye düşünürken ona seslenen birinin sesi kulağına dolmaya başladı. Eğik başını usulca kaldırıp kim olduğuna baktı. "Neden yolun ortasında oturuyorsunuz?" Gözlerine çarpan mavi gözleri benliğinde şimşek etkisi yarattı. "Öyle mi yapıyorum? Aa hiç farkında değilim." Hemen pozisyon değiştirip emekleyerek kaldırıma doğru kaçtı. Kaldırıma oturup ayaklarını kendine çekerek ağlamaya ara da gülmeye devam ederken doktorun gözleri hâlâ üzerindeydi. Meğer yolda oturduğu için trafik oluşmuş ve insanlar bu yüzden az biraz gerginleşmişti. Hatta edilen küfürleri duyuyor ama umursamıyordu, şu an ağlaması gerekiyordu. Ya da gülmesi. Ama içindeki birikmişliği atması lazımdı. Atmazsa gaz yapıyor ve onu rahatsız ediyordu. Doktor yanına yaklaşıp önünde eğildi, elini dizine koyduğu an bakışlarını yüzüne kurşun misali ateşledi. "İyi misiniz?" "Sana ne!" Dudaklarını birbirine bastırıp burnundan nefesini salarak ayağa kalktı. Yeterince rezil olmuştu! Neden gitmiyordu bu mavi gözlü dev! "Kalk!" Sert sesi kulağına dolduğunda "Affedersin ama siktir olup gider misin?" diyerek çemkirdi. Niye gitmiyorsa artık. Deli mi ne? Hoş bir yanı hanginiz deli bilemedim diye onunla alay etse de görmezden ve duymazdan geldi. "Kalk, kalkmazsan zorla kaldıracağım!" "Polis diye bağırırım!" "Polis gelirse tutuklanacak kişi sensin!" Ellerini havaya kaldırıp "Tamam, tamam gidiyorum, hadi işine bak!" diyerek ellerini dizlerine vurarak ayağa kalktığında anlık başın döndü, adım atamadan sendeleyip düşmek üzereydi ki doktorun ellerini bel kenarlarında hissettin. "Çek şu toynaklarını!" Sarışın, mavi gözlü oldukça uzun boylu kirli sakalları olan bu adam ondan ne istiyordu anlamıyordu. Doktor genç kızı bırakmadan yürümeye başladığında Berna kurtulmak için kendini çekiyor ama kurtaramıyordu.   Arabasına doğru ilerlerken genç kız aracın arkasındaki dizilmiş diğer arabaların kornanın ırzına geçer gibi abanmalarına yüzünü buruşturarak baktı. Hayır öyle saçma bir durumda kalmışlardı ki resmen savaşın ortasında halay çekmek gibiydi.   "Bak bırak beni kötü olacak!" "Ne olacak mesela?" Berna’nın sırtını arabaya yaslayıp bedenini biraz bastırarak çırpınışını engelledi. "Sarhoşsun ve tek başına sokağın ortasında ağlıyorsun, sana yardım ettiğim için teşekkür etmelisin, bin şu arabaya!" Açtığı kapının içine doğru itmişti. Yalpalayarak arabaya binen Berna küfretmek istese de istemem yan cebime taktiğini uyguluyordu. Kapıyı sertçe kapatıp arkadan dolaşarak direksiyona geçen adam arabayı çalıştırıp hızla uzaklaşırken yeniden ağlamaya başlayan Berna tam tımarhanelik görünüyordu. Aklından geçenlerse daha da deli gibi görünmesine neden oluyordu. "Lütfen beni öldürme..." Nefessiz kalmış gibi hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Alkol derinlerine daha da sızmıştı, bilinci her an yerle bir olabilirdi. Saçmalığın dibini bulabilir ağlama krizleri ile akıl hastanesine kapatılabilirdi. "...ben daha hayallerimi gerçekleştiremedim, lütfen beni öldürme." Başını çevirip ona bakan adamla daha da ağlamaya başladı. "Seni öldürmeyeceğim zırvalamayı kesip evinin nerede olduğunu söyle!" Titreyerek ev adresini verirken yaptığının doğru veyahut yanlış olduğu hakkında ufacık mantık yürütemiyordu. "Neden ağlıyorsun?" "Yalnızım çünkü, gökyüzünde yan yana olmalarına rağmen birbirlerini aydınlatamayan yıldızlar kadar yalnız." "Herkes bir miktar yalnız." "Herkesten bana ne be!" O sıra telefonu çalmaya başladı, telefonunu açıp kulaklığı kulağına taktı. "Efendim Devrim." Karşı taraf ne diyordu bilmiyordu ama anlık gerildi. "Çıktım abi çıktım, ufak bir işim var geliyorum." Genç kız başını geriye doğru yaslayıp gözlerini adamın üzerine sabitledi. Gülümseyerek telefonu kapatan adam hala yola bakıyordu. Kızın aklındaki soru koca doktorun neden ona yardım ettiğiydi. Bir cesaret işaret parmağını uzatıp adamın kolunu dürttü, anlık başını çevirip  baktı hemen lakin ardından önüne döndü. "Ne oldu yanlız yıldız?" "Beni tanıyor musun?" "Genel olarak hayır." "Neden yardım ediyorsun bana?" "İyi bir adam olduğum için olabilir." Gülümsedi. "Benden faydalanacak mısın?" Yüzündeki gülümseme hızla silinirken kaşları çatılmıştı. Başını çevirip genç kıza baktı çatık kaşları eşliğinde. "Ne münasebet, hastamdınız, sizi öyle görünce bırakmaya içim el vermedi!" "Ben senin hastan falan değilim, kendini beğenmiş ucube!" Sinirle karışık gülümsedi. "O zaman ben senin hastanım!" Otuz iki diş sırıtan Berna kıkırdadı. Saçlarını arkaya doğru savurup bedenini öne doğru yatırarak adamın yüzüne baktı. "Aa öyle misin? Hiç haberim de yok görüyor musun?" "İyileştirecek misin beni?" "Neyin var?" Elini alnına koyup ateşini ölçtü. Biri ayılınca bunları anlatsa oturur mabadı ile gülerdi. "Sen hep mi böylesin yoksa alkolden mi?" Berna omuz silkti. "Nasılım ki?" "Tuhaf." Kahkaha atarak gülmeye başladı, gülmek istemiyordu ki. "Hep böyleyim, hayır değilim sanırım. Bilmiyorum ki." "Anladım." Gülümsedi. Bunun getirisi olarak genç kız elinin tersiyle ne cesaretse omuzuna vurdu bir tane. "Gülme!" Yüzünü buruşturdu. "Niye vuruyorsun yahu?" "Çok tatlı gülüyorsun gülme!" Gülümseyerek alt dudağını dişlerinin arasına aldığında genç kız kalbinin teklediğini hissetti. "Gülmesene!" "Neden? Tatlıysa bunu sunmaktan çekinmemeliyim." Eliyle yüzünü kapatıp "Kalbim hızlanıyor gülme!" diyerek söylendi. İçindeki Berna kendi kendine “Allah beni davul ede emi. Adama neler diyorum böyle. Sus kızım sus.” Diyor ama freni patlayan kamyon gibi dalmış gidiyordu. "Sende çok güzel gülüyorsun." Ellerini yüzünden çekip ona baktı. Hoş adamdı. Belki de hayatında gördüğü adam gibi adamlardandı. Başkası olsa yardım etmez etse de evine değil direk ya kendi evine ya da otel odasına atardı. Belki de hiç onlarla uğraşmaz tenha bir köşe de arabada ırzına geçer ya öldürür ya da bir köşeye atıp ölmesini beklemeden giderdi. Ama bu mavi gözlü dev adam hem kafa denecek bir yapıya sahipti hem de sağlam biriydi sanki. Yani öyle olmasını umuyordu. Dayanamadı ve kedi gibi azıcık yanaşıp başını omuzuna koydu. Zaten ayıldığında kafasını asvalta sürterek beynini akıtacaktı. "Teşekkür ederim doktor." Gözlerini kapatıp çekinme nedir bilmeden ahtapot gibi kollarını koluna doladı. Çok hoş bir kokusu vardı, kek gibi kokuyordu. Ya da karnı acıkmıştı bilmiyordu. "Biliyor musun?" "Bilmiyorum." "Benim sevgilim yok." Sessizce güldüğünü hissetti. "Umarım en kısa zamanda olur." İçinden "Sen olsana" diye geçiren Berna iç çekti. "Senin var mı?" "Var veya yok ne önemi var?" "Yoksa ben sevgilin olabilirim, diş tedavilerim ücretsiz olur. Bende sana kek yaparım." “Oha Berna oha. İstersen adamı nöbetçi nikah dairesine götür bas imzayı geç nüfusuna. Ne uçtun be. Bacı sen gerçekten sarhoş olduğuna emin misin? Baya kafayı yedin çünkü bu sarhoşluğun üst modeli.” Diyen iç sesi ağzına vurmak için an kolluyordu. "Çıkar ilişkisi olmuyor mu bu?" "Aman kime ne canım ne ilişkisi olduğundan, yalnızız sonuçta ama ikimiz yan yana olursak yalnızlık kalmaz." "Ben yalnız değilim ki." "Ben yalnızım, yalnızlığımı seninle paylaşmak istiyorum." "Güzel bir fikre benziyor. Bir şey soracağım eğer yanlış anlamazsan. Yüzündeki makyajın sebebi neydi?" Kıkırdadı. "Sana daha güzel görünmek için değildi onu biliyorum ama asıl sebebi bende de yok." "Anladım." "Ee ne diyorsun doktor, kek yapayım mı sana?" "Sen bana mı yürüyorsun?" "Sürünüyorum desek daha doğru olur." Güldü. "Yılan mısın sen niye sürünüyorsun?" "Hepimiz birer sürüngeniz doktor civanım." "Ben değilim." Omuzuna vurdu gülerek. "Tabi senin tuzun kuru, zenginsin sen bi kere!" "Sen değil misin?" "Benim de gönlüm zengin ama para etmiyor işte." "Ben zenginlik isteyen biri değilim, öyle olsa şirkette olurdum." "Ne isteyen birisin?" "Normal bir insan gibi yaşamak istiyorum. Mesleğimi yaparak kendi kazandığımı tüketerek." "Ne hayatlar var ya. Biz normal hayatı yaşarken resmen doksan artı dörtte gelen gol gibi sürpriz yaşıyoruz adam hem zengin hem de normal hayat istiyor.”   Kızın sözlerinden sonra dikkatle ona bakmaya başlayan doktor ile sevimlice sırıtmaya çalıştı. "Şaka yaptım şaka, korkma be deli değilim. Yani en azından hastaneye yatacak kadar.” "Şaka yeteneğin taktire şayan." "Öyledir, doktor senin neden sevgilin yok?" "Olmak zorunda mı?" "Çok yakışıklısın kızlar seni boş bırakmamalı." "Ben istemedikten sonra kimse bana zorla bir şey yaptıramaz." "Neden istemiyorsun peki?"   Kızın sorusu hava da asılı kaldı çünkü evinin önüne gelmişlerdi. Sanki daha önce gelmiş gibi.  Genç kızın içinii tuhaf bir his kaplarken başını ona çeviren adam ile nefesini istemsiz tuttu. "Var bizim de bir hayalimiz." Mavi gözleri kızın dudaklarında salındı, Berna alt dudağını dişlerinin arasına alıp kemirirken o dudaklarını ıslatarak mavi bakışlarını yukarıya çıkarıp yeşillere sabitledi. "Kalbimi kıracakmışsın gibi bakıyorsun." Dudakları iki yana doğru kıvrıldı. "Ne alaka?" "Sen beni sevmezsin, kandıracakmışsın gibi bakıyorsun." "Nereden çıkarıyorsun bunları?" "Sever misin yani?" "Bilmem, sevmeli miyim?" Sözlerinden sonra biraz daha yaklaştı. Genç kızın kalbi boğazına tırmanmış hatta ağzından çıkacakmış gibiydi. "Sevme." "Neden?" Berna, gözlerini kapayıp açmak ve her şeyin hayal olduğunu bilmek istiyordu. Ya da her şey gerçek olsun hayatı değişsin. "Seninle baş edemem ben." "Çok uslu bir adamımdır. Yormam." "Canımı acıtırsın ama." Gülümsedi, kokusu genç kızın genzine doluyordu. Her nefeste yavaş yavaş onun içine işlediğini bilmiyordu ya da biliyordu ve bunu istiyordu. "Acıtmam, her anlamda." Dudaklarını incelemeye alan gözlerini aniden mavilerine tırmandırdı. Genç adam biraz daha yaklaştı ve elini kızın yanağına koydu. "Dişin? Ne durumda." Kahretsin! Berna tam da şu an öpeceğini düşünmüştü. "İyi." Elini yanağından çeksin diye başını oynattı, hâlen çekmemişti. Genç kız gözlerinin içine meydan okurcasına bakarken aralarındaki milimlik mesafeyi sıfırlayıp dudaklarını Berna’nın dudaklarına bastırdı. Bu yaptığı çok yanlıştı! Burası genç kızın mahallesiydi ve bildiğin edepsizlikti bu ya da değildi. Şu an düşünmek ona çok zor geliyordu. Geriye çekilmek için hamle yapacaktı ki hayal meyal gördüğü Sare arabanın camına taş attı. Parçalara ayrılan cam eşliğinde ikisi de otomatikman geri çekildi. Berna çığlık atarken Senem arabanın önüne atlayıp zombi istilasında gibi hissetmelerine sebep olacak yüz mimiğini yapmış cama vurmaya başlamıştı. "Ne oluyor ya?" Genç kızın dudaklarından dökülen tek söz kocaman bir "Sıçtık" oldu. Yanlız cidden büyük sıçmışlardı. Sare arabanın kapısını açıp doktoru yakasından tutarak sarsmaya başladı. "Seni ırz düşmanı, seni sapık seni! Kızımızın sarhoşluğundan faydalanmaya çalışırsın ha!" Sert bir tokat geçirdi yanağına. Berna elleriyle ağzını kapatıp gözlerini büyütürken Senem arabanın önünden inip onun tarafına geldi ve kapıyı açtığı gibi saçlarına yapışarak dışarı çekmeye çalıştı. Bir tarafta doktor dayak yiyordu diğer tarafta Berna. "Seni hain kız, bizden önce sevgili yapıp bir de öpüşüyorsun ha! Sana demedik mi bekle diye. Biz para bulalım diye elin kızlarının oyununa gelelim, başımıza sadece bir saatte bir senelik olay gelsin ama sen burada bu mavi gözlü herifle öpüş." Sinirden gülüyordu ama canı da yanıyordu. "Senem dur!" "Seni yolacağım! Biz burada kızı nasıl kurtaracağız diye tehlike peşinde oynayalım onun yaptığına bak!" Doktorun sesini duyduğunda kalbi tekledi. "Ya bırak kızı, hey kıvırcık sana diyorum ben öptüm onun bir suçu yok!" Sare yanağına bir tokat daha geçirip "Sen hâlâ konuşabiliyor musun?" diye bağırdığında "Eeh yeter be!" diyerek Sare’nin kollarını tutup arkasında sabitledi. Genç kız canının acısıyla bağırınca Senem'le ikisi yardımına koştu hemen. Adamın elinden Sare’yi almaya çalışırken genç adamın sözleri ile Berna çoktan dumura uğramıştı. "Ara beni." "Ha?" "Kartımı vermişlerdir mutlaka ara beni!" Sare’nin ellerini bırakıp Senem'in yumrukları eşliğinde arabaya bindi, saniyeler sonra gözden kaybolurken kuyudan çıkan Samara gibi bakan Sare ve Senem'le baş başa kalan Berna, ellerini havaya kaldırarak “yardım” diye bağırıp apartmana doğru koşmaya başladı. Sahi şimdi ne olacaktı. Fena halde bir azar hatta belki birkaç çimdik saç çekme kafasını soğuk suya sokma olacaktı orası kesin ama mutluydu. Mavi gözlü doktor onu öpmüş ara demişti.         “Ey evren ne olur bu defa da bana kıçınla gülüyor olma da güzel bir aşk yollamış ol ne olur. Söz sana hep pozitif duygular yollayacağım.” Diyerek iç geçirse de başına geleceklerden de korkmuyor değildi.   
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD