11.Kışkırtıcı

1808 Words
Pınar'dan Canım acıyordu. Acıtıyordu. Bilerek actıyordu. Muhtemelen dişlerinin değdiği her yerde izi kalacaktı. Derime geçen dişleri ufak sızılar bırakırken kanım kaynıyor, akışının hızını hissedebiliyordum. Tenimin altında dolaşan kan hızla kasıklarıma iniyor, içimde depremler olmasına neden oluyordu. İçim titriyordu. Bedenim beynimin hükmünü reddetiyordu. Karşı koymak değil, kollarımı ona dolayıp tenine karışmak istiyordum. Kokusuna kokumu bulaştırıp onun gibi kokmak istiyordum. Aklım bulanıyordu. Doğru düşünemiyordum. Bilerek, isteyerek sonuma yürüyordum. Beni yok edecekti. Bu ilişkinin sonu yoktu. Eninde sonunda ona aşık olacağımdan emindim. Belkide aşıktım ama kabul etmesi zor geliyordu. Beni bağlayan hiç bir güç yoktu. Kimsesizdim. Yapayalnızdım. Yaşayacaklarımdan kendim sorumluydum. Hesap vermek zorunda değildim. Pişman olacaktım. Çok pişman olacaktım. Açıldığım karanlık sularda eninde sonunda boğulacaktım. Karşı koymak imkansızdı. Ellerim kollarına ordan omzuna en son da boynunda durdu. Alnımı sert göğsüne dayadım. Gözlerine bakarak konuşabileceğimi sanmıyordum. "Yapma! Lütfen yapma. Bak bunun sonu son değil. Sen beni yok edersin Semih." Badimin belini yukarıya doğru sıyıran eli sözlerimin onda hiç bir etkisi olmadığının kanıtıydı. Belkide bu gün benden istediğini almasına izin vermek zorundaydım. Başka çarem yok gibi görünüyordu. Gözlerime dolan yaşlara engel olamadım. Karşısında bu kadar aciz olmak gururumu kırıyordu. Onun kölesi olamamı istiyordu. Onun için yanmamı, kül olmamı istiyordu. Yapabilir miydim? Onun için yok olmam umurunda değilken onun için her şeyden vazgeçebilir miydim? O kadar güçlü müydüm? Onu istiyordum. Bacaklarımın arası onun için kasılıyordu. Hele ki elleri çıplak sırtımda büyülü bir şekilde dolaşırken. Parmaklarının değdiği her nokta zonkluyordu. Beynimde yankılanıyordu dokunuşları. Bana ne yapıyordu? Ayaklarımın üzerinde duracak güçü hissedemiyordum. Dizlerim kırıldı, ellerimi hızla boynuna dolamaya çalıştım ama kollarıma da hükmedemiyordum. Yerle buluşacağımı sandığım anda belimden yakaladı ve bedenim geriye doğru savruldu. Kolları arasında uzanıyordum. Tutmasa yere serilmem işten değildi. "Boşuna direnmek için bu kadar güç harcıyorsun. Bak bedenin bile artık sana itaat etmiyor. Beni istiyor. Senin gibi." Diğer kolunu bacaklarımın altına sokup beni kucağına aldı. "Bedenlerimizin arasında aklının kabul etmek istemediği bir çekim var. Tüylerin şahlanıyor. Kanın fokurduyor. Hissediyorum." "Nesin sen?" "Senin beni istediğin kadar seni isteyen biri sadece." "Nasıl yapıyorsun bunu? Kendimi sarhoş gibi hissediyorum." "Çünkü bana direnmek için bütün güçünü harcıyorsun. Boşu boşuna. İkimizde bu gece bu oda da olacakları biliyoruz. Bundan kaçış yok!" Beni usulca yatağa bıraktı. Koltukların olduğu yere gidip, geldiğimizde elinde olan siyah kutuyu aldı. Kutunun içinde yine küçük bir kutu vardı. Kırmızı kutuyu çıkartıp yatağın üzerine, yanıma bıraktı. "Senin için." Gözlerimi devirerek bakışlarımı kutuya çevirdim. Bu gün gerçektenden çok değişik bir gündü. Dirseklerimin üzerinde doğrulup kutuya uzandım kutunun üzerinde gördüğüm marka amblemi gözlerimin kocaman olmasına neden oldu. Dünyaca ünlü olan sayılı iç çamaşırı markalarından birinin özel tasarım çamaşır kutularından biriydi. Ela abla sayesinde ben de Aysima da zengin bir iç çamaşırı dolabına sahiptik. Kendi zevkini bizede aşılamaya çalışıyordu. Az çok aşınası olduğum kutuyu açmaya korkuyordum. İçinden çıkacak olan çamaşır en düşük ihtimalle beş bin filandı. Açıkcası altın mı işliyorlar diye merak etmiyor değilim. Semih bir köşede sessizce beni izlerken kutunun kapağını açtım. Ben kaliteyim diye bağıran kapağı kenara bırakırken siyah dantel parçayla karşı karşıya geldik. İnce saten askılarından tutup yukarıya kaldırdığımda enfes parça kendini gösterdi. Göğüs kısmı tamamen dantelken hemen göğüs altında taş işlemeli, yine dantelden olan bir kemer vardı. Efsane parçanın geri kalanı oldukça ince bir tüldü. Yumuşak dokusu parfüm şişesinde yıkanmış gibi gelen güzel kokusuyla ben mükemmelim diye bağırıyordu. Geceliği üzerime tutarken kendimi içinde hayal etmeden duramadım. Narin kıvrımları benim hatlarımı kim bilir nasıl gösterirdi? "Benim için giy." Gözlerimi bir sesin geldiği yere bir de ellerimin arasında yokmuş kadar hafif kalan geceliğe çevirdim. Benim için almıştı ama söyleyemeyecek kadar gururluydu. Emir cümleleri sürekli uyarılmama neden oluyordu. Aklım hayır desede bedenim Semih'e itaat ediyordu. Elimdeki eşsiz parçayı kutuya bırakıp kutuyu elime aldım. Kesinlikle karşısında giymeyecektim. O yüzden hiç ondan tarafa bakmadan banyo olmasını umduğum kapıya doğru gittim. Boydan boya siyah cam duvarın sol tarafında gümüş rengi bir kol vardı. Ancak dikkatli baktığınızda orda bir kapı olduğunu görebilirdiniz. Çok şükür girdiğim yer tahmin ettiğim gibi banyoydu. Muhtemelen fantezi dünyası oldukça geniş olan bir mimar tarafından tasarlanmıştı. Ortada büyük oval bir küvet vardı. Bir kenarı standartların üzerinde gösterişli duş kabin süslerken diğer tarafta lavabo tezgahı vardı. Elimdekini tezgahın üzerine bırakıp derin bir nefes aldım. Ellerimi tezgaha dayayıp Semih'ten uzakta rahat bir nefes alırken onun etkisinden sıyrılmış bir halde mantıklı düşünmeye çalıştım. Sadece çalıştım. Olmuyordu. Onunla bu geceyi yaşamaya ihtiyacım vardı. Onun tek gecelik ilişiklerinden biri olmak istemiyordum. Onda kalıcı bir şeyler bıraktığımı görmek istiyordum. Açıkça belamı arıyordum. Arkama bakmadan kaçmam lazımdı. Semih ile birlikte olmayı hayal etmeyi bırak aklımdan dahi geçirmemem gerekiyordu. Başımı kaldırıp aynada kendime baktım. Dağınık görüntüm beni şaşırtmadı. Saçlarım, akmaya yüz tutmuş makyajım, kararsızlığın verdiği çeresizliğin gözlerimdeki yansıması korkunçtu. Modern teknolojinin hayatımıza ne denli girdiğinin farkında olmadığımı anlamam; elimi yıkamak için musluğa uzandığımda oldu. Açmak için bir başlık aradım ama yoktu. Elimi gümüş olduğunu düşündüğüm -beyaz altın olma ihtimalide yüksekti- çeşmenin altına sürdüm. Tahmin ettiğim gibi bir saniye sonra su akmaya başladı. Avucuma alabildiğince su doldurduktan sonra yüzüme çarptım. Aynı hareketi bir kaç kez tekrar ettikten sonra tamamen akan makyajımı kağıt havlu ile temizledim. Saçlarımı düzelttikten sonra bıraktığım yerden bana göz kırpan kutu ile bakıştık. Son kez ne istediğimi düşündüm. Bu geceyi istediğime emindim. Fakat daha sonra ne olacağını şimdi düşünmek istemiyordum. Yarını yarın düşünmeye karar vererek kutuya uzandım. Üzerimdekilerden kurtulup özel parçayı giydiğimde tenimdeki hassas dokunuşu oldukça hoştu. Aynaya arkam dönük giyindiğim içim geriye döndüğümde kendim ile karşı karşıya geldim. Ne tül gecelik ne de tül çamaşır hiç bir şekilde bir yerimi kapatmıyordu. Bir anlık tereddütten sonra saçlarımı geriye atıp kendimden emim bir halde aynada kendime baktım. Utanmayacaktım. Semih'in karşısında küçük bir kız çocuğu gibi olmak istemiyordum. Bir gecem vardı ve bu gece yaşanacaklardan sonra ben ne yapacağıma karar verecektim. Derin bir nefes alıp ciğerlerimi rahatlıktan sonra kapıya döndüm. Ah! Hayatım boyunca unutmayacağıma, bundan sonraki hayatımda bir daha bu an ki kadar utanmayacağımdan eminim. Sanırım ayak tırnağımdan saç telime kadar kıpkırmızı kızardım. Kapıya dönmeye niyet ettiğim an başımı çevirdiğim gibi onu gördüm. Siyah camın arkasından beni seyrediyordu. Onu gördüğüm gibi beni gayet net gördüğü yüzündeki şeytani gülümsemeden gayet açıktı. Bu nasıl bir fantezi dünyası!? İnsan hiç mahremiyete önem vermez mi? Aramızdaki siyah cam duvara rağmen ikimizde birbirimizi gayet net görebiliyorduk. Kala kaldığımın farkındaydı. Halimle oldukça eğlendiğini görüyordum. Elindeki siyah kumandayı salladı. Kumandanın düğmesine bastığında aramızdaki cam tamamen karardı. Tekrar basmış olacak ki tekrar birbirimizi görebildik. Harika şovunu tamamladığında kendini yaslandığı koltuktan kalktı. Bana doğru gelmeye başladı. Ben olduğum yerde kilitlenmiş bir vaziyette bellemeye devam edince cam kapıyı açıp içeriye girdi. "Tahmin ettiğimden daha kışkırtıcı. İtiraf etmem gerekirse şu an tek düşünebildiğim bir an önce içinde olmak." Sözleri beynimde dönerken sonunda kımıldamayı becerebildim. Sözlerini idrak etmekte zorlanıyordum. İçinde bulunduğum durum git gide kötü bir hal alıyordu. Geçte olsa aklım biraz olsun başıma geldi. Benim burda, şeytandan bozma bu adamla ne işim vardı? "B.e.en..." Kekeleyerek ağzımdan çıkan kelimenin devamını getiremedim. Bana doğru bir adım attı. "Seni böyle gördükçe düşüncelerimi kontrol etmekte zorlanıyorum." Bir adım daha attı. "Nasıl kışkırtıcı ve büyüleyici göründüğün hakkında bir fikrin var mı acaba?" Ondan kaçmak isterken ne oldu? Nasıl oldu bilmiyorum. Yine aynı şekilde elimi kolumu oynatamaz hale geldim. Onun çekimine kapılmakla kalmıyor itaatkar hale geliyordum. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Kalan yarım adımıda attığında dudakları burnumun ucuna değiyor, dokunmamasına rağmen tenim karıncalanıyordu. Kendimi kontrol etmekte zorlanıyordum. Ellerim ona dokunmak, dudaklarım deli gibi onu öpmek istiyordu. Asıl büyüleyici olan oydu. Farkında değil miydi? Karşısında aklımı yitiriyordum. Vücudum bana itaat etmeyi bırakıyor onun istekleri doğrultusunda hareket ediyordu. Gözlerini kapatıp burnumun ucunu dudakları arasına aldı. Minik bir öpücük bahşedip çekildi. Nefesinin sıcaklığı yüzümü kutsamaya devam ederken etraftaki her şey gerçekliğini yitirmeye başladı. Nerdeydik? Kimdik? Ne yapıyorduk? Hepsi teferruattan ibaretti. Bizdik. Onundum. Benimdi. Parmaklarıma dolanan parmaklarıyla içine sokmak istercesine beni kendine çekti. Göğsü göğsümü ezerken dudakları dudaklarıma yeniden can veriyordu. Birbirimize karışıyorduk. Ona aktığımı hissedebiliyordum. Benliğimi yitiriyordum. Kucağından kopup yatağa düştüğümde zaman kavramını yitirdiğimi anladım. Beni öylece bırakıp giderken gözlerimi ondan çekemiyordum. Gözlerimin içine bakıyordu. Derinlere. Çoook derinlere. Elbiselerini teker teker çıkartırken göz temasını bir an olsun kesmedi. Karşımda çırılçıplak kaldığında yerimde doğruldum. Bacaklarımı dizlerimden kırıp geriye doğru kıvırarak oturdum. Bacaklarım iki yana açık olduğu için bacaklarımın arası saten örtülere değiyordu. Ona bakarken beynim çalışmayı bırakıp bana Semih beyin kölesi olmaktan başka çare bırakmıyordu. Bir dizini yatağa koyup bana yaklaştı. Sağ eliyle yüzümün bir tarafını avuçladı. Çenemi destekleyerek yüzümü kaldırdı. Yüzüne uzanmamı sağladı. Dudaklarımızın arasında milimler kala durdu. "Yarın ikimiz içinde sadece yeni bir gün olacak. Burda ne yaşarsak yaşayalım, aramızdaki duvarların ne kadarı kırılırsa kırılsın sabah bu yataktan Semih ve Pınar olarak çıkacağız." Neden böyle bir şey söyledi zerre anlamadım. Aklımda sadece kıpırdadıkça birbirine değen dudaklarımızın bedenimde sansasyonlara yol açıyor olması vardı. Sonrasında bende film koptu zaten. Dudakları dudaklarımı kavradı. Gözlerim kapandı ve ben resmen şimşeklerin çaktığını gördüm. 🌘 "Doğum kontrol hapı kullanabilirim." Dedim utanmama engel olamayarak. "İlacı sana ben alacağım ve her sabah bizzat kendim içireceğim." "Güvenin için sağ ol ya." "Ben kimseye güvenmem Pınar. Kişisel algılama. Seninle seks yapmak istiyorum. Sonuna kadar hissetmek, tadını çıkartmak istiyorum." Büyüleyici bir gecenin sabahındaydım. Beni kül kedisinden prensese çeviren periye küsmüştüm. Arabam bal kabağına dönüşmemişti ama prensim gözlerini açar açmaz eski canavar haline dönmüştü. Bir kaç saat önce beni tavaf eden adam ile karşımdaki adam aynı kişi olamazdı. Eğer öyleyse bundan sonra olacaklardan korkuyordum. Kesinlikle hamile kalmamı istemiyordu. Sanki ben istiyormuşum gibi de konuşmuyor mu? Senin gibi bir canavardan çocuk yapıp kendimi sana hapsetmek gibi bir niyetim asla olamaz. "Semih ben hala bir karar verebilmiş değilim. Bundan sonrası için emin değilim. Nasıl olacak ailen, ailem dediğim insanlar öğrenirse ben bir daha onların yüzüne nasıl bakarım?" "Pınar senden çok bir şey istemiyorum. Bu gecenin tekrarını mümkün olduğunca yaşamak istiyorum. Hepsi bu. Senin odan olur, benim odam olur ya da bu geceki gibi herhangi bir otel odası fark etmez. Sabah olduğunda sen Pınar bende Semih olarak hayatımıza devam edeceğiz." "Daha açık olur musun? Benden ne istediğini açık açık duymaya ihtiyacım var." "Bizi birbirimize çeken sadece aramızdaki cinsel çekim. Onun haricinde ikimizde kendi hayatını yaşamaya devam edecek." "Ha diyorsun ki ben Beyza ile görüşmeye devam edeceğim diyorsun." Elimde olmadan sinirli bir kahkaha attım. "Farkında mısın benimde bir sevgilim var. O zaman burdan çıkınca bende ona gideceğim." Benimle istediği gibi oynuyor olduğunu bilmeseydim yemin ederim gözlerinde çakan şimşekleri gördüğümde deli gibi korkardım. Ama onun aptal aşığı olmaya niyetim yoktu. Eğer o benimle istediğini yaşayıp başka bir kadına gidebiliyorsa bende giderdim. "Tamam." Kulaklarımın duyduğuna inanmak istemiyordum. Onun için bu kadar mı basittim. "Ama ikimiz içinde geçerli olan sadece bir kural var. Aramızdaki anlaşma bitene kadar ikimizde başka biriyle cinsel yaklaşımda bulunmayacak." "Kabul." "Kabul." Sonunda bir anlaşmaya vardığımızda yine eline dün yanımızda getirdiği kutuyu aldı. İçinden bir ilaç kutusu çıkarttı. Kutunun içinden çıkan ambalajın ortasında tek bir tablet bulunuyordu. Gece de bize içecek getirdiği mini buzdolabına gidip içinden bir su şişesi çıkarttı. İlacı ve suyu bana uzattı. "Bu ne?" "Ertesi gün hapı. Bu gece için ufak bir önlem. Hemen yarın bir doktorla görüşeceğiz. Ve uygun olan neyse onu yapacağız." "Tamam." "Senden istediğim tek şey kesinlikle hamile kalmaman Pınar. Eğer olurda bütün önlemlerimize rağmen öyle bir şey olursa kesinlikle aldıracaksın. Doğurmayı aklından dahi geçirme."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD