Zerya / Çakma tekvando hocası

918 Words
Zerya6 / Çakma Tekvando Hocası Arabaya bindiğimizde elbette siyah mafyatik bir minibüsün arkasındaydık. O boyu devrilesice, spermleri kuruyasıca ex kocamdan biliyorum. Zaten Boran ağada da bir karanlık adam vibesi alıyorum. Mafyayı ben gözünden tanırım. Hadi o da olmadı dövmelerinden anlarım. Hepsi dövme yaptırmak zorundaymış gibi kollarına ellerine çiçek böcek çizdirirler. Hani lafa gelince çiçeği böceği kadınlar sever. O zaman gül dövmesi yapan erkeklerin erkekliğini sorgularım. Al işte, elinde zehirli bir sarmaşık ve çiçek açmış… Kesin Mafya. Nerde Mafya, orda Zerya! Ne olacak benim bu tehlike seven salaklık pompalayan atar damarım… Boran bacak bacak üstüne atarak geriye doğru yaslandı. Ben de ona döndüm. Gözlerinin içine bakarak “Sizi dinliyorum,” dedim. Göz ucuyla bana bakıp kirli sakallarını kaşıdı. “Bu akşam özel bir davette bulanmam lazım. Asistanım olarak yanımda olacaksın. Ama bu davete bu günlük kıyafetle gelemezsin. O yüzden önce bizim mağazalardan birine uğrayıp sana kıyafet seçelim. Sonrada davete geçeriz.” Kaşlarımı kaldırdım. Bu çok iyi olmuştu. Ama ben bir çalışanım. Nasıl tepki vermem gerek? Hah buldum! “Maaşımı bugünden hesaplatacak mısınız? Ayrıca kıyafetlerin ödemesini yapmam,” dedim. “Para sorun değil. Sen yeter ki işini düzgün yap ve kaçıp gitme.” “Kaçmayacağımdan emin olabilirsiniz.” Kaçmak bir tarafa seni kendime aşık edeceğim Boran ağam. Tabi önce benim de ona aşık olmam lazım. Garanti olması için önce ben aşık olayım. Bu defa adam aşık olur da ben adama aşık olmazsam al başına belayı.. Saplantılı aşık çıkarsa bir de, yandı gülüm keten helva. Böyle diyordu Gamze ablam. Galiba böyleydi. Boran ağa yarım ağız büküp inanmamış gibi davranarak elini omzuma koydu. “Dışardan nasıl görünüyor bilmiyorum ama benimle çalışmak sandığın kadar kolay olmayacak.” Bu adamın şifreli konuşması benim merak duygumu daha çok kamçılamaya başlamıştı. Alt dudağımı emip bıraktım. “Ben de sandığınız kadar narin değilim. Beni tanımıyorsunuz.” Bakışları bir an dudaklarıma takılır gibi oldu. Sonra başını çevirip “Henüz,” demekle yetindi. Elini de omzumdan çekip yumruk haline getirmişti. Senin sorunun ne dostum! O sırada telefonuma mesaj geldi. Boran Reis’ten bildirim gelmişti. Şaşkınlıkla Boran’a baktım. Elinde telefon yoktu. Hassiktir! Kim lan bu hesaptaki manyak! “Piştt beni unuttun mu?” diye soruyordu. Sikerim lan belanı! Boran’mış gibi yaparak neyin peşindesin acaba! Boran o an yüzüme baktı. “Bir şeye mi sinirlendin? Neden telefona kafa atacak gibi bakıyorsun?” “Telefonun içindeki münasebetsize kafa atmak istediğim doğrudur. Yapmadığım şey değil.” Boran şaşırarak baktı. “Kafa atmayı bilen bir kızla ilk defa karşılaştım desem,” dedi muzip bir tavırla. “Tekvando hocasıyım. Ama bunu iş olarak yapmıyorum. Yılda birkaç ay hobi amacıyla arkadaşımın kursunda eğitmenlik yapıyorum. Bana da spor oluyor.” Ne güzelde sallıyorum. Bana hayranlıkla bakarken şirin görünmek için ona gülümsedim. “Güzelmiş. Gerçekten hiç göründüğün gibi değilsin Zerda. Sanırım Zerda dememe kızmazsın.” “Patron sizsiniz, ne haddime.” Zerya’m, karım diyeceğin günlerde olacak Boran ağam… Acaba aşık olur muyum ya? Çetin’in bende bıraktığı hayal kırıklığından sonra aşık olmak kolay olur mu? Mağazaya geldiğimizde Boran önden indi. Arkasından koşturmak zorunda kaldım. Elbise seçerken gözüm Boran’daydı. Siyah bir elbise seçmişti. Biraz daha kapalı olsa rahibe terasa gibi ortalarda dolanabilirdim. “Bunu dene bakalım.” “Cenazeye mi katılacağız?” “Yemek daveti, siyah ağır durur. Bunu giy,” dedi. Döv bir de… “Şimdi şöyle ki siyah renk asla benim ruhumu yansıtmıyor. Ben daha çok kırmızı severim.” Boran tek kaşını kaldırıp “Kırmızı demek,” dedi. Sonra gözleri rujuma takıldı. “Kırmızı yerine daha masum renkler seçebilirsin.” “Masum görünmeye hevesli olanlar seçsin. Ben böyle iyiyim,” dedim, Arkamı dönerek kırmızı bir elbise seçtim. “Fiyata bakmak isterseniz, bakabilirsiniz Boran Bey. Bey mi diyeyim ağa mı diyeyim? Sormak şimdi aklıma geldi.” “Bana Boran ağa denilmesini babam istiyor. Ama tercih senin,” dedi. Boran’ın babası eşittir benim annem. Yabancısı olmadığım kafalar. Boran elbiseye göz attı. “Fazla açık,” dedi. “Neresi açık?” “Arkası,” diyerek çevirdi. “O öyle görünüyor ama giyince o kadar açık değil,” dedim. “Nerden biliyorsun?” Benzer modelde elbisem olduğunu söylemedim. “Tahmin,” dedim. “Deneyeyim isterseniz.” “Dene bakalım.” Kabine girdiğimde Boran ilgisiz bir şekilde etrafa bakınıyordu. Elbiseyi giyip dışarı çıktığımda adam ortada yoktu. “Acaba benimle gelen adamı gördünüz mü?” diye sordum müşteriyle ilgilenen personele. “Kabine girdi,” dedi. Kabinlere taraf yürüdüm. Boran’ın çıkmasını bekledim. Boran simsiyah bir takımla içerden çıkınca benim dibim düştü. Ben bu adama kesin aşık olurum. Az bir güler yüz gösterse tamamdır. Çetin’e düşen ben, Boran’a bodoslama atlarım. Boran bana bakıp “Arkanı dön,” dedi. Arkamı döndüğümde aynadan yüzüne baktım. Nasıl bu kadar ketum olabilir ya! İnsan bir iç geçirerek bakmaz mı? “Fazla açık. Bu olmaz,” dedi. Siyah elbiseyi istedi. “Şunu giy, gidelim.” “Ama…” “Bu bir iş yemeği. Ve daha fazla itiraz istemiyorum.” Surat asarak elbiseyi giyindim. Kabinden çıktığımda kendimi 50 yaş kadar yaşlanmış hissediyordum. Yirmilik çıtır Zerya’dan oldu kara dul Zerya… Gerçi hala boşanamadım. Boşanayım, şen dul olacağım. Siyah elbisenin eteklerini tutarak yürürken “Cenaze yemeği olmadığına emin miyiz?” diye sordum. “Cenazenin yemeği olmaz. Taziye yemeği olur. Bu arada Zerda, çok konuşuyorsun.” Zerda deyince birden şaşırdım sonra kendimi Zerda diye tanıttığımı hatırladım. Y ve D harfi sadece. Bir harfin lafı mı olur? Birden siyah elbisenin eteğine basarak düşecek gibi oldum. Boran arkadan belime sarılıp beni tuttuğunda düşmekten kurtuldum. Göz göze geldiğimizde bir an nefes almayı unuttum. Ahh keşke daha az yakışıklı bir mafya boy seçseymişim. Ben bu adama fena kaptırırım. Allah’ım sen konuyu biliyorsun. Bir an önce bana aşık olsun, amin. ***
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD