PINAR
İhaleyi kaybettim pes etmeye niyetim yok bir sonraki ihale için hazırlıklara başladım gece gündüz hiç durmadan çalıştım. İhaleden çekilmem için tehditlerin arkası kesilmiyor her ne kadar benim alakam yok dese bile onun adına tehdit ediliyorum. Gökalp adını kullanarak korkutmak istediklerini söylerken doğru mu söylüyor? neden yalan söylemeği gereği duysun ki? her ne ise sanki tek derdim bu mu? Mert bir adım yaklaşamasa da beni aramayı bırakmıyor telefonlarına cevap vermediğimden bitmek bilmeyen peş peşe attığı saçma sapan mesajlarını okumadan siliyorum. Ona ayıracak bir dakikam dahi yok. Hepsi üst üste geliyor Mert yakamdan düşmüyor, fabrikanın büyük hasar görmesi açıktığı büyük hasar, personellerin haklı olarak ayaklanması, ihale için mücadele etmem, tehtidler daha ne kadar ayakta kalmak için savaşacaktım...
Son umudum olan ihaleyi kaybettim aklım almıyor bu iki ihalede haksızlığa uğradım hepsinden daha iyi şartlar, projeler sundum ama teklifim red edildi.
" Pınar sakin ol "
" nasıl sakin olabilirim? söylesene haksızlığa uğradığım mı görmüyor musun? geçmiş karşıma sakin ol diyorsun bütün emeklerimi bir kalemde silip attılar o proje benim hakkımdı "
" ihale senin hakkındı biliyorum bu sefer ardında kim var ise fena halde sana kafayı takmış bitirmek için heranı kolluyor anlamış değil misin? "
" o her kim ise daha onu bulamadın mı? "
" sana söylenen firma ile hiç bir alakası yok kendini gizlemeyi çok iyi başarmış "
yakasını kavradım
" o şerefsiz kim bana bulacaksın iğnenin deliğine girse bile sakladığı delikten çıkartacaksın kendi ellerimle cezasını vereceğim "
" araştırmaya devam ediyorum sakin kafa ile düşünmemiz gerek bunu yapan kim olabilir? "
yakasından duran ellerimi çekti oturup bundan sonra ne yapmamız gerektiğini o itin kim olabileceğini konuşmaya başladık.
" bir fikrim var ama hemen sinirlenmek yok "
" onun bu işte parmağı olmadığını düşünüyorsun neden yardım... "
" asla olmaz "
oturduğum yerden ayağı fırladım
" hemen kestirip atma beni dinle "
" elimizdeki imkanların hepsini kullanıyoruz ama bizimde gücümüzünde bir sınırı var Gökalp bizim için bir yol açabilir "
" saçmalamayı kes ondan yardım falan istemem "
" Pınar "
" hadi dediğini yaptım yardım istedim karşılığında bizden isteği olacak o zaman ne yapacağız? bana neler yaptığını biliyorsun asla ondan kurtuluşumuz olmaz hayatlarımızı riske atamam "
karşısına nasıl çıkarım o gece adamı gözümün önünde öldürdüğüne şahit olmam bana neler yaptığı ortada korktuğumdan değil. Sadece sevdiğim insanlara, canımdan öte İnci eger onlara zarar vermeye kalkarsa nasıl dayanırım? asla ondan yardım isteyemem. Ofisin kapı çaldı içeri gelmesini istedim.
" Pınar Hanım vaktiniz var mı? sizinle şirketin durumu hakkında konuşmamız gerek "
oturmasını istedim
" Pınar Hanım durum çok ciddi "
" ağzının içinde gevelemeyi bırakta anlat"
" fabrikadan dolayı çok büyük zarar ettiniz raporlara göre kundaklama olduğu anlaşılmasına rağmen kasko malasef bu zararın tamamını karşılamıyor. Fabrikada üretim durması her gün sizi zarar uğratıyor aldığımız işleri gününde yetiştirilmediğinden hepsi siparişlerini geri çekmiş durumda. Sözleşmenin maddesine teslim edilmeyen mallar için belirtilen zararı karşılamamızı ve başta yaptıkları ödemelerini geri istiyorlar "
" keyfimizden üretimi durdurmadık fabrika yandı "
" evet efendim ama müşteriler umurlarında olmadıklarını ilettiler zamanında ödeme yapılmazsa eğer yasal işlem başvuracaklarmış "
" ne yapmak istiyorlarsa onu yapsınlar canımdan başka hiç bir şeyim kalmadı başka vereceğin kötü havadislerin yoksa çıkabilirsin "
" personeller durumdan rahatsız bundan sonra ne yapacağınızı bilmek istiyorlar daha fazla bekleyemeyeceklerini söylediler. Malum işler yolunda gitmiyor ve tabiki alacakları... "
yerimden kalktım çantamı aldım şirketten çıkarken ardımdan Bora seslenişine aldırış etmedim. Ağlamamak için savaş vermem arabaya bindiğimde savaşı kaybetmiş gözümden akan yaşlarım tepe taklat oluşum şimdi ne yapacağım? nasıl bu yükün altından kalkacağım batmış durumdayım elimde avucumda ne varsa zararı karşılamayacak....
Saatlerce sokaklarda boş, boş dolandım sakinleşmeye ihtiyacım var. Kendimi toparlayıp çıkış kapısı bulmaya çalışırken geriye tek bir yol kaldı. Sabaha kadar çok düşündüm gururuğumu, onurumu bir kenara attmam gerek onun kapısını çalmaktan başka çarem kalmadı. Ayvalık 'a gitmek için sabah yola çıktım akıldan geçenler olmaz diyor kalbimden geçen bunca zaman sonra karşılarına çık geçmişin hesabı sor diyor. Bedenim şimdiden gerilmeye başladı kalbin çarpıntısını etkileyemiyorum etlerimi sanki param parça etmiş gibi canım acıyor bu saatten sonra ölmek var dönmek yok hakkım olanı almadan gitmeyeceğim güzellikle ya da zorla...
Nerede ise öğlen olmuş evlerinin önüne geldim çocukluğumdan bugüne bir tek yüzüm gülmedi suçumu bile bilmiyorum. Defalarca bu kapıdan bir daha dönmemek üzere kovuldum. Şimdi yine buradayım bana ait olanı almaya geldim kovsalar bile geri dönmeyeceğim dolan gözlerimi geri gönderdim. Bahçe kapısı aralıktı içeriden bağrışma sesleri geliyor sessizce içeri girdim. Olanlardan habersiz arka bahçe yürüdüm karşılaştığım manzara ile şok geçirdim.
" senin olduğunu tahmin etmeliydim "
Göz göze geldiğim Gökalp şaşkınlık içinde birbirimize baktık burada ne işin var? dercesine bakışının ardından
" dostun olacak adamı üzerimizden al ve git daha bizden ne istiyorsun orospu? "
amcam denecek olan adam beni gördüğünde kurduğu cümle ile şokun etkisinden çıktım. Karşımda Gökalp onlara doğru tutmuş silahını elinden kaptığım gibi Atıf deden adamın alnına dayadım
" ben orospu değilim benimle doğru konuş "
dişlerimin arasında tısladım
" milletin koynunda yatıp çocuk peydahlamadın mı? "
sözlerinin üzerine gözümün ucu ile ona baktım kaşlarını çatmış bize bakıyor duymuş olabilir mi? yakasını iyice kavradım
" sen ne biliyorsun da benim namusuma laf ediyorsun? benim hakkımda söz söylecek en son insan bile değilsin şimdi hakkım olanı almaya geldim ve sende paşa, paşa vereceksin "
" vermezsem ne yapacaksın? orospu olduğun yetmedi birde katil misin? gerçi yanındaki adama bakılacak olursa yolun yol değil "
alnındaki silahı çekip bacağına sıktım acı içinde kıvranarak yere yığıldı
" seni öldüreceğim "
Berat üzerime doğru geldi silahı ona doğru tuttum
" ne istiyorsun babamdan, ailemden bunca yıl sonra neden geldin? "
sesini yükseltmiş hesap soruyordu
" hakkım olanı almaya geldim sizde şimdi hakkımı vereceksiniz "
cebimden çıkardığım evrak ve kalemi Atıf itinin önüne attım
" evrakları imzala "
" hayır "
silahın yönünü değiştirdim
" yerinde olsam zorluk çıkarmadan imzalardım yoksa burada hiç biriniz sağ çıkamazsınız "
Gökalp varlığını fırsat bilmiştim belki yaptığım doğru değil yine de sonuna kadar bu fırsatı değerlendirecektim. Haklarımı güzelle vermeyeceği belli özellikle Gökalp 'ı benim üzerine saldığımı düşünürken işimi zorlaştırıyor. Peki o neden burada onunla alıp veremediği ne olabilir? yanıma geldi. Uzun süren sessizliğini bozmuştu
" sen ne yapmaya çalışıyorsun? "
kulağıma fısıldarken
" seninle bir derdim yok sakın bana engel olmaya çalışma alacağımı aldıktan sonra çekip gideceğim sende ne halt yapmak istiyorsan onu yap "
" Pınar "
dişlerin arasından adımı tısladı ona aldırış etmeden havaya bir el sıktım
" hadi ne duruyorsun imzala şu lanet olasi evrakları imzalamazsan buradan hepinizin cesedi çıkar "
tehditimin ardından Gökalp silahı elimden almış amcam olacak o itin ağzına silahı dayadı diğer eli ile kalemi onun eline tutuşdu.
" direnmeyi kes imzala artık şunları "
kükremesi ile eli titreyerek evrakların her bir sayfasını imzaladı. Evrakları önünden aldım geldiğim gibi gidecekken Gökalp kolumdan tuttu
" ne yapmaya çalışıyorsun? neler oluyor bilmiyorum ama yine görüşecegiz "
" seni ilgilendiren bir durum yok ben sana soruyor muyum burada ne işin olduğunu? şimdi alacağımı aldım ve gidiyorum sende ne yapıyorsan yap umurumda bile değil "
kolumu ondan çektim onları arkamda bırakarak geldiğim gibi geri dönüyorum...