"Silinmiş izleri yıldızlardan, oysa en çok aynı göğün altında ıslanmayı severdik..."

1543 Words
Ellerindeki kağıtları sağa sola atarken evin içinde deli danalar gibi koşuyordu. "Allia! Kavga etmek mi istiyorsun?" diye bağıran Brett ile dönüp dil çıkardı. "Hayır!" Brett bu cevaba yarım yamalak güldü. "İyi ki bir 'hayır'ı öğrendin. Anlasan da anlamasan da 'hayır' diyorsun." dediğinde Allia yine güldü. "Hayır!" Bu bağırış ile dün evlerine gelen Pascal da yerinden kalkıp Allia'nın peşinden koşmaya başladı. "Daha bir sürü şey öğrenmen lazım! Kaçma!" diyerek peşinden koşan Brett'e döndü ve başını iki yana salladı. "Hayııııır!" Ortamın saçmalığını izleyen ingilizce öğretmeni Daniel Crawt ne diyeceğini bilemeyecek gözlüğünü düzeltti. "Efendim, ilk defa ben bir kıza bu dili öğretemeyeceğimi düşünüyorum. " dedikten sonra pılını pırtını toplayıp çıkışa yöneldi. "Hayır hayır!"dedi Brett telaşla. "Sadece Allia'nın birkaç psikolojik sorunları var. Siz bu işte en iyilerdensiniz Profesör." diyerek önüne geçtiğinde yaşlı adam başını iki yana salladı. "Kalan ömrümü de bu şekilde heba etmek istediğimiz hiç sanmıyorum Bayım." diyerek önünü kapatan Brett'i elinin tersiyle ittirip çekip gitti. "Alliaaaa!" Brett'in bağırışını duyan Allia önce saklanmayı düşündü sonrasında ise açık televizyon ekranına kaydı bakışları. Dişi iblisin, başka bir iblise masum masum baktığını ve diğer iblisin çok sinirli olduğunu gördü. Ellerini tutup zıplayan dişi iblisi iyice izledikten sonra sinirli iblisin bir anda sakinleştiğini gören Allia şeytani bir ifadeyle güldü. "Brett!" Salona ismini bağırarak giren kıza kaşları çatık bakan Brett sinirle bağırdı. "Ya bu kaçıncı öğretmen farkında mısın? Hepsini nasıl olur da bıktırırsın?" derken kendisine doğru garip ifadelerle gelen kıza kaşlarını çatarak baktı. "Hayır anlamıyorum, sen de öğrenmek istiyorsun, neden hepsine zorbalık ediyorsun?" dedi geri geri gitmeye başlarken. Bağırmaktan vazgeçti. "Tamam bağırmayayım o zaman, sen de üzerime üzerime gelme. Tamam mı?" dedi. "Tamam..." diyerek garip garip suratına bakan kızın gülüşüne takıldı gözleri. Ufacık kelimeleri öğrenmişti Allia. "Tamam, hayır, evet, yemek, uyumak, gelmek, istemiyorum,ben, sen..." Cümleleri anlamasa bile cevap vermek adına aklına ne gelirse onu söylüyordu. "Allia! Gelme üstüme üstüme!"dedi sinirle. Gerisin geri giderken şimdi onca öğretmenin neden kaçtığını anlıyordu. Çünkü şu an o da kaçmak istiyordu! "Gelme..." Allia koşarak Brett'in ellerini tuttu ve son zamanlarda favorisi olduğu kelimeyi bağırmaya başladı. "Lütfen! Lütfen! Lüüüütfennn!" Brett daha ne olduğunu anlamadan kendini koltukta buldu. "N-ne yapıyorsun?" dedi şaşkınca. "Yine +18 film mi izledin sen?" diyerek kaşlarını çattı. "Kaç kere diyeceğim onlar uygun değ..." Allia onu bunu boşverip her zaman yaptığı gibi genç adamın kucağına çıktı ve kollarını boynuna dolayıp başını göğsüne gömdü. Kendi gezegeninde ebevynler yoktu. Belki de ruhunun bu kadar ruhsuz oluşunun en büyük sebebiydi bu. Sevgi, aşk, heves ve zevkler... Kendi dünyasında sadece hırs, hırs ve hırs vardı. Herkes ölümüne çalışır, uyumak yerine dinlendirici enjeksiyonlar alıp bedenlerini sarhoş ederlerdi. Yine de o sarhoş kafayla evrenin lideri olma hayallerine kaldıkları yerden devam etmeleri büyük bir ironiydi... Üstelik son zamablarda kafasını kurcalayan bir şey vardı. Dünyada zaman daha mı hızlıydı yoksa daha mı yavaş? Aklını sürekli kurcalyordu bu durum. Kendisi uzaya atıldığında çok da büyük değildi. Ama dünyaya gelince çok daha hızlı yaşlanmış ve olgunlaşmıştı. Böyle düşününce aslında Brett'ten daha mı büyük oluyordu? Başını iki yana salladı, bunları düşünmek yerine kafasını iyice genç adamın boynuna gömdü ve sessizce durdu. Brett ise artık nasıl bu duruma sabredeceğini düşünüyordu. Sonuç olarak kendisi bir erkek , kucağında uyuyan ise bir kızdı. Uzaylı oluşu falan hiçbir şeyi değiştirmiyordu! Ağlamaklı bir ifadeyle tavana baktı. Üstelik her seferinde birbirlerine daha fazla alışıyorlardı. Kendini attı, gözlerini kapattı ve yavaşça bedenini serbest bıraktı. Çok yorulmuştu, biraz kestirebilirdi. Yine de gözlerini kocaman açtı ve tavana baktı. Bir çözüm bulmalıydı... Düşüncelerini bölen , Erasmus programı sayesinde tanıştığı, arkadaşı olmuştu. Allia'nın uyuduğundan emin olunca onu sessizce yana bıraktı ve ayağa kalktı. Hızlıca cebinden çıkardığı telefonundan rehbere girdi ve ismini bulur bulmaz aradı. "Selam." dediği sıra karşıdan "Alo!" diye bir cevap alınca istemsizce gülümsedi. "Asır, ne yapıyorsun kardeşim?" Asır kendini sırt üstü yatağına atarken yorgunca bir nefes verdi. "Nöbetten yeni döndüm Brett. Sen ne yapıyorsun?" dediğinde Brett lafı uzatmaması gerektiğini düşündü. "Aslında , sana ihtiyacım var." Brett'in lafı üzerine Asır yatağında doğruldu. "Bir şey mi oldu?" Brett derince iç çekti ve salonda uyuya kalmış kıza baktı. "Evet..." derken gergince ensesini kaşıyordu. "Uzaktan bir akrabamız trafik kazası geçirdi. " "Çok geçmiş olsun kardeşim, yardım edebileceğim bir durum var mı?" Asır'ın samimi sesini duyan Brett derince iç çekti. Yalan söylemek hoşuna gitmiyordu ama Allia'nın bu durumunu da açıklayamazdı. "Off, beceremeyeceğim. Acil çıkıp bana gel. Şehirdeki evimdeyim." deyip de telefonu Asır'ın suratına kapatınca Asır şaşkınca telefonunun kararmış ekranına baktı. . . . Çalan kapı ile bir anda gözleri açılan Allia oturduğu yerden uçarcasına kalkıp kapıya koştu. Zilin anlamını biliyordu artık. "Nöbetten yeni döndüm ve sen beni ayağına kadar çağırmaya utanmayıp bir de telefonu suratıma ka-" Asır söylenerek alnını kaşırken elini yüzünden çekince karşısındaki kadına şaşkınca baktı. "Pardon hanımefendi, ben yanlış mı geldim?" diyerek evin kapısına bakarken bir anda çıka gelen Brett ile tek kaşı havaya kalktı. "Umarım, Bella'nın bundan haberi vardır." Brett göz devirip Asır'ın bileğini tuttuğu gibi içeri çekti. Gizli bir deney yapacakmış gibi, bütün perdeleri çekmişti. "Neler oluyor? " dedi en sonunda Asır hayıflanarak. "Beni iyi dinle." diyerek karşısına çıkan Brett onu rahatlatmak istercesine ellerini dizlerine koydu. "Şu gördüğün kız var ya..." dedi. Asır, dönüp genç kıza bakış attı ve kafasını aşağı yukarı sallayarak tekrardan Brett'in gözlerine döndü. "O bir uzaylı." Asır gülerek geri çekilirken derince nefes verdi. "Brett nöbetten yeni döndüm. Utanmıyor musun böyle şakalar yapmaya?" dediğinde Brett kafasını iki yana salladı. "İspatlayabilirim." dedi. Asır da keyifle güldü bu dediğine. "Hadi ispatla. " Brett derince bir nefes aldı ve genç kıza döndü. "Allia!" diye bağırıp dikkatini çektikten sonra sehbadaki su dolu bardağı aldı ve genç kızın yüzüne doğru döktü. Ancak beklenildiği gibi su Allia'nın yüzüne çarpmak yerine genç kızın başının hafif bir hareketi ile suyun yönü değişmiş ve bir anda Asır ile Brett'in suratına çarpmıştı. "Elhamdülillah bacım, su verenlerin çok olsun..." dedikten sonra sağ eliyle yüzündeki suyu temizleyen Asır bir anda oturduğu yerden sıçradı. "Ananı avradını, yedi ceddini. Eüzübillahiminneşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim..." Koltukta ayağa kalkan Asır geri geri giderken Allia tek kaşını kaldırarak karşısındaki adama baktı. "Sakin ol, zarar vermez." diyen Brett ile Asır kaşlarını çatarak ona baktı. "Oğlum bu pitbull gezdirip de ' ısırmaz' diyenlere benzedi. "dedikten sonra ellerini kaldırıp karşısındaki kıza baktı. "Estağfurullah abla sana köpek demedim." "Asır, yardıma ihtiyacım var." deyince Brett, Asır sinirle Brett'e baktı. "NASA'da mı çalışıyorum? Ne bileyim ben?" Brett sinirle saçlarını çekiştirirken söylendi. "Ya konuştuklarımızı anlamıyor." Dediğinde Asır dönüp kıza yan bir bakış attı. "Emin misin? Uzaylılar süper zekaya sahip olurlarmış ya hani?" dediğinde Brett gözlerini devirdi. "Uzun zamandır burada ama sadece evet ve hayır biliyor. Anlamlarının doğruluğunu bildiğinden de şüpheliyim." dediğinde Asır gülerek kalktığı yere oturdu. "Şimdi az önce yedi ceddine sövdüğüm kısmı anlamadı mı?" deyince Brett başını aşağı yukarı salladı. "Ha iyi o zaman, yedi ceddine sövdüğümün kızı yüzünden az daha altıma sıçıyordum." diyerek rahat rahat sövünce Brett istemsizce güldü. "Senden önemli bir şey isteyeceğim." Asır ellerini kavuşturdu. "Dur kardeşim. Biz hala insan anatomisini tam anlamıyla çözmüş değiliz. Bana bir uzaylıyı muayene etmem gerektiğini söyleme." dediğinde Brett gergince nefes aldı. "Onu bulduğumda yara bere içerisindeydi ve boğazında bir kelepçe vardı. " İşte o zaman olaylar Asır'ın dikkatini çekmişti. "Yani bir denek?" "Sanırım öyle. Ancak hiçbir şekilde iletişim kuramıyoruz ve kaç tane profesör denedim bilemezsin. Öğrenmiyor." dediğinde Asır dönüp kıza bir bakış attı. "Sanırım öğrenmek istemiyor. Ama onu buna zorlayabiliriz." dediğinde Brett merakla dönüp Allia'nın uğraştığı kumandaya baktı. "Nasıl olacak?" "Çok basit, kendini açıklama yapmak zorunda bırakacağız." dedi omuz silkerek. "Açıklama?" Asır keyifli bir ifade ile geri çekilirken gülümsedi. "Ben sana bir rapor hazırlayacağım. Üniversite ile görüşüp bunun tıp bilimi adına bir deney olduğundan bahsedeceğim. Bu şekilde okula yazılacak. Yüzlerce kişinin olduğu yerde bir şeyler öğrenmesi daha kolay olacaktır ." dediğinde Brett başını iki yana salladı. "Olmaz!" Asır kaşlarını çattı. "Neden olmasın?" "Çünkü sinirlendiğinde güçlerini kullanıyor ve inan bana sinirli hâlini görmek istemezsin. " dediğinde Asır gülümsedi. "Her şeyin bir çözümü var kardeşim. Sen bunu doktor arkadaşına bırak. " . . . Allia gözlerini kocaman kocaman açmış laptop ekranına bakıyordu. Kendisi gibi uzaydan gelen biri insanlar tarafından türlü işkencelere maruz kalıyordu. Tıpkı bundan önce kendisine olanlar gibi. Elindeki mısırları ağzına atmak yere sağa sola atarken Brett ve Asır tam karşısına oturmuş, onun verdiği tepkileri inceliyorlardı. "Bence anladı. " dedi Brett tek kaşını kaldırarak. "Bence de anladı." Yanda duran avize uçup da karşı duvara çarpınca Asır tedirgince Brett'e baktı. "Isırmazdı değil mi?" Brett, lafın üzerine dönüp Allia'nın neon mavisi olmuş gözlerine baktı. "Sanki plan biraz ters tepti. İnsanlardan korkmak yerine, insanlığı katledecek bir hâli var." dediğinde Asır emekleyerek Allia'nın yanından uzaklaşmaya başlamıştı. "Kardeşim ben daha profesör olacaktım ya..." diye diye Brett'in arkasına geçmişti. "Bu fikir senden çıktı Profesör!" Brett'in yüksek sesi ile Allia dehşet içerisinde izlediği filmden başını kaldırdı ve kendisine korkuyla bakan Brett'e baktı. İnsanlar bu kadar cani olurken Brett nasıl olur da bu kadar güzel bir yüreğe sahip olabilirdi. Sinirle elini salladı ve önündeki laptobu kenara uçurdu ve sonrasında ayağa kalkıp Brett'ini de peşinden sürüklemeye başladı. Asır, önünde duran dağ gibi çocuğun birden uçmaya başladığını görünce korkuyla geri kaçtı. "Kardeşim!" Brett bacaklarını sallarken havada iki üç kez kendi ekseninde döndü. "Sanırım kurban edilen benim!" Asır, ikilinin garip bir şekilde odaya girişini izledi. Allia sanki küçük bir çocuktu ve Brett ise... onun kaçmasın diye sıkı sıkıya tuttuğu uçan balonu... Bu benzetmeye kendi içinde gülse de dışarıdan dehşete düşmüş bir hâli vardı. Brett kapanan kapının ardından yatağa fırlatılmasıyla derince nefes aldı. Sonrasında ise kendisine arsız bir ifade ile baka kızın kucağına tırmanışına baktı. "Bu işlerin bu şekilde olmaması gerektiğine yemin edebilirim..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD