"Doğru, kemiğimi gömmek yerine gökyüzünü eşelerim..."

1208 Words
Lanet olsun! Oturduğu yerden rahatsızca kıpırdandı. Şakası yoktu tüm sınıf kendisine dik dik bakıyordu. O , Brett olacak iblisin arkadaşı kim bilir ne demişti? Derince bir nefes aldı ve etrafa bakındı. Kahverengi gözlü birileri yok muydu? Hani Brett gibi. Uykusu gelmişti... Dönüp de hangi erkeğe baksa hepsi üstüne başına çeki düzen veriyordu. Kırmızı dudaklarını sinirle ısırdı ve iki saattir hiç susmadan konuşan dişi iblise baktı. O kadar çok konuşmuştu ki Allia onu dinlemekten bile yorulmuştu. Masaya kafasını vururcasına koyunca çıkan gürültü ile tüm sınıf ona bakmıştı. "Hocam bayıldı mı acaba?" diyen Richard ile Andy başını salladı. "Kafasını vurmuş olabilir." Zack hemen ayağa kalktı. "Revire götürebilirim?" "Ben de!" "Ben de!" Allia çıkan gürültü ile kafasını kaldırıp ayağa kalkmış iblislere baktı. Azıcık kestirecekti şurada! "Gördüğünüz gibi hanımefendi gayet iyi. Yerlerinizi oturun beyler." "Ama ben hanımefendiyi gördüğümden beri bir fenayım Mrs.Brown." Allia arkasından gelen fısıltı ile dönüp arkasına baktı. Mavi gözlü bir iblis dişlerini göstererek kendisine bakıyordu. Çatık kaşlarla uzun uzun yüzüne baktı. "Ne dediğimizi anlıyor musun?" dedi iblis. Allia uzun uzun yüzüne baktı ve gözlerini kısarak çocuğun beyaz dişlerini inceledi. Sonrasında dudaklarını kaldırmış ve kendi beyaz dişlerini göstermişti. Daniel kendisine gülen kız ile bir anda ayağa kalktı. "Bu kız bana güldü Mrs.Brown!" dediğinde sınıftan bir gülüşme sesi geldi. "Konuşmayı unuttuğunu sanıyordum Daniel, gülümsemeyi değil." diyen kadına karşı Daniel sarı saçlarını geriye attı. "Öyle demeyin, sınıfa geldiğinden beri suratı beş karıştı. Bence bana ısındı." Daniel lafı ile Zack dişlerini gıcırdattı. "Bak ben bunu döverim..." Allia bir anda ayağa kalkan çocuğa baktıktan sonra altta kalmamak adında o da ayağa kalktı. Onun ayağa kalkışı ile Daniel dönüp kıza baktı. Aslında tüm sınıf ona bakıyordu. "Oturun yerinize!" diyen Mrs. Brown ile Daniel çarpık bir gülüş ile yerine oturmuştu. Allia ise hiçbir şey anlamadığında arkasını kadına dönmüş, oturan Daniel'e bakıyordu. Bunun kahverengi gözlüsü yok mu? Etraftakilerin üzerinde gözlerini gezidirirken Tom lafa karıştı. "Sizi anladığını sanmıyorum, efendim." Allia konuşan çocuğa dönüp baktı. Hayır, bunu gözleri tam olarak kahverengi değildi. Bıkkın bir nefes alıp sırasından dışarı çıktı ve etrafı gezinmeye başladı. "Tamam, kimse Allia'yı umursamasın. Hepimiz durumunun farkındayız, lütfen dersi dinleyin. " "Sanat, insanın ruhunu dışarı vurmasıdır..." Her ne kadar ders anlatılsa da herkesin gözü kulağı resmen sınıfta kendi kendine gezinen kızdaydı. Allia ise kendisine bir yer arıyordu. Böyle uyuyacağı ve saçlarının okşanacağı... Sıraların arasından sessiz sessiz geçip hepsinin gözlerinin rengini inceliyordu. Dişileri hep es geçiyordu zaten. Dişilerle işi olmazdı. En son arka sıraya geldiğinde kendisine garip garip bakan birkaç kişiyle karşılaştı. Siyah bir kapüşonlu giymiş, kollarını masaya koymuş biri uyuyordu. Evet, şu an onun istediği de tamda buydu. Uyuyanın yanında oturan iblisin elini tuttu ve kalkması için çekiştirdi. Jackson oturduğu yerden kalkarken kızın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Aslında kendisi "okulun pislikleri" listesinde ilk ondaydı ama sırf kızın güzelliği yüzünden sesini çıkartmadı. Çünkü kız çok güzeldi... Jackson'ın kalkıp kızın kalktığı yere oturmasıyla Allia hevesle iblisin kalktığı yere oturdu. Kollarını kapüşonlu adamın yaptığı gibi masaya koydu ve yüzünü kollarının üzerine koyup gözlerini kapattı. Güzel... "Bak, ben bu kızı yolarım." Stella'nın lafıyla Selena gergince nefes aldı. "Kızın halinden de belli zaten kafasının kırık olduğu. Boşver." dedi sarı saçlarını okşayarak. "Kafası kırık mırık, kimin yanına oturması gerektiğini iyi biliyor ama!" dediği sıra dersi bitiren kadının sınıftan çıkışıyla oturduğu yerden hızla kalktı. Allia, etrafı dinlerken Brett'in çantasına doldurduğu yemekleri düşünüyordu. Acaba onu almaya ne zaman gelecekti? Peki bu yemekleri ne zaman yemeliydi? Şimdi yese nasıl olurdu mesela? Bence Brett'i beklese daha iyi olurdu. Tam o sıra da 6. hisleri bir şeylerin ters gittiğini bağırdı. "Hey!" Gelen bağırış ile kafasını hızlıca kaldırdı ve arkasındaki dişi iblise baktı. Bir şeyler çok yanlış gelmişti şu an gözüne. "Hasta masta dinlemem, öldürürüm seni!" Allia, kızı tepeden aşağı süzerken acaba ne anlatmak istediğini düşünüyordu. "Hayır." dedi. Allia'nın sesini duyan herkes şaşkınca ona bakınca genç kız alt dudağını ısırdı. Yanlış bir şey mi söyledi? "Sen konuşabiliyor musun?" Allia bu sefer de diğer şıkkı seçti. "Evet." Stella işaret parmağını kızın yüzüne doğrulttu. "Duydunuz mu? Yalancıymış!" Allia dönüp sınıfa baktı ve herkesin kendisine bakışından rahatsız olup göz devirdi. Bunlarla uğraşamayacaktı artık. Arkasını dönüp uyuyan adama baktı ve tekrar yanına oturup uyumak istedi. Tam oturmaya meyillenmişti ki kızın elini sertçe tutmasıyla sinirle nefesini tuttu. Bileğini tutan eli kolunu hızla geriye atarak büktükten sonra kızın kafasını kavradığı gibi adamın uyuduğu masaya vurdu. Kafası masadan sekip de saçları dağılan Stella şaşkınca geriye doğru sendelerken gözlerini korkuyla Allia'ya dikmişti. Mike ise sinirle kafasını sıradan kaldırdı ve bağırarak sınıfa baktı. "Şurada iki dakika uyuyacağız, ne yaptığınızı sanıyorsunuz!?" Onun bağırışı ile Allia kaşlarını çatarak arkasını dönmüştü ki sinirli adamın kahverengi gözlerini görerek gülümsedi. "Lütfen..." derken bir anda adamın kucağına atlamasıyla Mike refleksen genç kızın belini kavramış ve düşmemek için birkaç adım geriye doğru sendelemişti. Sırtını duvara vuran adam kucağındaki kıza baktı şaşkınca. Bu da kimdi? Allia ise adamın yüzünü es geçip gözlerine baktıktan sonra gülümseyerek başını boynuna sokup gözlerini kapattı. "Keseceğim, kendimi keseceğim..." Zack, Tom'u tutarken Jacob dolmuş gözlerini siliyordu gizlice. "Bu kız nasıl bu kadar cesur olabilir?" Mike, duvardan ayrılıp da kızı yere atmak için ellerini çözmüştü ama kızın bacaklarını beline dolayışından dolayı inmeyişine şaşkınca baktı. Boynunu saran kollarını ittirmek isteyince daha da kızın kendine sarılmasıyla sinirle bağırdı. "Biri şunu alsın üstümden!" Jackson, Mike'ın en yakın arkadaşı olarak kalkıp yanın giderken içinden birkaç kez dua etti. Umarım bana da böyle sarılır... Allia'nın kollarını nazikçe çekiştirip açtığında Allia sinirle dönüp iki erkeğe baktı. Tamam, güçlerini kullanmaması gerektiğini anlamıştı. Brett aptalca yollar ile beynine kazımıştı bunu. Ama bu onları dövemeyeceği anlamına gelmezdi. Ayakları yere basar basmaz kolunu tutan adam dirseğini kavrayıp büktü. Jackson ne olduğunu anlayamadığından şaşkınca kaşlarını kaldırmıştı ki Allia dizini genç adamın karnına geçirmişti. Yere düşen Jackson ile Mike sinirle kıza baktı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!?" Kızın sağ omzunu ittirmek için kaldırdığı elini farklı bir teknik ile kavrayan Allia önce adamın elini bükmüş, sonra kendine doğru çekmiş ve ardından kolunu çevirmişti. Mike, acının verdiği zorunluluk ile sırtını dönünce genç kız Mike'ın sırtına tekme atıp duvara yapıştırmıştı. "Allia!" Hadi be! Her şey çok güzel gidiyordu. Nereden çıktı şimdi bu? Allia dağılmış saçlarını düzeltirken az önce attığı tekmeden dolayı bozulmuş eteğini çekiştirdi. Yüzünde tatlı bir ifade ile arkasını dönünce kendisine bakan Brett'e el salladı. "Brett!" dediği sıra Brett'in kendisine pek de gülümsemiyor oluşu yutkunmasına sebep oldu. Tabii ki ondan korktuğundan değildi bu, istemediği şeyler olunca akşam yemekte çirkin şeyler çıktığındandı... "Buraya gel." Allia duyduğu laf ile siyah saçlarını elinin tersiyle geriye atmış ve arkasında kıvranan iki iblise baktıktan sonra dolu gözleriyle kendisine bakan dişi iblise baktı. Tüh, çok canı yanmış bir hâli vardı(!). Sıraların arasından sekerek geçip giden kızın yakınından yamacından kaçışıyordu bütün sınıf. Az önce okulun kabadayısını dövmüştü çünkü. Brett'in yanına gider gitmez kucağına atlamasıyla Brett bir bebek tutar gibi genç kızk tuttu ve gizlice sınıfa bir bakış attı. Burada çok mu erkek vardı ne? "Şşşş, bir daha birilerini dövmek yok tamam mı?" diyerek genç kızın siyah saçlarını okşadığı sıra Mike düştüğü yerden sinirle kalkıyordu. Kafasını kaldırıp da siyah saçlı, minnak kızın bir adamın kucağında dışarı çıktığını gördü. "Kimdi o?" dedi sinirle. Az önce kucağına atlamış ve şimdi de bir başkasının kucağına mı çıkmıştı. "Kimdi o manyak!?" diye bağırınca birinin ağlayış sesini duydu. "Çok korktum Selena..." Stella'nın ağlamaya başlamasıyla tüm sınıf fısıldaşmaya başlamıştı. "Hasta bir kız." diyerek sıraya oturan Jackson acıyan karnını tutuyordu. "Hasta ama dişli bir kız..." diyerek mırıldandığında Mike sinirle saçlarını geriye attı. "Ne işi vardı onun yanımda?" Jackson omuzlarını silkti. "Hastanın teki..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD