7.BÖLÜM

2205 Words
(Gamze) Sabah kalkmışım, Yağızımın eli popomda kokusu burnumda küçük Yağız kalkmış bana dayanmış ben daha ne isterim. Bugün kesinlikle güzel bir gün olacak. Polyana gibi sırıtarak aşağı indim. - Ben size dedim annem bir sinirli bir gülüyor bakın kesin hamile dedi Ziya. Bu çocuk beni öldürecek. Sözde kızlarla gizli konuşuyor. - Sen nereden biliyorsun dedi Emine. - İnternette gördüm hamile kadın ağlıyordu sonra gülüyordu. Babam annemi öpünce hop karnına çocuk girdi akıllım ben biliyorum. - Ziya, Ziya oğlum... Yanıma çağırıp hamile olmadığımı söyledim. Kızlar da inanmıyor gibi bakıyordu. Oğlum baban koymadı anlamıyor musun? Makul bir şekilde anlattım ama anlamıyor çocuk. Kahvaltı hazırlayıp Yağızı uyandırmaya gittim. - Tamam sakın Gamze öğrenmesin ben üç gün sonra saat beşte şirketin karşısındaki cafede olurum dedi. Kapı da biraz daha durdum. Gamze duymasın, cafede olurum. Gözüm seğiriyor yeminle. Yağız sen kimsin de benim arkamdan iş çeviriyorsun? Telefonu kapatınca hiç duymamış gibi içeri girdim. Sıkıntıyla yine ellerini yumruk yapmıştı. - Kahvaltı hazır. - Tamam canım geliyorum. - Sen çocukları bıraksan ben kendi arabamla gideceğim Yağız taksiyle zor oluyor. - Olur, olur ben bırakırım sen merak etme. - Eve tutacağımız kadını ne yaptın böyle zor oluyor dedi. - Yarın gelecek iki tane kadın orta yaşlı eşleri vefat etmiş çocukların büyük öyle dediler. Orta yaşlıyı bilerek bastırdım. O bana gözlerini mi devirdi? Birden gelip bana sarıldı ve alnının kenarını öptü. Saçlarımı kokluyordu. - Senin için her şeyi yaparım biliyorsun değil mi? - Yağız bu nereden çıktı şimdi? - Sadece bil seni çok seviyorum Gamze, her şeyden çok sen bana verilmiş bir armağansın. Benim gözlerim doldu. Nereden çıktı şimdi bu Yağız? Ben konuşamadım. - Sen olmadan önce ben sadece nefes alıyordum hayatım siyah beyazdı. Senin gözlerinde kendimi gördüğüm ilk gün hayatıma renk kattın ben yaşadığımı ilk defa hissettim. Nefes almak ve yaşamak arasındaki farkı sen bana öğrettin. Ben de aynı şeyleri hissediyordum. Hatta aynı kelimeleri kullandım diyemedim. Çok duygulanmıştım. Yağız durduk yere niye böyle konuştu ki? Beni öpmeye başladı. Ben de her şeyi bırakıp kollarımı ona doladım öpmeye başladım. Öpücüğü duygu doluydu. - Anne bu sefer yakaladım aşk yapıyorsunuz işte benim de bir kardeşim olsun. Sıçradım birden ve Yağızın dudağını bırakmadığım için çektim ve kanadı. O da korkmuştu. Senin oğlun Yağız her yerden çıkıyor. Bunu yaparken kesin başka bir formül kullandık başka açıklaması olamaz. Oğlum biz seninle bas edemiyoruz eve bir Ziya daha getiremem. - Yok kardeş falan Ziya diye bağırdım. - Ayşe ve Emine iki tane ben niye bir taneyim benim de bir erkek kardeşim olsun. Benim ona öğreteceklerim var. Oğlum senden sonra erkek olur diye korktum yapamadım diyemedim. - Zirvede bıraktım ben oğlum daha da kardeş yok. - Dudağını büzüp koşmaya başladı. - Oğlum koşma düşeceksin dedi Yağız. Ben de arkasından gittim. - Babam annemi öpüyor, babam annemi öpüyor bize kardeş geliyor, bize kardeş geliyor diye bağırıyordu. - Ziyaaa - Haram kızım haram önce bir evlenseydiniz dedi babaanne. - Haram ne babaanne dedi Ayşe. - Yapması yasak yani dedi babaanne. - Aşk yapmak yasak mı dedi Ziya. Herkes birbirine bakıyor. - Biz nasıl olduk o zaman haram mıyız dedi Ayşe. - Susun diye bağırdım. Ya ben mantılı bir insan değilim. Mantıklı konuşmaktan filozof olacağım. Yani ne kadar mantıklı olabilirsem öyle oldum ve anlattım. Babaanneye susması için bir bakış attım. Eline tesbih alıp tövbe çekmeye başladı. Biraz da benim yerime sabır çek babaanne. Çocukları gönderip babannenin yanına oturdum. - Babaanne çocukların yanında kafalarını karıştıracak şeyler söyleme anlamıyorlar, zor durumda kalıyorum dedim. Bana baktı. - Sizin iş oldu mu hamile misin? - Tövbe babaanne diye gözlerimi büyüttüm. - Anlamıştım karyola duvara vurmadı dedi kafasını çevirerek. Şok oldum ona bakıyorum. Yemin ederim bu kadının tek fantazisi bizi dinlemek kimse anlamıyor. - Senin kulaklar duymamış, iyice sağır oldun dedim sinirle. - Saat gibi kulaklarım sen merak etme dedi. İşine gelirse öyle, gelmezse asla duymaz ama demi babaanne. Çocuklardan beter bu kadın. Sinirle kalktım. Tam çıkacağım. - Yağıza macun mu yedirsem, belki de yaşlandı çocuğum. Babaannenin suçu ben de değil onda bulmasına mı şaşırayım, Yağızın sorunu olmamasına rağmen bu duruma düşmesine mi? Kahkaha attım. Sanırım sinirlerim bozuldu. Aklımın bir köşesinde de üç gün sonra var tabi. Kahvaltı, çocuklara nasihat, Yağızla bakışma derken zorla okula geldim. Kızlarla selamlaşma falan derken derse zaman vardı bizde kampüste oturduk öyle. - Deniz yüzüne ne oldu? - Düştüm bir şey yok dedi. Kaş göz yaptım Zehraya üzerine gitmesin diye. - Eee abla sen kocanla nasıl tanıştın, böyle zengin bir koca bulmuşken bize de bir tüyo ver bizde nasiplenelim. Bundan sonra sana üstad mı desem ya diyerek konuyu değiştirdi Zehra. Denizle bana bakıyorlardı. Ben de onlara Yağızla tanışma hikayemizi anlattım. - Nasıl cesaret ettin? Vay be aşka bak. - Doğru koca seçimi bir sanattır Zehra. Bu işten anlarım. - Feyzaldığın biri var mı yoksa bu yetenek sizin ruhunuzdan mı fışkırıyor Gamze hanım dedi Deniz. - Ben küçükken bizim mahallede bir bakkal vardı. Tabi bizim paramız yok, bakkalın karısı kapının önünde oturup Magnum yerdi, ben meybuzu zorla alırdım. Doğru koca seçiminin çok önemli olduğunu orada anladım. Anneme babamla değildir bakkalla evlenmediği için çok kızmıştım. Çocuklarımda bana kızmasın diye ben de doğru adamı buldum. - Alemsin gerçekten ama haklısın doğru kişiyi bulamazsan hayat sana zindan oluyor. - Deniz dertliyiz sanıyorum dün hoca yüz vermedi mi yoksa. - Kız sus dedim Zehraya. Gerçekten dertli duruyordu. - Zehra lütfen Yalçın hocayla aramda bir şey yok adam beni hatırlamadı bile. - Ha sen ona bozuldun dedim. - Yok ne alaka yani Zehraya şey ettim, hem geç kalacağız kalkın derse dedi. Yine bilmediğim anlamadığım bir derse gittik aceleyle. Hoca kel, gözlüklü, asabi tam türk hocasıydı. İşte Türkiye'de profesör budur, eğitimi bunlar verir. Ne o öyle podyumdan indirmiş gibi hocalar kızların beyni çalışmıyor. - Kendinizi çok önemsemeyin sonuçta buraya eşeği bağlasan dört yılda mezun olup iş bulur. - İyi yıl daha bağlayınca da öğretim görevlisi oluyor o zaman. Bütün sınıf susup bana baktı. Lütfen o kelimeleri dışımdan söylemediğimi, söyleyin. Ben bile bu salaklığı yapmış olamam. Hoca bizim o tarafı baktı. - Ne dediniz anlayamadım dedi sinirle. - Ölürsem kabrime gelme istemem valla çok kırıldım hocam dedim gözlerim dolu dolu. Hoca galiba gerçekten anlamadı. Bana salağa bakar gibi bakıp derse döndü. - Ucuz atlattın dedi Deniz. Ne ucuzu korkudan daha çocuğum olmayacak. Ben daha Ziyaya kardeş yapacam. Yapmayın şöyle şeyler. Ders bitti, hoca çıkana kadar korkudan çıkamadım. - Selam kızlar, sen nasılsın teyze. Bir tane ciciş gibi konuşan sürekli ağzını yamultan kız ve yanında iki destekçisi geldi. Kantinde oturmuştuk öyle. Zehra benimle dalga geçiyordu, Deniz de ona kızıyordu. Kızlar selam verdi, benim telefonuma mesaj gelince ona baktım. - Aaaa o iPhone 13xpro mu? İnanmıyorum, tek hayalim o telefonu almak. Elimdeki telefona baktım. Yağız hediyesi etmişti derslerde lazım olur, senin telefon gitmiş falan diye. Bu kadar pahalı mı bu telefon. - Nasıl yani senin başka hayalin yok mu? Tek hayalin bu telefon mu? - Evet yani düşünsene bu iPhone 13x pro bebeğim. Zor durumdayım, ona sahip olmam lazım. - Bu kadar zor durumdaysan sana bir fikir verebilirim. Herkes dönüp bana baktı. Ben de kıza baktım, götü para etmez bunun. Sonuçta tek hayali telefonsa ve çok ihtiyacı varsa, almak zorumdaysa başka bir çözüm önermek lazım. - Bak şimdi git böbreğini sat, kendine bir tane alırsın. Sonuçta Allah bize niye iki tane böbrek vermiş, zor zamanlarımızda satalım diye. - Çok komiksin teyze ya. Ağzının üzerine bir tane vuracan görecek teyzeyi. Ne kardeş götün para etmez, aklın desen yok. Mis gibi fikir neyini beğenmedin. Telefona baktım. Yağız mesaj atmış. Acil eve gelmem lazım, Ziya seni istiyor, kızları da okuldan aldım diye. Sakatlanma falan yok merak etme falan filan yüz açıklama yapmış. Aramış ben de duymamışım. - Kızlar benim gitmem lazım oğlum hastalandı sanırım. - Geçmiş olsun yapabileceğimiz bir şey var mı? Kızlar ikisi aynı anda sormuştu. Cicişlerin umrunda değil. - Yok sağolun ama ders notlarını atarsanız iyi olur. - Merak etme o iş bende sen oğluna git dedi Deniz. Bir hızla arabaya binip eve sürdüm. Yine ne yaptı bu çocuk, hasta mı, bir yaramazlık mı yaptı, neler oluyor? Yağızı aradım o da bir şey yok ama yine de eve gel dedi. Yoksa niye çağırdın, ahh babalı oğullu işkence. Kapıyı nasıl açıp içeri girdim salon boştu. Koşarak Ziyanı odasına gittim. Kızlar kapıda bekliyordu. - Ne oldu kardeşinize? - Bilmiyorum anne ağlayıp duruyor. Hemen kapıyı açıp odaya girdim. Yağız Ziyaya sarılmıştı. Ziya biraz ağlıyordu ama konuşmuyordu. Beni görünce hemen babasını bırakıp bana koştu. Ben de kollarımı açıp onu kabul ettim. - Anneeee - Ne oldu annem, iyi misin sen ağrın sızın var mı? Kafasını hayır anlamında salladı. Yağıza baktım o da bilmiyorum der gibi baktı. Ateşi yoktu çocuğun. - Anneciğim niye ağlıyorsun? Şüpheyle babasına baktı. Yağız anlamış gibi Ziyayı öpüp dışarı çıktı. Yatağa oturup kucağıma aldım. - Söyle annem ne oldu bak anne her şeyi çözer biliyorsun. - Her şeyi demi anne. - Evet bitanem her şeyi. - Ben okula gitmek istemiyorum artık, babamla konuşur musun? - Niye biri sana bir şey mi yaptı, Ziya bak anlat bana oğlum meraktan öleceğim. Yirmi tane şey kelimesi geçti. Bu ne oğlum sana konuşmayı öğretemedim diye ki bütün bunlar. Sanki kendim biliyorum. Burnunu çekti. Gözleri dolu doluydu. Bunu oğluma kim yaptıysa benden çekeceği vardı. - Anne tam Zeynebe aşkımı itiraf edecektim hapşurdum dedi ağlayarak. - Kız kabul etmedi mi? - Yok hapsurunca ağzımdan ve burnumdan sümük geldi balon oluştu. Rezil oldum anne. Aklıma tam seksin en heyecanlı yerindeyken osurduğum geldi. Ahh oğlum ahh annene mi çekecektin sen. İnsan çocuğunun bahtını yapıyormuş ama tahtını yapamıyormuş. . . . ( Deniz) - Dersi kafam almıyor ya benim aklımda yakışıklı erkekler artı müzik depolayabileceğim, saçmaladığım anlar ve yakışıklı çocuklar demiş miydim, evet sadece bunları depoluyor aklım. Diğerlerini inan almıyor. Alsa vallahi çalışırım yoksa ben niye çalışmayayım. - Zehra ya aklın fikrin yakışıklı çocuklarda. - Yani bende bundan hoşlanıyorum. Benim olmasa da bakmaktan hoşlanıyorum. Baksana Gamze nasıl mutlu. Kesin geceleri kocası bunu çok mutlu ediyor şanslı kadın. - O nereden çıktı şimdi diyerek kızdım. Aklıma Oktay gelmişti. İlk gecem ve yaşadıklarım. Sakin olabilmek ve çaktırmamak için büyük çaba harcıyordum. - Bence öyle ben bir kere öpüştüm ve çok güzeldi. İlk aşık olduğum adamla günlerce çıkmayacağım yataktan dedi kıkırdayarak. Ses çıkarmadım. Ona bakıp gülümsedim. Sakin ol Deniz. - Deniz, Deniz Arkamızdan koşturan çocuğa baktım. Adımı nereden biliyor bu çocuk. - Sensin değil mi Deniz. - Hayırdır. - Yalçın hoca seni çağırdı, odasına gidecekmişsin. - Niye çağırdı? Ellerini bilemem anlamında çağırdı. Zehra çocuğa bakıp git işareti yaptı. - Sen hangi bölümsün seni hiç görmedim ben dedi çocuğa. - Psikoloji son sınıfım ben. - Benim de bazı sıkıntılarım var bir dinler misin beni. Çocuk gülümseyince ben de uzaklaştım. Anlaşılan Zehra hızlı çıktı. Ayaklarım titreyerek Yalçın hocanın odasının kapısında durdum. Dün geceden sonra nasıl bakarım yüzüne. Tam dönecektim kapı açıldı. Gözlük takmıştı, yine yüzünde o ciddi ifade kaşlar çatıktı. - Kapıyla bakışmanız bittiyse lütfen içeri gelin. Beni boşluğa bırakır halde bırakıp arkasını döndü ve odaya girdi. Seni lanet adam. İçeri girdim. Kapıyı sert itince kapanmıştı. Keşke Aralık kalsaydı. Öyle sanki daha güvendeydim. Birden daha ciddi baktı. - Yüzüne ne oldu senin? Saçlarımı açık bırakmıştım, yanağımı kapatsın diye ve fondaten sürmüştüm ama cildim çok hassastı ve hafif şişmişti. Okula gelmek istemedim ama evde de kalamazdım. - Yok yani dün gece düştüm. Karşıma dikilip eliyle saçlarımı çekince şok olmuştum. Elinin değdiği yerler yanıyordu. - Dün gece yoktu bu, üstelik düşme gibi değil sanki biri vurmuş. Eli yanağımdaydı. O kadar yakındı ki konuştuğu zaman sıcak nefesini hissedebiliyordum. Keşke birde konuşabilsem. - Yanlış anladınız, düştüm ben dedim. Yanağımı baş parmağıyla okşadı mı yoksa beynim benimle oyun mu oynuyor. Boğazını temizleyip ayağa kalktı. - İnsanların yardım edebilmesi için öncelikle yardım istemelisin. Başına gelenlere boyun eğmek güçsüz insanların özelliğidir. - Öyle bir şey yok, düştüm dedim sinirle. Onun önünde düştüğüm duruma bak. Ağlamak istiyorum ya off. - Sınıf arkadaşlarına ilet istediğim kitaplar bunlar diyerek bir kağıt uzattı. Üzerinde kitap ismi yazarı falan vardı. Elimi uzatıp aldım. Ellerimiz değince yine o akım olmuştu. O da bana garip bakıyordu. - Set halinde almanız daha iyi olur ileriki zamanlarda size yardımı olur. - Tamam ben iletirim arkadaşlara dedim. Bana bakıp yerine oturdu. - Çıkabilirsiniz dedi. Hemen ayağa kalktım. - Tamam yani tabi hocam. Kapıyı açacakken biriyle çarpıştım. Lanet olsun. - İyi misiniz? - Evet iyiyim özür dilerim dedim. Esmer benden biraz uzun sempatik bir tipti. - Bakışmanız bitti mi Mehmet dedi hoca. Utancımdan yerin dibine girdim. - Pardon hocam dedi. Ben ses etmemiştim ama kıpırdamadım da. - Hocam seminer için kimse gönüllü olmuyor. Bu kadar işi tek başıma nasıl yapacağım şaşırdım. - Bu ne saçma durum. Bunlar öğrenmeye değil diploma almaya gelmiş. Hoca kükreyince ben yerimden sıçradım. - Sadece salonu hazırlamanız ve gereken davetiyeleri göndermeniz gerek Mehmet. Mehmette konuşmuyordu. - Ben yardım ederim isterseniz hocam. Niye konuştun ki sen gerizekalı. - Süper olur dedi Mehmet. Hoca sinirle baktı. - Başkalarını da bulun en az beş kişi görev alın, her şey kusursuz olsun. - Tamam Deniz gel işleri halledelim. - Ayrıca Mehmete ulaşamam diye lütfen numaranı bırak dedi. Hocaya baktım. Benim mi numaramı istedi. - Hocam benim telefo... - Akşama kadar sizi bekleyemem Deniz hanım. Masaya yaklaşıp uzattığı kağıt ve kalemi aldım. Hemen numaramı yazdım. Heyecanla yanlış yazmadım umarım diye kontrol ettim. Sonra çıktık. - Hoca için önemli bir seminer kendi hocası gelecekmiş o yüzden bu kadar sinirli. Aslında hep sinirli ama bu aralar fazla dedi. - Önemli değil ne yapacağım ben bilmiyorum dedim dürüstçe. - Gel bakalım önce davetli listesine davetiye göndereceğiz. Umarım bulaştığım iş büyük olmaz.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD