Keyifli okumalar
Ali Ağa ve Gülizar Hanım genç yaşta evlenmişlerdi. Aralarındaki sevgi, aşk, saygı hiçbir zaman bitmedi. Tek eksik bir şey vardı. “Bebek” Allah onlara çocuk nasip etmedi. Belkide zamanı vardı.
Gülizar Hanım da bu duruma üzülüyordu. Her gün dua ediyordu. Köyde artık onun eksik bir kadının olduğu dedikodu çıkmaya başladı. Fakat, Ali Ağa bütün bunları görmezden gelmişti..
Ali Ağa karısı üzülmesin diye ikinci eşi bile kabul etmedi. Vardır bir hayır derdi. Zaman geçtikçe iki karı koca yaşlanmaya başladı. Tam o anda Gülizar Hanım hamile olduğunu öğrenmişti.
Rojda hem çok uslu hemde çok yaramazdı. Annesi ne zaman kocasına şikayet etse de babası eşine kızıyordu. Ve yine bir yaramazlık yapmıştı.
“Bey kızın hiç durmuyor söz de dinlemiyor?”
Rojda’nın gözleri doldu. Annesine bakınca yanına gidip özür diledi. Babası da kıyamıyordu. Rojda büyümüş genç kız olmuştu. Babası onu öpüp kokladı. Çünkü onun gözünde hala küçük bir kız çocuğuydu. Aradan geçen zamanda Rojda daha çok güzelleşiyordu.
????
Rojda geçimini zor geçiren bir kadındı. Güçlü ve asi güzelliği dillere destandı. Herkes onu severdi. Ağır başlı yardım etmeyi severdi.
Rojda acılarla imtihan edildi. Ailesine yük olmamak için tarlada çalışıyordu. Okulu halasının yardımıyla bitirmişti. Mesleğini yapamamıştı. Ailesini bırakmak istemedi.
Rojda tarlada çalışırken yakın arkadaşı türkü söylemeye başladı. Onun da gönül yarası vardı. Acısını türküyle anlatıyordu.
Hêjîra çiyayî
Lêlêlê lêlê lêlê
Delala çîyayî
Darhejîrokê
Xemrevînokê
Tarladaki kadınlar türkü eşliğinde çalışırken başlarında nöbetçilik yapan Çavuş onlara bağırdı.
“Kesin sesinizi”
Rojda sabır diledi. Bu adamın sorunu neydi? Onun da sesi güzeldi. Yemek yaparken hep türkü söyler babası memnuniyetle dinlerdi.
Tarladaki işler bitmişti. Sıra para almaya gelmişti. Ama vicdansız Çavuş eksik veriyordu. Herkes bir ağızdan itiraz etmeye başladı. Berfin’in sabrı taştı.
“Hakkımıza giriyorsun? Paranın yarısını cebine koyma yazık günahtır.
Tarladaki çalışanlar ve Çavuş arasında tartışma çıktı. Kahya araya girmeye çalışınca aralarından biri ona bağırdı.
“Sen çekil aradan biz Mirza Ağa’yı görmek istiyoruz”
Kahya onları ikna etmeye çalışıyordu. Ama bu konuda başarılı olamıyordu.
“Çavuş cebine para atmıyor onun emirlerine uyun “
“Biz sana mı inanalım yoksa gördüğümüze mi? “
Kahya el mahkum Mirza’yı aramak zorunda kaldı. Mirza’nın biten toplantıdan sonra odasına geçeceği sırada telefonu çaldı. Hiç bekletmeden kulağına koydu. Ama geri çekmek zorunda kalmıştı.
“Ağam yetişin”
“Ne oluyor Kemal?”
“Ağam tarlaya gelmeniz gerek”
Mirza bir sorun olduğunu anladı. Odasındaki anahtarı ve ceketini alıp şirketten çıkmıştı. Telefon rehberinde Maran’ı bulup aradı. Ama o telefon asla açılmadı.
“Kim bilir yine ne haltlar yiyorsun?”
Tarladaki kadınlar ve erkekler kahyaya bağırdı. Kahya yüksek sesle konuştu.
“Yeter susun ağam geliyor. Derdinizi ona anlatın.”
Uzun sürmeden siyah passat tozu dumana katıp tarlanın önünde durdu. Mirza büyük heybetiyle arabadan inerken kızlar yiyecek gibi bakıyordu. Mirza çalışanların derdini her zaman dinler ne sıkıntıları varsa hallederdi.
“ Kemal anlat hele sorun nedir? “
Gençlerden biri öne doğru gelerek müsaade istedi.
“Ağam biz akşama kadar güneşin altında çalışıyoruz bunda şikayetimiz yok”
Berfin bu sefer konuşmak için müsaade isteyip konuyu anlattı.
“Ağam Çavuş paramızı eksik verir. Paranın yarısını cebine koyar. Hakkımızı istiyoruz”
Mirza hepsini tek tek sabırla dinledikten sonra Çavuşa sert bir şekilde bağırdı. Çavuş duyduğu ses karşısında irkilip korkudan titremeye başladı.
“Duyduklarım doğru mudur?
Çavuş korkudan titremeye başladı. Her hareketini izliyordu. Belli ki bu adam çalışanların haklarını yiyordu.
“Yalandır Ağam inanmayın “
Mirza adamın yakasından tuttuğu gibi ileri fırlattı. Mirza’nın en nefret ettiği şeylerden biri de hak yemekti. Hiç hoşlanmaz ve yapanı da affetmezdi.
“Lan hiç utanmadan yalan söylüyorsun? Şimdi ne yapayım ben sana söyle “
“Tövbe ağam bir daha olmaz affet “
"Defol gözüm görmesin seni bir daha tarlaya adım atarsan gebertirim seni"
Adam korkudan kaçarken Mirza çalışanlara baktı. Ardından hafiften öksürerek konuya girdi.
“Başınıza bir Çavuş gerekir kim olsun “
“Ali Ağa olsun o adaletli onun gibi yapmaz “
Mirza adamın yüzüne baktı. Yaşlı olsa da hala dinçti.
“Ali Ağa ne dersin yapabilecek misin? “
“Şüpheniz olmasın Ağam “
Sıcak olduğu için Mirza’nın vücunda ter akmaya başladı. Kızlar hala ona yiyecek gibi bakarken Rojda göz devirdi.
Ali Ağa kızına seslendi.
“Keçik ava geşa sar bine “
Rojda buz gibi suyu alarak babasının yanına gitti. Elindeki suyu babasına uzattı. Ali Ağa suyu alıp Mirza'ya verdi.
"Buyur Ağam soğuk su içesin?"
Mirza suyu alıp içti. Tarlanın diğer tarafına geçince kızlar konuşmaya başladı.
" Şimdi onun karısı olmak vardı şimdi."
Rojda onlara sırıtarak baktı. Ardından laf soktu.
"Koskoca Ağa sizi mi alacak"
Kızlar ona öfkeyle baktı. Ardından güldü. Hiç kimsenin gücü ona yetmiyordu. Çünkü kendini ezdirmezdi. Rojda tekrar onlara döndü.
"Koskoca Ağa istese elini sallasa ellisi Ağa kızlarıyla evlenir."
Rojda'nın babası ona seslendi. Annesi ters bir bakış attı. Biliyordu kızının dili susmaz herkese haddini bildirirdi. Asla altta kalmazdı.
Mirza, Ali Ağayla konuşurken telefonu çalmıştı. Cebinden çıkardığı gibi kulağına koydu. Maran'ın şen şakrak sesi geldiğinde öfkeyle bağırdı.
"Nerdesin lan sen?"
"Bende seni özledim abicim beni aramışsın?"
"Aradım çünkü hemen şirkete git yarım saat sonra orada olurum"
Maran itiraz edeceği zaman Mirza telefonu kapatmıştı. Başka türlü adam olmazdı. Mirza, Ali Ağa'ya döndü. Ve nedense ona güveniyordu.
" Ben şimdi gidiyorum bir sorun olursa ararsınız kolay gelsin?"
Mirza aracına gideceği vakit Rojdayla göz göze geldi. Rojda tülbent taktığı için yüzü pek gözükmüyordu. Çalışanlarına baktı.
"Kolay gelsin"
"Sağol Ağam güle güle"
Mirza aracına binerek konağa döndü. Korumanın açtığı kapıyla içeri girerken Havin ve Dilan'ı gördü. Havin abisine koştu.
"Abi sana bir şey demem lazım?"
"Söyle bakalım ne diyeceksin?"
"Dilan'ın kitap alması lazım sınavları var ama Maran abim çıkmamıza izin vermiyor."
Tam o sırada Maran eve gelince abisi ona döndü. Şirkete gitmemiş yine onu takmamıştı. Maran abisinin ona kızdığını anladı.
"Abim ne oldu?"
"Kes lan sen neden şirkette değilsin?
Havin sırıtarak bakıyordu. Az çektirmedi. Eline fırsat geçtiği anda Mirza'nın yanına gidip onu şikayet ediyordu.
" Neden şirkette olsun ki işi gücü karı kız peşinde koşmak "
Maran'ın sabrı taşmaya başladı. Mirza onlara bakıp kızmıştı. Kardeş mi? Düşman mı? Belli değildi.
"İkinizde kesin siz kardeşsiniz düşman değil. Birbirinize destek olacağınıza köstek oluyorsunuz "
Havin tam konuşacakken Delal Hanım yanlarına gelmişti. Çocuklarına ters bir bakış attı.
"Havin geç içeri kızlara yardım et"
Maran kollarını açmış annesine sarılırken Havin söylene söylene içeri girdi. Mirza ve diğer aile üyeleri masaya oturdu. Bawer Ağa sofraya gelmesiyle herkes eksiksiz oturmuştu.
"Baba ben tarladaki Çavuşu kovdum haberin olsun"
Bawer Ağa oğluna baktı. İşleri ne kadar hazır olsa da babasından habersiz iş yapmak istemiyordu.
"Hayırdır oğul neden kovdun?"
"Neden olacak çalışanların haklarını yiyordu. Ben de onu kovup Ali Ağa'yı koydum"
"Ali Ağa iyi adamdır hakkıyla yapar bu işi"
Havin ve Maran birbirine öldürücü bakışlar atarken Bawer Ağa onlara bakıp gülüyordu.
"Siz ikinizde çocuk gibi davranıyorsunuz?"
Delal Hanım sabır çekti. İkisinden çok çekiyordu. Mirza ayağa kalkıp gidecekken Havin ona seslendi.
"Abi yarın düğüne gelecek misin?"
"Bilmiyorum anam babam gitsin?"
"Oğlum baban hastadır benimle gel"
Mirza annesine baktı. Neden ısrarla gelmesini istiyordu. Delal Hanımın amacı orada Aşiret kızlarından birini gelin almaktı. Ama bilmediği bir şey vardı. Mirza bunu öğrendiği zaman kıyameti koparacaktı...
"Tamam Ana yarın akşam gideriz"
Bölüm sonu