"Savaş nerede?"
Ağzımın içinde. Bu kızın suratında ki o ukala ifadeden öylesine rahatsız oluyor, ona karşı öfkeyle doluyordum ki kendime engel olamıyordum.
"Yirmi dakikaya burada olur."
Gözlerimi belerterek dükkana kısa bir bakış atarken elleri kabanının ceplerindeydi. Dudaklarından en az kendi kadar gıcık bir mırıltı döküldü "demek dükkanı sana bıraktı."
Yarı zamanlı işe başladığımı bilmek zorunda değildi, sessiz kaldım.
Vitrinde ki eşyalara göz gezdirirken tüy kadar hafif sesiyle "merak ediyorum da... Siz gerçekten de sevgili misiniz?"
Ne demem gerektiği konusunda kararsız kalsam da sonunda Savaş'ı bozmamaya karar verdim. "Bunu Savaş gayet net söylemişti diye hatırlıyorum."
Kaşları kalktığında parmak uçlarıyla biblolara dokunuyordu. Vitrinin karşı tarafından gözlerime baktı "Neden
