KÖROĞLU’NDAN… Karargâhın kapısından çıkarken bana kızdığını dahası bu kızgınlık ile en yapılmaması gerek şeyleri denemeye kalkacağını biliyordum. Benim karım laf aralarında farkında olmadan söylediği şeylerle Muş’a gelmeden nasıl bir hayatı olduğunu iyice öğrenmemi sağlamıştı. O kadar zor bir dönemden geçmiş ki üzerinden söküp atamadığımız bir değersizlik hissi vardı. Böyle hissettiği zamanlarda tepki vermiyor karşısındakine bağırıp çağırmak hesap sormak yerine anlık kararlar alıyordu. Tıpkı saçlarını kestiğindeki gibi. Ve adımın Köroğlu olduğundan ne kadar eminsem az önceki konuşmamıza istinaden aynı kısır döngüye girmişti. Muhtemelen o ani kararla gitmesine izin vermediğim Konferansa gidecekti. “Ercü Begüm bana biraz kızdı. Şu Nilüfer ve Suat’la gitmek istediği konferansa gitmeye çal