6. HAVADA UÇAN YUMRUK

1243 Words
6. BÖLÜM Kartal, yanında Zümra ile evin önüne geldiğinde korumalardan ikisi büyük kapıyı açtı. İçeri girdiklerinde park eden arabadan indiler. Genç adam bekleyen diğerlerine “Devran Bey evde mi?” dediğinde ikili birbirine bakmış kıza göstermeden kaş kaldıran adam ile başlarını olumsuz anlamda sallamışlardı. Sırıtan Kartal geri kıza dönüp “Yokmuş bak. Hadi girelim içeri” dedi ve hizmetlinin kapıyı açmasını bekledi. Zümra kaşları hafif çatık kafasını çeviren adamlara bakıyordu. Kapı açıldı. Evde çalışan hizmetli onlara bakarken genç kızı görmesiyle gözlerini büyüttü. Büyükçe yutkunduğun da hafifçe sırıtan kız sesini yükselterek gözlerini ona kilitleyen kadına karşı “Böh!” diye bağırdı. Bir adım geri giden çalışan üstüne bir de çığlık atınca kahkahasını koyuverdi. Kartal kızın kahkahası ve çalışanın çığlığı ile elini alına vurup sessizce güldü. Ona çok yardımı olan hemşire kapıya koşup “Ne oluyor?” değince koridora doğru yürümeye başlayan Zümra “Bir şey yok. Hayalet görmüş gibiydi de” dedi. Salona girmeden önce merdivenleri işaret eden Kartal ile yürümeye devam ettiler. Üst kattaki kapılardan en belirgin ve işlemeli olanın önünde durduklarında Kartal kapıyı vurdu. “Gel” sesini duyunca da içeri girdiler. Yaşlı adam çalışma masasının diğer tarafında deri koltuğunda otururken yüzünde sakin bir ifadeyle “Hoş geldin evlat” dedi. “Hoş buldum bey amca.” “Gel otur şöyle, beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim.” Masanın karşısındaki üçlü koltuğa oturan kız omuz silkti. “Can borcum var sana o yüzden gelmemezlik yapamazdım.” Mümtaz, onları dinleyen Kartal’a bakıp “Bize iki kahve yaptır evlat.” dediğinde bu bizi yalnız bırak demekti. Başını sallayan genç adam çıkarken dönüp kıza “Nasıl içersin?” diye sordu. Zümra “Sade” deyip dikkatini yaşlı adama verdi. Yalnız kaldıklarında gözlerinin içine bakan adam konuşmaya başladı. “Daha on yedi on sekiz yaşlarında kaybettik anne babamı. Yanımda sadece kız kardeşim Nevin bir de can dostum Hayri vardı. Dededen zengindik ama babam hiç onun yolundan gitmeyi istemedi. Karanlık adamdı benim dedem. Yer altı işlerinde sözü geçen kabadayı diye tabir edilen biriydi. Onlar ölünce yanına aldı bizi. Nevin daha küçüktü ama düşkün olduğu babamın acısına bir süre toparlanamadı. Zaman geçti. Askerlik, babadan kalma küçük dükkanı işletme derken dedem beni kendi işine sürükledi. Ayakta kalmak istiyorsan benim gibi olacaksın dedi.” Zümra, kaşlarını kaldırıp “Bey amca sen de dünya toz ve gaz bulutu diye bir başladın tam başladın. Şimdi şu konuyu hızlandırsak da beni neden çağırdın ona gelsek.” dedi. Hikayeyi merak ediyordu aslında ama birinin geçmişini bilmek ona yaklaşmak demekti. O hayatında yalnız olmayı tercih edenlerdendi. Mümtaz kızın sözlerinden sonra kahkaha atıp başını olumlu anlamda sallarken “İlahi evlat. Direkt konuya gel demek için bile kendi dilinde laf çarpıtıyorsun. Tamam, dediğin gibi olsun. Konu şu. Kardeşim Nevin bir süre önce öldü ve ben sende onu görüyorum. Üstelik harbi oluşun hayata sağlam tutunuşun ne bileyin kızım işte şöyle delikanlı hallerin içimi ısıttı. Sanki kardeşim sende beden bulmuş gibi. Korumak yakınımda tutup zarar görmemeni sağlamak istiyorum.” dediğinde kızın değişen yüz ifadesini dikkatle izliyordu. Büyükçe bir soluk alan kız ciddi yüz ifadesiyle “Eyvallah bey amca ama ben bu zamana yalnız geldim. Bundan sonra da birilerinin yardımı olmadan yalnız devam etmeyi tercih ederim. Kardeşin için üzüldüm. Allah rahmet eylesin de ben o değilim. Sen de bana karşı mesul değilsin. Hastalanmışsın, çok geçmiş olsun lakin benden ma aile uzak durursanız iyi olur. Kimsenin vicdan rahatlatmasına yardımcı olmak benim işim değil.” dedi. Ayağa kalktığında Mümtaz da kalkıp “Dur hele evlat. Beni yanlış anladın. Ben diyorum ki yanımda yöremde güvendiğim birileri olsun istiyorum.” diyerek gitmesini engellemek istedi. Kaşlarını kaldıran kız “Koruman mı olayım yani. Bunu mu diyorsun?” derken kapı tıklandı ve Kartal elinde iki kahvenin olduğu tepsi ile girdi. Yaşlı adamı ve kızı ayakta görünce sevimlice sırıtıp tepsiyi işaret ederek “Kahve” dedi. Dakikalar sonra ikili masanın karşısında kahvelerini içerken konuşma devam etti. “Her şey iyi hoş da sen benden ne istiyorsun?” Mümtaz aklındaki şeyi dile getirirken zihninde dönen planlar yoluna girmeyi bekliyordu. “Ben artık iyice çöktüm. Yediğim içtiğim her şeye dikkat etmem lazım. Diyorum ki aşçı olarak buraya taşınsan. Her şeyle alakadar olsan. Hem sağlam yerde kalırsın hem de öyle haftalıkla falan uğraşmaz eline oldukça iyi bir maaş geçer.” Zümra adama dalga geçiyormuş gibi bakarken “Yok amca kalsın. Ben işimden de halimden de memnunum. Hayri babanın yeriyle Zahir abinin işi bana yeterli. Fazlasında gözüm yok. Bana kadar sen kendine ne aşçılar bulursun. O yüzden şimdi bana müsaade.” deyip oturduğu yerden kalktı. Mümtaz kızı ikna etmek için bir şeyler söylese de faydasız olduğunu anlamıştı. Genç kızı yolcu ederken Kartal’a eve kadar götürmesini söyledi. Kapıda ona dönen Zümra “Kendine iyi bak bey amca.” dedi. Kendi evine giderken yaşlı adam çoktan Hayri’yi aramış konuşmaya başlamıştı. “Kabul etmedi azizim. Ne inatçı bir kız bu yahu.” Hayri telefonun ucunda küçük bir kahkaha atarken “Öyledir. Dedim ben sana kabul etmez diye. Ne yapmayı düşünüyorsun peki.” deyip arkadaşını dinlemeye başladı. “Var aklımda bir şeyler. Eee azizim sen şöyle birkaç hafta kaplıcalarda kendine küçük bir tatil yapmaya ne dersin?” Hayri “Aklıma geleni yapmayacaksın değil mi? Bak, o kıza hayatımı borçluyum hem de iki kez. Yüz üstü bırakamam onu. Kendi kabul ederse yanına gelsin çalışsın eyvallah ama diğer türlüsüne ben razı değilim.” diyerek sesinin tonunu biraz ciddiye çekti. 3 HAFTA SONRA Zümra, elindeki malzemeleri doğrarken açtığı kısık sesli radyodan kulağına gelen türküye eşlik ediyordu. Günlerdir ara sıra meyhaneye Kartal geliyor, sohbet edip az da takılıp gidiyordu. Gece saat üç civarı garsonlardan biri içeri girip “Zümra meyhane pilavı haydari ve patlıcan salatası istedi yeni gelen müşteri.” dedi. Başını sallayan kız istenilenleri hazırlamaya başladığında bir anda boğazına düğümlenen sıkıntı ile kaşlarını çattı. Nedenini kestiremiyordu ama yine de işine devam etti. Bu sırada Mümtaz ve Devran Kartal ile birlikte meyhaneye girip masalardan cam kenarı olana kuruldu. Garsonlar servis açıyorken Devrim acı kahveleriyle şöyle bir etrafı süzdü. Hemen iki masa ötesinde oturan adamın kafaya diklediği kadehi sertçe masaya bırakmasına sertçe baktı. Yine Zümra’nın servis yapması gerektiği anda elinde tepsi ile mutfaktan çıktı. Attığı üç beş adımdan sonra başını kaldırdı ve tepsiyi bırakacağı masaya baktı. Gördüğü yüz ile anında yüzü bembeyaz kesildi. Elleri titrerken sırtından buz gibi ter damlaları akmaya başladı. Mavileri hemen önünde oturan adamın elleri altında çırpınan Zümra’yı yeniden izliyor ve hissediyordu. Yutkundu. Zehir gibi bir şey boğazından akıp midesine indi. Mide asidi bir hortum misali dönmeye başladığında kafasını çeviren adam kendine ölü görmüş gibi bakan kıza dikkat kesildi. Gözlerini kıstığında birazcık hafızasını yoklaması gerekti. Çok sürmedi saldırdığı kızın yüzünü hatırlaması. Yüzüne yerleşen pis bir sırıtışla geri yaslanıp gevrekçe elini gel dercesine salladı ve “Mezelerim nerede kaldı lan” diye sesini yükseltti. Zümra, kendine geldi. O artık savunmasız değildi. Adamın yükselen sesine Hayri ve Mümtaz da dikkatle bakmaya başladı. Devran bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Gözlerini adamla Zümra arasından çekemiyordu. Adam bir kez daha “Ştt güzelim getir bakalım mezeleri. Şöyle sen de otur” diyerek bacaklarını sağa sola açıp dizine vururken kaşları çatılan Zümra dişlerini sıktı. Yaptığı hareket ise sinir sistemine inen bıçak gibiydi. Avuçlarındaki tepsinin kenarlarını iyice sıkarken bir adım daha attı. Adam öpücük atınca ise saniyeler içinde tepsi yeri boyladı ve Zümra koşarak adamla arasındaki boş masanın üzerine zıpladı. Yumruğunu havaya kaldırırken “Şimdi siktim belanı senin orospu çocuğu” diye bağırıp adamın üzerine adeta uçtu. Yumruk şaşkınlıkla bakmaya başlayan adamın yüzüne patlarken geri devrildi. Diğer müşterilerle Hayri ayaklandığında Kartal ile Devran da kızın yanına ulaşmak için kalktı. Kendinden cüssece iri adamın suratına ardı ardına yumruklarını indirdi. Ettiği küfürler ise etrafındakilerin ufkunu genişletiyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD