4.

1203 Words
Hayat Soylu Ofisteki koltukta oturmuş düşünüyordum. Aslında günlerdir yaptığım tek şey buydu. Tam on gün olmuştu ve ben hala nereden başlayacağımı bilmiyordum. Cengiz o konuşmayı yaptığı gece vefat etmişti. Bir anda yalnız kalmıştım. Bir gün sonra da cenaze gerçekleşmişti. Kalabalık bir toplulukla onu toprağa verdik. Günlerce evde gelen gideni ağırladım. Aklım hala Cengiz ile konuştuklarım da olsa da önce şu karmaşadan kurtulmam gerekiyordu. Günler sonra avukat gelmiş ,Cengiz'in bütün mal varlığını bana bıraktığını söylemişti. Uzun zaman önce avukata vasiyet yazıp teslim etmiş olduğunu da öğrenmiştim. Tam dört dükkan, bir küçük ofis binası, ev ve ne kadar para varsa bana kalmıştı. Para hiç umrumda değildi, ama kızıma kavuşmak için işime yarayacağı kesindi. Kızımın hayatına birden dalamazdım. Onun nasıl hayatı var onu bile bilmiyordum, ama bir yerden başlamalıydım.Telefonu açıp sekreteri aradım. -Aylin, Salih Beyi odama gönder. -Tabi Hayat Hanım. Salih Beyi beş sene önce Cengiz işe almıştı. Görevi beni korumak ve işlerimi yapmaktı. Düşününce şimdi taşlar oturuyordu. Beş sene önce kızımı öğrenmişti. Salih Beyi beni kontrol etmek için yanıma vermişti. Oysa ben kızımın öldüğünü sanıyordum,nasıl bukacaksam. Kaybedişimi yüreğime gömmüş hayatıma devam etmeye çalışıyordum. Bir erkeğe yakın olmak beni gerse de isteğine hayır demedim. Salih Bey evli ve iki çocuk babasıydı. Kapı çalınca düşüncelerden sıyrılıp gel dedim. -Hayat Hanım beni çağırmışsınız. -Şöyle oturun konuşalım. Salih Bey tedirgin bir şekilde koltuğa oturdu. Cengiz öldüğü için akıbetini merak ettiğini biliyordum. Onun için uzatmadan konuya girdim. -İşinize aynen devam edeceksiniz. Cengiz'in sizin için verdiği her şey davam edecek. -Teşekkür ederim Hayat Hanım. -Sizden isteğim aynı sadakatle devam etmeniz. -Tabi efendim. -Bu konuda anlaştığımıza göre gelelim sizden istediğim şeye. Birini araştırmanızı istiyorum. -İzin verirseniz önce size bu dosyayı vermek istiyorum. Girdiğinden beri elinde olan dosyayı yeni görmüştüm. Önüme uzattığı dosyanın kapağını açtım. Bir mektup vardı. -Bu ne Salih Bey? -Cengiz Bey bu dosyayı sizin için hazırlatmıştı. Bana bir şey olursa bunu Hayat Hanıma verin dedi. Siz bakın eğer araştırdığınız bu dosyada değilse ben istediğinizi yaparım. Dosyaya bir daha baktım, bir sürü fotoğraf vardı. Kafamı kaldırıp bekleyen Salih beye "Teşekkür ederim, siz çıkabilirsiniz. Sonra devam ederiz."dedim. -Tamam Hayat Hanım. Salih bey çıktıktan sonra ilk önce mektubu açtım. Hayat Bu dosya senin için hazırlandı. Kızının hakkında toplaya bildiğim bütün bilgiler bu dosyanın içinde. Biliyorum affettirmek için yeterli değil ama en azından senin için bir şeyler yapmak istedim. Cengiz. Mektubu okuduğumda gözlerim doldu. Cengiz ne kadar hatalı olsada kızamıyordum. Son anda ki pişmanlığını görmüştüm. Bu saatten sonra kızmakta bir işe yaramazdı. Mektubu köşeye koyup dosyayı açtım. İlk elime aldığım gazeteden koparılmıştı. Bu Cengiz'in bahsettiği haberdi. Kızım baba dediği adama güzel gülümesi ile bakıyordu. Parmaklarımı kızımın üstünde gezdirdim, çok güzel olmuştu. Aynı benim gibi kıvırcık saçları vardı. Kumral bir teni ve kahverengiydi gözleri vardı. Acı ile gülümsedim, kızımı benden koparan aileye baktım. Acaba kızıma nasıl davranıyorlardı? Evlatlık olduğunu biliyor muydu? Benim onu bıratığımı düşünüyorsa ben ne yapacağım? En önemlisi bu kadar zengin bir aile neden bu yolla bebek almışlardı? Sorularımın cevapları bu ailede olduğu için fotoğraflara bakmaya devam ettim. Her yaşta fotoğrafı vardı, hepsinin altına tarih yazılmıştı. Bazen yalnız bazen yanında bir kızla çekilmişti. Baba dediği adamla olan fotoğraflarda daha bir farlı gülmüştü. Fark çok net görülüyordu. Anne dedeği kadınla ise davetler dışında fotoğrafı yoktu. Bu bana şüpheli gelsede anlam veremedim. En son sayfada aile ile ilgili bilgiler vardı. Rüya Yurdum: On beş yaşında Hayat'ın kızı. Tuna Yurdum: Yurdum teksil şirketini kardeşi ile birlikte yönetiyor. Otuz altı yaşında. Sibel Yurdum: Bir çok yardımlaşma derneğine üye. Otuz altı yaşında (..... Kadın derneğiz, ...... Dayanışma derneği, ....... Çocuk için el ele derneği.) Seda Yıldırım: Sibel'in annesi elli beş yaşında Ömer Yurdum: Tuna Beyin babası. İyi bir iş adamı. Şu anda emekli olmuş evde zaman geçiriyor. Atmış yaşında Nergis Yurdum: Ömer beyin eşi elli beş yaşında. Koray Yurdum: Tuna Beyin kardeşi, abisi ile birlikte şirketti yönetiyor. Otuz yaşında. Okuduklarıma bakarken nerden başlamam gerektiğini düşündüm. Aklıma gelen bir şey yüzümü güldürdü. Telefonu elime alıp tekrar sekreteri aradım. -Aylin, Yurdum şirketini arayıp bir randevu ister misin? -Tabi Hayat Hanım. Zaman olarak ne diyelim? -En yakın zamanda olursa sevinirim. -Anladım efendim. Telefonu kapatıp fotoğrafı elime aldım. Yurdum şirketi bir kaç kere Cengiz ile görüşmek istemişti, ama kabul etmemişti. Nedenini sorduğumda 'Gerek yok'' değip konuyu kapatmıştı. Şimdi bunun sebebini daha iyi anlıyordum. Fotoğrafta kızıma gülen adama baktım. -Bakalım nasıl bir babasın? """""" Tuna Yurdum Dosyadan kafamı kaldırıp geriye doğru yaslandım. Saatlerdir işin içinde gönülmüştüm. Derin bir nefes alıp biraz dinlenmek için gözlerimi kapattım. Bazen kendimi o kadar zorluyordum ki gözlerim yeter deyip istifa ediyordu. İçimdeki siniri, acıyı ve hırsı ancak böyle dizginleye biliyordum. Sebebi olan kişi yani Sibel gelince gerildim. Hayatımı mahfeden ve ömrümü zorunlu bir evliliğe mahkum eden kadın. Geçmiş istemesem de tekrar tekrar gözlerimin önüne geliyordu. Genç yaşımda o hatayı yapmasaydım, şimdi bu durumda olmayacaktım.. Daha yirmi yaşında arkadaşımın davet ettiği doğum günü partisine gitmiştim. Bara gitmeyi pek sevmezdim, ama arkadaşım için kabul etmiştim. Eğlence güzel giderken biraz da içmiştim. Nasıl olduysa bir zamandan sonrasını hatırlamadım. Sabah uyandığımda hiç bilmediğim bir evde bir yatakta çıplak yatıyordum. Etrafıma bakarken yanımda yatan kızı gördüm. O anda hayatımın şokunu yaşadım. Benim sevgilim bile olmamıştı ,bir kaç takılmalar hariç kimseyle ciddi birliktelik yaşamadım. Şimdi ise bir kızla birlikte olmuştum. Bunu ailem duysa kesinlikle kabul etmezdi. Olayın şoku ile kendimi yerde bulmuştum. Yanımda ki kız uyanıp bana baktığında onu ilk defa gördüğüme emindim. -Tuna yerde ne yapıyorsun? -Sen kimsin? Ben neden buradayım? Birden gözleri dolu bana bakmaya başladı. Güzel kızdı, ama kesinlikle benim tipim değildi. -Dün beraber güzel vakit geçirdik, sonra sen benimle birlikte olmak istedin. Ben Sibel hatırlamadın mı? Hayretle karşımda adının Sibel olduğunu söyleyen kıza baktım. Ben böyle bir şey yapmak istemezdim ya da içince ister miydin? Kafam kazan gibi olmuştu. Elime telefonu aldığımda babamın aradığını gördüm. Ben onlara ne diyecektim? -Bak benim şimdi gitmem lazım, ama bu konuyu konuşacağız. -Tamam Üstüğümü giyindiğim gibi oradan ayrılmıştım. Saatlerce hatırlamak için uğraştım, ama bir türlü işin içinden çıkamamıştım. Üzerinden çok geçmedi ki Sibel annesi ile bizim eve geldi. Kızının namusunu alan kişi oldumu söyledi. Ailem yıkılmış bir şekilde bana bakınca ne diyeceğini bilemedim. Evlenme kararı verildiğinde söyleyecek bir şeyim yoktu. Aşkı tatmadan ,hiç aşık olmayacağım bir kadınla ömür geçirecektim. Evlendik, ama aynı evde yaşayan iki yabancı gibiydik. Bana her yaklaşmaya çalıştığında midem bulanıyordu. Kendimden tiksindiğim gibi ondan da tiksiniyordum. Belki bir kaç seneye benden bıkar bırakır derken hamile olduğunu öğrendim. Hayatımın ikinci şoku o gün olmuştu. Bir bebek her şeyi değiştirirdi. Onu boşayamazdım, çünkü çocuk babasız büyüyemezdi. Kötü giden hayatıma her gün lanet ettim. Bundan kurtuluşum yoktu ve ben bu evliliğe mahkum olmuştum. Sibel doğum yapıp, bebeği kollarıma aldığımda aylar sonra ilk defa gülmüştüm. Kucağımda tuttuğum bebek gerçek mi olduğunu düşündüm. Küçücüktü ve masumdu. Bu hikayede en temiz olanı oydu. Annesinden nefret etsemde onun bensiz büyümeye mahkum edemezdim. Rüya benim hayatta ki gülen yüzüm oldu. Her baba deyişinde kalbimim heyecanlamasını sağlayan tek güzellik oldu. O küçük kız şimdi büyüdü ve her gün içimde ki sevgiyi de büyüttü. Sibel kızıyla hiç ilgilenmedi ,zaten ilgilecek karakterde bir insan da değildi. Onun ilgisizliğini gördükçe de bırakamadım. Kızımın anneye ihtiyacı vardı. Ne kadar ilgilenmesede onun kızıydı. Sibel ise evliliğimizin başından beri annesiyle zenginliğin sefasını sürdü. Bir şey demeye kalktığım zaman kızımı alıp gitmekle tehdit etti. Aslında bunu onun yanına bırakmazdım, ama kızımın yıpratmak istemedim. Ama bu yaşadıklarımdan kurtulmaya az kaldı. Kızım biraz daha büyüdüğünde bu evlilik hapsinden kurtulacağım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD