Tuna Yurdum
Düşüncelerden kurtulup beynime biraz rahatlık vermek istedim. Açılan kapı ise bütün rahatlığımı bozmuştu. Gelen her zamanki gibi hiç kapıyı vurmayan kardeşimdi.
-Koray kaç kere diyeceğim kapıyı çal diye.
- Niye abi, yoksa uygunsuz bir şey mi yapıyorsun?
Koray otuz yaşına gelmiş ama büyümemiş biricik kardeşimdi. Bu tarz şakalarına alışkın olduğu için güldüm.
-Ne yapabilirim ofiste acaba?
-Bilmem sen söyleyeceksin.
En iyisi uzatmamak dedim, o anda çalan kapı iyi oldu."Gel"Kapı açıldı ve içeri sekreter girdi.
-Tuna Bey, Soylu ticaret aradı. Sizinle görüşmek istiyorlarmış. Ne diyeyim efendim?
Söylediği şeye şaşırdım. O küçük şirkete davet gönderdiğimiz de bizi geri çevirmişti.
-Abi ne düşünüyorsun?
-Bizi geri çevirmişlerdi. Şimdi neden böyle bir istekte bulunuyorlar?
-Pişman olmuşlardır.
Boş gözlerle Koray'a baktım. Her şeyin kolayına kaçan kardeşim bu kadar basit düşünüyordu.
-Koray biraz ciddi ol.
-Sonuçta bu şirketle beraber diğer iki şirketti araştırmalar sonucunda bulmadık mı?
-Evet.
-O zaman sıkıntı ne?
Kardeşime cevap vermeden sekretere döndüm.
-Yarın uygun bir saatte randevu verin.
-Tamam efendim.
Sekreter çıkıp gittiğinde hala neden kararlarından vazgeçtiklerini düşünüyordum.
-Rüya nasıl?
Kızımın ismini duyunca istemeden gülümsedim..
-Gel gör, ne zamandır gelmiyorsun.
-Biliyorsun Sibel ile karşılaşmak istemiyorum.
-Yeğenin için katlanıver artık.
-Ben sen değilim abi.
Koray ile Sibel en başından beri anlaşamıyorlardı. Onunda abisinin evliliğinde tek sevdiği şey yeğeniydi. Ayağa kalkarken "Ben çıkıyorum o zaman. Malum genç ve güzel bir kız beni bekliyor."dedim.
-O zaman güzel kıza selamlar.
Şirketten çıktığım gibi evin yolunu tuttum. Eve koşturarak gidiyorsam bunun tek sebebi kızımı görme heyacanından başka bir şey değildi.
""""
Sibel ve Annesi
Sibel annesi yanıma uğra deyince mevburen evine gitmişti.
-Kızım sen bu adamın koynuna girmeyi becerenediğine göre planımızın sonuna geldiğimizin farkında mısın?
-Anne Tuna kadından anlamıyorsa ben ne yapayım? Oysa beni isteyen ne çok insan var.
-Bilmem mi, Levent mesela..
-Ne yapayım anne? Ömrümü beni sevmeyecek adamı bekleyerek geçiremezdim.
-Tamam anladık, ama zamanımız az kaldı. Rüya büyüdü artık boşanmanız an meselesi.
-Alacağımızı fazlasıyla aldık zaten,bu saatten sonra boşansada zorluk çekmeyiz.
- Keşke biraz daha uzatmanın yolu olsaydı.
-Yeter artık anne, ben o adamla ve kimin olduğu belli olmayan kızla yaşamak istemiyorum. Her anne deyişinde sinirlerim tepeme çıkıyor.
-Tamam az kaldı zaten. Seni boşamak isterse tamam dersin, kızıda ona bırakırsın.
-Aman alsın onun olsun.
-Hadi şimdi evine git, kaç saattir buradasın. Nasılsa yerimizde sayıyoruz.
-Gidelim bakalım.
Sibel annesi ile vedalaşıp evin yolunu tuttu. Bahçe kapısından girdiğinde Rüya köpekle oynuyordu.
Gördüğü anda yine sinir olmuştu," Şu kıza kaç kere diyeceğim o ite dokunma diye" Arbadan inip yanına giderken sesini ayarladı ve sirnini saklamaya çalıştı. On beş yıldır bunun ustası olmuştu.
-Rüya ben sana kaç kere şununla oynama dedim.
Annesini gördüğü gibi yerinden fırladı. Sarılmak için adım attığında ise Sibel geri çekildi.
-Sakın o pis ellerle bana sarılma.
-Ama anne seni özledim.
Sibel yine içinden saydırıyordu. Bir para için düştüğü duruma her gün deli olsa da yapacak bir şeyi de yoktu.
-Bende özledim canım,ama önce ellerini yıka.
-Tamam anne, biraz daha oynayayım o zaman.
Rüya tekrar köpeğe yönelmiştiki annesinin bağırması ile durdu.
-Rüya beni sinir etme.
Rüya yine üzülmüştü, ne vardı yani biraz daha sevse.
-Ne oluyor burada?
Tuna evin bahçesine arabayı park ederken kızını ve karısı olacak kadını görmüştü. Yine bir şey deyip kızını üzmemesi için hızlı davrandı. Karısınım bağrışını duyunca da sinirlendi.
-Baba..
Rüya kolkarını açarak koşturdu. Babası gülerek kızını kolları arasına aldı. Sibel sadece iğrenek onlara bakıyordu.
-Kızım nasılsın?
-İyiyim baba.
Tuna karısına bakarak "Annen ile ne konuşuyordunuz?"dedi. Kadın umursamaz şekilde bakıyordu. Rüya ise babasının sinirlenmesini istemiyordu. Onun için gayet mutlu görünmeye çalıştı.
-Anneme özledim diyordum.
Tuna inanmsa da 'tamam' dedi.
-Sen içeri git canım, ben biraz annemle konuşacağım.
-Tamam baba
Rüya babasını öpüp içeri girdi. Tuna'nın gülen yüzü kızının arkasından tekrar sinirli hala döndü.
-Sibel yine ne oldu?
-Bir şey olduğu yok.
-Ben gelmeden önce bağırıyordun.
-Tuna o senin kızın olduğu kadar benim de kızım. Bana bu şekilde hesap soramazsın.
-Vayy, bir kızın olduğu aklına geldi sonunda.
-Benimle düzgün konuş.
Tuna sinirle Sibel'in yanına vardı ve kolunu tuttu. O kadar sıkmıştı ki kolunun kızarması umurumda bile değildi.
-Bırak kolumu!
-Az kaldı Sibel . Rüya artık büyüdü. Kendini hazırlasan iyi olur. Senden kurtulacağım.
-Rüya benimle gelirse ne yapacaksın?
-Beni bununla tehdit edemezsin. Sırf onun için katlandım sana ,bunu biliyorsun. Ama artık zamanın doluyor. Rüya seni değil beni tercih edecek.
-Bunu göreceğiz Tuna.
Sibel bilsede bu kozu Tuna'nın eline vermek istemiyordu. Uzun zamandır bunu beklediğini biliyordu. Rüya özgür olduğunda Tuna bu fırsatı iyi değerlendirecekti. Yinede yenilgiyi kabul etmek istemiyordu. Tuna'yı bahçede öylece bırakıp içeri girdi.
Tuna sinirle arkasından baktı. Babasına söz verdiği için bir kez daha kendisine kızdı. O gün "Oğlum biliyorum bu kızı sevmiyorsun. Ama hata yaptın ve sonucuna katlanmak zorundasın."demişti.
-Biliyorum baba, ama ben bu kadınla yapamam.
-Rüya için katlanacaksın. Sizin kavganızın arasında o masumun suçu ne? Bana söz ver. Rüya on sekiz yaşına gelene kadar karı koca olarak kalacaksınız.
-Baba bu çok fazla.
-Hayır oğlum fazla değil, o masumun hem anneye hem babaya ihtiyacı var.Boşanacaksan onun büyümesini bekleyeceksin.
Babasına karşı mahcup olduğu için söz vermişti. Hayatının en zor sözünü on beş senedir tutuyordu. Üç yıl kalmıştı, ama artık dayanamadığını hissediyordu.