Rüya Yurdum
Gözlerimi güzel bir sabaha açtım. Yatakta biraz keyif yapmanın kime sakıncası olur. Bir o yana bir bu yana derken kapı açıldı.
-Aaa Rüya hala yatıyorsun. Kızım kalk geç kalacaksın.
Evet beni uyandırmaya çalışan kim mi? Benim biricik bakıcım, beni büyüten Sevgi teyzem. Annem çok yoğun olduğu için bana o bakmış. Şu yaşıma geldim kadın peşimden ayrılmıyor. Hoş bende ayrılmasını istemiyorum.
-Rüya kızım!
İşin en güzel yanı biraz naz yapmak. Zaten bir babama bir de Sevgi teyzeme naz yapıyorum. Dedem, babaannem ve amcamı da unutmayayım. Ya da annem ve anneannem dışında herkes desem daha kolay olur.
-Rüya!
-Efendim..
Birden kalkıp Sevgi teyzemin karşısına dikilince korkmuştu.. Sevdiğim o güzel yanaklardan öpmeye başladım.
-Özür dilerim Sevgi teyzem.
-Tamam sulanmayı bırak da kalk hazırlan. Bu gün okul var.
Evet bu gün lisede ilk günüm ve ben galiba heyecanlıyım.
-Tamam komutanım.
-Deli kız, hadi kahvaltı hazır çabuk gel.
Sevgi teyze kapıdan çıkıyordu ki onu durdurdum.
-Babam gitti mi?
-Hayır canım daha gitmedi.
-Peki annem?
Sevgi teyze ne demek istediğimi anladığı içim tekrar yanıma geldi. Oturup ellerimi tuttu.
-Yine mi yok?
-İşi varmış canım erken gitti.
-Ne işi bu teyze? Sabahın bu saatin de gidecek kadar önemli.
-Rüyam.
Dudaklarımı büküp yataktan kalktım. Sevgi teyze elimi tutup durdurmaya zorlasa da bırakıp banyoya yöneldim.
-Bak kahvaltıda en sevdiğin şeyi yaptım.
Az önceki üzüntüyü unuttum sevinçle teyzeme döndüm.
-Yoksa kızartma mı?
-Evet, hadi soğumadan in aşağı.
-Tamam, hemen hazırlanıyorum.
Hızlıca bonyaya girip eli yüzümü yıkadım. Ah şu saçlarım anlamıyorum ki kime çekmiş? Annem sarışın ben kumral, renkli gözlü ben kahverengi. Uzun güzel bayan ben ise kısa boyluyum. Saçlarım desen tam bir kıvırcık faciası. Babama çektim desem tek kumrallığımız benziyor. 1.85 boy ben bücür, ela gözler benim kahverengi. Düz güzel saçlar ,benimkini konuşmaya gerek bile yok. Adam yakışıklılıktan ölecek ama ben, dur ya bende güzelim yani. Anlayacağınız kime çektim bilmiyorum.
Zar zor saçımı hallettikten sonra okul kıyafetlerini giydim. Lise üniforması nede yakışırmış.
Çantayı da aldık mı işte hazırız.Hızla asağı inme vakti.
-Kızım bir gün bir yerini kıracaksın biraz yavaş.
-Günaydın baba.
Babama yaklaşıp en sulusundan bir öpücük verdim. Bu adama aşığım ben ya.. Yine yanağını temizlemeye çalışıyor.
-Günaydın kızım. Bir kere böyle öpmesen olmuyor değil mi?
Kaşlarımı kaldırıp "hayır" dedim. Babam tuttuğu gibi beni kucağına çekti. İşte ben buyum,babasının hiç büyümeyen küçük kızı.
-Gel buraya bakayım.
-Baba artık kucağına sığmıyorum.
Babam güzel kahkasını gönderdikten sonra bana bakmaya başladı.
-Bu boyla mı kızım?Hala küçük bir bebek gibisin.
-Baba!
-Tamam kızma hadi kahvaltıya.
Boyumun küçük olması benim suçum mu yani? Neyse okul var hızlı olmalıyım. Oturduğum gibi ne bulduysam ağzıma attım.
-Kızım yavaş.
-Baba geç kalacağım.
Hızla yemek yerken babam saate baktı.
-Ne geç kalması ,hem zaten şoför seni vaktinde bırakır.
-Sen gelmeyecek misin?
Gülümseyerek elimi tuttu.
-Kızım büyüdün artık, kendin gide bilirsin.
-Ben büyümek istemiyorum, senin küçük kızın olmak istiyorum.
-Sen zaten benim küçük kızımsın.
Daha fazla ısrar etmeyerek kahvaltımı yaptım. Sonra da çantamı alıp evden çıktım. Güzel bir yolculuktan sonra okulumuza adım attım. Küçüklüğümden beri özel okullar da okuyordum. Artık aynı insanlarla devam ediyoruz desen yeridir. Zaten bir çoğu aileler birbirini tanıyor.
-Rüya!!
Evet deli gibi bana doğru koşturup gelen sevgili arkadaşım Gizem'den başkası değildi.
-Gizem!
-Kızım özledim seni.
-Saçmalama istersen daha dün konuştuk.
-Tamam be sanada bir şey denmiyor.
-Oy kırılırmış benim arkadaşım.
Gizem yanaklarını sıkarken her zamanki gibi sevdalısı yanımızda belirdi. Tarık orta okuldan beri Gizem'in peşinde dolaşıyor. Yanında da ayrılmadığı arkadaşı Ali de var.
-Selam kızlar.
Tarık resmen Gizem'in içine düşerek selam vermişti. Bizim kız ise yine kaçma yollarını arıyordu.
-Selam Tarık.
-Selam.
-Ali nasılsın?
Tabiki de konuşan bendim. Gizem hanım etrafa bakmakla meşguldü. Koluna dirseyimle vurup bana bakmasını sağladım.
-Selam.
Zorla konuştu hanım efendi. Tarık, Gizem ile konuşmaya çalışırken bende Ali ile konuşayım dedim.
-Ali hangi sınıftasın?
-A şubesi Tarık ile aynı sınıfatayız.
-Ne güzel bizde Gizem ile B sınıfındayız.
-Sevindim sizin adınıza.
Ali genelde uçarı bir çocuktu,ama bana karşı hiç yanlışını görmedim. Onun için iyi anlaşırdık.
-Biz gidelim, sonra görüşürüz hadi size bay.
Gizem koluma girdiği gibi beni sürüklemeye başladı.
-Gizem en azından bir iyi dersler deseydim.
-Kızım zaten beni Tarık ile bıraktın sana sinir oldum.
-Ne var ki bunda ,hem çocuk sana deli gibi aşık.
-Aşkı batsın onun, ben istemiyorum arkadaş.
-Güzel arkadaşım neden istemiyor acaba?
-Beni sinir etme Rüya, sevmiyorum o çocuğu. Şimdi yürü derse geç kalıyoruz.
Evet Gizem hanımı da sinir ettiğimizde göre okulumuzun ilk günü herkese hayırlı olsun.
""""
Allahım bu dersler ne? İzin verin ben orta okula geri döneyim. Öğle arası olmuş saatlerdir gördüğüm işkenceden sonra kafamı masaya koymuştum.
-Rüya kalk gidiyoruz.
Evet demek ki bitmecek bir işkencem var. Adı da Gizem işkencesi.
-Kızım kafam şişti zaten bırakta azıcık dinleneyim.
-Rüya edebiyat hocasının dediğini duymadın sanırım.
-Gayet duydum arkadaşım, ama şimdi kafamı masaya gömmek istiyorum.
-Kalk kütüphaneye gidiyoruz.
-Ne acelesi var? Gideriz bir ara.
Edebiyat hocası dünya klasiklerinden okumamazı istedi. Neymiş şimdiden başlamanız lazımmış. Kardeşim okulun ilk günü rahat bırakın bari. Tabi bizim dakik Gizem hanım hiç durur mu? Durmaz ve kimse durduramaz.
-Rüya kalkıyor musun, yoksa kaldırmayım mı?
-Tamam be kalktık işte.
-İşte böyle, şimdi düş önüme.
Mecburen Gizem'in önüne düştük ve okulumuzun meşhur kütüphanesinin yolunu tuttuk. İçeri girdiğimiz de gayet güzel döşenmiş kitap rafları ile karşılaştık. Üşenmemişler koca bir alana beş sıra raf dizmişler. Boş alanada oturmak için masa sandalye döşemişler.
-Şuradan başlayalım Rüya.
-Ayrılalım istersen.
-Yok canım ,yemezler düş peşine.
Evet son kaytarma halimde suya düştükten sonra Gizem'in takip etmeye başladım. Raflar arasında gezip kitaplara bakarken Gizem birden kolumu dürtmeya başladı. Yani ne var bu kadar çekiştirecek.
-Rüya şuraya bak.
-Gizem bakıyorum, ama ne gördüğünü anlayamıyorum.
-Kızım kitaplara değil şu tarafa.
Gizem'in gösterdiği tarafa bakınca üç tane taş gibi çocukların kitaplara baktığını gördüm.
-Vayyyyy...
-Bence de vayyy Rüya. Bunlar kim acaba?
-Kim bilmiyorum ama hem taşlar hem zeki gibiler.
-Zeki olduğunu nerden anladınız sevgili Rüya hanım.
-Kızım erkekler kütüphaneye mi gelir? Geliyorsa zekidir ,yakışıklı oldukları zaten ortada.
-Bizde kütüphanedeyiz.
-Aklın nasıl çalışıyor Gizem? Biz erkek miyiz?
-Ha doğru, neyse onu bırak hadi tanışalım.
-Nasıl olacak o Gizem hanım?
-Sen onu bana bırak.
Benim bir şey dememi beklemeden çocukların yanına doğru yürüdü. Bende mecburen onu takip ettim. Çocuklar kitap bakıyor sonra aralarında konuşuyorlardı. Biri sarışın, renkli gözlü, boyu posu yerinde çocuktu. İkincisi beyaz tenliydi, kahverengi gözleri vardı. Anlamıyorum ki bunlar ne içiyor da bu kadar uzuyor. Bileyim de bende içeyim yani. Üçüncüsü ki benim en çok dikkatimi çeken oydu. Kumral saçlar kahverenginin koyu tonu gözler. Boy desen yine sırık gibi ama yakışmış yani. Onu izleyerek yaklaştım.
-Afedersiniz rahatsız ediyorum.
Gizem en kibar haliyle çocuklara seslenmişti. Üçü aynı anda baktı sonra benim hayran olduğum çocuk kitaba geri döndü. Ne yani ilgisini çekmedik mi? Hadi ama insan bir bakar.
-Hayır etmiyorsunuz.
-Sevindim ben ve arkadaşım okulda yeniyiz de..
Gizem resmen çocuğun içine düşecekti. Ah benim zeki arkadaşım tanışma yolu da bulmuştu.
-Demek öyle, o zaman tanışalım. Ben Can arkadaşım Selim ve kitap kurdumuz Burak.
Demek beğendiğim çocuğun adı Burak ve kitap kurdu. Bundan sonra kitap kurdu olacağım kesin. Yalnız hala bakmadı. Orası nasıl olacak bakalım.
-Bende Gizem ve arkadaşım Rüya.
-Tanıştığımıza memnun olduk. Biz ikinci sınıfdayız. Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Bu safer konuşmaya Selim atlamıştı. Çocuk baya kibar birine benziyor diyecektim ki diğerleri gülünce her şey anlaşıldı. Beyefendi kız görünce kibar olup sonra öküzleşen tiplerdendi anlaşılan. Burak kitabından başını kaldırmadan gülmüştü ve o an anladım ki bu çocuk gülerse ben bayılırım.
-Biz de memnun olduk değil mi Rüya?
Konuşmanın başından beri sadece izleyen ben konuşmaya dahil olmam gerekiyordu. Gözümü Burak'tan alıp diğerlerine baktım.
-Tabi memnun olduk. Arkadaşınız pek konuşmayı sevmiyor anlaşılan.
Ağzımı yine tutamadım ve Burak'a laf attım. Bir an kafasını kaldırıp baktı ve geri kitaba döndü. O an kalp krizi geçireceğim zannettim. O bakış neydi öyle? Yani şimdi babam yanlış anlamasın ama babamdan bile yakışıklı.
-Burak kitaplardan pek başını kaldırmaz. Biz yardımcı olalım.
Konuşma isteğim kalmamıştı. Burak konuşmayacaksa konuşmanın manası yoktu. Sevgili pek meraklı arkadaşım konuşabilirdi.
-Biz dünya klasiklerinin yerini arıyorduk.
-Onlar şu tarafta, gelin göstereyim.
Can ve Selim göstermek için ilerlediler. Gizem onları takip etmeye başladı. Ben yine arkalarındayım. Tam Burak'ın yanından geçerken kendimi tutamadım ve baktım. Yine bakışlarını kaldırıp bana baktı. Bir kaç saniye birbirimizi izledik. Güzel anı Burak kitaba bakarak sonlandırdı.
"Ne olacak kitap kurdu değil soğuk nevale" Birden gülme sesi gelince arkama baktım. Gülerek bana bakıyordu, bu çocuk hep böyle gülemeli bence.
Birden neden güldü diye düşünürken, aklım başıma geldi. Anlaşılan içimden değil sesli konuşmuştum.