sevgi

2371 Words
Ayrintilarla ilgili sordugu sorulara cevap vere vere bir daha, bir daha anlattim ayni seyi. - Gerçekten bana mi geliyordu dersin? - Bilmiyorum Natasa, hiç bir sey düsünemiyorum. Seni özledigi, sevdigi besbelli; ama sana gelmesi, bu... bu... Natasa sözümü kesti: - Resmimi öptü degil mi? Ne söyleyerek öpüyordu? - Ne söyledigi anlasilmiyordu; en candan adlar veriyor, çagiriyordu seni... - Çagiriyor muydu? - Evet. Sessiz sessiz aglamaya baslamisti Natasa. - Zavallilar, dedi. Bir an sustuktan sonra devam etti: - Her seyi bilmesi olagan zaten. Alyosa'nin babasiyla da ilgili çok sey biliyor. Çekingen, - Natasa, dedim, gidelim onlara... Oturdugu koltukta hafifçe dogrularak, - Ne zaman? diye sordu. Yüzü bembeyaz olmustu. Hemen simdi gidelim dedim saniyordu. Ellerini omuzlarima dayayip aci aci gülümsedi. - Hayir Vanya, olmaz canini; her zaman söylersin bunu, ama... kapa artik. Canim sikkin, - Hiç mi bitmeyecek bu korkunç ayrilik? diye haykirdim. Ilk adimi atamayacak kadar magrur musun? Ilk adimi senin atman gerekiyor. Baban seni affetmek için bunu bekliyordur belki... Bir babadir o; hakaret ettin ona! Gururuna saygi duy; dogal, hakli bir gururdur bu! Ilk adimi atmak zorundasin. Dene bir kere, hiç bir sart öne sürmeden affedecektir seni. - Öyle mi saniyorsun! Olamaz bu; bosuna sitem etme bana Vanya. Gece gündüz hep bunu düsündüm, dür sünüyorum da. Evden kaçali beri bunun üzerinde düsünmedigim günüm olmadi. Seninle de kaç kere konustuk! Bunun imkânsiz oldugunu sen de biliyorsun zaten! - Dene bir kere! - Hayir dostum, imkânsiz. Böyle bir sey yapsam büsbütün kizar. Kisi, temelli kaybettigi bir seyi bir daha elde edemez artik; neden söz ettigimi anladin mi? Onlarin yaninda geçirdigim mutlu çocukluk günlerimi... Babam affetse bile, taniyamaz beni simdi. Küçük bir kiz çocugunu, büyüdügü halde çocuk kalmis bir genç kizi seviyordu o. Çocuksu safligimdi hoslandigi. Daha yedi yasinda bir çocukken dizine oturup ona çocuk sarkilari söyledigim zamanlarda oldugu gibi oksardi saçlarimi. Ta küçüklügümden son güne kadar her gece karyolamin basucuna gelir, kutsardi beni. Felâketimizden bir ay önce benden gizli olarak (oysa her seyi biliyordum) bir çift küpe almisti bana; armaganina ne çok sevinecegimi düsünerek bir çocuk kadar mutluydu; küpelerden haberdar oldugumu söyleyince hepimize - basta bana tabiî - öyle kizmisti ki. Evden kaçisimdan üç gün önce bir seye üzüldügümü farketti, hastalanacak derecede kederlerdi... inanir misin? Beni birazcik olsun avutmak için gidip tiyatroya bilet almis!.. Bununla üzüntümü dagitmak istiyordu! Gene söylüyorum sana, kucaginda büyüttügü kiz çocugunu seviyordu o, benim de bir gün olgunlasip kadin olabilecegimi aklina getirmek istemiyordu... düsünemiyordu böyle bir seyi. Simdi eve dönsem tanimaz bile beni. Tutalim ki affetti, nasil bir Natasa çikacak karsisina? Degistim artik, çok degistim. Tekrar gözüne girmeyi basarsam bile... gene de geçmis mutlu günlerin özlemini çekecek; artik degistigim, eskisi gibi tatli bir çocuk olmadigim için üzülecek. Geçmis daima daha iyi görünür insana zaten, özlenir. Heyecanlanmisti. Içten gelen bir kederle, - Ah Vanya, diye yükseltti sesini, ne hostu geçmis! - Söylediklerinin hepsi dogru, Natasa, dedim. Seni simdi oldugun gibi tanimasi, sevmesi gerekiyor. Önemli olan tanimasi. Tanidiktan sonra sevmesi kolay. Seni taniyip, anlayamayacagini mi saniyorsun? O bakimdan Öyle hassastir ki yüregi! - Ah Vanya, biraz anlayisli ol! Benim neyimi anlayacak? Onu söylemek istememistim. Bak ne diyecegim sana: Baba sevgisi de kiskançtir. Onu asil öfkelendiren, Alyosa'yla aramizda olup bitenden haberdar edilmemesidir. Böyle bir seyi aklinin ucundan geçirmiyordu. Askimizin kötü sonunu da, evden kaçisimi da benim «alçakça» sir saklamama veriyor. Baslangiçta gidip her seyi itiraf etmedim ona, sonra kalbimde filizlenen aski açmadim; tersine, duygularimi içimde sakladim. inanir misin Vanya, onu asil gücendiren budur. Yoksa evden kaçmam, kendimi sevgilime vermem o kadar dokunmamistir ona. Tutalim ki bir baba gibi candan, sevgiyle karsiladi beni simdi; ama yüregine düsen o düsmanlik tohumu hep orada kalacaktir. Iki üç gün sonra üzüntüler, sitemler baslar. Sartsiz bagislamaz beni zaten.. Tutalim ki gerçegi bütün çiplakligiyla anlattim, ona ne büyük bir hakaret ettigimi bildigimi söyledim. Alyosa'yla geçirdigim mutlu günlerin bana neye mal oldugunu, ne istiraplar çektigimi anlamak istemezse çok üzülürüm, ama katlanirim buna da... gelgelelim bu da yetmeyecek ona. Olmayacak, seyler isteyecek benden; «Askini, Alyosa'yi lanetle» diyecek. Geçmis günlerin geri gelmesini, son alti ayi hayatimizdan silip atmamizi isteyecek. Ama hiç kimseyi lânetleyemem ben... Oldu bir kere... Hayir Vanya, simdilik olmaz. Zamani gelmedi henüz. - Ne zaman gelecek? - Bilmiyorum... Gelecekteki mutlu günleri haket-memiz için önce istirap çekmemiz gerekiyor. Istirap her seyi temizler... Ah Vanya, hayat ne aci! Cevap vermedim; dalgin dalgin yüzüne bakiyordum. - Niçin öyle bakiyorsun yüzüme Alyosa... sey... Vanya? Yaptigi yanlisliga gülümsedi. - Gülümseyisine bakiyordum Natasa. Nereden aldin bu gülümseyisi? Eskiden böyle gülümsemezdin. - Ne var gülümsememde? - Gerçi o çocuksu içtenlik var gene, hem... Ama gülümserken yüreginde bir sizi var sanki. Zayiflamissin. Natasa, saçlarinsa daha bir gürlesmis sanki... Nedir su üzerindeki? Onlardayken diktirmemis miydin bunu? Natasa sevgi dolu gözlerle bakti yüzüme. - Ne çok seviyorsun beni Vanya! dedi. Sen ne yapiyorsun bakalim? islerin nasil? - Eskisi gibi... romanim üzerinde çalisiyorum, ama olmuyor. Ilham gelmiyor. istesem gelisigüzel de yazabilirim, hem böylesi daha bir tutulur belki; ama güzel bir ko-106 - nuyu berbat etmekten korkuyorum. En çok sevdigim konulardan biridir bu. Gelgelelim zamaninda dergiye yetistirmem de gerekiyor. Öyle ki bazan romanimi birakip elime daha hafif bir sey alayim diyorum... Okuyanlarin içi kararmasin, neselensinler!.. - Zavalli çaliskan Vanya! Smith'ten ne haber? - Öldü ya. - Hayali gelmedi mi eve? Ciddi söylüyorum Vanya, hastasin sen, sinirlerin çok bozuk, hayal görmen ondan. Daha bu daireyi tuttugunu bana anlatirken farketmistim sinirlerinin bozuk oldugunu. Nasil, pek mi kötü yeni evin? Rutubet var mi? - Var! Üstelik bu aksam da bir is geldi basima... Neyse, sonra anlatirim. Artik dinlemiyordu beni Natasa; basi önünde, dalgin dalgin oturuyordu. Sonunda yüzüme bakarak, - Onlari nasil birakip kaçtim, aklim almiyor, dedi: çildirmistim galiba. Bakisindan, cevap beklemedigi belliydi. Bir sey söyleyecek olsam duymazdi bile. isitilir isitilmez bir sesle, - Vanya, dedi, is için çagirdim seni bu aksam. - Nedir? - Ondan ayriliyorum. - Ayrildin mi ayrilacak misin? - Bu hayata bir son vermem gerek içimi dökmek simdiye kadar senden sakladiklarimi anlatmak için çagirdim seni. Daima böyle, gizli niyetlerini bana açiklayacagini söyleyerek konusmaya baslardi benimle; ne var ki, bana çok önceden anlattigi sirlar olurdu bunlar çogunlukla, - Ah Natasa, dedim, belki bin kere duydum bunu senden! Elbette beraber yasayamazsiniz. Tuhaf bir iliski var aranizda; ortak hiç bir yaniniz yok. Ama... yapabilecek misin bunu? - 107 - Simdiye kadar sadece niyetim vardi Vanya; artik kesin kararimi verdim. Canimdan çok seviyorum Alyosa'yi, ama bu yaptigim düsmanlik ona; gelecegini mahvediyorum. Serbest birakmaliyim onu. Benimle evlenemez; babasinin istegine karsi koyacak gücü yok. Ben de ayagina köstek olmak istemiyorum. Ona vermek istedikleri kiza tutulmasina sevindim bile. Simdi benden ayrilmasi daha kolay olacaktir onun için. Bunu yapmak zorundayim! Mecburum... Onu sevdigime göre, her seyimi onun yoluna fedâ etmeliyim, askimi ispat etmeliyim ona, mecburum! Öyle degil mi! - Ama razi edemezsin onu. - Etmeye de ugrasmayacagim zaten. Su anda bile içeri girse, eskisi gibi davranacagim ona. Ama hiç vicdan azabi çekmeden beni birakmasi için elimden gelen her seyi yapmak zorundayim. Beni perisan eden bu iste; yardim et bana. Bir akil vermeyecek misin? - Bir yol var önünde, dedim, baskasini sevmek... Ama sanmam ki saglam bir yol olsun bu. Onun nasil bir insan oldugunu biliyorsun. Bak, bes gündür hiç ugramadi buraya. Tut ki temelli birakti seni; simdi sana, onu biraktigini yazmak kaliyor Alyosa'ya. Hemen kosar gelir. - Niçin hiç sevmiyorsun onu sen, Vanya? - Ben mi? - Evet sen, sen! Düsmansin ona, için için düsmansin; hem de çok! Nefret duymadan söz edemiyorsun ondan! Onu küçük düsürmekten, çamura bulamaktan hoslandigini her zaman farketmisimdir! Evet, özellikle çamura bulamak büyük bir haz veriyor sana! __. Hiç bir zaman da söylemedin bunu bana. Yeter artik Natasa; birakalim bu konuyu. Natasa gene bir anlik bir sessizlikten sonra, __ Baska bir eve tasinmak istiyorum, dedi. Ama kizma, Vanya... 108 - - Kizmiyorum vallahi. Ne çikar, oraya da gelecektir. - Bana olan aski güçlüdür, ama yeni aski yenebilir onu. Tekrar bana dönse bile, bir dakika kalir yanimda, ne dersin? - Bilmiyorum Natasa, sagi solu belli olmaz onun; seni sevdigi halde baska birisiyle evlenebilir. Ikisini ayni anda yapabilir. - O kizi sevdigini kesin olarak bilsem kararimi verirdim... Vanya! Hiç bir seyi gizleme benden! Bana söylemek istemedigin bir seyler biliyor musun? Endiseli, soru dolu bakislarini gözlerimin içine dikmisti. - Bilmiyorum dostum, zaten hiç bir zaman gizlim olmamistir senden. Ama su da var : Belki de bizim sandigimiz kadar tutulmamistir Kontes'in üvey kizina. Geçici bir hevese kapilmis olabilir... - Öyle mi saniyorsun? Tanrim, kesin olarak bilsem bir! Ah, su anda onu görmeyi öyle istiyorum ki! Yüzüne bir kerecik baksam yeterdi bana! Gözlerinin içinden her seyi ögrenirdim! Ama yok burada! Yok! - Bekliyor musun onu Natasa? - Hayir, onun yaninda simdi. Ögrensin diye adani yolladim. O kizi görmeyi ne çok istiyorum... Bak Vanya, gerçi saçmaliyorum, ama onu hiç göremem mi? Hiç bir yerde karsilasamam mi onunla? Ne dersin? Cevabimi endise içinde bekliyordu. - Görebilirsin, dedim, ama sadece görmek yetmez, - Bana yeterdi, her seyi anlardim o anda. Beni dinle: Öyle aptallastim ki son günlerde; odanin içinde yalniz basima dolasiyorum hep, düsünüyorum. Kafamin içi karma karisik. Söyle bir sey geldi aklima Vanya: Kontesin üvey kiziyla tanissan nasil olurdu acaba? Kontes romanini ögmüstü hani, sen söylüyordun. Bazi aksamlar prens R*** nin toplantilarina gidiyorsun, o da geliyor oraya. Öyle yap ki tanistirsinlar seni onunla. Alyosa da tanistirabilir sizi. Sonra gelir, onun nasil bir insan oldugunu anlatirsin bana. - Natasa, sevgili dostum, bunu sonraya birakalim. Simdi önemli olan su: Ayrilmaya gücün yetecegine emin misin? Kendini yokla söyle bir, sogukkanli misin? Natasa alçak sesle, - Ye-te-cek! dedi. Onun için yapacagim her seyi! Hayatimi bile veririm! Ama, biliyor musun Vanya, suna dayanamiyorum: Simdi o kizin yaninda beni unutmus, buradayken oldugu gibi durmadan anlatmasina, gülmesine... Kizin gözlerinin içine bakiyordur; hep insanin gözlerinin içine bakar zaten; benim burada oturmus... seninle konustugumu aklina bile getirmez. Umutsuzca yüzüme bakti. - Peki ama demin söylediklerin Natasa... Gözleri parliyordu. Sözümü kesti: - Hep beraber verelim kararimizi! Bunun için minnettar kalacagim ona. Ama önce onun beni unutmasi agir geliyor bana Vanya! Ah Vanya, öyle aci çekiyorum ki! Kendi kendimi anlamiyorum: Akil böyle diyor, baska türlü oluyor! Ne olacak halim? - Yeter, yeter Natasa, kendine gel... - iste bes gün oldu, her saat, her dakika... Gece gündüz hep onu düsünüyorum! Bak ne diyecegim Vanya : Oraya gidelim seninle, götür beni! - Yeter artik Natasa. - Hayir, gidelim! Seni bekliyordum zaten! Üç gün önce verdim kararimi. Bunun için çagirdim seni... Oraya götürmek zorundasin beni; kiramazsin hatirimi... Seni bekliyordum... Üç gün... Bu aksam toplanti var orada... oradadir Alyosa... Hadi! Aklim yitirmis gibiydi. Holde bir gürültü oldu; Mavra birisiyle tartiliyordu sanki. - Dur Natasa, dedim, kim geldi, dinle! Kuskulu bir gülümsemeyle kulak kabartti, birden bembeyaz oldu yüzü. - Tanrim! diye fisildadi. Kim geldi? Tutmak istedi beni, ama kurtuldum elinden, disari çiktim. Evet Alyosa'ydi gelen. Mavra'ya bir seyler soruyordu; kadin, evde tek söz sahibiymis gibi önce içeri bi-rakmak istememisti onu. - Nereden çiktin? diyordu. Nerelerdeydin simdiye kadar? Nerelerde sürttün? Hadi gir bari, gir! Beni acindi - ramazsin kendine! Gir bakalim, gir de hesap ver! Alyosa biraz bozuldugu halde, - Kimseden korkum yok benim! diyordu. Girerim tabiî! - Girersin girersin! - Ne sandin ya! Beni görünce, - A! Siz de mi buradasiniz! dedi. Ne sevindim bilemezsiniz! Ben de geldim iste; ama ne yapacagimi sasirdim.. . - Dosdogru girin içeri; korkacak ne var? - Korktugum falan yok, inanin bana; çünkü suçlu degilim. Suçlu oldugumu mu saniyorsunuz? Görürsünüz simdi. Kapali kapinin önünde durdu, yapmacik bir yüreklilikle, - Natasa, girebilir miyim? diye seslendi. içerden cevap veren olmadi. Alyosa endiseyle, - Ne oluyor? diye sordu. - Hiç, dedim, demin içerdeydi, sakin... Alyosa usulca açti kapiyi, basini uzatip ürkek ürkek göz gezdirdi odada. Kimsecikler yoktu. Birden dolapla pencere arasinda gördü Natasa'yi. 111 Saklanmis gibi, kipirdamadan duruyordu orada, O halini hatirladikça hâlâ tutamam kendimi, gülümserim. Alyosa sessiz adimlarla ona yaklasti. Tuhaf bir korkuyla yüzüne bakarak, - Natasa, dedi, ne oldu sana? Merhaba Natasa. Genç kiz, suçlu olan kendisiymis gibi kizarip bozara,- rak, - Ne... ne olacak... hiç!... dedi. Çay ister misin? Alyosa kendini tamamen kaybederek, - Natasa, beni dinle... dedi. Suçluyum, bundan kuskun olmasin... Ama ayni zamanda suçsuzum da; biraz suçsuzum! Simdi anlatacagim sana. Natasa, - Niçin? diye fisildadi, hayir, hayir, istemez... iyisi mi elini ver bana... her zamanki gibi tabii... Köseden çikti; yanaklari kipkirmizi olmustu. Alyosa'nin yüzüne bakmaya korkuyormus gibi basi önündeydi. Alyosa heyecanla, - Ah Tanrim! diye haykirdi. Suçlu olsaydim bu durumda yüzüne bile bakamazdim! Bana dönerek devam etti: - Bakin, bakin! Beni suçlu saniyor; bütün deliller bana karsi! Bes gündür görünürlerde yokum! Evlenecegim kizin yaninda oldugum söylentileri dolasiyor ortada... ama o ne yapiyor buna karsilik? Affediyor beni! «Elini ver, her sey bitsin!» diyor. Natasa, canim benim! Suçsuzum, inan buna! Hiç suçum yok! Tam tersine, tertemizim! - Ama... Ama oradan geliyorsun... Oraya çagirmislardi seni... Niçin geldin? Sa... 'saat kaç? - On buçuk! Oraya da gittim... Ama hasta oldugu-mu söyleyip çiktim. Bes gündür ilk kez kurtarabildim kendimi onlardan, hemen sana geldim Natasa, istesem daha önce de gelebilirdim tabiî, ama mahsus gelmedim! Niçin_ 112 - mi? Simdi ögrenirsin, anlatacagim sana; zaten bunun için geldim; ama bu keresinde vallahi suçsuzum sana karsi! Tamamen suçsuzum! Natasa basini kaldirip Alyosa'nin gözlerinin içine bakti... Bakisi öylesine içtendi, yüzünde öylesine dürüst, neseli bir ifade vardi ki, sözlerine inanmamak elde degil-. di. Bu çesit barisma anlarinda eskiden birkaç kere oldugu gibi gene aglayarak kucaklanacaklarini sandim. Ama Natasa, mutluluktan bitkin düsmüs gibi basini Alyosa'nin gögsüne dayadi ve... sessiz sessiz aglamaya basladi. Öteki de tutamadi kendini... sevgilisinin ayaklarina kapandi. Ayaklarini, ellerini öpüyordu; çildirmisti sanki. Natasa'ya bir sandalye getirdim, Oturdu. Ayakta duracak hali kalmamisti. IKINCI BÖLÜM Bir dakika sonra çilginlar gibi gülüsüyorduk. Alyosa'nin gür sesi bastiriyordu bizimkileri: - Durun, durun da anlatayim. Beni hâlâ eski Alyosa saniyorsunuz... Is olsun diye geldigim kanisindasiniz... Söylüyorum size, son derece önemli bir is pesindeyim. Susacak misiniz, susun bir dakika! Anlatmak istiyordu. Önemli haberlerle geldigi belliydi. Ama böyle haberlerle bizi sasirtacagi düsüncesinin verdigi çocukça gurur Natasa'yi güldürüyordu. Elimde olmadan ben de gülmeye baslamistim. Alyosa kizdikça biz gülüyorduk. Üzüntü, pesinden Alyosa'nin çocuksu çaresizligi sonunda öyle bir duruma getirmisti ki bizi, Gogol'ün çavusu (1) gibi, birisi parmagini gösterse katila katila gülecektik. Havra kapida durmus, öfkeyle bize bakiyordu. Natasa'nin Alyosa'yi - bes bundur bin bir hevesle (1) Gogol'ün «Bir Evlilik» inde, tegmen Jevakin'in çok güldügünden söz ettigi çavus Dirka. (E. A.) Ezilenler - F : 8 bekledigi gibi - güzelce bir azarlamamasina, tam tersine, neseyle gülüsmemize içerlemisti. Kahkahalarimizin Alyosa'yi incittigini görünce sonunda sustu Natasa. - Ne anlatmak istiyorsun? dedi. Mavra kaba bir tavirla Alyosa'ya konusma firsati vermeden, - Ne dersiniz, semaveri yakayim mi? diye sordu. Alyosa kolunu salladi, hizmetçi kadim aceleyle kovarak,
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD