ZORUNLULUK

1234 Words
Fazla özenmedim. Aklım Eray' daydı. Annem ve babamla konuşmamın üzerinden üç gün geçmişti. Kaan Karatan ile yemeğe çıkacaktım bugün. Eray' a söylememiştim. Saklamak değildi amacım ama annem ve babamın ona karşı olduklarını söylediğim bir dönemde bir de bu canını sıksın istemiyordum. Reşit olmama iki ay vardı. Şu an hiçbir şey yapamazdık. Yasal olarak suçlu duruma düşerdi Eray. İki ay bekleyecektik. Bir yıldır bekliyorduk iki ay daha beklerdik. Kaan Karatan ile konuştuktan ve meseleyi çözdükten sonra Eray' a anlatırdım. Belki bu yemek için biraz sinirlenirdi ama beni anlardı. O beni her zaman anlardı zaten. Şu an gerilmesine gerek yoktu. Dünyanın en anlayışlı sevgilisiydi o. Ailemin istemediğini söylediğim anda bile; istersem ailemle konuşabileceğini ya da zamanla ikna olurlar dersem beni bekleyeceğini söylemişti ama zaman ailemi değiştirmezdi ve ben bir an önce sevdiğime kavuşmak istiyordum. Onu o kadar çok seviyordum ki onunla uyanmadığım her sabah rahatsız ediyordu artık beni. Birlikte uyuyalım, uyanalım, birlikte kahvaltı yapalım istiyordum. Ailemle kahvaltı yaparken ya da yemek yerken Eray' ın yeme imkanı olmayan her şey adeta boğazıma diziliyordu. Bir insan bir insanı ne kadar sevebilirse o kadar seviyordum Eray' ı. Hafif bir makyaj yaptım. Saçımı dalgalandırdım. Annemin kuaföre git ısrarlarına rağmen gerekli görmemiştim. Bunu bile yapmazdım bana kalsa ama kuaföre gitmekten kurtulabilmek için az da olsa özenmek zorunda kalmıştım. Yemek yemeye bile niyetim yoktu. Bana kalsa oturmadan söyler çıkardım ama yine de ailem özellikle babam itibarını düşünmemi en azından nazik olmamı söylemişti. Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Babama adres versin ben giderim desem de babam Kaan' ın beni aldıracağını söylemişti. Aldırmak. Bu belki de o da istemiyordur diye umutlanmama neden olmuştu. Herhalde bir insan evlenmeyi istediği kızı şoför gönderip aldırmazdı. Belki istemediğimi söyleyerek onuda rahatlatmış olacaktım. Annem kapıyı tıklatıp hazır olup olmadığımı sordu. Hemen çıktım. Kendime son bir kez bile bakmamıştım. Nasıl göründüğümün hiçbir önemi yoktu. Üzerimde askılı bir elbise vardı ve etek boyu dizime geliyordu. Lüks bir yere gideriz diye düşünüyordum. Buna uygun giyinmiştim, abartıya kaçmadan. Elbisenin başka bir dekoltesi yoktu. Bundan daha sade giyinsem bazı mekanlarda kapıdan çevrilirdik. Kapıdan şoför alacaksa kokoreççi hayal etmek saçma olurdu zaten. Eray' la giderdik kokoreç yemeye. O bazen gece de giderdi ve gece lezzeti başka derdi. Bir gece beraber gitmeyi hayal ederdim. Eray 'la hayallerimiz hep böyle basit küçük şeylerdi. Küçük şirin bir ev. En fazla bir oda bir salon. Tabii çocuk sahibi olana kadar. Yani ben üniversiteyi bitirince daha büyük bir eve geçerdik ama ilk etapta küçük kutu gibi sıcak olmalıydı evimiz. Öyle küsüp yan odaya geçme şansımız falan olmasın derdi Eray. Tamam çok küsen biriydim ama ne yapayım yapım böyleydi. Kantinde yan masaya otururdum Eray' a küsünce. Zaten bu ev fikri de oradan çıkmıştı. Bende aslında küssem bile ondan fazla uzağa gidemiyordum. Eray' ın sevgisinden o kadar emindim ki gönlümce naz yapıyordum. Annem beni süzüp; ' Alina onca elbise içinden bunu mu seçtin? ' dediğinde Eray la ilgili düşüncelerimden sıyrıldım. ' Neyse bekletmek ayıp olur şimdi. İn hadi aşağıya. ' demesiyle merdivenlere yöneldim. Ona cevap vermeyede tartışmaya da niyetim yoktu. Şu bela başımdan gidince Eray konusunda bir kez daha şansımı deneyecektim. Anneme babama kırgındım bu tavırları nedeniyle ama kardeşime yıllarca hasret kalmak istemiyordum. Beni affetmeseler bile en azından Sinan' la görüşmeme izin verecekleri kadar saygı kalmalıydı aramızda. ... Babama hiçbir şey söylemeden evden çıktım. İçimde bir yer ona annemden daha kırgındı. Arabaya bindim. Arabada düşüncelere dalıp gitmiştim. Yolun uzun sürdüğünü fark edince etrafa baktım. Yol karanlıktı. Orman yolu gibiydi. Etrafta hiç ışık yoktu. Sadece araba farları aydınlatıyordu. O bile sanki yeterince aydınlık değildi. Arabanın sallanması buranın asfalt olmadığından emin olmamı sağlıyordu. Gerildim elbette. Tanımadığım bir adamla ormanın içindeydim. O kadar umursamaz bir şekilde binip gelmiştim ki adamın yüzüne bile ilk kez bakıyordum. Kapının önünde duruyor diye atlamıştım arabaya. Adam şoföre benziyordu giyimiyle ama takım elbiseli bir sapık bile olabilirdi. Annem geldi dediğinde ilk gördüğüm arabaya binmiştim adamda hiçbir şey demeden hareket etmişti. ' Nereye gidiyoruz? ' ' Mehmet Bey görüntü alınmasını istemediği için yemeği orman evlerinde ayarladı. İşleri biterse kendisi de size eşlik etmekten onur duyacağını iletmemi istedi. ' Görüntü alınmaması benim içinde iyi olurdu. İçim biraz olsun rahatlamıştı. Herhalde yanlışlıkla bindiğim bir arabadaki adam kiminle görüşeceğimi bilemezdi. Galiba Eray haklıydı. Ben çok fazla gerilim filmi izliyordum. Odamda yalnız bir şekilde izlediğim filmlerden sonra Eray' ı da uyandırıyordum. Bir kere bile of dememişti ama tabii ki izlememi istemiyordu. Kaan Karatan nereye gitse haber oluyordu. Her zaman yanında farklı bir kızla görüntülenirdi ama hiçbiri için sevgilisi denemiyordu. Bir şekilde bu kelime yasaklı gibiydi. Adam düpedüz çapkındı ama ünlüler ile ilgili her yakıştırmayı yapan magazinciler nedense iş Kaan' a gelince arkadaşları olarak haberi veriyordu. Onların deyimiyle arkadaş canlısı ve eğlenmeyi bilen bir adamdı. Aslında yakışıklıda değildi. Kızlarda bence parası için etrafında dolanıyordu. Gerçi kızlar yakışıklı diyordu. Ya ben sarışın sevmiyordum ya da Eray' dan başkasına gözüm kapalıydı. Yani göz koymak değilde fikir olarak insanlar ve oyuncular hakkında yorum yapıyorduk ama Eray bana hep hepsinden yakışıklı geliyordu. Babasının yemeği ayarladığı öğrenince içim biraz daha rahatlamıştı. Kendi gelmekten bahsetmişti. Büyük ihtimalle Kaan' da bu yemeği istememişti. Babası ısrar etmişti. Bu nedenle de geleceğini söylemişti ama kesinlikle gelmeyecekti. Klasik baba oyunlarıydı işte. Zaten bende uzun kalmayacaktım. Daha burada geçirdiğim zaman bile kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. ' Yemek bitiminde sizi evinize ben bırakacağım . ' dedi şoför. ' Teşekkür ederim. ' Şoförün suçu yoktu. Emirleri uyguluyordu. Hiçbir şeyden haberi de yoktu. Ona soğuk ya da sert davranmam anlamsızdı. Sonunda durdu. Ev fazla geniş değildi ama üç katlı sayılırdı. En üstte çatı katı vardı. Bir arkadaşımın evi olsa gezmek isterdim. Eve ağaç ev görüntüsü verilmişti. Oldukça zevkli birinin elinden çıktığı belli oluyordu. Zengin eviyim diye değil doğanın bir parçasıyım diye bağırıyordu adeta. Haklarında o kadar karanlık iş söylentisi olan bir aile için tuhaftı. Büyük ihtimalle böyle almışlardı. Maksat orman evimiz eksik kalmasın. .... Kapıyı çaldım. Beni kapıda karşılayan kadın önümden yürüyerek yolu gösteriyordu. Bir kadın olması iyi gelmişti. Etrafa bakıyordum. Gerçekten güzeldi. Kadın eskitilmiş kapıyı açtı. İçeri girdik. Şöminenin ateşi odayı ısıtmakla kalmamış evin ruhunu da ısıtmıştı. İnsan bu evde yaşlanmazdı. ' Hoş geldin Alina. İsminle hitap etmemde bir sakınca yoktur umarım. ' Kaan' ın uzattığı eli tutup tokalaştım ve hızla elimi geri çektim. Bu kadar nezaket yeterliydi. Eline değmek bile kendimi rahatsız hissetmeme neden oluyordu. ' Teşekkürler. Tabii ki. İstediğin gibi hitap edebilirsin. ' Nasılsa bir daha yüzümü görmeyeceksin, ne dediğin umrumda bile değil demek istiyordum ama demedim. Gereksiz bir gerilime neden olurdu. Buraya gerilim yaratmak için gelmemiştim. Ne kadar sakin şekilde çözersem konuyu o kadar kısa sürerdi. ' Umarım evi beğenmişsindir. Babam özellikle tercih etti. Rahat konuşabilmemiz için. ' Babam derken vurgu yapmıştı. Acaba o da babası için burada olduğunu mu ima etmeye çalışıyordu? Bana umut bağlama, babamın zoruyla buradayım mı diyordu alt metinde? ' Ev gerçekten çok güzel. Gördüğüm kadarıyla tabii. ' dedim gülümseyerek. ' Yol biraz uzun sürmüş olmalı. Önce yemeğimizi yiyelim. Daha sonra istersen sana evi gezdirmekten memnuniyet duyarım. Bu ev aslında Dağhan' ın yani kardeşimin sayılır ama uzun zamandır gelmiyor. Babam onun istediği ağaç evi yaptırmak için aldı burayı. Bu evi yaptırdı. Karanlıktan görebildin mi bilmiyorum bahçede bu evin minyatürü sayılacak bir de ağaç ev var.' Bir kardeşi olduğunu bilmiyordum. Magazinde de hiç yanında görülmemişti. Ağaç ev falan sevdiğine göre onlara benzemiyordu. ' Görmedim. Hava biraz soğuktu. Etrafa pek bakmadım açıkçası. ' ' Bir filmde görmüştü. Çok ısrar etti.. ' 'Kardeşin olduğunu bilmiyordum . O da katılacak mı? ' ' Ah! Yemek tamamıyla aklımdan çıktı. Masaya geçelim. Ayakta tuttum seni de. Kardeşim yurt dışında. O nedenle haberin olmaması normal.. Yıllardır gören olmadı kendisini. '
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD