Bölüm 9.1

970 Words
Bir günde biten işlemlerin ardından Sada ülkesine döndü. Onunla birlikte diğer dostları ve İshak’ın yanından ayırmadığı, adını hala bilmedikleri o adam da gelmişti. Cenaze töreni çok geniş bir kitle tarafından yapıldı ve elbette medya kendi çıkarı için onların öğretmenlerini kötüleyebildikleri kadar kötülediler. Kimse dünyanın sayılı gelen zenginlerinin o küçük şehirde, medyanın deyimiyle ‘sahte hoca’nın cenazesine katıldığından bahsetmedi. Sada tüm bunları çok sonradan öğrendi. Öyleyse bütün insanların toplandığı o mahşer meydanında, Adem (A.S)’dan son devri yaşayan, kıyâmet günü yaşamakta olan insanlar da dahil olmak üzere hepsi -yer çekimi kuvveti olan yegâne nokta mahşer meydanı- oraya ulaşırlar. Geçmişte yaşamış olan ve kıyâmet günü yaşamakta olan bütün insanlar orada, mahşer meydanında toplanırlar. Sonra ne mi olur? Sonra sur’a 2. defa üfürülür. Sur’a 2. defa üfürülür ve yaşamakta olan bütün insanlar Allahû Tealâ’nın sur’a 2. defa üfürülme emri ile yeniden 2. defa ölürler. Şimdi 1. ölüme bakalım Allahû Tealâ’nın huzurunda. Neydi olay? Bütün insanlar; daha evvelki devrelerde yaşayan bütün insanlar ölmüşlerdir. Kıyâmet günü yaşamakta olan insanlar da kıyâmet günü ölmüştür sur’a 1. üfürülmede. Öyleyse Adem (A.S)’dan başlayarak, kıyâmet günü yaşamakta olan insanlar da dahil olmak üzere, bütün insanlar 1. defa ölmüşlerdir ve Allahû Tealâ sur’a 1. defa üfürdüğünde zaman geriye doğru giderken, kıyâmet günü ölenlerden başlayarak herkes dirilecektir. Ölümden sonraki dirilme o gün, kıyâmet günü vücut bulacaktır. Ta Adem (A.S)’ın yaratıldığı zamana kadar zaman geri döndüğünde, bütün bu kâinatta yaşamış olan bütün insanlar tekrar hayata getirilmiş olacaktır. Zaman kendi hayatta oldukları noktaya ulaştığı anda onlar zaten yaşıyorlar ve Allahû Tealâ bu insanların hepsinin bulunduğu noktadaki yer çekimi kuvvetini yok ettiği için, orada bir çekim gücü olmuyor, sadece mahşer meydanında çekim gücü var ve bütün insanlar, canlananların hepsi süzülerek oraya, mahşer meydanına sonsuz hızla ulaşıyorlar. Bu mahşer meydanındaki toplantı, bir defa ölen, ölümden sonra da dirilen insanları ihata eder. Bütün insanlar, Adem (A.S)’dan kıyâmet günü yaşayan insanlara kadar bütün insanlar ölmüşlerdir ve Allahû Tealâ onları zamanı tersine çalıştırarak yeniden diriltmiştir. İnsanlar neredeler? Mahşer meydanında. Ve Allahû Tealâ emir veriyor, sur’a İsrafil (A.S) bir defa daha üflüyor. Hepimiz, bütün kâinatın orada toplanan insanlar bir defa daha ölüyoruz, 2. ölüm. Ondan sonra sur’a 3. ve son defa üfürülüyor ve hepimiz yeniden yepyeni vücutlarla diriliyoruz sevgili öğrenciler. Yepyeni vücutlarla diriliyoruz. Ne demek istiyoruz yepyeni vücutlarla demekle? Şunu demek istiyoruz: Kıyâmetten sonra insanlar ya cehenneme gidecektir ya da cennete gidecektir. Ama her ikisindeki hayat da bu dünyadaki fizik vücudumuzu gerektirmiyor. Onun dışında başka bir statüyü gerektiriyor. Öyleyse işte bu açıdan meselemize bakmak mecburiyetindeyiz. Burada artık farklı bir olay var. Allahû Tealâ diyor ki: “İster cennete girsinler ister cehenneme, herkes aynı yaşta olacak.” Oysaki biz insanlar farklı yaşlarda ölürüz. Ceninlerin ölümünden başlayarak en yaşlı insan Adem babanın 1200 yıllık hayatı, en yaşlı insana kadar herkes hayatının bir noktasında ölmüştür ve öldüğü şekli ile kıyâmet günü canlanır ve İndi İlâhi’den evvelki mahşer meydanına ulaşır. Orada neden öldürülüyoruz bir defa daha? Çünkü hepimizin aynı yaşta olması lâzım. Allahû Tealâ bizi aynı yaşta kılabilmek için hepimizi öldürüyor. Sonra da yeniden aynı yaşta olarak diriltiyor. 1. sebep: Mahşer meydanında ölüşümüzün birinci sebebi; hepimizin aynı yaşta kıyâmeti yaşayacak olmamız, cennete veya cehenneme gitmemiz. 2.’si: Fizik vücutlarımız şu dünya adı verilen gezegende oksijen alan ve karbondioksiti artık madde olarak çıkartan bir özelliğin sahibidir. Ama orada, kıyâmet günü cennet veya cehennemi yaşayacak olan bedenlerimiz, enerji bedendir. İç organlar tamamen değişmiştir. Artık oksijen almak, karbondioksit çıkarmak diye bir olgu söz konusu değildir. Öyleyse bu iki maksada dayalı olarak Allahû Tealâ diyor ki: “Biz onları yepyeni bir yaratışla yeniden yaratırız.” diyor. Ve “Biz, kemik ve kırıntı (ufalanmış toprak) olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka yeni bir yaratılışla mı diriltileceğiz?” dediler. -17/İSRÂ-49: Ve böylece hepimiz, aynı yaşta ve cennet ve cehennem hayatını yaşayacak özelliklerle yeniden yaratılıyoruz. Sur’a 3. üfürülüş, yeniden hayata getirilmek mefhumunu ihtiva ediyor. İkinci defa hayata getiriliyoruz ve berzah âlemi de yok olduğu için berzah âleminden nefsler geliyor, fizik vücutlarımızın içine giriyor. Buna da Allahû Tealâ “Nefsler birleştirildiği zaman.” diye isim koymuş Kur’ân-ı Kerim’de: Ve nefsler eşleştirildiği (fizik vücutla birleştiği) zaman. -81/TEKVÎR-7 “Nefsler birleştirildiği zaman.” diyerek fısıldadı Sada cenaze mezarlığa taşınırken. “Öyleyse nefslerin birleştirilmesi söz konusu sevgili öğrenciler. İşte böyle bir dizaynda nefslerimiz, fizik vücutlarımızın içinde ikinci defa yaratılmışız. Cennet ve cehenneme gidebilecek olan özellikte ve mahşer meydanındaki işimiz tamamlanmış. İndi İlâhi’ye ulaşıyoruz hepimiz birden. İndi İlâhi’de bütün insanların kader hücrelerinin asılları, yani hayatlarının filmleri var. Herkesin hayat filmi. Üstelik de bu hayat filmi hep 2 filmden oluşur. 1- Fizik vücudumuzun davranış biçimleri. 2- Düşüncelerimiz söz konusudur. Böylece hangi fiillerimizde ne kadar taammüt var, hangi haksız fiili isteyerek, taammüden yapmışız, bunların hepsi hayat filmlerimizde bellidir. Öyleyse hiçbir şekilde şaşması imkân olmayan gerçek rakamlarla hayat filmlerimiz değerlendirmiştir. Değerli kardeşlerim, sevgili öğrencilerim. Orada hepimiz hayat filmlerimizi izleriz. Allahû Tealâ bu konuda diyor ki: De ki: (İstediğinizi) yapın. Allah ve O’nun Resûl’ü ve mü’minler sizin amellerinizi görecek. Gaybı ve müşahade edileni (görüneni) bilene, döndürüleceksiniz. O zaman, sizin yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecek.” -9/TEVBE-105 “O gün kimsenin kimseye en ufak bir gizlisi kalmayacaktır.” dedi yanından geçen biri. Sada hızla ona fısıldayan adama döndü. Bu kiş İshak’ın yanından ayırmadığı adamdı. Adam usulca yanından geçip gitti. O adım attıkça sırtı ona dönük olanlar, ondan haberdarmış gibi yolu açtılar. Sada onun arkasından bakakaldı. ‘Bu adamda bir şeyler var’ dedi içinden. “Bugün onların ağızlarını mühürleriz. Kazanmış olduklarını (yaptıklarını) Bize, onların elleri anlatır, ayakları şahitlik eder”. -36/YÂSÎN-65 “O gün uzuvlarınız yaptıklarını haber vereceklerdir. Peki nasıl? Davranışlarıyla. Bütün suçlarınızı ve bütün güzel işlemlerinizi orada göreceksiniz. Konuşmanıza gerek yok. Allahû Tealâ size; ‘Gel bakalım ey kulum! De Bana bakalım, hangi günahları işledin? Söyle bakalım Bana, hangi sevapları işledin?’ Böyle bir mahkemeyi sakın düşünmeyin! Bir defa bu Allah’ın, ‘Hesabı çabuk görür.’ gerçeğine hiç bir zaman uymaz. Bize söz hakkı yok. ‘O gün’ diyor Allahû Tealâ, ‘Ağızlarınızı mühürleyeceğiz. Siz konuşmayacaksınız. Uzuvlarınız haber verecekler, yaptığınız bütün işlemleri.’
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD