Bölüm 9.2

1790 Words
İşte bu hayat filmleriniz, bütün yaptıklarınızı muhtevîdir, doğuşunuzdan ölünceye kadar. Ve orada size verilen mizanlarla kesin olarak tespit edeceksiniz ki; bütün fiillerinizin rakamsal değerleri pozitif ve negatif rakamlar olarak, zaid ve nakıs rakamlar olarak verilmiştir. Kazandığınız her hayır için zaid (pozitif) dereceler almışsınızdır. Ne zaman yanlışlıklar yaptıysanız o zaman da eksi dereceler almışsınızdır. Ve elinizdeki mizan, kâinatın bütün fiillerini muhtevîdir. Her birisinin taammüt dereceleri ile verilmesi lâzımgelen bütün rakamlarını A’dan Z’ye ihtiva eder. Ve o gün hem hayat filminizi hem de düşüncelerinizin filmini gördüğünüz zaman verilen pozitif ve negatif rakamların en ufak bir haksızlığa uğramanızı imkânsız kıldığını göreceksiniz. Onun için Allahû Tealâ diyor ki: Ve Biz, kıyâmet günü adalet mizanlarını koyarız. O zaman, kimseye hiçbir şeyle zulmedilmez. Ve hardal tanesi kadar bir ağırlık olsa, onu getiririz (hayat filminde gösteririz). Ve Bize, hesap görücüler kâfidir. -21/ENBİYÂ-47 “O gün göreceksiniz ki size kıl kadar, hardal tanesi kadar zulmedilmemiştir. Hiçbir yanlışlık yapılmamıştır.” İşte nefsiniz ve fizik vücudunuz beraberce bütün hayat filminizi A’dan Z’ye görürler. Peki, Allahû Tealâ: ‘Hesabı çabuk görür.’ diyor. İşte onlar ki, onların, kazandıklarından (kazandıkları derecelerden dolayı) nasibi vardır. Ve Allah, hesabı çabuk görendir. -2/BAKARA-202 Bununla ne alâkası var? Bununla alâkası çok. Allahû Tealâ diyor ki: Gökten arza kadar emri (Allah’tan gelen ve Allah’a dönen herşeyi) tedbir eder (düzenler). Sonra bir günde O’na yükselir ki, (o bir günün) süresi, sizin (dünya ölçülerine göre) saymanızla 1000 senedir. -32/SECDE-5 “Orada Allah’ın katında, İndi İlâhi’de, mahşer meydanının ve İndi İlâhi’nin standartlarında oradaki bir gün, dünyadaki bin yıla eşit.” Öyleyse diyelim ki bir insan 100 sene yaşadı. 100 sene yaşayan bir insan için oradaki 24 saatlik devrenin sadece 2,4 saati geçer. 100 sene yaşayan bir insanın hayat filmi 2,5 saatten daha kısa bir zaman parçasında tamamlanmıştır, bütün pozitif ve negatif dereceleriyle. Allah hesabı bir defa daha çabuk görüyor.” ‘O halde sevgili öğretmenim 2 saat bile yaşayamadı ömrünü şu dünyada’ diye geçirdi içinden Sada. Üzülmemesi gerekiyordu. Ona öğretilen buydu ama nefsini zapt edemiyordu. Nefsinin çelikten prangalarını ancak bu kadar sıkabilmişti. Bir elinden kaçsa, feryat etmeye başlayacaktı ve bu onun en büyük korkularından biriydi. Feryat figan ağlamak nefse hoşluk verirdi ve sonunda ağzından bilinç dışı kelimeler çıkar, yeri gelir şirk koşulurdu. Allah korusun! “Biliyorsunuz ki dünya üzerinde yaşarken kim hangi aktivitede bulunursa, amelde bulunursa, amelinin karşılığı, o amel tahakkuk ettiği anda derhal hayat filmi kaydeder. Kişinin bütün davranışları, başka insanlarla ilişkileri amel defterine mutlaka kaydedilir. Sevgili öğrenciler, hiçbir haksızlık olmadan hayat filmlerinizi o gün seyredeceksiniz. Sonuç mu? Sonuç, ya sağ kolunuzu sağa doğru uzattığınız zaman, bu noktadan itibaren öne doğru getirin kolunuzu, 90 derecelik bir açı çizsin, işte bu iki alan arasında, cennete gidecek olanların hayat filmleri kendilerine teslim edilir. Sağ kolunuzu sağa doğru uzatıyorsunuz, sonra da öne doğru götürüyorsunuz, 90 derecelik bir açıyla çiziyorsunuz. Bu mesafeyi yediye bölün, en alt kat cennetten sağ kolunuzu sağa doğru uzattığınız nokta başlar ve buradan itibaren 2. kat, 3. kat, 4., 5., 6. ve 7. kat cennetlerin kitap verilme olayı başlar. 7. kat cennete girecek olanların hayat filmi tam önlerinden verilir ve cennetler 6, 5, 4, 3, 2, 1. kata doğru iner. Sağa doğru kitabın verilme yeri birbirinden farklıdır. Kitap dediğimiz 3 boyutlu hayat filminiz. Bir de sol kolunuzu sola doğru uzatın, geriye götüremezsiniz kolunuzu ama götürebilseydiniz, 90 derecelik bir açıyla bu kolunuz geriye gitseydi, o üçgen arasında cehenneme gidecek olanların hayat filmleri kendilerine sol taraftan verilir.” Cenaze defnedilirken görevlendirilmiş bir imam aradı gözü ama resmiyette kimse yoktu. Ona tabii olanlar arasından seçilmiş 3 adam, aynı kıyafetleri giymiş, elleri önlerinde bağlı, mezara bakarak aynı anda, aynı sureleri okuyorlardı. Aralarında müthiş bir senkronizasyon vardı. Sada’nın gözleri doldu. Öğretmeninin yerinden bir başkası (çıkarları doğrultusunda hareket etmiş bir başkası) olsaydı eğer, buraya bürokratlar yağardı. Sada’ya göre hürmeti en çok hak eden kişi öğretmeniydi çünkü o, her açıdan öğretilerini insan ayırt etmeksizin vermişti. “Kıyâmet günü bütün insanlık sadece 3 tane gruba ayrılır: 1. grup: Ashab-ı meş’eme veya nefslerine zulmedenler. Yani günahları sevaplarından fazla olanlar, gidecekleri yer cehennem olanlar: Ve ashabı meşeme [meşeme sahipleri, amel defteri solundan verilen cehennemlikler], ne ashabı meşeme! -56/VÂKIA-9 2. grup: Velâyete ermiş ama henüz daimî zikre ulaşamamış olanlar. Yani ruhunu Allah’a teslim etmiş ama nefsini Allah’a teslim edememiş olanlar. Fizik vücutlarını teslim edenler bu gruba giriyor. Bu gruba ‘ashab-ı meymene’ diyor Allahû Tealâ veya ‘muktesitler’ diyor. Yani cennete girecek ama daimî zikre ulaşamamış. İşte ashabı meymene [meymene sahipleri, amel defteri sağından verilen cennetlikler], ne ashabı meymene! -56/VÂKIA-8 3. grup: Bir de daimî zikre ulaşmış olanlar var. Adlarına Allahû Tealâ’nın ‘sabikûn’ dediği, hayırlarda yarışarak daimî zikrin sahipleri olan, nefslerinin kalbindeki bütün afetleri temizleyenler. İşte onlar hayırlarda yarışırlar. Ve onlar, onda (hayırlarda) öne geçenlerdir. -23/MU'MİNÛN-61 İşte böyle bir dizayn sevgili öğrenciler! Şimdi böyle bir noktadan baktığımız zaman her şey belli. Sabikûnun amel defterleri; sağ ellerini ileriye doğru uzatıyorlar sağa doğru değil, ileriye doğru uzatıyorlar 90 derecelik bir açıyla, işte oradan hayat kitaplarını alacak olanlar, sabikûn olanlardır. Allah’a ulaşmayı dileyip de daha öteye geçemeden ölenler, en sağdan kitaplarını alanlardır ve böylece bunlar arasında bir, 7 kademelik bir dizayn söz konusudur. Aynı dizayn cehenneme gideceklerle cehennemin en derin katına gidecekler arasında gene 7 aşamada bir statü ifade eder. Öyleyse sevgili öğrenciler, izleyenler ve dinleyenler! Böyle bir dizaynda bunun sonuna beraberce bakalım. Kıyâmet günü herkesin hayat filmleri kendilerine teslim edilir ve bütün insanlar o vücuda getirilmiş olan enerji vücutlarıyla hepsi hiçbir istisna olmadan cehenneme gönderilir. Bütün insanların ilk uğrağı muhakkak cehennemdir. Meryem Suresinin 71. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki: Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), muhakkak ona (cehenneme) varacaksınız. Bu, senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür. -19/MERYEM-71 Kıyâmet günü hiçbiriniz olmayacaktır ki cehenneme uğramış olmasın. Herkes, ister cehennemlik olsun ister cennetlik olsun onun gideceği yer mutlaka, önce muhakkak cehennemdir. Daha cehenneme girerken anlaşılır sonuç. Cehennemin kapıları öyle bir şekilde dizayn edilmiştir ki elektronik sistemlerle, kulaklarında vakra olanlar, kalplerinde ekinnet olanlar, kalplerinde küfür yazanlar onlara cehennem kapıları açılmaz. Sadece yerden 30 cm. civarında, belki kişilerin vücutlarına göre biraz daha değişik bir ortamda kaldırılır ve cehennemde kalacak olan bütün insanlar cehenneme burunları yere sürtünerek, yatar vaziyette, sürünerek girerler. Allahû Tealâ Kur’ân’ın kaç yerinde bunu söylüyor: Cehennemde kalacak olanlar, cehenneme sürünerek girerler, burunları yere sürtülerek girerler. O gün yüz üstü (sürünerek) ateşe sürüklenirler. “Sekarın (alevli ateşin) dokunuşunu tadın!” denir. -54/KAMER-48 Onlar (putperestler) ve azgınlar, oraya (cehenneme) yüzüstü (burunları yere sürtünerek) atılırlar. -26/ŞUARÂ-94 Sonra diğerlerine bakıyoruz, diğerleri uçarak giriyorlar cehenneme. Çünkü şeffaf kapılar onları geçiriyor. Kapıların açılmış olan 30 cm’lik toprağa yakın bölümünden değil, o çok yüksek olan kapıların, şeffaf kapıların üst boyutlarından, diledikleri yerden uçarak içeri giriyorlar. Kapılar onları; aslında iki âlemi birbirinden ayırdıkları halde (cehennemi diğer âlemden ayırdığı halde), o insanların enerji bedenlerinin içeri girmesine mani olmuyor. Çıkarlarken de aynı durum var. Cehennemi gördükten sonra cennete gidecek olanlar cehennemi terk edeceklerdir. Terk ederken gene o şeffaf kapılardan, o elektronik sistemlerden gerekli işaretlerin sahibi oldukları için hiç fütur getirmeden uçarak ayrılacaklar ve doğru ait oldukları cennet bölümüne ulaşacaklardır. İşte sevgili kardeşlerim! Sırat köprüsü, sırat köprüsü derler ya hep? Sırat köprüsünün olması mümkün değildir. Sırat köprüsü dedikleri şey; Sıratı Mustakîm’dir. Sırat köprüsünün olması mümkün değildir çünkü başlangıçta hiç istisna olmaksızın bütün insanlar İndi İlâhi’den cehenneme giderler. Gitmeyeni yoktur ki sırat köprüsünden aşağı düşmüş olsun. Herkes cehenneme. Eğer köprü varsa herkes köprüden aşağı düşüyor, hiç kimsenin geçme şansı yok. Peki, 2. posta? Cennete gidecek olanlar cehennemden çıkıp onların da hepsi mutlaka cennete gideceği için zaten aşağıdan geliyorlar, tekrar aşağıya düşmeleri hiçbir şekilde mümkün değil. Çünkü çıkanların hepsi hiç fire vermeksizin cennete girecek. Öyleyse uçarak, kaçarak, koçun boynuzuna tutunarak sırat köprüsünün üzerinden geçmek diye bir olay Kur’ân-ı Kerim’de yazmıyor. Ama sevgili öğrenciler, Sıratı Mustakîm’den düşmek vardır. Bir insan Sıratı Mustakîm’e çıkmıştır, Allah’a ulaşmıştır, sonra irşad makamından şüphe etmiştir. O kişi fıska düşer ve Sıratı Mustakîm’den de sıfıra geri gönderilir. Yani bir nevi köprüden aşağı düşer. Bakınız Allahû Tealâ Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde bunu ne güzel açıklamış. Diyor ki: Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır. -2/BAKARA-257 Yani diyor ki Allahû Tealâ: ‘Allah, âmenû olanların dostudur. Onları, onların kalplerini zulmetten nura çıkarır. O taguta tâbî olanlar da var ya (insan ve cin şeytanlara) onlar, kâfirlerdir. Onlar tagutun dostlarıdır. Onlar da tagut tarafından (insan ve cin şeytanlar tarafından) nurdan zulmete götürülür. Kalpleri aydınlanmış olduktan sonra tekrar karanlığa götürülür.’ İşte sevgili kardeşlerim! Kıyâmet günü olacak olaylar bunlar. Cennette sonsuz bir mutluluk, cehennemde sonsuz bir mutsuzluk; ikisinin de değişmesi mümkün değil! Cehennemde kalanlar ebediyyen orada kalacaklardır. Hiçbir zaman oradan çıkıp cennete ulaşmaları mümkün değildir. Cennete girenler ebediyyen orada kalacaklardır. Hiçbir zaman oradan çıkıp cehenneme gitmeleri mümkün değildir. Öyleyse Allahû Tealâ tam 30 âyet-i kerimede Kur’ân-ı Kerim’de, cehenneme bir insan girdikten sonra oradan ayrılıp cennete girmesinin hiç bir şekilde mümkün olmadığını söylüyor. Sevgili öğrenciler. Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Öyleyse bütün güzellikler sizler için. Allah her şeyi en güzel standartlarda sizin için yaratmış. Allah’tan gâfil olanların ne yazık ki gideceği yer cehennemdir. Allah’tan, Allah’ın âyetlerinden gâfil olanlar, onlara olan bütün uyarılar fayda vermiyor. İnsanlar nefs adı verilen bir sistemin öylesine tesiri altına girmişler ki iblis, onları elinde hamur gibi yoğurmuş ve iblisin bütün taleplerine boyun eğmişler. İşte insanlar, bu insanlar cehennemi seçenler. Sevgili kardeşlerim! Allah herkesi kendi iradesinde serbest bırakmış. Öyleyse Sıratı Mustakîm isimli bir yol var. Allah’a ulaşmayı diledikten sonra Allah sizi mutlaka mürşidinize ulaştıracaktır, önünde diz çöküp tövbe ettiğiniz an, Allah’a ulaşmayı dileyen sizin ruhunuz derhal vücudunuzu terk eder, Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’a doğru yola çıkar. İşte bunu bir sırat köprüsü olarak düşünebiliriz, kabul edebiliriz. Yalnız bu köprüye bir defa girenin Allah’a ulaşmaması mümkün değildir. Mutlaka ulaşacaktır. Ama ulaştıktan sonra yoldan çıkması, köprüden aşağı düşmesi her zaman mümkündür. Öyleyse kısaca şunu söyleyebiliriz; kıyâmet günü bütün insanlar mutlaka önce cehenneme gidecek, sonra da oradan Allah’ın cennetine cennete girenler mutlaka ulaşacaklardır kıyâmet günü. Bu, başlangıçtır. Cehennemin de başlangıcıdır, cennetin de. Bu başlangıçtan sonra hiç kimse cehennemi terk edip cennete giremez, cenneti terk edip cehenneme de giremez. Allah’ın kanunları işte böyle işliyor sevgili öğrenciler. Allahû Tealâ’nın hepinizi sonsuz mutluluklara ulaştırmasını Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi inşaallah burada tamamlamak istiyoruz.” Günün sonunda herkes gitmiş, öğretmenin mezarının başında 7 öğrenci kalakalmışlardı. Hava kapalı olduğu için güneş kendini göstermeden batmaya başlamıştı. Öğrencilerin her birinin içi bu kasvetli hava gibi kararmıştı. Kimse bu ölümü beklemiyordu. Oysa öğretmenleri onları buna hazırlamıştı. Fakat insan nefsi kabul etmekte zorluk çekiyordu. Aralarında nefis terbiyesini en iyi yapan iki kişi vardı; İshak ve Lucas. “Size bir şey söylemem emredildi.” dedi birden İshak keskin sessizliği otoriter sesiyle bozarak. Öğrencilerin gözleri anında onu bulmuştu. İshak dudaklarını büzdü ve yutkundu. Az sonra söyleyeceği şeyi saklamak için ne büyük bir çaba göstermişti oysa. Öğrendiği ilk an arkadaşlarıyla paylaşmak için can atarken neden şimdi söylemekte zorlandığına anlam veremedi. “Geliş tamamlandı.”

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD