Soğuk hava, sokakların kalabalığı, benim çaresizliğim... Nasıl da birbirimize benziyoruz. Gidecek bir evim ya da kapısına gidebileceğim başka arkadaşım yoktu. Gözlerim dolmuştu. Çaresiz bir şekilde etrafıma bakındım. Umutsuzluğun içinde boğulup sahile vuran benliğimdi. Belki de sıra bedenimdeydi.
Ben ölmeyi çoktan hak etmiştim. Doğu’yu kırdım. Oğuz’u kullandım. Mete’yi kandırdım. Vedat’a ulaşmak için Cemal’in koynuna bile girdim. Ama bunların hiçbirinden pişman olmadım. Taa ki ablama olan hırsımdan bu yaptıklarımın sonucu Yeliz’e sebep olana kadar…
Vedat, adamıyla yattığımı ifşa etmeseydi eğer Yeliz ölmeyecekti. Ben konaktan kovulmayacaktım. Annem gibi fahişe damgası yemeyecektim. Fahişelik para için yapılırdı. Ben ise herkes beni sevsin istedim. Özellikle Gülay’ı sevenler… Şimdi kazanan Gülay’dı. Ben ise her şeyimi kaybettim. Yaşamak için hiçbir sebebim kalmadı.
Adana’nın Taşköprüsü üstünde suya bakarken etrafımdaki insanlar arasında yapayalnızdım. Şu anda kendimi suya atsam kimsenin ruhu bile duymaz.
Duvarın üstüne çıktım. Kollarımı iki yana açtım. Beni neyin beklediğini düşünmemeye çalışarak cesaretimi toplamaya çalıştım.
Tam o sırada, bir el bileğime yapışıp o öldürücü adımı atmama engel oldu.
Başımı çevirdiğimde ablamın eski sevgilisi karşımdaydı. Ve aynı zamanda ailemin en büyük düşmanı olan Doktor Okan Karaca… Gerçi artık doktor değil amcasından boşalan koltuğa geçip Karacaların lideri olmuş.
Okan bileğimi bırakmadan, “Ne yaptığını sanıyorsun? Düşebilirdin! Canına mı susadın?” dedi kızgınlıkla.
“Evet, ölmek istiyorum. Neden bırakmadın? Sen zaten bize düşman değil misin? Neden beni kurtardın ki?”
“Öyle kolayca ölemezsin küçük hanım. Sen bana lazımsın.”
Hiç beklemediğim bir yardım eli, bana umut değil daha büyük acılar vermeye gelmişti.
“Ne istiyorsun benden?”
“Pazarlık… İnan bana ikimizde bu işten karlı çıkacağız. Bize hayatı zindan edenlere dünyayı dar edeceğiz. Sen ve ben…”
Yaşamak istiyordum. Çaresizken çareyi ölümde bulmuştum ama artık bir umudum vardı. Okan’ın teklifini duymaya karar vererek onunla evine gittim.
İçeriye girerken kendimi aylar sonra kötü hissetmiyordum. Sıcacık bir ev, güzel bir ortam, her şey o kadar güzeldi ki.
“Şimdi senin için bir şeyler hazırlatayım. Acıkmış olmalısın.”
“Çok sevinirim. Teşekkür ederim.”