Duyduklarım karşısında bayılacak gibi oldum. Benim babam böyle bir şey yapmaz, diye bağırmak istedim. İnsan öldürse de bir kadına zorla sahip olmaz!
Sevda’da duymuştu. O kadar bağırmasına duymaması mümkün değildi ki zaten.
“Abla, o adam ne diyor ya! Bizim babamız böyle şey yapar mı?”
“İftira… Eminim bundan, ben babamı herkesten iyi tanırım.”
Sevda kolumu tutarak titremeye başladı. Buralarda tecavüz suçu kolay affedilmezdi. Ben de babam için korkuyordum.
Serhat babamın yanına gidip “Yalan de! İftira de! Ben böyle bir soysuzluk yapmadım de!” diye bağırdı.
O sırada Şerko ağa kızının veda notunu gösterdi.
“Buyrun ağalar! Kanıtım burdadır! Kızım daha on sekiz yaşındayken bu namussuz gelmiş kızımızın ırzına geçmiş… Kızım bu acıya dayanamayıp intihar ederken bunu yazmış… Kızım yüklü haliyle canına kıydı. Şimdi siz söyleyin, bu herifin katli vacip değil midir?”
Herkes derin bir sessizliğe gömüldü. Şerko ağanın elinden Vedat abi o kağıdı alarak okudu.
‘Fırat ağa yani Fırat Beyzade bana tecavüz ederek geleceğimi, hayallerimi paramparça etmiştir. Ben o pisliğin karısı olmak istemiyorum… Karnımda bebeğimle kendimi öldürmekten başka çarem yok…’
Serhat “Baba! Bunu nasıl yaptın baba!” diye bağırdı.
Serhat Babamızın yakasına yapışırken korumalar araya girerek Serhat’a engel oldu.
Seneler önce Karataş’ta bir kızın intihar ettiğini duymuştum. Kız bekar olduğu halde hamileymiş. Herkes namus meselesi dedi, ailesi katletti dedi. Şimdi o suçu babamın üstüne yıkmaya çalışıyorlar…
“Ben zorla bir şey yapmadım!” Babam nihayet kendini toparlayıp herkese gerçeği haykırdı.
“Al oku, oku! Bak ne yazmış! Tecavüz etti diye yazmış! Şimdi bu adamlar seni katletseler gıkım çıkmaz!”
Serhat’ın babamıza böyle demesi kalbimi acıtmıştı. Babamızı hiç mi tanıyamadı? Babam öyle bir adam mı?
Serhat, öfkeyle babamızı kaldırıp Şerko ağanın önüne savurdu. Şerko ağa denen adam ise durumdan gayet memnun görünüyordu.
Ne Vedat ne de Serhat bunun bir kumpas olabileceğini düşünmüyordu. Ne olacak şimdi? Babamı öldürecekler mi?
“Yeter!” diye bağırdı babam. “Ben kimseye zorla bir şey yapmadım!”
“Yalan söyleme! Kızımın ırzına geçtin! Kızımı hamile bıraktın!”
Babam yerden kalkmaya çalışırken ona içim yanarak baktım. Nasıl olurda koca ağa babam bu hale düşerdi?
Önce abim olacak zalim Vedat babamın bacaklarına kurşun sıkıp onu eve mahkum hale getirdi. Şimdiyse Serhat bile babama düşman gibi bakıyor. Düşmanlarımıza inanmak yerine babama inanmaları gerekirken herkes çoktan hükmünü vermişti. Bir kağıt parçasında yazılmış iftiraya inanmışlardı.
Feyza’yı az çok hatırlıyordum. Aynı okuldaydık. Lisenin serserileriyle takılırdı. Arkadaşım değildi ama herkes onun nasıl bir kız olduğunu gayet iyi bilirdi.
Babamı korumalar yerden kaldırırken Adem ağa babamın yüzüne tükürdü. “Yemin olsun senin katlin vaciptir!”
Babama herkes hakaret ederken Adem Saruhan’ın yüzüne tükürecek kadar ileri gitmesi canımı yakmıştı.
Babam şaşkındı. Normalde biri yüzüne tükürdüğünde böyle duracak adam mıydı? O adamı tek işaretiyle yere gömerdi ama kendi evlatları bile ona inanmıyordu ki, kime neyi anlatsın! Kime ne diyebilir ailesi bile onu ayak altına atarken…
Gözyaşlarım akarken Sevda’nın da ‘baba’ diye ağladığını gördüm.
“Ben zorlamadım! Holdinge gelip benden para istedi, sonra da…” dedi ve sustu.
“Sonra ne baba?”
“Bana yanaştı. Çok para istedi. Karşılıksız veremem, senet imzala dedim. Ya da babanı yolla dedim. O da bana dedi ki….” Derin bir nefes aldı. “Senin olurum dedi. Aklımı çeldi… Hem bakire de değildi…”
Tahmin ettiğim gibi. Feyza kim bilir neyin peşindeydi de babamdan para istedi. Şimdi çıkıp herkese bildiklerimi anlatsam, kimse bana inanmayacak. Zaten elimde hiçbir kanıt yokken kim kim tahminlerime göre hareket eder?
“Sus yalancı!” diye bağıran kişi ayağa kalkınca tüylerim ürperdi. Bu adam aşık olduğum doktor değil mi? Ne işi var ki burada, hem de Şerko ağanın yanında. “Kardeşime iftira atma! Kendi suçunu böyle örtbas edemezsin!” dediğinde kapıya zor tutundum.