5

1059 Words
053...: Senin yüzünden Deniz Tekin dinler oldum 053...: Ulan sevdiğin şeyleri bile seviyorum sebepsiz yere 053...: Bütün şarkıları ezberliyorum belki aynı sözü mırıldanırız diye 053...: Kumru bu aptal bir hoşlantı değil 053...: Ben seni çok, çok başka seviyorum be güzelim 053...: Beni sev diyemem ama hiç değilse konuşmayı kesme lütfen. Elimdeki topu sinirle karşı tarafa yolladığımda aklımda yazdığı son mesajlar vardı. Genel olarak böyle şeylere tepkisiz kalırdım ama acısını hissediyordum sanki. Kimseyi üzmek, kimsenin üzülmesine sebep olmak istemiyordum. Deliriyordum böyle olunca da. "Beyza, sende!" Zeynep topu Beyza'ya bırakırken parmak uçlarında yükselip filenin öteki tarafına attı oda. "Kızlar ders başlıyor!" Hakan hoca bugün bahçenin nöbetçi hocasıydı. Bu soğukta bizi burada çalışmaya göndermesi ise bir miktar salaklıktı. Gelsin kendi oynasın bir zahmet delirtiyorlardı beni. Zaten sinirliydim, gergindim. Ya kimdi bu anonim? "Güzelim." Umutun omzuna kafamı yaslarken telefonunda oyun oynayan Baha'ya göz attım. Saçma sapan oyunlar oynuyordu anlamıyordum bunları. "Yoruldum, ders ne?" "Kimya." Oh iyiydi. "Ali hoca çok özlemiştir bizi kesin." Umut kolunu omzuna atıp beni göğsüne çekerken elinde telefonuyla koşarak gelen Balın aramızda açtığı boşluğa oturdu. "Lan yavaş olsana!" Baha kaşlarını çatsa da onu asla umursamayan Balın omzunu silkmiş konuşmaya başlamıştı. "Giray geliyor. Bir de kankaları." Kafamı yerinden kaldırmadım. Umut saçlarımla oynuyordu ve uykum gelmişti. "Hava soğuk içeri girelim." "Umut sevgilin geliyor canım daha fazla ısınamaz ortam merak etme." Gözlerimi devirip kafamı kaldırdım. Hiç o kızla uğraşamazdım. Düz resmen pırasaya benzeyen saçlarını tepesinde toplamış Selen yanımıza ulaştığında yalandan bir gülümseme kondurduk dudaklarımıza. Umut bile yapmacıktı. Ayrıl çocuğum şu kızdan ayrıl. Uzakta elinde tahminen çayıyla oturmuş arkadaşıyla konuşan Umay'a el salladım. Takım için antrenmanlara beraber katılıyorduk zaten. Bundan bana yenge olurdu. Ay pazardan domates seçer gibi kendime yenge seçiyordum. "Umut biraz konuşabilir miyiz?" "Tabi Selen, şöyle gidelim." Umut onu alıp götürürken Balın Baha'nın kolunun altına girip "Bırak artık şu oyunu ya kankalarınla ilgilen." Diye ciyakladı Baha'yla aynı anda gözlerimizi devirirken kıkırdadım. Umay yanıma ulaştığında kaşlarımı kaldırıp "Antrenman yarın okul çıkışında unutma bak." Dedim. "Unutmam kaptan merak etme. Kızlar çıkışta çiğ köfte yemeye gideriz diyorlardı grupta baktın mı?" "Yok ya, gideriz ama ne olacak." Gülümsedim. Umutu yarın okul çıkışı antrenmana sürüklemek lazımdı. Biraz kaynaşsınlar sonra ben aralarını yapmak için tek tek konuşurdum. Sonra da bu ilişkinin altına imzamı atardım. Öf Kumru ananda mı çöpçatandı be kızım! O giderken hala oturan arkadaşlarımın yanına sıvıştım. "Bence bu sefer kesin ayrılır bunlar." Dememize kalmadan gülümseyerek Umut geldi yanımıza. "Lan yine mi bilemedim ya niye gülüyor bu!" Balın elini dizine vurup somurturken Umut kahkaha atıp saçlarını karıştırdı. "Ayrıldım diye üzüleceğim son insandı. Kendisiyle medeni iki insan olarak ayrıldık diyemem ama çok ağlayacağını sanmıyorum." Omzunu silkip elini bize uzatınca gözlerimizi devirip kalktık. Baha da peşimize düşerken Balın hala keyifle detayları öğreniyordu. Bu ikisinin ayrılmasını en çok Balın istemişti sanırım. Sevmiyorduk doğru ama tek sebebi bu değildi. Balın Selene karşı ayrı bir negatifti. Lise birde yaşadıkları aptal bir olay yüzünden. "Kumru yazdı mı yine?" "Evet, arada bir yazıyor. Konuşacağım sanırım." Gülümsedim ona dönüp. "Aman dikkatli ol da." Dikkatli olurdum zaten ciddiye almayacağım için sıkıntı değildi. Önce onu telefonumda "A" diye kaydettim.. Bilmediğim numaraları aaaa bbb a aa falan diye kaydediyordum whatsapptan bakmak için ama ilk A o olmuştu. Neyse sağlık olsun. Sınıfa çıkıp yerlerimize geçtiğimizde yorgunlukla esnedim. Uykum vardı. Balın camın önünde Giray'ı izlerken yanındaki Baha onunla dalga geçmeye başlamıştı Ve birazdan kavga edeceklerine emindim. Giray'a laf  edilmesine asla dayanamıyordu ama kendi güzel söverdi. "Kumru'm" "Efendim Umut." "Neyin var dalıp gidiyorsun bugün?" Arkaya döndüm. "İyiyim aslında sana öyle gelmiştir." Elimin üstüne elini koyarken gülümsedi. "Emin misin?" Kafamı sakladığım an telefonum titredi. Balın: Giray'ın kankalarından birini sana mı yapsak? Kumru: Sadece bir kez mantıklı düşünmeni bekliyorum, lütfen. Kumru: Onun tipitip arkadaşlarıyla benim ne işim olur Balın? Balın: Ama şu geçen çarptığını söylediğin çocuk fena bir şey Kumru: Yanıma gel! Kafamı kaldırıp kedi gibi yanıma sokulan arkadaşıma baktım. "Valla Baha görmedi ya kızma hemen." "Zaten Umutta o da sürekli soruyor üstüme çekme şunları." "Tamam tamam ee ne diyorsun bu işe?" "Yok diyorum Balın, saçmalama ya istemiyorum sevgili falan!" Ay bana geliyordu alttan alttan. "Öf tamam be!" Ders tüm yavaşlığıyla geçerken kravatımı gevşettim biraz daha. Bundan da nefret ediyordum. "Ben spor salonuna iniyorum gelirim yanınıza." Onlara el sallayıp telefonumu alarak çıktım sınıftan. Spor salonunun kapısından geçerken duyduğum seslerle masa tenisine ilerledim. Geçen gün çarptığım çocuk ve Giray oynuyorlardı. "Gerizekalı düzgün atsana şunu!" Omzumu kapıya yaslayıp onları izlemeye başladım. "Oğlum bozuk bu ya." Giray elindekini masaya bırakırken kafasını kaldırıp benim tahminimce dalga geçen bakışlarımla karşılaştı. "Hayırdır kaptan yasak mı burası da ?" "Kantinin önündeki herkese açık Giray. Burası sadece takımın biliyorsun." Çocuğa kısa bir bakış attım. Balının dediği kadar vardı ama cidden bana göre değildi. Bizımla deyılsın canım. "Takımda boş yer var mı ki kaptan? Bu arada ben Oğuz." Elini uzatınca karşılık verdim. "Takıma girmek öyle kolay değil Oğuz. Hakan hocadan onay almak lazım Ve diğer kaptanlardan." "Basketbolda iki yıl oynadım." "Baha'yla konuş o zaman. Onun onayını almak kolay olmaz." Gururla gülümsedim. Arkadaşım diye demiyorum milli takıma çağırılacak çocuktu. "Futbol peki, ne durumda takım bilirsin sen?" Giray sandalyelerden birine geçip otururken kalçamı masaya yaslayıp onlara baktım. İkisi de oturmuş benimle sohbet ediyordu da niye yani? Balın buraya gelmen gereken bir konu var! "Takımda boş yer yok. Ayrıca Baha gibi benimde onayımdan geçilmesi gerek" duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Aksel.. Kapının pervazına yaslanmış kollarını da göğsünde kavuşturmuştu. Okul açılalı üç gün oluyordu ama bugün gelmişti anlaşılan. Ve Allah biliyor ya gelişiyle adından hemen söz ettirmişti. Baha ile yakınlardı ama bizim için geçerli değildi bu. Baha herkese iyi davranırdı. Bize kötü davrananlar hariç.. "Aksel, hoş geldin abi." Ah ufak bir detayı atladım. Giray Ve Aksel çok yakınlardı. Bu yeni çocuk kimdi bilmiyordum ama Akselin geçen sene okula üç ay gelmemesi bu sene geç başlaması falan derken Giray'ın aklını çelmişti demek ki. Aptal Giray.. Balın adam ederdi bunu yoksa imkanı yok düzelmezdi. "Geldim, geldim de işim var sonra konuşuruz." Bakışları kısa bir süreliğine bana değdiğinde eliyle kapıyı gösterdi. "Sende çıkıyordun sanırım." "Ah evet teşekkürler." Açtığı kapıdan hızlıca çıkıp spor salonuna ilerledim. Ona dönüp tekrar bakmadım. Çünkü Aksel, Akseldi işte. Soğuk nevale.. Gözlerimi devirip Hakan hocaya baktım. Filenin kopan iplerini tamir ettiriyordu. "Kaptan hoş geldin ilk kontrolü bir sen yap bakalım." Titreyen telefonumu kenara bıraktım. Bunu yapmaktan zevk duyardım tabi ki. Topu birkaç kez yere vurdum. Havalandırıp karşıya gönderdiğimde fileye çarpıp yere düştü.. Hakan hoca bir top daha gönderirken gülümseyerek bir kez daha attım. Bunu sabaha kadar devam ettirebilirim. A: Giray'a bazen uyuz olduğumu söylemiş miydim?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD