Kapının kırılma sesi ile birlikte yerimden sıçradım. Ateşin öteki tarafından biri bana sesleniyordu.
Alevlerin kızıllığından kimseyi göremiyordum.
"Meysere! Nerdesin!" diye bağırdı tanıdık bir ses.
Bu ses Hakan'a aitti. Onun burada ne işi vardı? O aşağılık herifi ölmeden önce tekrar görmek istemiyordum.
"Git buradan! Defol! Kimseyi görmek istemiyorum! Sadece ölmek istiyorum!"
Hakan'ın gittiğini sandığım anda sokağa açılan pencerenin kırılma sesini duydum. Ne olduğunu anlamıyordum.
"Buraya gel Meysere!"
Onları duymazdan gelerek annemin can verdiği koltukta oturmaya devam ettim. Genzimi ve gözlerimi yakan duman başımı döndürüyordu. Ateşsiz yanıyordum tıpkı annem gibi ama ben ateşler içinde can verecektim. Benden geriye küle dönmüş bedenim kalacaktı.
Camdan içeri giren Hakan beni kolumdan tuttuğunda "Bırak beni!"' dedim öfkeyle.
Bırakmalıydı... Ruhu ölü bir kızın bedeni yaşamış veyahut yaşamamış ne fark ederdi? Üstelik onun yüzünden, annesi yüzünden bu haldeydim! Ne hakla beni hayata geri döndürebilirdi?
"Öleceksin Meysere! Saçmalamayı kes!"
"Bana tecavüz etmek isteyen sendin! Ölmek istiyorum bırak kolumu!"
Hakan telaşla yanan odaya göz attı. Dumandan nefes alması güçleşmiş olacak ki öksürmeye başlamıştı.
"Ben sadece seni sevdim Meysere! Hadi çıkıyoruz buradan!"
"Bu nasıl sevmek! Seni istemiyorum, hayatta kalmak istemiyorum!"
"Benim olana kadar hayatta kalacaksın! Başka şansın yok!"
"Ölürüm daha iyi! Bırak beni pislik!"
"Kes artık!" dedi öfkeyle. Aynı anda elini kaldırıp yanağıma doğru savurdu. Darbeyle birlikte iyice gücümü kaybedip sendeledim.
Beni zorla kaldırıp camın dışında bekleyen mahallenin sakinlerine doğru bıraktı. Ardından kendisi de çıktı. Beni evden uzaklaştırıp az öteye oturtan mahallenin muhtarı Baki beyin bakışları kızgın bir o kadar da acımayla doluydu.
"Ne yaptın sen kızım? Evin yandı az kalsın ölecektin. Allah korusun ya seni çıkaramasaydık?"
Mahalle muhtarı Baki beye diyecek sözüm yoktu. Ya beni çıkaramasaydı ateşlerin içinden? Ya ben ölseydim? Ne çok üzülürdü cirittepe sakinleri!
"Keşke..." deyip sustum. Keşke diri diri yansaydım. Bu gecekonduda yanan anılarımla birlikte yok olabilseydim.
Hakan uzaktan bana bakarken annesi de yanındaydı. Benim olduğum tarafa doğru bir kaç adım attığında Şermin teyze onu kolundan yakalayıp gelmesine mani oldu. Oğlunu bir orospunun pençelerinden kurtaran yüce gönüllü ve fedakar anneydi o! Ben ise onların nazarında hor görülen sokak kadını!
Bir süre sonra itfaiye gelmişti. Cayır cayır yanan evi kurtarmak mümkünmüş gibi uğraşıp duruyorlardı. Yangın söndüğünde mahalleli dağılmaya başlamıştı. Kimisi 'geçmiş olsun' demekle yetinirken kimisi biten cümbüşün hayal kırıklığı ile sessizce evine gitmişti.
Olay yerine gelen polisler ise ifademi almak üzere beni karakola götürmüşlerdi. Kendimi ihbar etmeliydim belki... O dört duvar dışarıdan daha güvenliydi. En azından orada namusuma el uzatacak iki kuruşluk aklı iki bacak arasında olan şerefsizler olmayacaktı.
***