10

2285 Words
10 İlyas eline aldığı çayı höpürdeterek içerken sırıtarak kahvenin ortasına doğru geldi. Kahvede ki masaları kenarlara çekmişler bir duvar dibine sandalyeleri dizmişlerdi . Sandalye de ise yüzü gözü kan morarmış Bilal hemen yanında aynı onun gibi morluklar içinde olan Serhat elleri arkadan bağlanmış bir şekilde oturtulmuştu. Diğer yanlarında ise Ali , irfan ve Ayşegül yine aynı şekilde oturtulup elleri bağlanmıştı. Serhatın bakışları yerdeydi. Asla kaldırmıyordu. Kaldıramıyordu . Çünkü utanıyordu. Daha yarım saat önce Bilal ile boğaz boğaza kavga ederken ilyas topladığı adamlar ile gelmiş ve silah çekerek hepsini sandalyelere oturtmuşlardı . Teker teker onları bağlarken Serhatın ellerini bağlayan kardeşi Akasya olmuştu. Serhat yaşadığı şoku atlatamadan kardeşinin gidip ilyası dudağından öpmesi ile resmen dağılmıştı . Kardeşi bu güne kadar yaşadığı en büyük hayal kırıklığı olmuştu. O andan itibaren kafasını eğmiş ve kaldırmamıştı. Saat gece yarısı olmuş ve Kahvenin perdeleri örtülmüş içerinin görüntüsü engellenmişti. Kepenkleri de indirmişler işi garantiye almışlardı. Şimdi ise ilyas elinde çayı ile bağlı olan oğlanların karşısında keyifle sırıtarak onlara bakıyordu . Yanında getirdiği beş adam ise bir köşe de oturmuş İlyas’tan emir bekliyorlardı . Hepsi yukarı mahallenin serseri çocukları idi. Akasya tam İlyasın yanında durmuş tiksinmiş bir surat ifadesi ile öylece ayakta dikiliyordu. Ali bu görüntüye daha fazla dayanamadı ve konuştu. “ Ne istiyorsun İlyas ?” İlyas keyifle bir yudum daha aldığı çayı yavaşça indirdi ve arkasında ki masaya koydu. “ Şu meşhur mirasını tabi ki Alicim “ Ali yüzünü buruşturup “ Senin nerden haberin oldu lan benim mirasımdan “ dediğin de İlyas parmağını sallayarak “ Beni hafife almamalısın Alicim. O avukat mahallede seni ararken bana denk geldi. E ben de evini gösteriverdim hayrına . Nedenini de sordum . Dedenden miras kaldığını söyledi. Haa senin o avukat var ya çok boşboğaz ha. Ne sorsam anlattı salak .” dedi. Ali sinirle avukata küfrederken Bilal “ Bu Kevaşe nasıl girdi işin içine ?” dediğin de Akasya ateş saçan gözleri ile Bilal’e yaklaşıp bir tokat attı. Bilal anında küfrettiğin de Akasya bir kere daha vurdu ama Bilal küfretmeye devam edince İlyas “ Yeter Akasya . Gel yanıma .” diye bıkkınca konuştu. Ali göz ucuyla yanındaki sandalyeye bağlanmış olan Ayşegül’e baktığın da kızın sinirle İlyas’a baktığını gördü. Zaten narin olan tenin de bilekleri çoktan kızarmıştı. Canı çok yanıyor olmalıydı. İlyas dern bir nefes alıp ofladı. Çok konuşmayı sevmiyordu. “ Şimdi her şeyi açıklayacağım bölüme geldik galiba . Tek tek sorularınızı yanıtlayamayacağım . O yüzden en başından anlatıp sonuca varalım. Senin mirasın baya kabarık olduğunu öğrenince dedim ki Bu mal Ali mirası hiç eder. Neden kendime almayayım ki . “ Kısa bir es verip tekrar konuştu. “ Akasya ile 2 yıldır beraberiz . “ Serhat duyduğu şeyle ellerini yumruk yaparken İlyas anlatmaya devam etti. “ Bir plan yaptık . Akasya seninle sevgili olacak ve evine girip bana paraları getirecekti. Ama sen Ali . O kadar ketum birisin ki . Mecbur nişanlanmak zorunda kaldı sevdiceğim . Ama yine namus damarın tuttu. Kızı evine sokmadın. Aylardır evine girmeyi bekledik. Sonunda geçen gün sevgili kayınbiraderim senin evine Akasyayı çağırınca uzun zamandır beklediğimiz fırsat elimize geçti. “ İlyas sustuğun da Serhatın gözünden bir kaç damla göz yaşı yere düştü. Başı eğik olduğu için kimse fark etmedi . Tam yanında oturan Ali ise o göz yaşlarını gören tek kişiydi. Kardeşi gibi gördüğü adamın bu duruma düşmesi onu daha da çok sinirlendirdi. Serhat ise O kadar utanıyordu ki oracıkta yok olup gitmeyi diliyordu. Ali “ Kaldır başını yerden Serhat. Utanması gereken sen değilsin “ dediğin de ilyas sadece gözlerini devirdi. Be konuşmaya devam etti. “ Ama bil bakalım ne oldu? Evin altını üstüne getirdik ama ne para ne altın. Hiç bir bok bulamadık. “ diye sinirle sesini yükselttiğin de Ali ilk defa kahkaha attı. Onun bu haline şaşıran İlyas hızla yanına adımlayı adamı boğazından tuttuğun da hepsi birden bağırıp küfretmeye başladılar . “ Nerede lan paralar . Nereye sakladın ? Evin de değil. Sadece burası kalıyor geriye . Buraya mı sakladın lan ?” Ali boğazında ki baskıya rağmen gülmeye devam ederken Bilalin ardı arkası bitmeyen küfürleri kahvede yankılandı. Ayşegül ağlamanın eşiğinde onu bırakması için bağırırken İlyas , Ali konuşmadıkça daha da sinirlenip parmaklarını sıkılaştırdı. Serhat ilk defa kafasını kaldırıp bu manzaraya bakınca daha çok ağlamaya başladı. “ Öldüreceksin lan bırak .” Her kafadan bağırış sesleri çıkarken birden büyük bir gürültü koptu. İlyas ve adamları dahil hepsi kapıya döndüğün de aynı ses tekrar duyuldu. Birileri kepenklere vuruyordu ve ses kahvenin içinde yankılanıyordu . İlyas parmaklarını gevşetip geri çekilirken Ali derin derin nefesler alarak öksürmeye başladı. Ayşegül ağlamaklı sesi ile Aliye seslenirken kepenkler birden yukarıya kalktı . İlyas ve adamları ellerinde ki silahları kapıya doğrulturken tamamen açılan kapıdan içeriye hızla on adam birden girdi. “ Ne oluyor lan ?” İçeriye giren takım elbiseli adamlar ellerinde ki silahları ilyas ve çetesine doğrulturken kapıdan en son olarak şişman bir adam girdi. Ayşegül ve İrfan içeri gireni görünce korku ile fısıldadılar. “ Bülent “ && Ayşegül korku ile hemen kafasını eğdiğin de halen tam kendine gelememiş olan Ali kıpkırmızı suratı ile Ayşegülün verdiği tepkiye baktı. Nedenini anlamaya çalışırken İlyasın sesi ile dikkatini onlara verdi . “ Siz kimsiniz lan ?” İlyas elin de ki silahı emanet gibi tutarak sallarken korumalardan biri Bülentin önüne geçip İlyas’a hitaben konuştu. “ Önce elinizdekini indirin . Sonra da Bülent abinin önünde eğilin . Eğilin ki canınızı bağışlasın .” Akasya korku ile İlyasın arkasına saklanıp sırtına tutunurken İlyas kaşlarını çatıp “ Bülent kim amına koyayım . Siktirip gidin burdan “ diye bağırdığında karşısında ki koruma kafasını iki yana sallayıp silahını kaldırdı . Daha ilyas ne olduğunu anlamadan bacağına bir el ateş ettiğin de İlyas acı ile bağırarak yere düştü. Onunla aynı anda Akasya da yere düştüğün de adamlardan korkusuna geri geri sürünerek onlardan uzaklaşmaya çalıştı. İlyasın yanında gelen sokak çetesi ise karşılarında ki mafya olduklarını anladıkları adamlardan korkarak ellerindeki silahları bırakıp yere çöktüler . Onların halini gören koruma “ Adamların sen de akıllı çıktı “ diyerek İlyas’la dalga geçti. İlyas ise yerde acı içinde kıvranıp çoktan kendisini öldürmemeleri için yalvarmaya başlamıştı bile . Bütün bu tiyatrodan sıkılan Bülent ise kilosu yüzünden zar zor yürüyüp hızlı yorulduğu için sinirle konuştu . “ Çek şunu ayağımın altından “ Koruma hemen yere eğilip ilyası duvar dibine sürürken Bülent sandalye de bağlı olan adamlara baktı. “ Şuna bak Celal . Bizim için ortam hazırlamışlar resmen .” Bülentin adamları birden gülmeye başladıklarında orada ki herkes onların sırf patron kızmasın diye zoraki güldüklerinin farkındaydı. Bülent dışında . Bülent adamların yüzüne tek tek bakıp “ Kaçak birini arıyorum beyler . Duyduğuma göre buraya gelmiş. Bu kahvede görülmüş . “ derken gözleri kafasını iyice gömmüş İrfanı buldu. Onun yüzünü bir kaç kez görmüştü o yüzden tam hatırlayamadı. “ Adı Ayşegül. Renkli gözlü , siyah uzun saçlı. “ Ali ve Bilal duyduğu şeylerle oturdukları yerde gerilirken bu adamların kızın anlattığı mafya olduğunu fark ettiler . Bilal her zaman ki gevşekliği ile “ Yalnız beybaba . Sorduğun kızı yanlış yerde arıyorsun . Burası kahve . Sadece erkek müşteriler buraya gelir .” dedi. Bülent kaşlarını çatıp istihbaratı alan korumasına baktığında adam hemen açıklama yapmaya koyuldu. Kafası karışmış bir şekilde korumasını dinlerken korumalardan biri irfanın önünde durup onu saçından kavradığı gibi başını kaldırdı ve yüzünü açığa çıkardı . İrfan acı ile bağırdığında Bilal sinirle “ Bırak lan adamı orospu çocuğu “ diye bağırdı. Koruma ise Bilali dikkate almayıp Bülent’e doğru konuştu. “ Abi bu irfan . Ayşegülün arkadaşı olan .” Bülent sırıtarak İrfana doğru yaklaştığın da Hepsi oturdukları yerde gerildi. Bu adamların şakası yoktu. Öldürmek onlar için en masum şeydi. “ Ayşegül nerde ?” İrfan “ Bilmiyorum” dediği an yüzüne yediği yumruk ile kafası sağa düştü. Bial ve Ali aynı an da bağırıp “ Bırakın lan “ deseler de adamlar onları dinlemedi. Bülent tekrar “ O orospu nerde ?Eğer söylersen hayatını bağışlarım .” dedi. Ama İrfan Bülentin gözlerine bakıp “ Öldürsen de söylemem Bülent . “ diyerek adamın yüzüne tükürdüğün de anında bir yumruk daha yedi ama bu sefer tek bir yumrukla kalmadılar ve İrfana acımadan vurmaya başladılar . Adam aldığı darbelerle sandalye ile birlikte yere düştüğün de bu Sefer de tekmelemeye başladılar . Hemen yanında oturan Bilal boğazı yırtılana kadar bağır sa da durmadılar . Ayşegül ise kardeşim dediği adamın gördüğü işkenceye dayanamayıp kafasını kaldırdı. Tam konulacaktı ki Ali onu fark edip başını iki yana salladı. Bülent elini kaldırdığın da adamlar geri çekildi . Yüzü ve vücudu kan için de kalan adam canı yana yana nefes alırken Bülent tekrar konuştu. “ Son kez soruyorum İrfan . Ayşegül nerede ?” İrfan kanlı yüzünü Bülent’e çevirip ağzında ki kanlı tükürüğü adamın ayaklarının dibine bıraktı. Bülent onun hareketi ile sinirlenip “ Öldür bu iti “ dediğin de adam hızla silahını çıkarıp irfanın kafasına dayadı. Bilal ve Serhat aynı an da bağırırlarken Ali de endişeyle “ Yapmayın “ diye bağırdı . Ama adam onları dinlemeyip parmağını tetiğe koyduğu an Ayşegül dayanamayıp yüksek sesle bağırdı. “ Burdayım .” Bülent anında elini kaldırıp adamı durdurduğun da şaşkın bir şekilde en köşede bağlı duran oğlan çocuğuna baktı. Yavaş ve paytak adımları ile oğlanın önüne geldiğin de eğilip oğlanın suratına baktı. Bülent onun kahverengi gözlerine dikkatle bakıp yüz hatlarını incelediğinde şaşkınlıkla geri çekildi. Ağzı açık kalmıştı. Bir süre sonra gülmeye başladı. Kahkahaları son bulana kadar kimseden ses çıkmadı. Sonunda Bülent sustuğun da gözünden gelen yaşı silerek “ Celal gel gel “ Diyerek korumasını çağırdı. “ Şuna bak şuna. Bizden saklanmak için erkek kılığına girmiş .” Celal de karşısında ki oğlana dikkatli baktığında gerçeği anlayarak şaşkın bir şekilde kaşları havalandı. “ İlginç “ Bülent şaşkın bir şekil de gülerken inanamaz gibi başını iki yana salladı. “ Ben seni masum küçük bir hemşire sanıyordum Ayşegül. Meğer sen şeytanın çırağıymışsın .” Bülent korumalarından birine el edip “ Recep “ diyerek Ayşegülü gösterdiğin de koruma hızla Ayşegülün arkasına geçip elini boğazına sarsınca başının geriye düşmesini sağladı. Ayşegül acı ile nefes almaya çalışırken Ali bağlı olduğu sandalyeden kalkmaya çalıştı. “ Bırak lan kızı . Bırak. Ayşegül dayan . “ Ali kendi kendine çırpınırken ellerinin gevşediğini fark etti. Bülent ise kıza iyice yaklaşıp “ Param nerde ?” Diye sordu. Ayşegül gözünden akan yaşla “ Yok “ diye fısıldadığın da Bülent sinirle kız bir tokat attı. “ Yapma lan bırak “ “ Orospu çocuğu, sikik herif . Ali ve Bilalin bağırışları kahvede yankılanırken özgürün erkek olmadığı şokunu atlatamayan Serhat bile “ Bırakın onu yapmayın “‘diye bağırmaya başladı. Yerde yarı baygın yatan İrfan ise olan bitenin pek farkın da değildi. Bülent sinirle” Çözün şunu gidiyoruz “ diye emir verdiğin de Recep Ayşegülü çözüp zorla sandalyeden kalktı. Ali korku ile “ Durun . Borcunu ben ödeyebilirim durun .” Diye bağırınca Bülentin ilgisini çekti. Onun durması ile adamları da durunca hepsi dönüp Aliye baktı. “ Arka odada . Bir dolap var. Masa örtülerini koyduğum . Dolabın altında gizli bir bölme var. Orda , orda bir kutu var . İçindekiler ayşegülün borcunu ödemeye yeter .” Bülent adamlarından birine işaret verdiğin de adam hızla Ali’nin tarif ettiği yere gitti. Bir kaç dakika sonra elin de bir kutu ile geldi. Bülent’e kutuyu verdiğin de Bülent önce Aliye sonra elinde ki kutuya baktı. “ için de anahtar var. Banka da ki kasa anahtarı. Kasa da altınlar var. Onlar yeter borca .” Bülent kutuyu açtığın da bir kolye , anahtar ve bir kağıt gördü. Sonra da önce kolyeyi kutudan çıkardı. Zümrüt kolyeye bakarken sırıtmaya başladı. Mücevherden anlardı. Kolye orijinal zümrüttü. Başından beri yaralı olan İlyasın yanında duvar dibine çökmüş olan Akasya ilk defa sesini çıKararak ayağa kalktı. “ Benim o . Benim hakkım o kolye . “ Herkes bağıran Akasyaya döndüğün de o gerginliğin için de Akasyanın tavrına anca göz devirebildiler ve onu umursamadan Bülent kolyeyi kutuya koyarak kapağını kapattı. “ Bu kutuyu alıyorum . Ve Ayşegülün borcunu siliyorum . Ama yine de beni kandırmaya cüret ettiği için yaşamasına izin vermeyeceğim . “ Arkasına dönerek “ Öldürün “ dedikten sonra kapıya yöneldi . Herkesin ağzından aynı anda bağırış koptuğun da Ali sonunda elin de ki bağdan kurtulduğu gibi Recep denilen adamın üzerine atladığın da ortalık karıştı. Ali yumruğunu geçirdiği adamla beraber yere düştüğün de Ayşegül de Bilalin ayaklarının dibine düştü. “ Çöz beni “ Ayşegül düşünmeden adamın arkasına geçtiğin de Bülent sinirle arkasını döndüğü. Birden sırtından itilmesi ile koca cüssesi ile yere yuvarlandı. Ne olduğunu anlayamadan kanlar için de ki İrfan sırıtarak onun şişman suratına vurmaya başladı. Patronlarının düştüğünü gören korumalar ise müdehale edecekken ilyas ile gelen adamlar birden cesarete gelerek bülentin adamlarına saldırınca her köşede bir arbede yaşanmaya başladı. Kısa süre de serbest kalan Bilal ise Aliye yardıma giderken Ayşegül hemen Serhatı da çözdü. Bütün bu hengâme de ise bir köşe de korku ile duran Akasya ise Bülent denen adamın elinden fırlayan kutuyu ileride görünce emekleyerek oraya süründü ve kutuyu alıp kapıya doğru gitti. Tam çıkışa ulaştığın da ise önüne gerilen bir çift ayakkabı ile durmak zorunda kaldı. Korku ile kafasını kaldırdığın da ise kendisine nefretle bakan abisini gördü. Bülent kilosu yüzünden yerde debelenip üzerinde ki irfandan kurtulamazken sonunda adamlarından biri yardımına yetişti ve irfanı tek hamlede adamın üzerinden çekip bir köşeye fırlattı. Zaten yaralı olan İrfan ise bütün gücünü kullandığı için düştüğü yerde kalırken Bülent zorla yerden kalkıp sinirle burnundan nefes alıp verdi. “ Hepsini öldürün . Bşr tanesi bile sağ kalmayacak “ Bülent hırsla arkasını döndüğün de kendisini kurtaran koruması birden yere yığıldı. Ne olduğunu anlamadan ensesine dayanan namlu ile olduğu yerde kaldı. “ Noluyor lan ?” Bülent korku ile titrerken ona silah dayayan kişiye bakmaya çalıştığın da gördüğü Celal ile gözlerini kocaman açtı. “ Celal . Napıyorsun lan sen .” Celal silahı Bülent’ten çekip havaya ateş ettiğin de kavga eden herkes bir an durup sesin geldiği yöne baktı. Celal tekrar silahını Bülent’e doğrultup konuştu. “ Buraya kadar Bülent . Kıpırdama . Polis “ Bülent koca gözlerini ardına kadar açarken gittikçe yaklaşan polis sirenleri duyulmaya başlandı. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD