7

1755 Words
7 Ayşegül ne diyeceğini nerden başlayacağını bilemeyerek Aliye bakarken karşısında ki adam sabırsızca onun ne diyeceğini bekledi. “ Bilal ne diyor Özgür ? Ne gördün ?” Ali kanında dolaşan alkolün verdiği uyuşukluğu kenara atmış ve ayılmış gibi duruyordu. Öyle ki duyacaklarının merakı ile heyecanla kıza bakmaya devam etti. “ Ben -“ Ayşegül lafın devamını getiremezken İrfan dudaklarını ısırarak dibinde oturduğu Bilalin kolunu sıkı sıkı tutmaya devam etti. Bilal ise hiç bundan rahatsız olmamış gibi hararetle konuştu. “ Söylesene oğlum . O gece inşaata girdiklerini anlatsana. “ Ali hızla Bilal’e bakıp tekrar kıza döndü. “ Bilal ne diyor kızım konuşsana ?” Hiç biri Ali’nin ağzından çıkan hitabın farkında olmadan konunun gerginliği ile dururken İrfan kaşlarını çatarak Aliye baktı. “ Ali ben akşam eve giderken yani onu görünce dedim ki gideyim başına bir şey gelmesin . Yani nerden bileyim öyle olduğunu ?” Ayşegül lafı evirip çevirip konuşmaya uğraşırken Bilal sinirle tekrar konuştu. “ Oğlum desene Aksaya ile İlyası inşaata girerken gördüm diye . Anlatsana oynaştıklarını . Kendi gözlerinle gördüğünü söylesene .” “ Ne ?” Ali duyduklarıyla şok içinde geriye yaslandı. Tamam Akasyayı sevmiyordu ama ona saygı duyuyordu. Ne demekti arkasından başkası ile oynaşmak . Hem de o ilyas iti ile . Üstelik Aksaya kendi değil miydi Aliye aşkından deliye dönen hastalar olup yataklara düşen . Madem o kadar seviyordu neden başkası ile aldatıyordu onu ? Ali suratın da ki şaşkın ifade ile sessizleştiğinde üçlü sessizce onu izledi. Vereceği tepkiyi bekliyorlardı. Ali bir kaç dakikalık iç sorgulamanın ardından “ Neden ? “ diye sorduğun da Bilal anlamayarak “ Ne neden ? “ diye sordu . Ali yutkunarak “ Madem gönlünde başkası var . Neden benimle nişanlı ?” dediğin de Bilal “ Haa . Onu da duymuş Özgür anlatsana oğlum . Senin evinde değerli bir şey varmış . Para mı , altın mı ne boksa işte. Onu almak için iş birliği yapmışlar desene özgür. Hepsini kendi kulaklarıyla duymuşsun ya “ dedi. Ali şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdığında Ayşegül kızgınca Bilal’e baktı. “ Sen zaten benim yerime söyledin her şeyi Bilal abi .” Bilal omuzlarını silkerek halen kolunu tutan adama döndü bu Sefer . İrfan kendisine bakan adam ile göz göze geldiğin de bir an yutkundu heyecan ile . Sonra adam ona kolunu işaret ettiğin de adamı sıkı sıkı tuttuğunu farkedip hızla elini geri çekti. Ağzının için de “ Pardon “ diye gevelerken utançla kızardı. Bilal ise gözlerini kısarak irfanın kızaran yanaklarına baktı. Ali düşünceli bir şekil de öylece dururken Ayşegül sessizce onu izledi. Üzülmüş müydü ? Ama Akasyayı sevmediğini söylemişti. O zaman üzülmüş olamazdı. Bilal yanında ki adama bakmayı bırakıp Aliye döndü. “ Senin ne değerli eşyan var da bu kadar plan falan yapıp almaya çalışıyorlar Ali ?” Ali sıkıntı ile arkadaşına döndü. Gözleri uyuyan Serhatın üzerinde dolanıp tekrar arkadaşına baktı. “ İki yıl önce bi avukat ulaştı bana . Dedemin avukatıymış . “ Bilal “ Hangi deden ? Babanın babası mı ? “ diye araya girince Ali başını salladı. Annesinin babasını Bilal tanıyordu çünkü . “ Babam ve dedem yıllardır küstü. Dedem babamın annemle evlenmesine karşı olduğu için babamı evlatlıktan reddetmiş zamanında. O yüzden ben hiç görmedim dedemi. Ama işte avukatı aracı ile kendisinden haberim oldu. “ “ Ee niye aramışlar seni bunca yıl sonra ?” Ali bir parmağı ile alnını kaşıyıp derin bir soluk verdi. “ Dedem ölmüş . “ Hepsi bir ağızdan “ Başın sağolsun “ dediklerin de Ali sadece başını sallayıp devam etti konuşmaya . “ Mirasına beni de katmış . O yüzden aramışlar beni yani .” Bilal merakla “ Ne mirasıymış bu ilyasın ilgisini çekecek kadar ?” dedi. “ Dedem bayağı zenginmiş Bilal . Bana İstanbul’da bir yalı bırakmış . Ve banka da bir kasa . İçinde ne kadar olduğunu bilmediğim mücevher ve altınlar falan varmış . Bir de özellikle elim de olmasını istediği zümrüt bir kolye . Babaanneme aitmiş . “ Bilal “ Oha amına koyayım “ derken İrfan ve Ayşegül ağızları açık kalarak adama bakakaldılar . Bilal kendini toparlayıp “ Oğlum sen bayağı zenginsin lan o zaman “ dediğin de Ali başını iki yana salladı. “ Hiç birine elimi sürmedim .” İrfan merakla “ Neden. ?” diye sorduğun da Ali ona baktı . “ Yıllarca benim varlığımdan haberi varmış ama bir kere bile arayıp sormadı. Onun mirasını istemiyorum .” Ayşegül anlayışla uzanıp adamın kolunu sıvazladığın da Ali’nin gözleri koluna değen parmaklara döndü. Teninin sıcakladığını hissettiğin de boğazını temizleyerek devam etti. “ Ev de yalının tapusu , bankada ki kasanın anahtarı bir de zümrüt kolye var. Mirası reddetmek istedim ama haberimin olmadığı bir kuzenim ile tanıştım avukat geldiğin de . Kendisi mirası hak etmediğimi ve kesinlikle almamam gerektiğini söyleyip hakaretler edince inadına aldım . Yine de dokunmadım işte. Duruyor evde öyle . “ Bilal düşünceli bir şekilde “ paran var ama kullanmıyorsun . Bu nasıl sikimsonik bir şey lan ? dedi. Yanında ki İrfan ise “ Benim anlamadığım bir şey var. Bu İlyas denen adamın bütün bunlardan nasıl haberi oldu da senin parana gözünü dikti ?” dediğin de hepsi bunu düşünmeye başladı. İrfan haklıydı . Bu ilyas mirası nerden haber almıştı . && Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Ali zorla kucaklayıp koltuğa yatırdığı serhatın üzerine bir örtü ararken bir kaç saat önce öğrendiklerini hazmetmeye çalışıyordu. Aslında Akasyadan ayrılmak için bir bahanesi olmuştu . Bunun için bir miktar sevinmişti de . Ama Serhatın bu olanlardan nasıl etkileneceği , arkadaşlıklarının bozulup bozulmayacağını merak ediyordu. Çünkü serhat sevdiği biriydi ve onun dostluğunu kaybetmeyi istemiyordu . Bazen Akasya ve Serhatın kardeş olduğuna bile inanamıyordu. Kafasında ki düşünceler ile salona geri döndüğün de Özgürü ceketini giyerken buldu. Elinde ki battaniyeyi Serhatın üzerine örtüp doğrulduğun da diğerlerini göremedi. “ Abin ile Bilal nerede ?” Ayşegül odaya girdiğinden beri hareketlerini izlediği adamın gözlerine baktığın da içinden alıp giden ılık bir şeyler olduğunu farketti. Duyguları engelleyemediği bir hızda ilerliyordu . İşin sonu nereye varacak bilmiyordu ve ipin ucu çoktan elinden kaçmıştı. “ Abim Bilal abi ile gitti. Bilal abinin onunla konuşacakları varmış .” Ali şaşkın bir şekilde kaşlarını kaldırdı. Bilal evine birini mi götürmüştü. “ Emin misin ? Bilalin evine mi gittiler ? Sizin eve olmasın ?” Ayşegül kaşlarını çatarak bir an emin olamadan düşündü. İkisi giderken ne demişlerdi ? Bilal, abisinin kolundan tutup kaldırmış ve “ Biz benim eve geçelim konuşacaklarım var abinle . “ demişti. Ayşegül hızla kafasını salladı hatırladıkları ile . “ Evet Bilal abinin evine gittiler .” Ali tekrar şaşkın bir şekil de kıza baktı. Bu gün kendisini şaşırtacak şeyler duyuyordu ve kafası allak bullak olmuştu. “ Ben de gideyim artık .” Ali hazırlanmış kıza bakarak kafasını yana eğdi. Akasya ile çok vakit kaybetmişti . Artık onu düşünmeyecekti . “ Burda kal. “ Ayşegül şaşkınca “ Ne ?” dediğin de Ali omzunu silkti. “ Burda kal. Bu saatte eve gitme . Abinin anahtarı var mı ?” Ayşegül tereddütlü bir şekilde “ Evet var . Ama yani ben rahatsızlık vermeyeyim şimdi. “ dediğin de Ali “ Ben sen de kaldığım da rahatsızlık mı veriyorum Özgür “ diye sordu. Ayşegül anında kafasını iki yana salladı . “ Tabi ki hayır .” “ O zaman burda kal. Yarın beraber geçeriz kahveye . Abine de mesaj at merak etmesin seni .” Ayşegül omuzlarını düşürerek kabullendi ve giydiği montunu ger çıkardı. Ali ona kısaca bakıp “ Bir kahve yapayım da şu başımız da ki ağrı gitsin “ diyerek mutfağa geçti. Ayşegül ise irfana mesaj atıp Aliyi takip etti. Adam cezveye koyduğu kahveyi karıştırıp ocağı yakarken Ayşegül mutfakta ki sandalyelerden birine oturdu . Biraz sonra Ali elin de iki kahve ile yanına oturduğun da ona kısa bir bakış atıp kahvesini yudumladı. “ Aslında ben içmedim . O yüzden sizin gibi başım ağrımıyor . “ Ali anlayışla kafasını salladı. Kızın içmediğini fark etmişti. Gözleri onun ellerine takıldığında “ Ne kadar zarif ellerin var . Sanki kadın eli gibi “ dedi. Ayşegül duyduğu sözler ile içtiği kahve boğazına kaçınca öksürmeye başladı. Ali ise hafifçe gülerek bir eli ile sırtına yavaşça pat patladı. “ Helal helal. “ Ayşegül bir kaç saniyelik nefessizlik yüzünden kızaran suratı ile Aliye baktı. Ali ise masanın üzerinde ki sürahi den bir bardak su doldurup kıza uzattı. O su yu içerken Ali dirseklerini masaya koyup onu süzdü. “ Aslında sana şöyle bir bakıyorum da Özgür . Pürüzsüz bir yüzün var. Renkli gözlerin . Küçük bir burnun . Boyun kısa. İnce bir belin var. Saçların biraz uzun olsa ve bir de tabi ki memelerin olsa tam bir kız gibi görünürdün .” Ali sustuğun da Ayşegül gözlerini kocaman açarak nefesini tuttu. Ali’nin sözleri kızı resmen şoka uğratmıştı. Zorla yutkunarak kendisini dikkatle inceleyen adama bakmaya devam etti. Ali öyle bir konuşuyordu ki sanki Ayşegülün gerçek kimliğini biliyordu. Kız korkudan bırak konuşmayı nefes bile alamazken Ali bir süre daha onu izledi. En sonunda meraklı bir ifade ile konuştu. “ Çok merak ediyorum Özgür . Eğer erkek olmasaydın ve kız olsaydın. İsmin ne olurdu ? “ Kız ağzı açık bir şekilde adama bir kaç saniye baktıktan sonra kısık bir ses ile fısıldadı . “ Ayşegül “ Alinın dudakları yavaşça iki yana doğru kıvrılıp onu tekrar etti. “ Ayşegül .” Kısa bir an daha korkudan titreyen kıza bakıp daha fazla üstüne gitmemeye karar vererek ayağa kalktı. “ Ayşegül. Tam sana göre bir isim olurmuş. İyi geceler . Odanı hazırladım .” Ali seri adımlarla mutfaktan çıktığın da Ayşegül oturduğu yerde öylece kaldı. Ya Ali gerçeği biliyor ve kızla oynuyordu ya da çok büyük bir tesadüfün içindeydi. && Sabah olduğun da Serhat büyük bir baş ağrısı ile uyandı. Yattığı yerden doğrulduğun da dün geceyi düşündü ama tek hatırladığı yediği muhteşem börekler içtiği içkiler sonrasında bastıran uykusu oldu. Kendini zorlayıp doğrulduğun da tam olarak ayılabilmek için başını iki yana salladı. Kafası kazan gibiydi. Bir süre evin sessizliğini dinledi. Ya kimse uyanmamıştı ya da uyanan kalkıp işe gitmişti. Başını çevirip duvarda ki saate baktığın da öğlen on ikiye geldiğini görünce “ Siktir lan “ diyerek hızla ayağa kalktı. “ İşe geç kaldım ya “ Serhat ceplerini kontrol edip telefonunu bulduğun da patronundan bir çok çağrı olduğunu görünce gözlerini kapatıp kendine küfretti. Hızla kardeşini arayıp açmasını bekledi. “ Hah Akasya . Hemen benim odama gir. Soru sorma bi ya . İşe geç kaldım. Benim dolaptan iş kıyafetlerimden birini koy poşete Ali’nin evine getir .” Serhat kardeşinin söylediği bir kaç kelimeyi dinleyip gözlerini devirdi. “ Evet evet Ali’nin evi . Çünkü burdayım Akasya. Çok konuşma da getir. Ben de duşa giriyorum . Burda hazırlanıp giderim işe . Tabi halen kovulmasıysam .” Serhat telefonu kapatıp hızla duşa girdiğin de tek düşündüğü bir an önce işe gitmekti. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD