4
Ali kulağına gelen tıkırtılar ile gözünü açtığında başına giren ağrı ile yüzünü buruşturdu. Sanki birileri beynine beynine vuruyor gibi hissediyordu .
“ Hay şunu ağzımla içmeyen beynimi sikeyim . “
Ali kendi kendine söylenerek olduğu yerde doğrulurken aynı kendisi gibi söylenen arkadaşlarının sesini duydu.
“ Kafamın içinde filler tepiniyor sanki .”
Serhatın sözleri üzerine yanında oturan Bilal cevap verdi.
“ Senin ki yine iyiymiş. Benim kafamın içinde filler sikişiyor kardeşim .”
Ali gözlerini devirdiğinde başının ağrısı yüzünden bu hareketi bile canını yaktı.
“ Günaydın .”
Üç erkek te Özgürün sesine döndüğünde onun gülümseyen sıratını gördüler .
“ Nasılsınız ?”
Üçü de yüzünü buruşturup cevap vermediğinde Özgür küçük bir kıkırtı ile arkasını döndü.
“ Kahvaltı hazırladım . Bir şeyler yiyin de ağrı kesici vereyim size .”
Üçü de onu onaylayıp ayaklandı. Salondan çıkıp mutfağa girdiklerinde donatılmış masa ile gözleri parladı.
“ Ulan Özgür elin de pek hamarat maşallah .”
Bilalin sözleri ile küçük bşr tebessüm edip onlara arkasını döndü Ayşegül. Çayları doldururken ona dikkatle bakan Aliden habersizdi.
Ali ise dün geceye dair pek bir şey hatırlamasa da beyninde bir görüntü belirmişti birden. Banyo da Özgürün çıplak sırtı gözünün önüne geldi. Pürüzsüz teni. İncecik beli. Elinde olmadan oğlanı arkasından süzdü. Gözleri kalçalarına geldiğinde yutkunarak gözlerini çekti. Başını iki yana salladı. İçinde Tövbe çekip kendine kızdı. Özgür bir erkekti. Ali ise utanmadan bir erkeği süzüyordu. Hemcinsiydi ulan . Onun yaptığı iş miydi şimdi. Keşke kız olsaydı diye düşünmeden edemedi.
“ Al bakalım .”
Ali önüne koyulan çaya baktı. Özgür ellerini geri çekip hemen Ali’nin yanına oturdu. Ali oğlanın çatalı tutan ellerine baktı. Elleri de çok zarifti. Ali’nin gözleri bu sefer de oğlanın yüzüne çıktı. Kahverengi gözleri tabağındaydı. Yanakları tam ısırmalık düye düşündü. Dudakları ise. Sanki kalemle çizilmiş gibiydi. Ali düşüncelerinin gittiği yeri fark edince dehşetle önüne döndü. Yine bir tövbe çekti. Kendisine ne olduğunu anlayamıyordu. 30 yaşına kadar kızlara ilgi duyan adam kendini sorguladı.
“ Ne oluyor bana ya. Allahım sen koru .”
“ Ne dedin ?”
Yanında oturan oğlan ona merakla baktığında Ali “ yok bir şey “
diyerek onu geçiştirdi. Aklından geçen düşünceler canını sıktı.
&&
Ayşegül tam iki haftadır Ali’nin yanında çalışıyordu. Ve halen kovulmamıştı. Bu büyük bir mucizeydi. Hemşirelik dışında bir işte çalışabiliyordu . Ya da belki de Ali ona karşı çok sabırlıydı.
“ Özgür .”
Ayşegül sesin geldiği yere döndü . Masalardan birinde oturan iki adamı gördü. Bu mahallede oturuyorlardı. Artık onları ezberlemişti.
“ İki çay .”
Özgür başını sallayıp çay doldurmaya gitti. Bugün Ali yoktu. Sabah Kahvehaneyi açıp gitmişti. Sabahtan beri Ayşegül yalnızdı. Ama zorlanacak bir işi yoktu. O yüzden rahattı. Eline aldığı tepsiye çayları götürüp adamlara verdi. O sıra da telefonu çalınca bir köşeye geçti. İrfan arıyordu.
“ Efendim canım .”
“ Bülent İstanbul dışına çıktığını öğrenmiş .”
Ayşegül sırtını dikleştirerek gözlerini açtı.
“ Nasıl ?”
“ Zaten burdan gittiğini tahmin ediyordu. Ama nerden öğrenmişse senin Kocaeli otobüsüne bindiğini öğrenmiş. Gelip bana yerini sordular . Bilmediğimi beni de bırakıp gittiğini söyledim. Pek inanmadı. Dikkatli ol lütfen . Her an seni bulabilir . “
“ Siktir ya . Oğlum ne yapacağım ben .”
“ Ne yapıyorsan ona devam et. Sadece dikkatli ol. Unutma sen bir erkeksin .”
“ Tamam . Doğru ben bir erkeğim .”
Ayşegül gerginlikle telefonu kapatırken büyük bir nefes aldı. Çok korkuyordu. O adamın kendisini bulmasından, onu götürmesinden, ölmekten çok korkuyordu .
Binbir düşünce ile akşamı ettiğinde yorgun bir şekilde saate baktı. Nerdeyse on olmuştu . Ali bu saatlerde kapatıyordu. Salona baktığında iki kişinin kaldığını gördü.
“ Beyler kapatıyoruz .”
Adamlar söylenerek ayaklandılar ve gittiler. Ayşegül kasayı kapatıp bulaşıkları yıkadı. Yarım saat daha geçmişti. Etrafa şöyle bir bakıp gitmek için hazırlandı. Işıkları kapatmak için arka tarafa geçtiğinde içeriden adım sesleri geldi. Gözlerini devirerek ofladı. Tam kapatmak üzereyken gelen müşterilere sinir oluyordu. Geri dönüp kim geldiyse göndermek için salona girdiğinde gözleri fal taşı gibi açıldı. Ali ve Bilal kollarından tuttukları Serhatı taşıyorlardı. Serhat’a baktığında yüzünü buruşturdu. Dayak yemiş gibi görünüyordu. Üstü başı da epeyi bir kan olmuştu.
“ Ali ?”
“ Özgür çekil önümüzden arka tarafa taşıyalım .”
Ayşegül kenara geçip yaralı adamı arkaya taşımalarını izledi. Sonra da peşlerinden gitti. Ali’nin Arada dinlenmek için koyduğu kanepeye Serhatı yatırıyorlardı. Bilal “ Oğlum hastaneye gitmeliydik işte . “ diye söyleniyordu. Ama acıdan inleyen Serhat kafasını iki yana salladı.
“ İstemiyorum . Burda yapın işte iki pansuman . Sabaha bir şeyim kalmaz .”
Ali sinirle soluyarak doğruldu.
“ Biz ne anlarız pansumandan lan . “
“ Off”
Serhat başka bşr şey demediğinde Ali ilk yardım kutusunu almaya gitti. Ayşegül gözleri Serhatta “ Ne oldu ?” diye sordu. Cevap ise Bilal’den geldi.
“ Dayak yedi sik kafalı ne olacak ?”
“ Nasıl ?”
“ Ara sokakta Fadiğe laf atmış üç serseri. Bu mal da üçüne birden tek başına dalmış. Geldiğimiz de Allah’ına kavuşturuyorlardı bu iti. “
Ayşegül gözlerini devirirken Ali elinde ilk yardım ile geldi. Çantayı sehpaya koyarken kararsız gözlerle Serhat’a bakıyordu. Ayşegül boğazını temizleyerek ona doğru Adım attı.
“ İsterseniz ben yapayım. Buraya gelmeden önce hastanede çalışıyordum . “
Ali şaşkın Bşr şekilde ona baktığında sadece omzunu silkti.
“ Ne yapıyordun ?”
“ Hemşireydim “
Ayşegül kaşlarını çatarak çantaya eğildi . Açıp içindeki malzemelere bakarken Ali ve Bilal geri çekilerek ona yer açtılar. Bilal “ Oğlum sen sürpriz kutusu gibisin lan .” diyerek hayranlığını belirtirken Ali kaşlarını çatıp arkadaşına baktı. Neden sinirlendiğini anlayamadı. Zaten haftalardır kendi içinde büyük bir savaş veriyordu. Bu yüzden kendisine çok kızgındı .
Ali kendi iç hesaplaşmasını yaparken Ayşegül adamın yüzünü temizleyip gerekli ilaçları sürdükten sonra geri çekildi.
“ Başka acıyan bir yerin var mı ?”
Serhat başını sallayarak alt tarafını gösterdi.
“ İtler benim küçüğe fena vurdular. Çok zonkluyor. “
Ayşegül gözlerini Serhatın gösterdiği yöne çevirdiğinde gözlerini kocaman açarak yerinden kalktı.
“ Ee oraya yapabileceğim bir şwy yok.”
“ Bi baksana oğlum ya belki ciddi bir şeydir. Sonuçta önemli bir parçam .”
Ayşegül hızla başını iki yana salladı. Hayatta bakamazdı.
“ Yok ben bakamam. “ kafasını çevirip Bilal’e baktı.
“ Sen baksana .”
Bilal gözlerini devirerek Serhatın yanına geldi .
“ Ne utanıyorsun oğlum. On da olan sen de de var. Allah Allah. “
Bilal yanına geldiği Serhatın pantolonunu indirirken Ayşegül hızla arkasını döndü.
“ Ne olmuş len ?”
Bilalın bir kaç saniye sesi çıkmadı . Sonrasındaki “ Senin küçük bey mefta olmuş kardeşim .” dediğinde Serhatın acı dolu inlemesi duyuldu.
“ Deme lan öyle . Aliii bi de sen bak .”
Ali kafasını iki yana sallayarak Serhat’a yaklaştığında bir süre o da Serhatın alt tarafını inceledi .
“ Morarmış gibi duruyor .”
Serhat “ Özgürrr . Ulan tıptan anlayan sensin. Bi bak lan. Bir şey olur mu ? Ya çocuğum olmazsa ?” diye üzüntü ile konuştuğumda Ayşegül başını iki yana hızlı hızlı salladı.
“ Yok . Ben bakamam abi kusura bakma .”
“ Lan mal mısın? Adama bak ya resmen sikine basın diye yalvarıyoruz .”
Bilal şaşkın şaşkın konuştuğunda Ali gözlerini devirerek Serhat’a pantolonunu geri giydirdi.
“ Her kes siz mi lan bakmaya hevesli olsun . Ayrıca önemli beş şey yok. Bir kaç gün işerken acır o kadar .”
“ Of ya “
&&
Ayşegül işinde birinci ayını tamamladığında Bilal bunu kutlamak için herkesi Ali’nin evinde içmeye çağırmıştı. Aslında bunun içmek için bahane olduğunun herkes farkındaydı. Neden Ali’nin evinde olduğunu ise herkes tahmin edebilirdi. Geçen sefer Özgürün evindelerdi. Serhat ta ailesi ile yaşıyordu. Eh Bilal de kendi evine kimseyi çağırmıyordu. Geriye Ali kalıyordu .
Ayşegül ve Ali kahvehaneyi kapatıp evlere dağıldılar. Ali kendi evine giderken bir aydır olduğu gibi yine Özgüre garip garip bakıp kapıdan girdi. Ayşegül ise ağır adımlarla kendi evine doğru yürüdü. Kafasını yana çevirdiğinde köşeyi dönen Akasyayı gördü son anda. Kız Ali’nin nişanlısıydı. Hem de ev sahibinin kızı olan Fadiğin arkadaşıydı. Onunla bir kaç kere denk gelmişti. Ancak Ayşegülün dikkatini çeken ise Akasyanın hemen arkasından köşeyi dönen adamdı. Ayşegül o adamı daha önce görmüştü ve Ali onun Tekin biri olmadığını söylemişti. Ayşegül önce emin olamasa da sonra dan kızın başına bşr şey gelir korkusu ile köşe başına doğru hızlı adımlarla ilerledi . Aslında kızı sevmiyordu . Nedeni ise basitti . Ali ile nişanlıydı. Ali ile nişanlı olması onu neden ilgilendiriyordu . Çünkü Ayşegül Aliden etkileniyordu . Ama tabi ki bu konuda yapacağı bir şey yoktu. Özellikle Ali kendisini erkek zannederken .
Ayşegül düşünceler içinde ilerlerken İlyas denen adamın bir inşaata girdiğini gördü. İyice kararmış olan hava da Ayşegül korkarak etrafına bakındı. Bir duvar kenarında gördüğü odun parçasını eline aldı ve sessizce inşaata girdi. Korkudan elleri titriyordu ama vazgeçmedi. Tehlikede olan hemcinsine yardımcı olacaktı. Ne olursa olsun.
“ İlyas “
Ayşegül boğuk bir ses duyduğunda kaşlarını çatarak bir kat çıktı. Görüş açısına iki beden girdiğinde elindeki sopayı iyice kavradı.
“ Yavrum bu gün niye açmadın aradığımda ?”
Ayşegül duyduğu sözlerle olduğu yerde bir an kaldı. Ne demişti o adam ?
“ Abim yanımdaydı. Hem ben sana ne dedim ? Gün için de beni arama. Abim anlarsa seni de beni de yaşatmaz .”
Ayşegül duydukları ile kaşlarını kaldırdığında şaşkınlıkla yutkundu. Ne oluyordu lan burda ?
“ Sen de ne korkaksın ha. Abin salağı kimin umrunda . Yine dövdürürüz gerekirse .”
Akasya sarıldığı adamdan biraz geri çekildi bu sözlerle. Sesi olabildiğince trip kokuyordu.
“ Deme öyle . Abim o benim .”
“ Her neyse . Gel yamacıma uzaklaşma . Özledim ulan .”
Akasya uzaklaştığı bedene tekrar yaklaştığın da Ayşegül sessizce bir adım geriledi. Bu iğrençliği daha fazla izleyemeyecekti.
“ Bulabildim mi paraların yerini ?”
İlyasın sesi ile Ayşegül tekrar adımını durdurdu. Sessizce bekledi. Akasyanın konuşmasını dinleyecekti.
“ Hayır. “
“ Kaç ay oldu Akasya . Al artık şunları da bitirelim şu oyunu . Yoksa gerçekten evleneceksin o adamla ve ben katil olacağım .”
“ Aşkım ben elimden geleni yapıyorum. Ama Ali çok ketum . Altı ay oldu adamın elini bir iki kere zor tuttum. Evine hiç sokmuyor ki beni . Bir girebilsem bulacağım her şeyi .”
İlyasın derin bir nefes aldığını duydu. Sonra da Sinirli sesini .
“ Elini çabuk tut Akasya. Ali denen herifin nesi varsa alacağım ..”
“ Neden ondan bu kadar Nefret ediyorsun ?”
İlyasın sesi bu soru üzerine kesildi. Bir süre konuşmadı . Sonrasında Ayşegül öpüşme sesleri duyduğunda onların konuşmayacağını anlayıp geldiği gibi sessizce geriye döndü. İnşaattan çıktığında kafası allak bullaktı.
“ Ne yapacağım ben şimdi ?”
&&
Ayşegül düşünceler içinde geçirdiği saatler sonunda belki de onuncu defa çalan telefonuna göz ucu ile baktı. Bu Sefer de Ali’nin ismi yazıyordu. Bir saattir aralıklarla Ali , serhat ve Bilal onu arıyorlardı. Normalde iki saat önce buluşmuş olmaları lazımdı ama Ayşegül öğrendiklerinden sonra onların yanına gidemedi. Ne Aliye Nişanlısının gerçek planlarını söyleyebilirdi ne de Serhat’a kardeşinin hainliğini anlatabilirdi. Gözlerini çaresizlikle kapattığında bu Sefer de kapısı çalmaya başladı. Ağlamaklı bir ses ile inleyerek uzandığı yerden kalktı. Kimin geldiğini biliyordu. Arkadaşları onu merak etmiş olmalıydı. Kararsızlık ile ayağa kalkıp kapıya gitti. Kilidi çevirip açtığında ise karşısında üç adamı buldu. Ali , serhat ve gevşekçe sırıtan Bilal .
“ Niye açmıyorsun oğlum telefonlarımızı ?”
Serhat söylenerek içeri girdiğinde Ayşegül tedirgin bir şekilde onları izledi. Bilal de geçip oturduğunda Ali yanından geçerken oğlana göz kırptı.
“ Neyin var ?”
Ayşegül “ Yok bir şey “ diyerek onu geçiştirip kapıyı kapattı ve Ali ile göz göze gelmemek için hızla salona geçti. Ali ise bu duruma şaşırarak arkasından ilerledi. Sonunda Dördü de salonda oturduğunda hepsi sessizce bir birine bakmaya başladı ancak bu sessizlik sadece beş dakika kadar sürdü . Çünkü Bilal yine dayanamayıp küfrünü konuşturmuştu.
“ Lan birazdan birbirimizi sikecek gibi ne suratımıza bakıp duruyoruz . “ Ardından Özgür olarak bildikleri Ayşegül’e döndü . “ Lan gavat. Kaç saattir arıyoruz seni . Neden açmıyorsun ? Gelmedin de buluşmaya .” diye sinirle söylendi.
Ayşegül ise ömrü hayatında duymadığı küfürlerin toplamını şu bir ay da duymuş olarak bıkkınca Bilal’e baktı.
“ Rahatsızdım biraz .”
Ali endişe ile oturduğu yerde dikleşti.
“ Hasta mısın ? Ayrılırken iyiydin.”
Ayşegül kaçamak gözlerle Aliye bakıp kafasını çevirdi.
“ İyiyim. Sadece başım çok ağrıyordu. Telefon da sessizde o yüzden duymadım .”
Ayşegül lafını bitirdiği sıra da Ali genç oğlanı dinleyip gözlerini kısarken iki haftadır olduğu gibi istemsiz bir şekilde özgürün vücudunu süzdü. Gözleri göğsüne geldiğinde ise kaşları çatıldı. Kafasını sallayıp tekrar dikkatle baktı. Meme ucu muydu lan o ? Ali şaşkın bir şekilde Özgürğün yüzüne bakıp tekrar göğsüne döndü. Harbi harbi meme ucuydu.
“ Nasıl ya ?”
Ali kendi kendine söylenirken Serhat oturduğu yerde rahatsızca kıpırdanıp kalçasını kaldırdı ve üzerine oturduğu şeyi çıkarıp havaya kaldırdı.
“ Bu ne lan ?”
Ayşegülün bakışları Serhatın elindeki korsesine kaydığında gözleri kocaman açıldı ve refleks ile elleri göğüslerini buldu. Çıplak göğüsleri elllerine gelince içinden küfür ederek sırtını eğdi ve kazağını bollaştırmaya çalıştı. Akşam duydukları yüzünden aklı o kadar karışmıştı ki eve geldiğinde çıkardığı korseyi takmayı unutmuştu. Hızlıca ayağa kalkıp Serhatın elindeki korseyi alıp arkasını döndü.
“ Ara ara belim ağrıyor da . Destek için bazen belime sarıyorum .”
Ayşegül konuşarak salondan çıktığında Bilal arkasından gülerek “ Değişik bu oğlan ha “ diyerek dalga geçmişti. Yaklaşık on dakika sonra elindeki tabaklarla salona geri giren Ayşegül ile Bilal hemen ayağa kalkıp salondaki küçük masaya doğru adımladı.
“ Yine döktürmüşsün lan . Kız olsan alırdım kendime yeminle .”
Ayşegül dünden yaptığı böreği ve tatlıları masaya koyarken “ Mal mıyım ben abi. Nereye alıyorsun hayırdır ?” dediğinde Serhat ona gülerek masaya yaklaştı. Ali konuşan üçlüye dikkatle bakarken gözleri yine oğlanın göğsüne kaydı ama az önce gördüğü manzara şimdi yoktu. Oğlanın önü dümdüzdü. Bu sefer ani bir kararla Özgürün bacak arasına baktığında yine kaşları çatıldı. Üzerinde eşofman vardı ve önü düzdü. Tamam ereksiyon olmadan zaten fazla belli olmazdı ama yine de hafif bir çıkıntı olmalıydı. Ama yoktu işte .
“ Bu nasıl erkek lan “
Ağzının içinde söylenerek onlara yaklaştığında Ayşegül gülümseyerek çayları getirmeye gitti. Ancak Ali aklına takılan şey yüzünden oğlanı takip etti. Özgür çayları doldururken yanına gidip kalçasını tezgaha dayadı. Oğlan bardaklara çay doldururken göz ucuyla ona bakıp geri işine döndü. Ali kollarını göğsünde bağlarken dudaklarını yalayıp konuştu.
“ Neden yalan söyledin ?”
Ayşegülün bşr an eli titrediğinde demliği kaydırdı ve çay tezgaha döküldü.
“ Off “
Hemen eline bşr bez alıp tezgahı silerken onu dikkatle izleyen adama cevap verdi.
“ Ne yalanı söylemişim ?”
“ Sen telefonunu sessize almazsın. Bu akşam bizden kaçmanın başka bir nedeni var .”
Ayşegül başını iki yana sallayıp ona döndü.
“ Yalan söylemedim. Ben de insanım unutmuşum işte .”
Ali kollarını çözüp dikleşti.
“ Öyle diyorsan öyledir. “ Diyerek içeriye gitmek için hareketlendi ve kolunu savurarak yanlışlıkla oğlanın bacak arasına elini çarptı. En azından Ayşegülün düşündüğü buydu. Zaten bir şey hissetmediği için kafaya takmadan tepsiyi almak için döndü.
Ancak Ali düşünceli bir şekilde salona geçip oturdu. Eline hiç bir şey gelmemişti. Olması gereken çıkıntı yoktu. Salona elinde tepsi ile giren oğlana baktı tekrar .
“ Çok mu küçük acaba çavuşu “
Ali yine kendi kendine mırıldanırken oğlanlar muhabbete başlamıştı bile.
&&&