Püren, okuldan gelir gelmez arkadaşı Işıl ile birlikte odasının yolunu tuttu. Abisi ve Armi gelmeden hafta sonu gerçekleşecek olan imza gününe kaçma planının üzerinden bir daha geçmek ve Işıl'a ev yemeği yedirmek için son dersi ekip, eve gelmişlerdi. Odaya girdiklerinde ise önce donup kalmış sonra da avazı çıktığı kadar bağırmıştı.
Püren'in odasından yükselen çığlıkla, Armina bazayı kapatıp yatağının örtüsünü düzeltti hemencecik. Eski kitaplarından birini eline aldıktan sonra yatağa uzanırken, Püren'in acı çeken sesi evde yayılmış ve Armina'ya kadar gelmişti yine.
"Posterlerim, zavallı posterlerim! Aren'im, ne oldu sana? Kim yaptı bunu? Nasıl kıydılar? Vicdansızlar!"
Armina, çoğu posteri karalamıştı. Kimine bıyık sakal, kimine de sivilceler çizmişti. Bazısının dişini de siyaha boyamıştı. Bir kaç posteri de hırsını alamayıp paralamış ve odada ne kadar dergi varsa toplamıştı.
Püren, hırsla elinde parçalanmış dergilerle odasına daldığında, yatağında yan dönüp başını sağa sola salladı.
"Sen mi yaptın?" diye bağıran Püren'in gözleri dolmuştu. Armina, dudağını dişleyip nefesini ince bir şekilde salıverdi. "İspir yaptı. Çok sinirlendi. Biliyorsun, derslerine yoğunlaşmanı istiyor ama senin vizelerin başka şeylere yoğunlaştığını bağırıyor... Bir daha Aren lafı edersen, harçlıklarını keseceğini de söyledi." diyerek kıvırmaya çalışırken, odanın açık kapısından içeriye İspir ve İspir'in sırtına atlamış Güzide girdi.
"Açılın yeni ev arkadaşınız geldi." Güzide'yi bacağından çekerek neredeyse yatağa fırlatan İspir, tartışan kızların ona dönmesi ile kaşını kaldırdı. "Ne oldu yine? Niye birbirinize girdiniz?"
"Abi, posterlerimi karalamışsın! Dergilerim de gitmiş... Harçlığımı da kesecekmişsin?"
Püren'in sesi, ağlamaklı çıkıyordu. Abisi hep kızardı ona ama hiç bu kadar ileri gitmemişti. Püren, göz ucuyla dudağını ısıran Armina'ya baktı. Armi ise gözlerini kaçırıp arkadaşı Güzide'ye döndüğünde, dikkatini yine abisine çevirdi.
"Artık zamanı gelmişti. Toparla kendini..." deyip odadan çıktığında, iç çekip başını eğdi. Gözleri sulanmıştı.
"Yapma ama... Ağlama be kızım! Elin adamı için ağlamaya, hele ki abin ile kötü olmaya değmez." diyen Armi, kapının kenarında sessizce onları izleyen Işıl'ı görünce gülümsemeye çalıştı. "Sen arkadaşın ile ilgilen, biz de ufak bir alışveriş yapıp geleceğiz Güzide ile. Bundan sonra Güzide bizde kalacak."
Son cümleye kadar başını boş boş sallayan Püren, kıvırcık saçlarını savurarak başını hızlı bir şekilde Güzide'ye çevirdi.
"Evet, bundan sonra burada kalacağım. Hem sevgili İspir'ime de yakın olurum. İspir, neredesin aşkım?" diyerek odadan çıktı.
Armina, Güzide'nin sevgili merinosu sinir etmek için bu şekilde davrandığını biliyordu. İspir ile sevgili olmaları olası bile değildi ama tanıştıklarından beri Püren ve arkadaşı Işıl ile anlaşamıyordu. Sırf onları sinir etmek için İspir'e bu şekilde hitap ettiği zamanlar oluyordu. İlk seferi hariç, İspir belirli bir tepki göstermemişti onun bu hareketine. O da biliyordu Güzide ile aralarında bu şekilde bir ilişki olamayacağını. İlk seferinde yemek yiyorlardı ve ufak bir boğulma tehlikesi geçirmişti.
Püren, sinirle söylenerek arkadaşının kolunu tutup odasına gitti. Armina, o çıktıktan sonra cebine telefonunu, anahtarlarını ve biraz da para alarak salona geçti. Birkaç kelime konuştuktan sonra Güzide'nin eşyalarını odasına taşıdılar. Sonrasında da akşam yemeği için alışverişe çıktılar.
"Kural 4: Nazik yürü!"
"Bugün Aren'i unutabilir miyiz? Normal bir akşam geçirmek istiyorum." diyen Armina, her zamanki lakayt yürüyüşüne devam ederken, arkadaşı koluna asılıp onunla birlikte yürümeye başladı. "Tamam, ama bir fikrim var! Gel şu benim lokantanın yemeklerini bir deneyelim bugün. Hem farklı bir şeyler yemiş oluruz hem de size hediyem olur. Biliyorum, hediye falan kabul etmezsiniz ama en azından bir yemek ısmarlayabilirim değil mi size?"
Armina, bir kaç saniye durup karar vermeye çalıştı. Sonra da gülümseyerek "Kızım daha önce söyleseydin ya buraya kadar gelmek zorunda kalmazdık." dedikten sonra ekledi. "Yine de ufak bir alışveriş yapmamız lazım. Kahvaltı için bir kaç şey almak istiyordum."
***
"Bu çocuk okumaz Armi."
Güzide'nin sesi ile kendine gelen Armina, gülümseyerek elindeki kâğıtlara baktı. Elinde sekiz maça ve beş kupa vardı. Maçalar As ile başlıyordu ve altı maçaya kadar hepsi ona gelmişti. Bir tek yedili eksikti. Kupaların da As harici tüm büyükleri ondaydı. Onlu kupayı öne sürdüğünde, As'ı da düşüreceğini tahmin ettiği için gülümsedi. Eli rahat on alırdı. Belki on bir bile alırdı. Batak tarihine yeni bir skor yazdıracağını düşünerek dudağındaki gülümsemeyi diğerlerinin görmesi için başını kâğıtlarından kaldırdı. İspir, Işıl ve Güzide'ye tek tek baktıktan sonra "On bir alırım." Dediğinde, diğerlerinin yüzü düştü. Akşam yemeği yenmiş, zaman geçirmek için bir şeyler yapmaya karar vermişlerdi. Ve şimdi de yere oturmuş batak oynuyorlardı.
"Koz söyle," diyen İspir'e dişlerini göstererek, "Koz maça," dedikten sonra yere kupa onu attı ve gülümseyerek, "Asını çekmeyen yasını çeker!" dedi.
Onun ciddi olup olmadığını anlamaya çalışanlar, gözlerini dikip yerdeki kâğıda bakmaya çalışıyorlardı. Tahmin ettiği gibi As Güzide'den çıktı. Yerdeki dört kâğıdı alan Güzide'ye göz kırptıktan sonra elindeki maça asını yere koydu ve "Koz verin beyler, bayanlar." diyerek, herkesin elindeki kozları toplamaya başladı. Kozları ve kupaları da topladıktan sora karşı takımın yüzü görülmeye değerdi.
"Bir el daha?" dedi sırıtarak.
"Kalsın kalsın! Bir el bile alamayınca eğlencesi yok ki. Sizin gibi kumarbazlarla bir daha batak oynarsam iki olsun."
İspir, yerden kalkıp uyuşan kaslarını esnettikten sonra kızlara bir göz gezdirdi. Bu haftadan sonra sınavları vardı ve hepsi deli gibi çalışmaya başlayacaklardı. Bunu bildiği için biraz eğlenmekten zarar gelmeyeceğini düşündü.
"Kızlar hazırlanın, bir yere gideceğiz. Adam akıllı süslenin de yanımdaki güzelliklerle hava atayım. Biri sarkarsa da stres atmış olurum." diyerek, odasına gitti. Işıl, İspir'in kalkışının ardından seri bir hareketle yerinden kalkıp kızlara bir şey demeden Püren'in odasına koşturdu. Püren, onlara trip attığı için yemek yememiş ve oyuna da katılmamıştı. Eğlenmeyi severdi ama... İspir de bunu bildiği için onun gönlünü almak istemişti.