KAZA MI?

1064 Words
Buralarda kızlara ilk öğretilen şey kocaya saygısızlık etmemekti. Bu o kadar önemli bir kuraldı ki bana anlatacak bir annem olmamasına rağmen benim bile haberim vardı. Yengelerim, halalarım defalarca üzerine basa basa anlatmıştı. En acısıda bunu anlatanların hep kadın olmasıydı. Düzene karşı koyamayan herkes ondan sonrakilerde boyun eğsin istiyordu. Düzen aynı devam edecek ki onlar başaramamış olmayacak. Halalarım benim hep annem gibi asi olduğumu da söylerdi. Aslında sesimin çıktığı yoktu. Çıkarma şansım yoktu ama onlar öyle görüyordu. Muhtemelen annem içinde aynı şey geçerliydi. Kocaya saygı göstermem gerektiğini biliyordum ama işte Botan kocam gibi hissedemiyordum. Nasıl edecektim ki? O da kendini benim değil hala Evin Abla' nın kocası olarak görüyordu. Bana damızlık demişti. Söylediği lafın ne kadar ağır olduğunu ya bilmiyordu ya da bilse bile önemsemiyordu. Aslında ikinci ihtimal daha yüksekti ama işte kalbim sevdiğim adama yakıştıramıyordu. ' Bana hakaret etmek sana hiçbir şey kazandırmaz. Senin yine de bir söz hakkın vardı. Kan parası almayı ya da bu sadece bir kaza demeyi tercih edebilirdin. Burada seçim şansı olmayan benim Botan Ağa. Bana sürekli kabul etmeseydin diyorsun ama asıl sen bir kaza için kan davası çıkarmaya uğraşmasaydın ikimizde bu durumda olmazdık. ' Konuşmaya başlayınca kendimi durduramadım. Sevdiğim adamdan gelen ağır söz canımı yakmıştı. Çok yakmıştı. Botan' ın gözlerinin öfkeden karardığını gördüm. Üzerime doğru yürüdü. Beni dövecek miydi? Dövecek gibi bakıyordu. ' Kaza öyle mi?' ' Evet. Kaza. Evin Abla için hepimiz üzüldük. Kimsenin ona zarar vermek gibi bir amacı yoktu. Abim Evin Abla' yı severdi. Sanki mümkün gibi gözleri daha da karardı. Adeta gece deniz gibiydi. Beni yutacak yok edecekti gözleri. ' Benim karımı kimse sevemez lan! Kimse sevemez!' Bir an durakladı. Bende durakladım. Muhtemelen bir anlığına o unutmuştu Evin Abla' nın öldüğünü. ' Öyle bir sevmekten bahsetmiyorum. Evin Abla kendi evinden çok bizim evde vakit geçirirdi neredeyse. Abilerim onu ablamdan hiçbir zaman ayırmadı. ' Şu an Botan' ı sakinleştirmeye çalışıyordum. Abilerim Evin Abla ile yan yana pek gelmezdi. Sadece gidip gelirken bahçede görürlerdi ama yalan söylemiş sayılmazdım. Herkes gibi Evin Abla' da ailemin gözünde benden değerliydi. Abilerim ablama bir şey alırken onu da düşünürlerdi. Bana hiç alınmayan çikolatalar bile benden daha büyük olmalarına rağmen ablama ve Evin Abla' ya üçer beşer alınırdı. Botan öfkeyle odadan çıktığında rahat bir nefes aldım ama hemen geri döndü. Elinde bir içki şişesi vardı. Beni bileğimden tutup sürüklemeye başladı. ' Bırak beni. Ne yapıyorsun?' dedim ama cevap vermedi. Ne olmuştu? Acaba söylediklerimden sonra vaz mı geçmişti? Beni ailemin evine götürüp kan davası gütmeyeceğini mi söyleyecekti? Bunun için çok geçti. Botan öyle söylese bile o ev bana zindan olurdu. Üç günde dul kalmış birini en fazla yaşlı dullar alırdı ya da kuma olarak giderdi. Ailem bilinen bir aile olduğu için bu tarz taliplerim çok olurdu. Kirmanlı ailesiyle akraba olmak önemliydi. Bir Karahanlı Ailesi olmasakta. Botan beni sürükleyerek arabaya bindirdi. Resmen getirdiği gibi geri götürüyordu. Arabaya bindi. Yazmamı bile alamamıştım. Gerçi Botan' ın da pek umrunda değildi. Gecenin bu saatinde konağın bahçesinde kimse yoktu ama nereye gideceğimizi bilmiyordum. Büyük ihtimalle beni karısı olarak görmediği için saçımı kimin gördüğünü de önemsemiyordu. ' Beni nereye götürüyorsun?' Cevap vermek yerine arabayı çalıştırdı. Hızla konağın bahçesinden çıktı. Bir yandan elindeki içkiyi kafasına dikiyordu. ' Lütfen beni ailemin evine götürme. ' dedim. Adım çıkardı. Adım çok fena çıkardı ve kimse beni dinlemezdi. O kadar çaresizdim ki bana söylediği ağır lafa, gösterdiği tavra rağmen ondan medet umuyordum. Botan cevap vermedi ama bizim evin yoluna da girmedi. Köy yolundan çıktı hatta. Bir yandan içmeye devam ediyordu. Hızlandıkça hızlanıyordu. Korkuyordum. Emniyet kemerini takmaya çalışıyordum. Botan arabaya biner binmez takmıştı ama ben o an bunu düşünecek halde değildim. ' Botan yavaşla lütfen. ' Yine cevap vermedi. ' Botan korkuyorum. ' Sanki korkuyorum dememişim gibi hızı daha da arttırdı. ' Botan yapma. İçkilisin. Hala içiyorsun. Yapma dur artık. ' Gözyaşlarım akmaya başladı. Kendimi tutamadım. Ölümden korkmak değildi benimki. Botan kendini de öldürecekti. Her şeye rağmen kalp sevdiğine kıyamıyordu. ' Botan dur artık. Yalvarırım dur. Bizi öldüreceksin. ' ' Bizi öldüreceğim öyle mi? Az önce kaza diyordun. ' Şimdi anlaşılmıştı derdi. Abimde o gün içkiliydi. Elbette bunun üzeri örtülmüştü. Bizim buralarda işler pek polisle çözülmezdi. Zaten bizim buralara polis sokulsa her evden birini götürürdü. Her evde neredeyse mesleği kaçakçılık olan biri vardı. Bizim evde de abim vardı mesela. Botan' larda var mıydı bilmiyorum ama onların ihtiyacı yoktu zaten. Gerçi bizimde yoktu ama babadan oğula geçmişti işte. Polis bir gelirse herkesin foyası meydana çıkar diye bir de tabii yasalardan çok adetlere bağlı oldukları, hukuktan çok ağa sözüne itibar ettikleri için kendi usulleri ile çözülürdü her şey. Abimde de böyle olmuştu ve bir şekilde arabayı abimin kullandığının üzeri örtülmüştü. Sözde bir çalışanımız kullanıyordu ve o tabii ki içkili değildi. Evin Abla' nın da hızlı olduğu geçmişti kayıtlara. ' Tamam. Anladım. Ne demek istediğini anladım ama dur lütfen. ' ' Kaza diye ahkam kesmek kolaydı. Kanıma kan isteme hakkım olmadığını anlatıp duruyordun. Söz konusu kendi canın olunca nasıl değişti işler. ' Kendi canım değil gerizekalı, senin canın diyemedim elbette. Botan biraz yavaşladı ama sert bir dönüş gerçekleştirdi. O kadar hızlı döndü ki cama yapışmadığıma şükür ettim. Yine hızlıydı ama en azından eskisi kadar hızlı değildi. Konağa geri döndük. Botan yine koluma yapıştı ve beni yukarı sürükleyerek odaya soktu. Benimle başka türlü yürümeyi bilmiyordu. Beni yatağa ittirdi. ' Soyun ve şu iş bir an önce bitsin. Senin tek görevin soyumun devamını sağlamak. Bir an önce hamile kalır ve bana bir erkek evlat verirsen sende bende kurtuluruz. Sana başka kurtuluş yok katil soyu. ' Bu kezde katil soyu olmuştu adım. Ellerim titreyerek elbisemin eteklerini tuttum. Belki benimle gerçekten bu şekilde konuşmazdı ona bir evlat verirsem. Elbisemin düğmelerini açtım ve üzerimden çıkardım. Utanıyordum. Çok utanıyordum. ' Sallanma!' İç çamaşırlarımı da çıkarıp yatağa uzandım. Botan soyunmaya başladı. İlk gece hiçbir şey anlamamıştım. İlk kez bir erkeği böyle görüyordum. Her erkek böyle değildi tahmin etmek zor değildi. Botan' ın inanılmaz bir fiziği vardı. Kolları benim bacaklarım kadardı. Baklavaları vardı. Yani ablam öyle diyordu TV izlerken evde erkek yoksa. Ben genelde kafamı çevirirdim. Ayıp gelirdi bana bir erkeği o şekilde izlemek ama şimdi gözümü alamadım. Öfkeliydi bana karşı ama canının acısı azaldıkça belki değişirdi. Bu dünya umut dünyası değil miydi? İnsan umut etmeyi bıraktığı gün ölmez miydi asıl? Botan iç çamaşırını da çıkarınca gözlerimi kapattım ama göreceğimi görmüştüm ve içimi bir korku kaplamıştı. Büyüktü. Çok büyüktü. Daha önce canım yanmıştı. Görünce canımın neden o kadar yandığını daha iyi anlamıştım. Korktuğumu söylemek hiçbir işe yaramazdı. Botan' ın yaklaştığını hissediyordum ve nabzım deli gibi atıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD