Yolun ortasında durduk. Amacı neydi anlamıyordum. Arabadan indi. Benim tarafıma geçip kapıyı açtı. Beni burada bırakacak hali yoktu. O zaman niye buradaydık? Evin Abla gibi trafik kazasında öleyim diye beni araba altına mı atacaktı? O kadar nefretle bakıyordu ki normalde böyle olaylara kadın karıştırılmazdı ama Botan her şeyi yapacak gibi görünüyordu. Gerçi ona kalsa hesabını abimle görecekti. Nasıl ikna olmuştu acaba? Bizim bildiğimizden fazlası vardı emindim.
' İn arabadan!'
Bir an kolumdan tutup tutmamak arasında kaldı. Sanki bana dokunmak istemiyordu. Daha az önce sürüklemişti ama bundan memnun değildi sanki. İyi ama biz evliydik. Arabadan indim.
' Burayı görüyor musun katil soyu? Burası o şerefsiz abinin katil olduğu yer. Burası benim karımın öldürüldüğü yer. Kendini sakın benim karım olabilecek sanma. Anlıyor musun? Sen asla Evin' in yerini alamazsın!'
Sessiz kaldım. Sanki ben onun yerini almak istiyordum. Sanki hükmü ben vermiştim.
' Cevap ver bana anladın mı? '
' Benim öyle bir niyetim yok. ' dedim zorlukla.
' Olamaz zaten. '
Olamazda neyin tantanasını ediyorsun diyemedim elbette.
' Kararı ben vermedim Botan. Ben sadece karara uydum. Tıpkı senin gibi. '
Anlayacak gibi bakmıyordu yüzüme.
' Yerinde olsaydım ölümü tercih ederdim Kirmanlı Kızı. Abinin pisliğini örtmek için evlenmek yerine ölümü tercih edebilirdin. Bin şimdi arabaya. Sana ölümü özleteceğim yere gidiyoruz ama merak etme ölmeyeceksin. Çünkü sen buna bile layık değilsin. '
Arabaya bindim. Bana kinini kusmak herhalde rahatlatıyordu onu. Karısı olmayacağımı söylediğine göre bana dokunmayacaktı. Sonunda konağa geldik. Arabadan indim. Annesi, babası konağın önünde bekliyordu. Çekinerek onlara yaklaştım , ellerini öptüm.
' Hoş geldin evine. ' dedi annesi.
' Hoş buldum. ' dedim. Hoş bulmamıştım ama o da zaten nezaketen demişti. Botan ailesini bile nikaha getirmemişti. Bu bile gelin olarak görmediğinin göstergesiydi. Ailesi bana nasıl davranacak hiçbir fikrim yoktu. Umudum da yoktu zaten. O sırada süt annemi gördüm.
' Dicle kızım. '
Hemen yanına gidip elini öptüm.
' Süt annem. Annem. ' dedim. Anne deme hasretimi onunla gideriyordum.
' Tebrik ederim kızım. İnşallah çok mutlu olursun. '
O kadar içten söylüyordu ki kötü bir şey diyemedim. Teşekkür ettim sadece. Botan ortada yoktu. Süt annem kolumdan tuttu.
' Hadi kızım evine girelim. '
Botan' ın annesinin babasının da eve girdiğini o an fark ettim. Süt annem konuşmaya devam etti.
' Burası senin evin güzel kızım. Burayı ve kocanı sahiplen. Büyüklerine saygısızlık etme ki zaten etmezsin. Evlilik zordur kızım ama kol kırılır yen içinde kalır. Bu evi yuva yapmak senin görevin. ' dedi yürürken.
Konak üç katlıydı. Süt annem benimle üçüncü kata çıktı. Botan ve annesi de oradaydı. Botan' ın annesi bir kapıyı açtı..
' Odanız burası kızım. Bu kat sizin. ' dedi.
Kızım demesi hoşuma gitmişti ama hiçbir şey belli olmazdı. Genelde kızım diye hitap edilmezdi zaten. Annesi de bana acıyor gibi bakıyordu. Süt annem Botan' ın yanına gitti. Botan elini öptü. Bu beni şaşırtmıştı.
' Botan. Evladım. Müsade et Dicle ile odada beş dakika konuşayım. Biliyorsun annesi yok. Benim konuşmam münasip düşer ancak daha önce imkan bulamadım. '
Süt annem kızına gitmişti. Buralarda yoktu. Ne konuşacağını biliyordum ama sadece konunun ne olduğunu biliyordum. Başka bir bilgim yoktu. Lisede kızlar konuşurdu ama onlarında bir şey bildiğini sanmıyordum. Sağdan soldan duydukları şeyleri abarta abarta anlatıyorlardı. Beni de aralarına almıyorlardı zaten.
' Gerek yok. Bundan sonra bir şey olursa annem halleder. ' dedi. Resmen süt annemi kovuyordu. Süt annem bana hüzünle baktı. Ona bir kez daha sarılamadan gitti. Anlatacak bir şey yok ki diyemedim. Bahoz' un beni kadını yapmak gibi bir niyeti yoktu zaten. Annesi ' Odanıza gir sen kızım. ' dediğinde odaya girdim. Aynı odada kalacaktık ve bu bile nabzımı hızlandırdı. Aslında bunun sebebi artık heyecan değil korkuydu. Botan' ın zehirli dilinden korkuyordum.
Annesiyle konuşuyorlardı ama ses duyulmuyordu. Sonraları sesleri yükseldi.
' Sana bu kızı istemediğimi söyledim anne. ' dedi.
' Yaşı gayet münasip Botan. Benim onun yaşında çocuğum vardı. Seninde baba olma zamanın geldi. '
' Evlen dediniz evlendim. Daha Evin' in kırkı dün çıktı anne. '
' Kader evladım. Kaderin önüne geçemeyiz. Allah verdi Allah aldı böyle isyan edemezsin. Sen bir beysin. Sen yakında ağa olacaksın. Baban yaşlandı yoruldu. Soyunu devam ettirmek zorundasın. '
Sonrasında ne konuştular bilmiyorum. Botan kapıyı öfkeyle açıp gürültülü bir şekilde sertçe kapattığında bir an irkildim. Zehir akıtan yeşil hareleri kahveliklerime baktığında korkudan başımı yere eğdim. Neden gelmişti ki ? Belki de nefretini biraz daha kusmak istiyordu. Annesinin dediğini yapmak için gelmiş olamazdı. Her bir adımında nefes almam zorlaşıyordu. Kalbim freni patlamış bir araba gibi hızla çarparken emreden bir sesle konuştu
-Soyunup yatağa geç Kirman kızı !
Ne yani bana dokunacak mıydı?Annesinin kapının önünde dediklerini fikrini değiştirmiş olmalıydı. Gerçekten soyunu benden mi devam ettirecekti. Buralarda kocaya karşı gelmek büyük suçtu. Belki de karı koca olduktan sonra zamanla öfkesi de dinerdi. Bunun çok örneği vardı buralarda. Evlilikler nice kan davası bitirmişti yüz yıllarca süren. Bizimki kan davası bile sayılmazdı. Öyle olmasın diye yapılmıştı bu evlilik. Şu an ölümüne nefret ettiğimle aynı sofraya oturmuşluğu vardı. Evimize gelip yemek yemişliği vardı. Bir fincan kahvenin bile kırk yıl hatırı yok muydu? Tamam yaşadığı ağırdı. Zordu ama kazaydı. Kimse bile isteye bir şey yapmamıştı.
Gerdekten çok korkuyordum, üstelik ben ne olacak onu bile bilmiyordum. Botan' ın dediğini yapıp utana sıkıla soyunarak iç çamaşırımla yatağa girdiğimde gömleğini ve pantolonunu çıkarıp üzerime geldi. Ben utançtan gözümü kapatıp beklerken iç çamaşırımı kopararak çıkardı, kadınlığımda sert bir şey hissettiğimde korkuyordum. Altında huzursuzca kıpırdandığımda iki elimi başımın üstünde sabitleyip hızlı bir şekilde aniden kadınlığıma girdi,o an kendimi tutamayıp acıdan çığlık attım. Gözümden yaş akarken Botan öfkeyle daha sert davranıyordu. Acıyla yaşlı gözlerimi açtığımda Botan' ın gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Sanki beni görmek istemiyor gibi kapalıydı. Bacaklarımdan süzülen sıvıdan sonra dayanamayıp zar zor çıkan sesimle konuştum
'Acıyor, lütfen.'
'Kes sesini Kirman kızı,sen bu evliliğe evet diyerek cehennemini seçtin ! Her bir gözyaşın bana sadece zevk verir.'
Benim sevdiğim adamın kalbi bu kadar nefret dolu olamazdı. Onu ilk gördüğüm anla şu an ki kişi arasında uçurum vardı. Ne acı bir kaderim vardı ki ev dediğim iki yerde de sevilmedim. Sevilmemeye alışkındım ama Botan 'ın nefreti bana çok acı veriyordu. Çaresizce sustuğumda işine devam etti,sonunda içimde ılık sıvıyı hissettiğimden bir süre sonra bekledi ve kalkıp üstünü giydi. Ne bana sarıldı ne de öptü, doğru ya böyle şeyleri yanlızca seven insanlar yapardı. Yine de ilk günümüzde bu kadar acı çekeceğimi tahmin bile etmiyordum. Fiziksel acı sorun değildi. Ona alışıktım ama ruhum acıyordu. Botan üzerini giydikten sonra buz gibi bir sesle konuştu.
' Burası senin odan. Karşıda da Evin' imle benim odam var. Sakın ola oraya gireyim deme! Sakın ola bana ait bir şeye dokunma! Sakın ola karımmışsın gibi etrafta dolanma. Ben çağırmadıkça gözüme görünme Kirmanlı!'
Mahsun gözlerle ona bakıp başımı tamam anlamında hafifçe salladığımda odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattı.