-2-

1173 Words
Locada oturmaya devam ediyorduk, Tuana gülme krizine girmişti, -"Yatağımızda fotoğrafları vardı biliyor musun? Hakan'ın bana aldığı saten geceliğimi giymiş." Bulut'a dönmüştü, -"Sen de Hakan gibisin!" Bulut masaya bardağı sertçe vurup, -"Haydaa! Ne alaka kızım? Hakan'ın seni aldattığını bilmiyordum ki! Ayrıca ben neden güzeller güzeli hatunumun üstüne başka gül koklayayım?" Tuana Bulut'la uğraşmayı kesmeyecekti, -"O da böyle söylüyordu, it herifler sizi!" Bulut sinirle soluyup ayağa kalkrak, -"Ben bardayım güzelim." Başımı sallayıp Tuana'ya döndüm, -"Bak canım, Hakan'ın yaptığından Bulut'u sorumlu tutamazsın. İkisi de zıt karakterler, hem Hakan..." Tuana parmağını dudağıma koymuştu, -"Sus! Bana onları savunma Destina!" Ağlamaya başlamıştı, dudağımı ısırıp, -"Atlatacağız, gerçekten bununla yıkılamazsın Tuana." Kafasını sallamıştı, gözyaşlarını silip burnunu çekmişti. Bana sarılıp, -"Barda epey çıtırlar var, bu gece birini yemek istiyorum." Kıkırdamıştım, -"Kafanı dağıt şekerim, bu gece buradayız." Dediğimde yanağımdan öpmüştü, kadehleri tokuşturarak, -"Bulut'la hala nasıl devam ediyorsun? Çok sıkıcı uzun süredir berabersiniz." Dudağımı yalamıştım, sırıtıp -"Seviyorum yani? Sevmesem devam edemezdim değil mi?" Omzunu silkmişti, gözlerime bakıp, -"Bana daha çok ailene inat için devam ediyorsun gibime geliyor, etrafına bak ondan kat ve kat yakışıklılar dolu!" Yutkunmuştum, Tuana ayağa kalkıp, -"Bulut nerede?" İçkimden bir yudum alarak, -"Bardayım demişti, oradadır." Tuana bir süre sessiz kalıp, -"Bir kadınla çok yakın olarak konuşuyor, sana demiştim ikisi de aynı bok diye!" Ağzımdakini püskürtmüştüm, hızlıca ayağa kalkıp Tuana'nın yanına gelmiştim, -"Nerede!" Diye bağırdığımda, Tuana parmağıyla Bulut'u göstermişti. Bulut bir kadınla öpüşüyordu! Ağzım sonuna kadar açılmıştı, merdivenlerden aşağı koşarcasına inmiştim. Tuana arkamdan sallanarak yürümeye çalışıyordu. Sırtımdan aşağı ateş inmişti, bunu bana yapamaz! Bara hızlı adımlarla yaklaşıyordum, Bulut kadını beni gördüğünde ittirmeye başlamıştı, -"Sana sevgilim var dedim! Beni zorla öpmeye kalkıyordu!" Diyerek bağırmaya başlamıştı, kaşlarım çatık bir şekilde onu inceliyordum. Yalan söylediği o kadar aşikârdı ki, hayal kırıklığı yaşıyordum! Tuana omzuma tutunup, -"Seni piç herif, sana asla ısınmamıştım zaten!" Bulut bir anda bize dönmüştü, şaşkınlıkla bana bakıyordu, başımı sağa sola sallayıp, -"Bunu bana nasıl yaparsın!" Bardağı yere atmıştı, -"Ben öpmedim! Bak buradaki insanlar da şahit!" Öptüğü hatun sırıtıyordu, -"Bana iltifat ederken öyle değildi ama tatlım?" Bulut kıpkırmızı kesilmişti, kahkaha atıyordum. -"Barda aldatılacağımı aklımdan bile geçirmezdim! Herkes bizi izliyordu, müzik sesi kısılmaya başladığında, Tuana elimden tutup, -"Arkadaşı neyse o da o! Siktir git Bulut!" Bulut eliyle alnına vurmuştu, barmen öksürüp, -"Hanımlar sakin olun, göründüğü gibi değil ben şahidim." İç çekmiştim, Bulut barmenin kolunu dostane tavırla sıkıp ayağa kalkmıştı, -"Sana bunu yapmam bebeğim, sakin ol lütfen." Tuana saçını düzelterek, -"Belli! Defol git buradan!" Sinirle solumuştum, Bulut'un böyle bir şey yapacağını düşünmemiştim ama biriyle öpüştüğünü görünce güvenim epey sarsılmıştı. Tuana beni sürüklemeye başlamıştı, -"Sen de dikkat et biraz, bunları başıboş bırakınca azıtıyorlar." Elimle alnıma vurmuştum, Bulut arkamızdan yürüyordu, tekrar locaya çıktığımızda, -"Tuana gözlerin bozuk senin! Fazla ağlaklığından olabilir!" Bulut kendini koltuğa atmıştı, Tuana ona dönüp, -"Gözüm üzerinde, bir ters hareketinde daha seni mahvederim!" Bacak bacak üstüne atıp, elbisemi düzeltmiştim, -"Yeter! Birbirinize sarıp durmayın, ikiniz de kesin sesinizi!" İkisi de susmuştu, Bulut bir süre beni izleyip, -"Güzelim bak, bana sarkmaya çalıştı. İstemediğimi ısrarla söylediğimde bir anda dudağıma yapıştı-" Dişlerimi sıkıyordum, -"Tamam Bulut, daha fazla açıklama istemiyorum." Bulut bacağıma elini koymuştu, biraz okşayıp, -"Eve gidelim istersen? Biraz keyfini kaçırdım bunu telafi edeceğim." Gülmüştüm, -"Eve gelmeyi düşünmüyorum, konağa gideceğim." Tuana sessizce bizi izliyordu, Bulut yutkunmuştu, -"Neden? Bu gece evdeyiz sanıyordum." Keyfim kaçmıştı, Bulut'a epeyce kızgındım. -"Eve gelmek istemiyorum Bulut, bu kaçıncı yanlış anlaşılma yoruldum." Kafasını sağa sola sallıyordu, gömleğinin yakasını açıp, -"Destina! Seni aldatacak kadar şerefsiz biri değilim!" Elimi havaya kaldırıp çantamı elime almıştım, -"Bu geceyi daha kötü sonlandırmamaya ne dersin? Lütfen sus." Bulut Tuana'ya bakarak, -"Ulan senin iki dakika çenen hayırlı bir şeye açılsa şaşarım! Senin yüzünden geldiğimiz hale bak!" Tuana ellerini havaya kaldırıp, -"Barda bu kaçıncı 'yanlışlıkla' öpüşmen! Benim yüzümden olduğunu hiç düşünmüyorum!" Bulut hışımla ayağa kalkmıştı, kolumdan sertçe tutup, -"Bana bak! Sana yapmadım diyorum neden inanmıyorsun!" Kolumu ondan kurtarmaya çalışıyordum, -"Kolumu bırak! Kaç defa barda başka kızla 'yanlışlıkla' öpüştün görmedim sanki!" Beni sürüklemeye başlamıştı, -"Bırak beni dedim! Eve gelmeyeceğim!" Bulut kolumu çok acıtıyordu, inlemiştim, -"Sana bırak dedim!" Diye bağırdığımda durmuştu. Arkasını bana dönmeyerek, -"Eve gideceğiz, bunu burada çözemeyiz!" Bodyguard yanımıza gelmişti, -"Hanımefendi bir sorun mu var?" Acıyla yüzümü buruşturmuştum, başımı sağa sola sallasam da adam Bulut'a dönmüştü, -"Eğer hanımefendiyi bırakmazsanız müdahale edeceğim! Derhal bırakın." Bulut iç çekip beni dışarıya sürüklemeye devam ediyordu, kapıyı açtığında flaş patlamıştı! Kolumu hızlıca çekip geri çıkmaya çalışırken Bulut kolumu tekrar kapmıştı, acıyla inlemiştim. -"Bulut! Zorlama!" Bodyguard arkamızdan koşup, -"Beyefendi! Son ikâzım!" Flaşlar patlamaya devam ediyordu, yüzümü çantamla kapatmaya çalışsam da çok geçti! Bodyguard Bulut'un üstüne kapaklanıp yere düşürmüştü, kolumu sıvazlamaya başlamıştım. Bulut küfür edip, -"Arkadaşım sevgilim o! Sana mı soracağım ya bıraksana!" Bodyguard Bulut'un kollarını arkasına kilitlemişti, o sırada magazincilerden biri, -"Destina Hanım, sevgiliniz size şiddet mi uyguluyor?!" Diye bağırdığında yutkunmuştum, kolumu elimle kapatıp, -"Hayır arkadaşlar! İyi geceler!" Hepsi bana odaklanmıştı, herkes aynı soruyu hep bir ağızdan sormaya başlamıştı. Taksiye binip oradan uzaklaşmaya çalışıyordum. Magazinciler taksinin camına yapışıp fotoğrafımı çekmişti. Bulut bodyguardla kavga ediyordu, elimi alnıma götürüp dışarıya baktığım sırada taksi şoförü, -"Nereye gideceksiniz? Söylemediniz efendim." İrkilmiştim, -"Affedersiniz, Hanımpaşa yolundaki Aslanzâde Konağı'na." Şoför kafasını sallayıp gaza basmıştı, sessizce koluma bakıyordum, -"İyi misiniz? Su isterseniz arka koltuğun cebinde var." Gözlerimi kapatmıştım, iç çekip, -"İyiyim, biraz hızlı gidebilir misiniz?" Fotoğrafları babam görmemeliydi! Özellikle Bulut'un kolumu sıktığı fotoğrafları görürse o zaman onu vururdu! Derin nefes alıp su şişesini açmıştım, nefesimi düzene sokmaya çalışarak suyu içmiştim. Bir süre sonra konağa giriş yapmıştık, korumam kapımı açarken, -"Ücretini verir misin, yanımda nakit yok." Daniel elimi tutup, beni dışarıya çıkartmıştı. Çantamı bana uzatıp, -"Şurada ücretiniz, üstü kalsın." Şoför yutkunmuştu, -"Bu çok fazla! Üstünü alın lütfen." Daniel kapıyı kapatıp, -"İyi geceler efendim." Dediğinde taksici başını eğip arabayı çalıştırmıştı. Bana bakıp, -"Nasılsınız Destina Hanım? Babanız sizi çok merak etti." İç çekmiştim, -"Of, sorma Daniel! Yine fotoğrafımız çekildi!" Daniel kaşlarını kaldırmıştı, -"Nasıl yani? Bu yıl onuncu kez manşetteyiz diyorsunuz? Eee bu sefer nasıl deli olacak Demirhan Bey?" Kolumu göstermiştim, -"Galiba sinir krizi geçirecek!" Dudağını ısırmıştı, -"Eyvah! Bence artık Bulut'la görüşmezseniz iyi olur." Başımı sallamıştım, ayaklarım ağrıyordu. Topuklularımı çıkarıp elime almıştım, yürümeye başladığımda, -"Aç mısınız? Yemek hazırlatayım." Daniel yanımdan yürüyordu, -"Midem biraz bulanıyor, fazla kaçırdım sanırım." Kapıyı açıp, içeri girmem için yana çekildiği sırada, -"Size naneli bir çay iyi gelir, gelin lütfen." Yüzümü ekşitmiştim, o çaydan nefret ediyordum ama midemi rahatlatıyordu. İçeriye girip, mutfağa yönelmiştik. Kendimi sandalyeye bırakıp, -"Resmen dördüncüye başkasıyla öpüşürken yakalıyorum inanabiliyor musun!" Ayakkabılarımı yere atmıştım, Daniel sıcak suyu fincana dökerken, -"Babanızın dediği kadar var demek ki?" Gülmüştüm, -"Bir kere de beni savun Daniel! Sürekli babam haklı zaten!" Sinirlerim boşalmıştı, Daniel nane kokan fincanı önüme koyduğunda burnumu kırıştırmıştım, -"Çok kötü kokuyor!" İçine limon suyu da eklemişti, -"Midenize iyi gelecek, en azından gece kusmazsınız." Koklamadan içmeye çalışıyordum, her içtiğimde ağzım kamaşıyordu. Daniel tezgaha dayanmış bir şekilde beni bekliyordu, fincandaki çayı burnumu tıkayarak bitirmiştim. Bunu içmek gerçekten çok acı vericiydi! -"Ben dinleneyim, kafamı toparlamam gerek Dan, çay için teşekkürler." Daniel fincanı alırken bana göz kırpıp, -"İyi geceler Destina Hanım, sabah gazeteleri yok etmeye çalışırız." Gülmüştüm, ayakkabılarımı elime alıp mutfaktan ağır adımlarla çıkmıştım. Ayaklarım aşırı şişti, merdivenden çıkmaya çalışırken epey zorlanıyordum. En sonunda büyük bir gayretle yukarı çıkmıştım. Odamın kapısını açıp içeriye girdiğimde derin bir nefes alıp, -"Sonunda evdeyim! Ne geceydi ama!" Diye iç geçirerek kendimi yatağıma attım. Şimdi ne olacaktı peki?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD