-3-

1381 Words
Saçlarımın usulca okşandığını anımsamıştım, yorgunluktan gözlerimi açmak istemiyordum. Sırtımı döndüğüm sırada, -"Destina, günaydı kızım." Bu annemdi...Sonunda gözümü araladığımda, -"Makyajla uyumuşsun? Neler oldu gece baban aşağıda sinir krizi geçiriyor." Yapışan kirpiklerimi parmağımla ayırmaya çalıştığım sırada, -"Daniel! Gazeteleri ortadan kaldıracaktı...Anne neler olmadı ki!" Annem yataktan yavaşça kalkıp, -"Sen inene kadar ben sakinleştiririm onu." Dediğine derin bir nefes almıştım, yatakta doğrulduğum sırada midemde bir karışıklık hissetmiştim. Midem o kadar kötü bulanıyordu ki! Tanrım gece çok mu kaçırmıştım! Öğürdüğüm anda elimle ağzımı kapatıp koşarak banyoya girmiştim. Klozete yapışıp, birkaç defa kustuktan sonra yerde oturmaya başlamıştım. Hala midem bulanmaya devam ediyordu! Sifonu çekerek yavaşça ayağa kalkmıştım, ağzımı suyla çalkalayıp kendimi duşa attığımda o akşamdan kalma hissim az da olsa geçmiş gibiydi. Saçlarımı kurutup, salaş bir topuz yaptıktan sonra rimelimi sürüp banyodan çıkmıştım. Fazla eğilmemeye çalışıp, gri eşofmanımı giydiğim sırada, -"Destina! Girebilir miyim kızım?" Gelen babamdı...Koyu renk bol tişörtümü üstüme geçirdiğimde, -"Evet baba, girebilirsin." Babam kapıyı sertçe açmıştı, kesin hapı yuttum! Kaşları çatık bir halde koltuğuma yürüyordu, elindeki gazeteyi kucağıma bırakıp, -"Hani ayrılmıştınız! Destina bana neden yalan söylüyorsun!" Gazeteye bakmıştım, "Destina Aslanzâde'nin gizli kalamayan aşkı! Demirhan Aslanzâde'nin biricik kızı Destina gece hayatında her an göz önünde, kameralardan asla saklanmayan ikilinin arasında herkesin önünde kavga çıktı!" Gazeteyi buruşturup, -"Baba zaten ayrıldık, dün ilişkimiz tamamen bitti şu koluma bak!" Dişlerini sıkıyordu, -"Onun hesabını ben göreceğim, o yasaklı evinize de korumaları gönderdim eşyalarını alacak! Bir daha yakınında görmeyeyim!" Odamdan çıkmıştı, derin bir nefes alıp arkama yaslanmıştım. Başım o kadar ağrıyordu ki, ağrı kesici alsam iyi olurdu diye aklımdan geçirmeye başlamıştım. Ağır adımlarla odamdan çıkmıştım, parmaklarımla alnıma masaj yaparak aşağı iniyordum. Etraf epey sessiz görünüyordu. Salona girdiğimde annem kahvesini içiyordu, -"Ne var ne yok tatlım?" Omuzlarımı havaya kaldırmıştım, -"Bildiğin gibi işte anne, herhangi bir değişiklik yok." Annem yüzümü incelemeye başlamıştı, -"Solgun görünüyorsun, hasta mısın?" Yemek masasının kenarına oturup, kahvaltı tabağını elime almıştım, -"Başım ağrıyor açıkçası midem de kötü, babam nerede?" Annem fincanını masaya koyup, -"Sizin işlerinizi sildirmeye gitti, tatlım bak aranızda ciddi bir şey yok değil mi? Ayrıldık diyorsun ama-" Tostumdan küçük bir ısırık almıştım, -"Anne, ayrılacağız gibi görünüyor. Bulut'la seks yapmak evet hoş ama geri kalan hiçbir şeyden zevk almıyorum." Annem sırtını koltuğa dayamıştı, -"Ne gibi? Umarım istenmeyen bir durum yoktur canım hamilelik için çok gençsin." Derin bir nefes almıştım, -"Ben yetişkin biriyim anne 21 yaşındayım, neler yapıp yapmayacağımı biliyorum." Koyu renkli gözlerini kısmıştı, -"Ah ah, bir de gözümde büyüsen! Kahvaltını güzelce et ben derneğime gidiyorum, bugün müzayede satışımız var." Annem ayağa kalkıp, salondan tam çıkacakken, -"Babanı kızdıracak bir şey yapma! Bu sefer tutamam." Sinirle solumuştum, annem öpücük gönderip evden çıkmıştı. Babam da zaten hep kızmaya meraklıydı zaten! Tostumu yemeye devam etmiştim, kapı çaldığında, -"Ben bakarım Destina Hanım, siz yemeğinizi yiyin." Bu Daniel'di. İstifimi bozmadan kahvemi içmiştim, -"Destina içerde mi!" Göz devirmiştim, gelen Bulut'tu. Ayaklarımı ileri geri sallayarak onları izliyordum, -"Sizi görmek istemiyor Bulut Bey!" Bulut kapıya eliyle vurup, -"Destina! Bu ilişkiyi bu kadar boktan şekilde bitiremezsin!" -"Bakın zorluk çıkartmayın, sizi görmek istese gelirdi değil mi!" Daniel bana bakıyordu, kafamı sağa sola sallayıp kahvemi içiyordum. Kapıyı sertçe kapatmıştı. -"Bu böyle gitmez! İsterseniz hepimiz müdahale edelim." Masanın üstünden inmiştim, kahve fincanımı masaya bırakıp, -"Bekle Dan, hala bağırıyor!" Daniel yüzünü buruşturmuştu, Bulut kapıya vurmaya devam ediyordu. Aniden kapıyı açmıştım, Bulut yere kapaklanmıştı, -"Lanet olsun! En sevdiğim pantolonum!" Kahkaha atıp Bulut'un yüzüne tiksinen bir bakış atmaktaydım. -"Ne var Bulut! Zaten başım ağrıyor bir de seni dinlemek istemiyorum." Bulut yerden kalkıp, üstünü silkelemişti, -"Sana çiçek aldım, dün gece için özür dilerim." Dan benden önce davranıp çiçeği almıştı, Bulut bozulsa da belli etmemeye çalışıp, -"Ben seni hep sevdim! Bana son bir şans verebilirsin bence!" Derin bir nefes alıp gülümsemiştim, Bulut dudağıma yaklaşırken, -"Hayır! İlişkiden çok sıkıldım, beni seks bebeğiymişim gibi hissettiriyorsun ayrıca kaçıncıya başka hatunlarla öpüşürken yakaladım seni!" Bulut elimi tutmuştu, -"Bak güzelim öyle bir-" Daniel Bulut'un elini sıkıp benden uzaklaştırmıştı, acıyla inleyip, -"Destina!" Daniel, Bulut'u yaka paça dışarı çıkartmıştı. Bahçede hala bağırmaya devam ediyordu, sinirle solumuştum. Bekarlığı epey özlediğimi anımsayıp, Tuana'yı aradım, -"Alooo! Naber şekerim?" Tuana'nın neşeli ses tonu kulaklarımda yankılanmıştı, -"Bıraktığın gibi tatlım, parti verelim mi?" Kahkaha atmıştı, -"Bulut'a tekmeyi basmışsın! Sabahtan beri beni arıyor bıktım, onu terk etme partisini verelim!" Sırıtmıştım, -"Akşama neredeyiz? Yeni açılan bara gidelim." Tuana çığlık atıp, -"Tamam! Akşama kadar kuaföre gitmeliyim öptüm!" Telefonu yüzüme kapattığında gülmüştüm, başımın ağrısı hala geçmediği için, -"Dan! Ağrı kesici alabilir miyim?" Daniel kapı eşiğinden beni süzmüştü, -"Tabii, bir dakika." Bulut mesaj atmaya başlamıştı, mesajlarını engelleyip arkamı döndüğümde elinde su ile bana bakan Daniel'le göz göze gelmiştik. -"Yapmamı istediğiniz başka bir şey var mı?" Bana uzattığı ilacı dudaklarıma yerleştirip, suyu içtikten sonra, -"Şu anlık yok, akşama parti için çıkacağım babama yumuşak bir dille anlatırsın değil mi?" Dudağını ısırıp, -"Bulut?" Başımı sallamıştım, -"O yok, şu anlık sadece Tuana'yla gideceğiz." Elimdeki su bardağını alıp, -"Tamam, babanıza durumu ileteceğim." Salondan çıkıp, merdivenlerden tırmanmaya başladığımda üstümdeki tişörtü çıkartmıştım. Telefonumdan saate baktığımda, tam iki buçuktu. Küvet keyfi yapmam için hiçbir engel yoktu! Odama girdiğimde tişörtü yere atıp, eşofmanımı da bir çırpıda çıkartıp etrafa savurdum. Büstiyerimi ve çamaşırımı da yere attıktan sonra banyoma girmiştim. Ilık suyu açıp, küvete dolmasını beklerken, çikolatalı banyo bombasını alıp küvete attım. Su tamamen dolduğunda, musluğu kapatıp yüzüme maskemi sürmüştüm. En sonunda rahat bir şekilde kendimi küvete bıraktığımda, çikolata kokusu etrafı sarmıştı bile. Gözlerimi kapatıp, biraz gevşemeye çalışıyordum. Suyun ılıklığı adeta uykumu getirmişti, içimin hafif geçtiği sırada kapı aniden açıldığı için irkilerek; -"Dan! Banyoma böyle giremezsin!" Gözlerim kapalı bir şekilde uzanmaya devam ediyordum, -"Şey- lavanta çayı yapmıştım ses gelmeyince endişelendim üzgünüm." Yutkunmuştu, -"Tamam, oraya bırak içerim. Teşekkür ederim." Hızlı bir şekilde hareket ettiğini anlamıştım. Fincanı küvetin hemen yanındaki masaya bırakmıştı. Uykum kaçtığı için küvette doğrulmuştum, fincanı parmaklarımla kavrayıp tekrar yerime döndüm. Çayımı içip, zihnimi boşaltmaya çalışıyordum. Telefonum çalmaya başlamıştı, -"Ah! Bir küvet keyfi yaptırmadınız!" Diye söylenirken, fincanı bırakıp telefonumu almıştım. Arayan Tuana'ydı. Aramayı cevaplayıp, -"Efendim Tuana, ne oldu!" Tuana boğazını temizlemişti, -"Tarık Onur'u da getirecekmiş, hayır diyemedim." Onur kimdi? Tarık Tuana'nın abisiydi, ama...hayır dersem üzülecek bir hâli var gibiydi. -"Pekâla, sorun değil akşama görüşürüz canım." Telefonu kapatıp, çayımı içmiştim. Midem bulanmaya başlamıştı...Akşamdan kalmalığım çoktan geçmiş olmalıydı! Biraz arkama yaslanıp rahatlamaya çalışmıştım, bir anda reglimin geciktiği aklıma gelmişti! Hayır hayır hayır bu olmamalıydı, doğum kontrol haplarımı aksatmadan alıyordum! Küvetten hızlıca kalkmıştım, makyaj çantamdaki doğum kontrol haplarını saydığımda eksik veya fazla yoktu! Normaldi, regl döngümü hesapladığımda ise iki hafta gecikme vardı! Bornozumu giyip, odama geçmiştim. Bir yerde gebelik testi olmalıydı ama nerede! Hışımla odamın her bir yerini arıyordum, dolapta yoktu. Makyaj masamın çekmecesini karıştırmaya başlamıştım, tam ümidi kesmişken kağıt maskelerinin arkasında olduklarını görmüştüm. Derin bir nefes alarak testleri parmaklarımla kavramıştım. Tekrar banyoma girip testleri hızlı bir şekilde uygulamaya koyulmuştum. Klozetin üstüne oturup, testlere bakıyordum. Ne olur tek çizgi çık! Bir de bununla uğraşmayayım! İki üç dakika geçmişti, tam negatif diye sevineceğim sırada çift çizgi çıkmıştı! -"Kahretsin! Bu olmamalıydı. Bunu kimse duymadan halletmeliydim!" İki test de pozitifti! Elimi alnıma götürüp iç çekmiştim. Kliniğe uğramalıydım, Serpil bu durumu çözebilirdi! Duşa girip, yüzümdeki kuruyan maskeyi çıkartmıştım. Saçlarımı şampuanlayıp keselenerek duştan çıkmıştım. Saat dörde geliyordu, Serpil'i aramıştım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı, konuşmasına fırsat vermeden, -"Birazdan sendeyim, işim epey acil!" Serpil duraksamıştı, afallayan bir ses tonuyla; -"Sen iyi misin, randevularımı erkene alayım mı?" Yüzüme toniğimi sürüyordum, -"Olabilir, bu akşama kadar halletmemiz gerek." Serpil telefonu kapatmıştı, saçlarımı kurutup fön çekmeye başladım. Düzleştiriciyle uçlarına su dalgası yapıp, en sonunda makyajımı tamamlamıştım. Dudağıma parlatıcı sürüp odama geçtiğimde aynadan kendime bakış atıyordum. Ne giyecektim ben! Dolabımı açıp, kıyafetlerimi rastgele açmaya başladım. Derin dekolteli siyah elbise bu geceye tam uygundu. Çamaşır dolabımdan elbiseye uygun bir tanga seçip aynanın karşısında giyinmeye başlamıştım. Siyah ince topuklu ayakkabılarımı giyip, el çantamı ve telefonumu aldıktan sonra taşlı mini küpelerimi takmıştım. Gayet zarifti! Parkede topuklarımın sesi yankılanırken, salona indiğimde etrafa hızlı bir göz gezdirip; -"Dan! Neredesin?" Etrafta görünmüyordu, mutfağa yönelmiştim. Orada da görünmüyordu, dış kapıyı açtığım sırada, -"Ne oldu Destina Hanım?" Arka taraftan geliyordu sesi, derin bir nefes alıp, -"Kliniğe gitmeliyiz, acil." Evden çıkmıştım, Daniel arkamdan yürüyordu. Arabanın kilidini açıp kapımı açmıştı, koltuğa oturduğumda Tuana'ya mesaj yazmaya başlamıştım, "Tuana!!! Sanırım hamileyim!" Diye yazıp göndermiştim, Dan arabayı çalıştırmıştı. Aynadan bana bakış atıp, -"Bir problem varsa söyleyin lütfen?" Dudağımı ısırmıştım, -"Yok Dan, sadece hızlı gidersek iyi olur." Gaza basmıştı, ve Tuana'nın, -"ŞAKA! İnanmıyorum!" Mesajını okuduğumda sesli bir şekilde soluğumu dışarı vermiştim, -"Keşke şaka olsa!" Diye karşı cevap verdiğimde ağzını kapatmış bir şekilde fotoğrafını atmıştı. Gülmüştüm, -"Yedi gibi orada olurum." Mesajı gönder tuşuna basıp ekranı kapattım. Daniel çevre yoluna gelmişti, az ileride de Serpil'in kliniği vardı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD