3. Çekirdek Ekip

1118 Words
“Eğer bir kaderi değiştirmek istiyorsanız, krallardan çok Tanrı’nın inayetini kazanmalısınız.” Dünyada, bu sözlerin yazılı olduğu taşları gören çok az insan bulunuyordu. Bunun gibi daha pek çok deyiş kazınmıştı blok sütunların üzerine. Yazıtların ait oldukları yerden kilometrelerce uzakta olsalar da ellerinde bunları belgeleyen fotoğraflar vardı. “Bir krallığı yüceltmek için akıllı bir liderin cömertliği ve fedakârlığı gerekir.” “Bilgelik, uğruna bir ömür harcanan kutsal bir mirastır.” Sözlerin yazılı olduğu satırlarda gezinen gözler, peşinden gidilebilecek en ufak bir işaret veya takip edilebilecek herhangi bir ipucu arıyordu. Ne aradıklarını bulabilirlerdi ne de işlerini bitirmeden buradan çıkabilirlerdi. Projenin en önemli ayaklarından birini oluşturan antik çağın Pers topraklarından Akad İmparatorluğu’na, Babil’in site devletlerinden Yunan kentlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada sırasıyla gidilecek noktaların üzerinden bir kez daha geçildi. Tüketilen saatlerin ardından mümkün olan en ideal rota için bir taslak oluşturuldu. Steve mantar panoya yaklaşarak raptiyelenen alanda bir dizi antik kenti gösterdi. “Burayı da es geçmeyelim.” Onaylayan bir ifadeyle başını salladı Naomi. “Avrasya topraklarındaki çalışmaların genel hatları oluşmaya başladı ama benim anlamadığım şey ekip tek grup halinde mi hareket edecek, yoksa ikiye mi ayrılacak? Çünkü Latin Amerika ve Uzakdoğu Asya üzerinde henüz konuşmadık. O alanlarda nasıl ilerleyeceğiz?” Gözler Profesör Rogan’ın proje asistanı Edmund Olsen’a dönerken yüzünde bunun cevabını bilmediğine dair bir ifade oluşunca Steve yanıtladı onu. “Emin değilim ama iki gruba ayrılabiliriz. Tüm araştırmaları aynı anda yapabileceğimizi sanmıyorum. Belki de Profesör bizleri organize ederken bambaşka şeyler planlıyordur.” Steve’in sözleri Osvaldo’nun içinde bir şeyleri harekete geçirdi. Projede yeni olmasına karşın; Steve, Edmund ve Leonard’ı çok önceden tanıyordu. Çünkü onlar bir zamanlar en yakın arkadaşlarıydı. Gerçi şimdilerde bu yakınlıktan eser kalmamıştı. Fakat buna rağmen ekiptekilerle eskiye dayanan dostluklarını her daim özlemle anardı. Bir keresinde kızlara laf arasında diğerleriyle çok yakın olduklarını söylemişti. Hatta yaşadıkları bir şeyin herkesi geri dönülemez bir şekilde birbirlerinden uzaklaştırdığını da. “Her ne planlıyorsa Profesör’ün bizleri korumak için en iyisini düşündüğüne eminim.” Tercümanlar arasında diğerlerine göre ekibe daha yakın olan Osvaldo’nun neyi kastettiği, burada yeni olan kızlar için soru işaretleriyle doluydu. Birbirlerine anlamsız bakışlar atan Leyla ve Naomi, konuşulan konu her neyse olayın tamamen dışında kaldıklarını fark ediyorlardı. Bir şekilde ekip onları hep dışarıda tutuyordu ve onlar da artık bunu biliyordu. “Beni endişelendiren Profesör Rogan’ın düşündükleri değil.” diyen Olsen üzüntüyle henüz yanlarında olmayan Leonard’la beraber çekilen bir fotoğrafa baktı. “Eğer proje kadar arkadaşımızı da düşünüyorsak Profesör Harbert’a karşı Rogan’ın yanında olmalı ve Leon’un Harbert’tan uzak durmasını sağlamalıyız.” Osvaldo diş gıcırdattı ve oturuş pozisyonunu değiştirdi. “Harbert kadar Rogan’la da fazla muhatap olmamalı. Rogan da en az Harbert kadar tehlikeli Leon için. Vakıf yöneticilerinin de onunla alakalı herhangi bir konuda hoşnut olacağından şüpheliyim.” “Hoşnut olmak mı? Herkes Leon’u kovmak için bahane arıyor. Buldukları ilk fırsatta bunu değerlendirecekler.” Steve de Osvaldo ile aynı kanaatteydi. Rogan da Harbert kadar tehlikeli olabilirdi ve Leonard herkes tarafından kovulmak istenebilirdi. Ama o, mesleğine o kadar bağlıydı ki gönderilmemek için işine sımsıkı sarılıyordu. Kaybettiği pek çok şeyin arasında kendisine kalanın çok sevdiği işi olduğunu biliyordu çünkü. Marshall, Dias ve Olsen’ın üstü kapalı konuşmalarına daha fazla kayıtsız kalamayan Naomi yenik düştüğü merakının arasında aklını kurcalayan bir soruyu sordu. “Profesör Harbert kim?” Derin bir soluk alan Olsen, ekibe yeni alınan kızların burada yaşanan acılardan habersiz olmalarının doğru mu yanlış mı olacağını tarttı kendi içinde. Üstelik çok uzun bir süre daha birlikte çalışacaklardı ve bu durum öncekilerden farklıydı. Daha önceki seferlerde, kısa bir süreliğine geldikleri için kızlara olanlardan bahsetmemişlerdi. Fakat şimdi kalıcı olarak buradaydılar ve bu her şeyi değiştirirdi. Bu yüzden habersiz oldukları olaylardan sonra Harbert tarafından kullanılmayacaklarının veya onun entrikalarına alet edilmeyeceklerinin bir garantisi yoktu. Karşı karşıya kaldıkları tehlikenin farkında olmaları kendilerini korumanın ön koşuluydu ve bu yüzden kızların bir açıklamayı hak ettiğini düşündü. “Harbert, Altın Yıldız Projesi’nin iki liderinden biri. Eskiden tek ekip yöneticisi oydu ama sonra uzaklaştırıldı ve yerine Rogan getirildi. Şimdi Harbert’ın tekrar geri dönmesi gibi bir ihtimal var. Bu yüzden ona karşı çok dikkatli olmalısınız. Her zaman savunmada kalmalı ve kendinizi onun hırslarından korumalısınız. Yani kısaca o güvenilmez biri.” Leyla da Naomi gibi sorularına cevap almayı umarak Olsen’a döndü. Her zaman ketum davrandıkları için daha önce beraber çalıştıkları zamanlarda bile, eskiden ekipte yaşananlar hakkında hiçbir şey öğrenememiş ve olanlar her neyse kendisi adına tamamen bir gizem olarak kalmıştı. Aksi gibi hiç kimse geçmiş hakkında konuşmak istemiyor ya da bunu hiç dillendirmiyordu. Bu yüzden kendisi de en az Naomi kadar dışlanmış hissediyordu bazen. “Bize neler olduğunu anlatacak mısınız? Çünkü anlatmadığınız sürece, kendimizi Harbert’a karşı neden korumamız gerektiğini bilemeyeceğiz.” Marshall, Dias ve Olsen’ın birbirleri arasında gidip gelen bakışmaları Naomi’nin dikkatinden kaçmamıştı. Şu an Leyla’nın ilgilendiği tek şeyse Olsen’dan gelecek bir açıklamaydı. Onların sessizliğini görmezden gelse de bazen hiç konuşmadan gözleriyle anlaşabilecekleri kadar yakın olduklarını görebiliyordu. Şimdiyse Leyla ve Naomi diğerlerinin kaçırdıkları bakışları yüzünden, hiçbir şey anlatmayacakları izlenimine kapılmışlardı. Eğer ekibin bir üyesi olarak işe alındılarsa burada olan her şeyden haberlerinin olması gerekmez miydi? Ekip arkadaşı olarak birbirlerinin arkalarını kollamalı ve düşebilecekleri zor durumlara karşı en azından basit bir uyarıdan fazlasını yapmalıydılar. Derin bir sessizliğe gömülen Olsen’ın odasında birkaç saniye boyunca kimseden ses çıkmadı. Ne kızlar daha fazlasını sorabildi ne de diğerleri anlatacak gücü bulabildiler kendilerinde. Sadece sustular ve büyük bir sessizliği kucakladılar. Gerçeklerden de geçmişten de olabildiğince kaçmak istediler. Eğer ellerinde böyle bir fırsat olsaydı mutlaka değerlendirirlerdi. Geçmişe dönerek her şeyi değiştirirler ve kaderi en baştan yazarlardı. Acılarla yaşamak ya da onlarla yaşamaya çalışmak zor olabilirdi ama bundan daha zor olan bir şey varsa sevdiğiniz insanları, dostlarınızı ve yakınlarınızı tüm bunlardan korumaya çalışmaktı. Başkalarını korumak için seçtiğiniz yol sessiz kalmak olmamalıydı. Bazen bir şeyleri saklamak ve derine gömmek çok daha büyük sorunlar doğururdu. Çünkü bir şeyleri sakladığınızda bunu birilerinin iyiliği için yapmış olmazdınız. Sustuğunuzda birilerini koruyamazdınız, aksine onları farkında olmadıkları pek çok tehlikeye sürüklemiş olurdunuz. Bunun bir istisnası olamazdı ve saklanan sırlar hatta bastırılmış acılar günün birinde ayak bağı olmanın bir yolunu bulurdu. “Harbert bazı arkadaşlarımızın ölümünden sorumlu. Bunun sebebi onun ihmalkârlığıydı ve görevini pek çok kez kötüye kullandı. Üstelik yaptıkları için tek bir gün bile hapis yatmadı ya da suçlanmadı. Sadece basit bir soruşturmayla olayın üzeri kapatıldı ve görevinden uzaklaştırıldı.” Olsen’ın bu sözlerle geçmişi tekrar tekrar yaşadığı zorlukla yutkunuşundan belliydi. Marshall ve Dias’ın dolan gözleri kaybettikleri arkadaşlarının acısını hâlâ atlatamadıklarını gösteriyordu. Steve ve Osvaldo projede yeniydiler. Muhtemelen ölen o insanlarla daha önce hiç birlikte çalışmamışlardı. Fakat yine de arkadaş olmalıydılar. Aradan geçen zamana rağmen anıldıklarında bile gözleri yaşartacak kadar yakın arkadaşlardı belki de… Naomi, önce ne demesi gerektiğini bilemedi ve duraksadı. Sonra da üzgün olduğunu söyleyerek sessiz kaldı. Bir şekilde herkesin acılarını hatırlatan bu konuşmanın yapılmasına sebep olduğu için kendisini sorumlu tutuyordu. Konuyu kapatarak “Sanırım işimiz bitti.” deyip çantasını aldı ve odadan çıktı. Leyla da onu takip ederek peşinden gitti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD