bc

AŞKIN ŞEHVETLİ DOKUNUŞU

book_age16+
3.5K
FOLLOW
19.4K
READ
powerful
brave
boss
drama
bxg
bold
city
childhood crush
friendship
office lady
like
intro-logo
Blurb

Çocukluktan gelen bir aşk. Küçük cadı ile Nat'in amansız duygu savaşı.

"Seni seviyorum küçük cadı. Seni belki de doğduğun gün gözlerinin mavisine baktığım da sevmeye başladım. Sen dizlerimde uyuduğun ve bana sığındığın her an biraz daha sevdim. Korkuyorum küçük Cadım. Kalbim bu aşk ile patlayacak diye çok korkuyorum ama yine de her an daha fazlası için nefes alıyorum"

Maviler elalar ile buluştuğunda büyük kasırgalara tufanlara ev sahipliği yapıyordu.

Konuşmadı. Öylece baktı Ela gözlerin içine ve son yaptığı ile genç adamın kalbi durdu.

chap-preview
Free preview
1. NAT İYİ MİSİN?
Delicesine coşkun akıp ilerlerken zaman bedenler büyür değişime uğrar gelişir. Ama ruhta saklı kalan çocuk yan bazen kendini belli eder bazen de kuytu köşelerde kendi kurduğu küçük şehrinde yaşar gider. Monica Baker. Namı değer Küçük Cadı. Dili konuşmaya ayakları yürümeye başladığı andan beri hep bir şeyler öğrenen, kötü olaylarda onun kurtarıcısı olan Nat'ine sığınan, bir yanı dişli bir genç kızken diğer yanı hala çocuk kalan. Çocukluğundan bu yana en sevdiği şeyler uyku, kitap okumak ve Nathan Otis. Üniversiteden mezun olduktan sonra babasına şirkette Nathan ile çalışmak istediğini dile getirdiğinde önce yemek masasında büyük bir sessizlik ardından yükselen kahkaha sesleri ile mavi gözleri üzerlerinde gezdirdi. Şaka yapıyormuş gibi hepsinde kocaman gülüşler peydah olmuştu. Gayet ciddiydi oysaki. Bunu da üç ailenin her hafta sonu birleşip kahvaltı keyfi yaptığı bir anda dile getirmişti. Ama öyle haşarı bir kızdı ki ailesi dâhil hepsi şaka yaptığını düşünmüştü. İki kişi dışında. Nathan Otis ve April Bell. Psikolog olarak babasının ofisinde işe başlayan April onun mavi gözlerindeki kırıklığı görmüş diğerlerine gülmemeleri için uyarıda bulunsa da faydasızdı. Nathan ise limon kokulu küçük cadısının artık yanında olacağına sevinse mi yoksa başına gelebilecek şeyleri düşünse mi bilmiyordu. O an Monica bir karar verdi. Mademki kimse onu dikkate almıyordu, yine ve yine sözleri kahkahalar ile karşılanıyordu kendini kanıtlamalıydı. Önce kendine sonra ailesine. Usulca ayağa kalktı yirmi üç yaşındaki kahverengi saçlı esmer tenli kız ve bir bomba bıraktı herkesin ortasına. "Evden ayrılmak ve şirkette işe başlamak istiyorum" Sonrası patlayan bombanın etkisi ile şok giren aile ve arkadaş çevresiydi. **** Alarmın rahatsız edici sesi odasını doldurduğunda göz bandını çıkarmadan kafasını yastığının altında sokuşturup uykusuna devam etmek istedi. Öylesine zordu ki uyanmak. O kitabı bu kadar merak edip sabaha karşı inatla bitirmeseydi şimdi çoktan kalkmış olabilirdi. Ama uykuya âşık bir adet Monica'yı bu yataktan kaldırmak için zombi istilası ya da uzaylı saldırısı olması gerekiyordu. Belki de bir adet April Bell' in tepesine dikilip sürekli olarak "Moni uyan. Moni kalk. Tanrım öldüğünü düşünmeye başlayacağım. Kalksana kızım. Moni, moniii!" diyerek bezdirme politikası uygulaması. Genç kız kafasını yastığın altından çıkarıp göz bandını parçalamak ister gibi kafasından çıkararak yere attı. Sinirlenmişti çünkü okuduğu kitabın etkisinden çıkamamıştı ve deli gibi uykusu vardı. Uykusuz bir adet Monica oldukça sinirli oluyordu. "Tanrım lanet olsun Ap, neden şunu her sabah yapmak zorundasın ki?" "Çünkü tatlı Moni, sen uyanmak nedir bilmiyorsun" "Belki istemediğim içindir he bunu bir düşündün mü bayan duygu doktoru" "Moni, duygu doktoru değil Psikolog. Ayrıca her sabah işe gitmen gerektiğini bildiğin halde delicesine kitap okumak için sabahlamak ne kadar mantıklı" "Ap, seviyorum. Anladın mı kitap okumayı seviyorum. Onlara sığınmayı seviyorum. Hayal kurmayı o kitapta karakterle aynı duygular yaşamayı seviyorum" "Canım, yine sev ama biraz olsun azalt. Resmen bağımlılık gibi bir şey oldu bu sende" "Uyuşturucu kullanmıyorum ya. Bu kadar ciddiye almasan artık" Omuzları çöken Monica kendini sırt üstü yatağa bıraktığında April kızın bu haline üzülmeden edemiyordu. Yıllar içinde bu kız neler biriktirmişti böyle ruhunda benliğinde. Nelere karşı kalkanlar oluşturmuştu psikolojisi. Onu düşünürken aklına gelen detayla gözleri irileşti. Kolundaki saate bakarken zamanın azaldığını görmesi üzerine "Çabuk kalk Monica. On beş dakika önce Nathan aradı. Sana ulaşamamış. Önemli bir toplantı varmış ve senin olman şartmış. Geç kalmasın dedi" diyerek söylendiğinde yataktan zorla kalkan kızın ayaklarını sürüyerek banyoya girmesini izledi. İçeriden bağıran kız "Bana hemen bir takım ayarlar mısın Ap. Ben duşa giriyorum" dediğinde kafasını olumsuz yönde sallayarak "Bu kız adam olmaz" bakışları eşliğinde "Tamam, acele et. Bu arada etek mi pantolon mu?" derken çoktan giyinme odasına girmişti. Boğuk bir sesle "Pantolon" diyen kızla hızla kolay kurtarıcı bir kombin hazırladı. Siyah ayak bileğinin biraz yukarısında kumaş pantolon, üzerine beyaz derin ve yaka sıfır kol bir bluz, bilekten ve parmaklardan bantlı topuklu ayakkabı ile çantayı ayarlayıp yatağının üzerine bıraktı. Odadan çıktığında kendi odasına geçip üzerini değiştirdi. Monica bedenini hızlıca limon esaslı duş jeli ile yıkayıp saçlarını köpüklediğinde hala ara ara dişlerini sıkıyor "Lanet herif, kadını nasıl da aldatıp sonradan özür diliyor. Neymiş aşk her şeyi affedermiş" diye homurdanıyor ama ağzına dolan sularla boğulma tehlikesi atlatsa da yine homurdanmadan duramıyordu. Erkek karakteri feci takmıştı. Üstelik kadının bu denli pasif kalıp "Seviyorum, katlandım" paradoksuna da sinir olmuştu. Hayır, adam hak etse anlar kadına tamam derdi ama adamın bir gözü kadında öbürü diğer kadınlardaydı. Sonunda durulanıp suyu kapadığında hemen köşeden bornozunu alıp giyindi. Saçlarına küçük havlulardan birini sarıp ayna karşısına geçti. Seri bir şekilde dişlerini fırçalayıp kuruyan bedenine limon çiçeği özlü kremini sürdü. Saçlarını da kuruladığında giyinmeye hazırdı. Geç kalırsa Nathan ile sorun yaşardı ve bunu istemiyordu. Yıllardır onu anlayan tek insan Nathan' dı. Aralarındaki bağ garipti ama çok kuvvetliydi. En kötü anlarında sığındığı liman gibiydi. Daha fazla oyalanmadan hemen odasına geçip iç çamaşırı çekmecesinden siyah bir külot ve saydam sutyenlerden birini çıkardı. April' ın seçtiği bluzu gördüğü için. Abisi Eric Thomas'ın özel üretim iç çamaşırları öyle kolaylıklar sağlıyordu ki. Saydam olduğu için belli olmuyor dekolteleri rahat bir biçimde giymesine yardımcı oluyordu. Hemen giyinip saçlarını şöyle bir sprey ile toparladıktan sonra eli ile doğal şekiller verdi. Kahverengi saçları sırtının yarısına kadar iniyor kalın dalgalı olduğu için çok güzel duruyordu. Hemen bir esmer tenine yakışan dudak rengine yakın rujunu maskarasını sürdüğünde hazırdı. Hemen çantasına gerekli şeyleri koyduğunda son olarak limon çiçeği kokusunu sıktı. Odadan çıktığında April vestiyerin önünde ayna karşısında saçlarını düzeltiyordu. Yanına gelip yanağına öpücük kondurarak kapıdan çıktığında April arkasından "O rujla öpmek nedir ya" diye sitem etse de Monica çoktan çıkmıştı. Hemen spor arabasına atlayıp yola çıktığında aracın içinde yayılan telefon sesi ile yüzünü buruşturdu. Aracın ön panelindeki tuşa dokunduğunda "Monica kızım" diyen annesi ile kaşları çatıldı. Sabah sabah neden arıyordu anlamış değildi. Yok, muydu uğraşacak başka işleri. "Günaydın anne" "Günaydın kızım" "Seni dinliyorum anne" Sesi istemese de soğuk çıkmıştı. Üzülüyordu ama bir yanı onların karşısında hep böyle olması gerektiğini düşünüyordu. Zamanında yaşadıkları, yalnızlıkları, ciddiye alınmayışları karşısına dikiliyordu her iletişim haline geçtiklerinde. "Monica neden böyle yapıyorsun kızım? Neden bize cephe aldın?" "Anne bunun nedenini konuşmak istemiyorum. Siz düşünüp anlamak fark etmek yerine bana soruyorsanız demek ki hala bir şeyler doğru ilerlemiyor demektir. Kendime bir hedef koydum ve tıpkı abim ablam gibi hayallerimin peşinden gidiyorum. Sizin de istediğiniz gibi. Umursamaz kızınız aile şirketinde görev alıp çalışıyor ama siz hala sorguluyorsunuz. Üstelik sorgulamanız gereken kendinizken" "Monica kızım seni anlamaya çalışıyorum ama rica ederim sorunlu ergenler gibi davranmaktan vazgeç. Konuşarak hallede bilinecek konuları devlet meselesi haline getirme" "Anne" Kırmızı ışıkta durduğunda geri yaslanıp gözlerini kapadı. Sinir tüm bedeninde dolanırken elleri yumruk oldu. Annesinden bunları duymak oldukça kırmış ve yaralamıştı. Mavi gözleri aralandığında daha soğuk daha duygusuz bakıyordu. Yine duvarlar örmüş kırıklarını o duvarlar ardına saklamıştı. Sesi acımasız soğuk ve umursamaz çıkıyordu şimdi. "Bayan Baker, ergenlik sorunlarımla zamanında ilgilenmediğiniz halde şimdi dile getirmeniz biraz saçma bir davranış değil mi? Zamanında konuşup sorunlarımı anlatmak için size ulaşmaya biraz olsun varlığımı hissettirmeye uğraştığımda eli boş geri kendi içine dönen ben olmuştum. Bundan böyle eli boş kalacak olan sizsiniz. Eğer size sorun çıkarıyorsam Bay Baker' a iletin şirketten ayrılıp başka bir yerde çalışmaya başlayayım" "Kızım, öyle demek istemediğimi biliyorsun. Hem nereden çıktı bu resmiyet Monica sen iyi misin? Tanrım sana neler oluyor böyle" "Değilim anne. Ben hiç iyi değildim. Değildim. Size defalarca iyi değilim derken ciddiye almadınız. Rica ediyorum şimdi de almayın lütfen. Şirkete geldim kapatmak zorundayım" "Kızım, dur bir dakika kapatm," Daha fazla dayanamamıştı. Mavilerindeki buz dağlarında sert rüzgârlar esiyor resmen gökten yağmur yerine buz sarkıtları yağıyor gibiydi. Şirketin otoparkına girdiğinde aracını özel olarak onlar için ayrılan kısma Nathan' ın arabasının yanına park etti. Gözlerini kapayıp açarak "Kendine gel. Kimse senin yok olduğunu görmezken şimdi yok sayıyorsun diye suçlu hissetme. Dimdik dur ve işine odaklan. Sen güçlüsün. Güçlü olmak zorundasın" kendi kendine motivasyon konuşması yaptı. Birkaç saniye daha bekleyip araçtan indiğinde adımları sert ve özgüven doluydu. Asansörle yönetim katına çıktığında toplantı için son on dakikası vardı. Bir zamanlar babasına ait odaya girerken asistanı Rob arkasından ilerleyip hemen masasına geçen kıza hitaben "Günaydın efendim, Bay Nathan toplantı için özet dosya hazırlattı size. Yarım saatlik bir gecikme olacağını sekreteri Bayan Carmen haber verdi. O süre zarfında incelemenizi rica etti" dediğinde dosyaya göz gezdiren kız karşısındaki asistanına bakmadan "Rob, rica etsem bana sert bir kahve ve yanına tatlı olarak bitter çikolata getirir misin?" dedi. Adam "Derhal efendim" diyerek odadan çıktığında genç kız çantasındaki numaralı gözlüğünün camını kutusundaki bezi ile temizleyip takarak incelemeye geri döndü. Şirket takı ve özel abiye üretimi dışında iki yıldır yani Monica işe başladığı dönem parfüm işine de girdi. Tasarım şişelerde ciddi çalışmalar sonucu uzun süre kalıcılığı olan, cezbedici kışkırtıcı özel üretim parfümler piyasaya sürülüyor ya da çeşitli reklamlar ile zengin kesime sunuluyordu. Hatta kendi sürekli kullandığı limon çiçeği kokusu özel bir üretimdi. Aynı kokunun başka bir örneği devamı yoktu. Ona özel üretiliyor ve şişelenip kendisine gönderiliyordu. Bunu isteyen Nathan olmuştu. Koku konusunda genç kızın zevkine güvenmiş onu götürdüğü koku testi laboratuvarında en içine sineni seçmesini istemişti. O gün birçok koku içinden sadece limon çiçeği özlü koku tenine yakışmıştı. Sonrada bir koli şişe evine gönderilmiş azaldığında Nathan'a söylüyor ve eline ulaşmasını sağlıyordu. İncelediği dosyada bazı yerler dikkatini çekmişti. Toplantıya gelecek olan firma CEO'sunu tanıyordu. Medyadan ve internet haberlerinde oldukça aktif bir kişiliği vardı. Kadın tam bir playgirl olarak anılıyordu. Adı gibi emindeki toplantı esansında Nathan ile flört etmeye çalışacak dişiliğini kullanmayı deneyecekti. Ama bilmediği bir konu vardı ki Nathan tam bir aziz gibiydi. Otuz yaşına gelmesine rağmen hatırladığı uzun süreli bir ilişkisi olmamış evlilik lafının yanından geçmeyen ve kadınlardan uzak olan bir adamdı. Bu hali zaman zaman ona "Aziz Nathan" diye takılmasına neden olsa da garip bir biçimde hoşuna gidiyordu. Yanında dişi varlık görmek hoşuna giden bir durum değildi. Nathan odasında Monica gibi elindeki dosyayı inceliyor arada alnına düşen siyah saç tutamını eli ile geri çekiyordu. Bir doksan boyu, siyah saçları, abartılı olmayacak derecede göze hoş görünen kaslı bedeni, güneş ışığında rengi açılan ela gözleri ve kirli sakalları vardı. Hafif esmer teni gittiği tatiller güneşin ona armağanıydı. Sert değildi ama bazen tam bir sinir küpü olabiliyordu. Hele de Monica denen o küçük cadı etrafında olunca. Yıllar içerisinde ikisinin arasındaki çocukluktan gelen bağ kuvvetlense de duygular aynı kalmıyordu. Küçük cadı büyümüş, her gün gözleri önünde ona eziyet eden ama bunun farkına bile varamayan bir afet olmuştu. İçindeki duygular öylesi bir hal almıştı ki daha doğduğu parmağını kavrayıp ona boncuk boncuk bakan bebeğe şimdilerde delicesine âşık olmuştu. Yaşadığı her zorlukta yanında olmuş şirket ve işler konusunda eğitmiş ve eğitmeye devam ediyordu. Ağlamasına, mavilerinin ara sıra buz gibi bakmasına tahammül edemiyordu. Hele etrafında dolanan erkekler yok muydu? İşte o zaman ciddi anlamda ürkütücü olacak kadar sinirleniyor, etrafı kırıp dökmemek için insan üzeri bir çaba harcıyordu. Çabuk benimseyen biriydi Nathan. Çocukluğundan beri bu huyu değişmemişti. Elaları ailesinin resimlerinin olduğu çerçevenin hemen yanında ona ait gümüş çerçevedeki gülen fotoğrafa takıldığında dudağının ucu havalandı. Parmağının ucu gülen yüzün üzerinde gezinirken kapıyı tıklatıp içeri giren Alfonzo ile gözleri fotoğraftan çekemden "Selam dostum" dedi. Genç adam masanın üzerindeki resme sanki dünyada tek o varmış gibi kilitlenen ve kendi yüzüne bile bakmayan adama "Selam dostum da artık bir ayrılsan mı şu kızın gülüşünün etkisinden. Resmen dünyadan kopuyorsun. Üstelik sadece resmine bakarak" dedi ve karşısındaki tekli koltuklardan birine oturdu. Alfonzo gittiği futbol kulübünden arkadaşı parfüm işinde de yetkili kişiydi. Monica'yı da sevdiğini anlayan ilk kişiydi. Hatta emin olmasını sağlayan. "Tamam, konumuz küçük cadı değil toplantı. Bir sorun yok değil mi?" "Yok, dostum merak etme. Küçük cadın bir sorun çıkarmazsa anlaşma sağlanır" "Ne pürüz çıkaracak ki Monica?" "Nathan dostum. Konu sen olunca o kızın içinden gerçek bir cadı çıkıyor ve gelecek olan CEO resmen playgirl. Toplantı esnasında sana asılır ya da yakınlaşamaya çalışırsa Monica'nın yapacaklarından korkuyorum" "Aslında haklısın. Tanrım kız benim ona âşık olduğumu bilmezken bile beni deli gibi kıskanıyor ve bu çok fazla kışkırtıcı bir durum" "Dediğim gibi sen yine de kadının tüm hamlelerini savuştur ki durduk yere iş kaybetmeyelim" "Sinirlenince koyulaşan gözlerini görmek için sabırsızlanıyorum" "Ciddiyim mazoşist gibisin Nathan. Kızın aldığı nefesten tahrik oluyor ama kalbin dolu diye yatağını boş bırakıyorsun. Elini becermek baya bağımlılık yaptı sende galiba" Elinin altındaki kalemi arkadaşına fırlatıp "Siktir Alfonzo. Sen de âşık olduğunda yatağında o kızdan başkasını istemediğinde soracağım ben sana" "Evet, dostum haklısın aynen öyle olacak" Alfonzo dalga geçiyordu ama zamanın ne getireceğini bilmiyordu. Sonunda toplantı zamanı geldiğinde Alfonzo önden gitse de Nathan Monica'nın odasına gelip onunla gitmek istedi. Kapıyı tıklattığında içeriden gelen sesin soğukluğu bir şeylerin olduğunun habercisiydi. İçeri girip kapıyı kapadığında son kalan çikolata parçasını ağzına atan kız ile derince yutkundu. Kafasını kaldıran genç kız ile yutkunuşunu tekrarladı. Tek kaşı havalanan Monica "Nat?" diye sorarcasına ismini söylese de Nathan' ın odak noktası; bir kızın derin göğüs dekoltesi iki dudağının kenarına bulaşana çikolataydı. Aklından geçenler tüm kaslarının gerilmesine neden oluyordu. İrislerinde oynayan görüntü; kızın yanına gidip ayağa kaldırdığı ve bir hamlede masaya oturtup bacaklarının arasına girerek delicesine dudaklarına kapandığıydı. Aynı zamanda eli dekolteden içeri sızıyor küçük göğüslerine ilgi gösterirken kızın ağzının içine inleyişini zevke karşılıyordu. Kızın bir kez daha "Nat sen iyi misin?" diye sormasıyla, kafasını hafifçe sallayıp kendine gelmeye çalıştı. İçinden kendine küfrederken arkadaşının dediği şeye hak verdi. Mazoşist gibi kendine eziyet etmeyi seviyordu. Özellikle duş alırken elini değil de sevdiği kızı düzdüğünü hayal ederken.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
19.6K
bc

HÜKÜM

read
165.8K
bc

Leyl Tutkusu

read
424.0K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
8.9K
bc

Kalbimin Derininde

read
11.6K
bc

Ufaklık | Texting

read
2.8K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
12.0K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook