2. ANLAŞILMAK

2047 Words
Genç adam öylece karşısındaki kızın gözlerine bakmaya çalışırken sert yutkunuşları âdemelmasının aşağı yukarı hareket etmesine neden oluyordu. Mavi gözlerdeki sorgular bakışlara verebileceği bir cevap yoktu. Ama yine de öpmek için can attığı dudakların kıyısında duran çikolata kalıntısı tüm erkeklik hormonlarını şaha kaldırıyor, aletinin sertleşmesi için bedenindeki kanı oraya pompalıyordu. Gözleri kızdan sonunda kaçırmayı başaran adam boğazını temizleyip "İyiyim ben Moni. Sorun yok. Biraz midemi bozdum galiba. Ağrı var gibi bağırsaklarda. Sen toplantı odasına geç hemen geliyorum ben" dediğinde neden bu denli ayrıntılı bir bahaneye sığındığını anlayamıyordu. Ama bu durumun mavi gözlerde değişik bir ifadeye bürünmesi içindeki aşkı harlıyordu. Monica onun için endişelenmişti. "Nat, iyi değilsen toplantıyı Alfonzo ile yürütebiliriz. Sen de hemen bir hastaneye gider kendine baktırırsın" "Gerek yok küçük cadı. Ufak bir bağırsak sorunu" dese de içinden avaz avaz bağıran mağara adamı deli gibi göğsünü yumruklayıp karşısındaki kızın üzerine atlama derdindeydi. Monica, tam emin olamasa da "Kötü olursan hemen toplantıyı yarıda kesebiliriz o yüzden sakın kendini sıkıp sonuçlanmasını bekleme" dediğinde karşısındaki adamın ela gözlerine 'Dediğimi dinle' der gibi otoriter bir bakış attı. Ona gülümseyen adam "Hadi geç kalmayalım" diyerek odadan çıkması için önünden çekildi. Ama kapının kulbuna daha eli uzanamadan kolunu tutup kendine bakmasını sağladı. İçindeki kabaran tüm duygulara rağmen "Yine çikolata yenmiş" dedi ve parmağı ile dudağın kenarını sildi. Nefesini tuttuğunu biliyordu. Çünkü Monica "Ah leke mi kalmış" deyip dili ile sildiği yerin üzerinden geçerken onun kokusunu solumak akıl kârı olmayacağını tahmin edebiliyordu. Sonunda genç kız toplantı odasına gittiğinde Nathan tam anlamı ile kendini lavaboya atıp ellerini soğuk fayansa dayayarak gözlerini kapadı. Feci derecede sertleşmişti ve ya elini becermesi ya da soğuk bir duş onu kendine getirebilirdi. Şuan duş imkânı yoktu ama kabinlerden birine girip rahatlamaya çalışabilirdi. Kabaran göğsündeki nefesi dışarı üfleyip kimsenin içeri girip bu ana şahitlik etmemesi için giriş kapısını kilitledi. Ardından kabinlerden birine küfürler savurarak girerken bir gün tüm bunların acısını fena çıkaracağını kafasının bir köşesine not etti. Kemerini dişleri sıkılı bir halde çözüp baksır ile birlikte dizlerine kadar indirdiğinde bir eli karşı duvara dayanmış diğer eli kendini kavramış bir haldeydi. Ufak hareketler gözlerini kapatıp hayallerinde genç kızı gördükçe hızlandı. Dudağındaki çikolatanın fazlasını göğüs uçlarından boynundan göbeğinden dili ile yalayarak temizlediğini düşündüğünde çenesi daha sert kilitlendi. Hele ağzı ile yaptığı tatlı işkencelere deli gibi inleyen çığlıklar atan kızın görüntüsü, nivanaya ulaşmasına az kaldığının işaretiydi. Nefesleri hızlandıkça git geller yaptığı o küçük kadınlığın verdiği hissi düşündü. Altında deli gibi adını haykıran, her bir darbesinde yatağına gömülen kaybolan kahve saçlı mavi gözlü kadın elalarına gözlerini dikip zirveye ulaşarak dağılması ile sonunda genç adam da dağıldı. Tüm bedeninde kemikler kırılıyormuşçasına bir acı belirirken git gide nefesi de acısı da normale döndü. Her defasında bunu yapmak sonrasında hayalinde olan hiç bir şeyin gerçek olmadığına şahit olmak içini acıtsa da başka kadın yerine sevdiği kadının hayali ile de olsa sevişmek onun için daha doğru geliyordu. Monica toplantı odasına girdiğinde dosyalara göz atan Alfonzo "Bayan Baker, sizi görmek güzel" dediğinde sesindeki oyunbaz ifade kendini belli ediyordu. Kız ona yapmacık bir şekilde gülümseyip "Bay Alger, aynı duygular içinde olmamamız beni rahatlattı" diye cevap verdi. İkisi de birbirini yıllardır pek sevmezdi. Aslında Alfonzo için kız küçük bir kız kardeş gibi olsa da ona böyle takılıp sinir etmeye bayılıyordu. Yerine oturan kızın ardından gelmeyen Nat ile "Nat, nerde?" diye sordu. Kafasını kaldırıp adamın gözlerinin içine buz gibi mavileri ile bakan kız "Ona Nat demekten vazgeç yoksa kazaya kurban gitmeni sağlarım ki bundan da zevk duyarım" dediğinde korkmuş gibi gözlerini büyüten adam "Çok korktum küçük cadı. İnan dizlerim titredi" diyerek sesini incelterek konuştu. Onu kesen şey kapıdan giren ve "Küçük cadıya küçük cadı diye ancak ben hitap ederim Alfonzo. Çenenin sağlam kalmasını istiyorsan sus" diyen Nathan oldu. Genç adam ikisine de bakıp "Siz ve şu hitaplarınız. Alın sizin olsun istemiyorum. Ama Nat senin bu küçük cadı çok fena bir iş kadını oldu" diyerek kahkaha atınca ikisi de "Alfonzo" diye bağırsa da devam edemediler. Kapı tıklanmış içeri giren asistanları ile beklenen misafirler teşrif etmişti. Kısa bir tokalaşma sonrası neden onlarla çalışmaları gerektiğini anlatmaya başlayan kadının sıcak davranışları ve kendini seksi gösterme çabaları Monica tarafından devrilen gözlerle izleniyordu. Her bir hareketinde ve cümlesinde fark ettirmeden göz deviren kız şaşı olmaktan korkuyordu. Gözlerini devirdikçe artık başı dönmeye başlamıştı ki bu eylemi bıraktı. Kadının iri göğüslerini sergilemek ister gibi giydiği dekolteli kırmızı elbiseyi gördükçe yüzü belli belirsiz buruşuyor Nathan a karşı ilgisi içindeki Monica'nın ufaktan delirmesine neden oluyordu. Zaten bu iş olmayacaktı neden bu kadar uzatıyordu ki kadın konuyu. Kadın sonunda "İşte böyle Bay Otis, sizin gibi genç dinamik kendine güveni olan aurası yüksek insanların yönettiği şirketler kâr payımızı arttırmakta. Üstelik oldukça iyi ilişkiler içinde olacağımıza eminim" dediğinde Nathan mavileri laciverte dönen kızın bakışlarını elalarında hissediyor, yırtıcı bir panter gibi kadına saldırmasından korkuyordu. Ama Monica saldırma işini farklı bir yönden yapmayı tercih etti. Üstelik bunu zekâsı ve dikkati sayesinde yapacaktı. Boğazını küçük bir hareketle temizleyip "Bayan Regina, öncelikle anlattığınız durumlar ve şirketimize yararılar oldukça göze gösterişli. Bu konuda sizi tebrik etmek isterim" dediğinde sanki onun varlığından yeni haberdar olmuş gibi bir tavır sergileyen kadın bilerek "Bay Otis, Bayan sizin asistanınız mı?" deyince gözleri sinirden daha da koyulaşan kız ellerini yumruk yaparak ukalaca bakan kadına Nathan' dan önce cevap verdi. Artık sabrının sınırı zorlanmış ve geçilmişti. Dik bir oturuş sergileyerek "Hayır Bayan Regina. Asistanı değil şirket ortağıyım. Bu projede birlikteyiz ve size onay imzası vermeyerek bu işi almanıza engel olacak yetkililerden biriyim. Kendimi tanıtayım Monica Baker" dediğinde herkesin irice açılmış gözleri kızın üzerindeydi. Genç kızsa önündeki dosyaları toparlayıp ayağa kalkarken onu görmezden gelen kadın sertçe gözlerinin içine bakarak "Ne demek onay vermeyecek kişi. Bayan Baker bu iş çocuk oyuncağı değil. Ayrıca sizin gibi tecrübe namına babasının şirketinde yöneticilik oynayan birinin kararı tüm şirkete etki etmemeli" dediğinde bu defa elleri sinirden titrese de gözleri onu izleyen adamdaydı. Nathan kaşlarını çatmış ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Çünkü bu küçük cadı bir şeyler fark etmese ya da kafasında dönenler olmasa böyle bir tavır sergilemez ciddi bir toplantıda. Bu yüzden bekledi. Neler olacağını izlemek istedi. Adım adım ilerleyen kadın ondan biraz daha uzun Regina' nın karşısına gelip elindeki tuttuğu sözleşmeyi kadının önüne bırakırken "Bir; ben çocuk değilim. İki; tecrübe yıllara dayalı bir durum değildir. Kıvrak bir zekâ ve doğru yerde doğru şeyleri görüp analiz edebilmektir. Üç; bu şirkette iki yönetici var ve emin olun ikisi de sizden daha iyi bir şirketle çalışabileceğini gayet iyi biliyor. Biz size bir şans verdik ama siz bazı maddelerde belirsiz bir ucu açıklık bırakarak şirket olarak size bağımlı olmamızı sağlamaya çalıştınız. Şimdi yöneticilik oynadığım şirketti terk ederseniz sizin için daha iyi olacak" diyerek toplantı odasını terk ettiğinde kızın bıraktığı dosyayı ayağa kalkarak alan Nathan fosforlu kalemle işaretli maddelere baktı. İçeriği normal gibi görünse de kızın dediği gibi izlenen yol ileri dönük bir bağlama politikasıydı. Elaları sertleşirken çaktık kaşlarla yanındaki adama bakan kadına hitaben "Bayan Baker size gerekli açıklamayı yaptı. Onun sözleri üzerine ekleyebileceğim tek şey bizimle iş yapma olasılığınız sıfıra düştü. Üstelik takındığınız tavır iş dünyasında hiç hoş karşılanmayacak bir irtiba bırakacak. Sizin çocuk olarak gördüğünüz genç kız kendi şirketini ciddi bir yükten kurtardı. İyi günler Bayan Regina" dedi ve hala maddeleri inceleyen ve çatık kaşlarla onlara bakan Alfonzo' ya gözlerini dikip odadan çıktı. Alfonzo tek kelime etmezken kadının "Lanet olası bacaksız. Tüm işi berbat etti" dediğini duyunca geri kadına dönüp ellerini cebine sokarak "O kızı hafife aldınız ama gördüğünüz gibi iş dünyasındaki sizin gibi parazitleri fark edebilecek kadar zeki" deyip Nathan' ın arkasından gitti. Monica odasına girip sert bir şekilde kapıyı çarpıp kapatarak dolanmaya başladı. En nefret ettiği şey küçümsenmekti. Bir de "ergen" sıfatı. Annesi ile de bu yüzden atışmamış mıydı? Ellerini saçlarına geçirip birkaç tur daha odanın içinde sağa sola döndüğünde kendine iyi gelecek şeyi biliyordu. Masasına oturmadan kapısını aralayıp sekreteri ile çalışan asistanı Rob a seslenerek "Bana büyük kupa sert bir kahve ve çikolata. Bu defa duble olsun" deyip içeri girdi. Masasına oturup bilgisayarından sesli kitap dosyasına girerek yeni bir kitabı dinleyeme başladı. Gözlerini kapatıp sırtını koltuğa yasladı. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı. Tırnaklarından saç diplerine kadar sinir dolanıyor, kalkıp kadına bir tane geçirmek istiyordu ama hayır. Yapmayacaktı. Kahvesini yudumlayacak çikolatasını yiyecek en az yarım saat kitabını dinleyecek sonra da Nat ve sevimsiz arkadaşı ile durumu konuşacaktı. Geçen dakikalar içinde Rob kahveyi ve çikolatayı getirip masaya bıraktı. Kızın kapalı gözlerine bakıp gürültü yapmadan çıktı. Biliyordu ki patronu şuan sakinleşme meditasyonu yapıyordu. Bölerse olduğundan daha fazla sinir ile karşı karşıya kalırdı. Nathan ve Alfonzo genç adamın odasına geçtiğinde karşılıklı oturdular. İkisi de sinirlenmişti. Alfonzo "Tanrım, ne kadar da ince hazırlanmış maddelerdi. Fark edemememiz çok normal. Ama Monica'nın sözleri hareketi sadece o kadına değil bize de ders oldu" dediğinde kafasını sallayan Nathan "Daha kötü şeyler olabilirdi ama küçük cadı kendini iyi tuttu." Dedi. Sırıtan Alfonzo adama karşı "Dostum bu kız bir gün sevgilin olursa çok çekeceksin. Kadın sana kur yaptıkça bir göz devirmeler elindeki kaleme işkence etmemeler, siz fark etmezken konuşmayı yüz ifadesini tuhaflaştırarak taklit etmeler resmen katıla katıla gülmeme neden olacaktı. Ama dediğin gibi, ben Monica'yı Regina'ya saldırır diye düşünmüştüm" dediğinde bu defa Nathan da sırıttı. "Bir ara dil bile çıkardı kadına ki ben bile kahkahanın eşiğine geldim" "Ama kızın hakkını yiyemeyiz, bizi sağlam kurtardı" "Orası kesin zaten" "Gidip bir konuşsak mı?" "Zannetmiyorum. Şuan çok sinirli ve büyük ihtimalle meditasyon yapıyor" "Cidden tuhaf kız Monica. İnsan sinirlenince kırar döker bağırır falan öyle atar içindeki siniri. Ama o ne yapıyor; kahve içip çikolata yiyor ve kitap dinliyor" "Evet, tam bir kitap kurdu" Onlar sohbete devam ederken kapı tıklandı ve içeri Samuel Baker girdi. Orta yaşlı hali bile oldukça yakışıklı olan adam kızı gibi mavilerini genç adamlar üzerinde gezdirip Alfonzo' nun karşısındaki koltuğa oturdu. Sıkkın bir nefes alan Nathan adamın geliş nedenini biliyordu. Hala küçük gördükleri kızlarının şirket genelinde yaptıklarını öğrenmek için. Kendisi anlatma taraftarı olmasa da sonradan kızın üzerine gidileceğini biliyordu. Ondan kızı hiç işin içine katmadan amcası ile arasında hallediyordu. **** Yarım saatin sonunda sinirleri gevşeyen ve kasları kendini salan kız son parça çikolatayı ağzına atıp kitabı durdurdu. Sağa sola boynunu oynatırken tıklanan kapı sonrası "Gel" demesiyle babasını gördü. "Baba?" diyerek sorar gibi bakan kız aslında bu ziyaretin haftalık rapor ve bu sabahki telefon konuşmasıyla alakalı olduğunu biliyordu. Sakince ayağa kalkıp babasına sarılan kız özlediğinin farkındaydı. Çok özlemişti hem de ama bazen özlesen de uzak kalmak en iyisiydi. İki taraf içinde. Babası ile karşılıklı odada bulunan tekli koltuklara oturduklarına söze babası girdi. "Monica, kızım. Sabah annen ile bir konuşma geçmiş aranızda ve onu üzmüşsün biraz" "Sana da merhaba baba. Ben iyiyim sorduğun için teşekkür ederim sen nasılsın?" "Kızım" "Baba yapma. Lütfen yapma. Yıllardır ben size kendimi anlatamadım. Gözünüzde nasıl bir profil çizdiğimiz 16. Yaş günümde ellerimle yaptığım pasta çöpe giderken fark ettim. Size göre şımarık, kıskanç, her olayı dalgaya alabilecek biri gibi geldi tavırlarım. Neler düşündüğümü aslında ne yapmak istediğimi anlamadınız bile" "Bunları konuşmuştuk kızım" "Hayır, baba konuşmadık. Siz bana bahaneler ya da olması gerekenleri öne sürdünüz ben size hissettiklerimi anlatmaya çalıştı. Sonunda susan ve köşeye çekilen ben oldum" "O dönem halimizi biliyordun Monica" "Biliyordum baba. Hala biliyorum. Ben bunun için asla size karşı durmadım. Esas şımarıklığı yapıp beni de görün demedim. Çünkü durumu kavrayabilecek ve bunun için size destek olabilecek yaşta olsam da her çabam geri çevrildi" "Kızım, güzelim" "Baba. Ben kıskanç değilim. Sevdiklerimi kıskanırım ama asla o durum içinde bunu yapmadım. Sadece kenarda durmamı sağlamanız, benim de elimden bir şeyler gelebileceğini yok saymanız o kadar üzülmeme neden oldu ki. Çaresizce sizi izlemek, elimden bir şeyin gelmeyeceğine sayenizden inanmam. Bunlar birikince böyle patlamalara neden oluyor. Peki, annem benim en nefret ettiğim sıfatı bana karşı kullandığını da söyledi mi? sırf onu daha da kıracağımı hissettiğim an kapadım telefonu. Çünkü çok seviyorum. Seni de annemi de. Ama artık görün baba. Ben büyüdüm. Çalışıyorum. Şirkette senin yerini en iyi şekilde temsil etmek için kendi seviyemin üzerinde çaba harcıyorum. Başarmak istediklerim için adım adım ilerliyorum" "Biliyorum kızım. Öyle söylemek istememiş. Gerçekten çok üzgün bu konu da ve arayı düzeltmek için hafta sonuna yemeğe bekliyor. Eski konuları açmak hepimize az çok yaralar bırakıyor kızım. Bazen geçmiş geçmişin tozlu raflarında kalmalı. İş konusuna gelirsek de bu konuda sana güveniyorum. Yapacağına da eminim" "Bazen geçmiş geçip giderken insanda izler bırakıyor baba. Kâğıt kesiği gibi. Küçük ama can yakan. İş konusunda güvendiğini söylüyorsun ama bu yüzden mi her hafta bir kez Nat' a uğrayıp hakkımda rapor alıyorsun" "Bunu sen nereden biliyorsun?" Derin nefesler alan genç kız gözlerini kapatıp açtı. Ailesi ile böyle olmak istemiyordu. Ona güvensinler, büyüdüğünü görsünler, bir şeyleri anladığını fark etsinler istiyordu. En önemlisi de onu anlasınlar istiyordu. Anlaşılmak.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD