Evvvet! Bugün benim ilk iş günüm! İçimde tarif edilemez bir heyecan var. Hem biraz gerginim, hem de ne olursa olsun her şeyin mükemmel olacağını düşünüyorum. Hadi bakalım, Zeynep! Bugün seni herkes hatırlayacak!
Otoparka geldim, arabamı park ediyordum. Ama tam camı kontrol edecekken bir anda göz göze geldik. Miraç! O ne yapıyordu burada? Gözleri bende, ama bir de arabama bakıyordu... Hayır, hayır, hayatta böyle bir şey yapmadım! Ama, ne o öyle bakış? Bunu hemen fark etti değil mi?
“Bunu sen mi yaptın?” dedi Miraç, arabasındaki öküz resmini göstererek. Ağzındaki o soğuk sesle. Yüzüm bembeyaz oldu. Ama kesinlikle bir şey belli etmeyecektim!
"Ne demek istiyorsun?" dedim, mümkün olduğunca sakin olmaya çalışarak. İçimden öyle sert küfürler geçiyordu ki! Dün gece o anahtarla arabasına öküz çizdiğim aklıma geliyordu ama dışarıya ne kadar sakin göründüğümü, dikkat etmem gerektiğini biliyordum. İnkar etmeliyim. Bunu asla kabul edemezdim!
Ama Miraç o kadar kesin bakıyordu ki, "Bunu sen mi yaptın?" diye bir kez daha sormadan edemedi.
"Hayır! Ama yapanın eline sağlık senin resmini çok iyi çizmiş" diye bağırdım, ama bu kez sesim biraz yüksek çıkmıştı. İçimden, “Kesin bir şekilde senin suçladığın kişi benim! Hahaha!Iyi ki de yapmışım oh seni köstek!” diye düşünsem de, dışarıya kesinlikle yansıtmıyordum.
"Bak,şunu bil intikam soğuk yenen bir yemektir! Birde çok saçma resim çizmişsin ve bu hareketlerin çocukça!"
"Ne! asıl sensin çocukça. Intikam soğuk yenen bir yemekmiste mıy mıy mıy ve resim yetenegimde kötü değil!" diyemedim tabiki ama ona cevabını çatlayacaktım. Birde aynı şekilde inkar etmeye devam edecektim.
"Ben!Bunu!çizmedim! ilk defa görüyorum ve resimde çok güzel olmuş çocukça da değil. Birde şunu ekliyim size çok benziyor." diyip sırıtmaya başladım.
"Sen kaşındın Zeynep hanım. "
"Ben kaşınmam oğlum, ha sen kaçınıyorsan kaşıyacak birini bulurum senin için. " Bu lafları diyince kızardı birde beni görün kendimi gülmemek için zor tuttum. O da benim gibi lafın altında kalmaz tam bana bir laf atacakken. Bir ses duyduk
Bir araba sesi.Otoparka Emir Bey’in arabası gelmişti. Gözlerim hemen ona kaymıştı. Vay be! Ne kadar da yakışıklıydı, ama o kadar dikkatli adımlarla park ediyordu ki, ona sadece hayranlıkla bakmak istemiştim. Analar ne cengâver doğuruyor. MAŞŞALLAH!O anda Miraç'a olan tüm öfkem bir anda kaybolmuştu.
Emir Bey arabasından inip yanımıza doğru gelirken, Miraç birden susmuştu. Ne oluyordu? Ne değişmişti? Ağzını bile acamiyon bakıyım köstek surat. Acaba Emir' den mı korkuyordu?
Emir Bey yanımıza geldiğinde, birden sessizlik çökmüştü. Miraç’ın o güçlü tavrı, bir anda sönüp kalmıştı. Emir Bey’in varlığı, her şeyin önündeydi.
"Günaydın arkadaşlar," dedi Emir Bey gülümseyerek, "Nasılsınız?"
"Günaydın, teşekkürler, iyiyim." dedim. Miraç ise soğukkanlı bir şekilde "Günaydın, iyiyim." diye cevap verdi.
Emir Bey, bizi biraz gözden geçirdikten sonra, "Ne konuştunuz, işten mi?" diye sordu.
Miraç biraz tereddütle ama soğukkanlı bir şekilde, "Evet, işten konuştuk." dedi. "Biraz detaylıydı, o kadar."
Emir Bey gülümsedi ve "Ne hakkında konuştunuz? İşler nasıl gidiyor?" diye ekledi.
Ben ve Miraç arasında bir sessizlik vardı, ama Emir Bey’in sohbeti biraz yumuşatmıştı. Miraç yine konuyu saptırdı ve "İyi, her şey yolunda." diyerek devam etti.
Ve sonrasında, hep birlikte asansöre bindik. Emir Bey, Miraç ve ben... Asansörün içinde bir anlık gerginlik, ama içimdeki heyecan hala devam ediyordu. Zeynep, bu gün senin gündü!