Aynı gün akşama dönerken odasına kilitlenen Civan'ın yanına ne gelen vardı ne de giden. Aslında bu hanım ağanın emriydi. Kendisi gelene değin veliaht ağanın odasına ne giren olacaktı, ne de odadan çıkan. Civan ise... Başını ellerine almış vaziyette oturuyordu. Bundan sonra ne olacak, ne yapacak bilmiyordu. Pek bir şey de hatırladığı söylenemezdi. Tek hatırladığı karşısında güzel bir kadının belirdiğiydi. Bir de ona dokunmak istediği... Nereden bilebilirdi ki onun deli Erkam'ın kardeşi, prenses gibi büyütülen Farah olduğunu. Şimdi amcası ne der, ne yapar bilmiyordu ama, Erkam'ın başını isteyeceği kesindi. Şüphesiz tahmin ettiği gibi de oldu. Civan'ın bulunduğu haberini alan Erkam yanına kattığı babası ve tonla adamı ile Atabeylerin en büyük konağı olan, hanım ağa Şayeste'nin hükmünde