Alkan hala bakıyordu. Aysima ise neden geldiğini mantıklı yanını kullanmaya çalışırak hatırlamaya çalışırken bir anda rüyadan uyanır gibi oldu ve o ana kadar elinde olduğunu fark edemedi dosyayı gösterip “Bunlar için gelmiştim” dedi. Gözlerini adamın irislerinden çekip hızlı hızlı kırpıştırırken kurumuş dudaklarını yaladı. Alkan gözlerini kısıp bir kıza bir de elindeki dosyaya bakarken burnundan soluk alıp vererek masaya geri oturdu “Göster” diyerek kalemi eline aldı.
Genç kız omuzlarını dikleştirirken elindeki telefonu kulağına götürüp “Tuana bana soğuk bir meyveli soda gönder Alkan Bey’in odasına” deyip kapadı. Tek kaşı kalkan adam hala kızın yanına yaklaşmasını ve işle ilgili durumu göstermesini bekliyordu. Çalışma masasına koyduğu dosyayı açıp birkaç çizim çıkardı. Sonra bunları genç adama uzatıp “Bir bak istersen, salon ve yatak odası tasarımları için elimdeki son çizimler bunlar” dediğinde sesi çok hafif titrese de bu bacaklarındaki titreme kadar fazla değildi.
Alkan çizimlere baktı. Salon takımı için olanlar fena değildi. Onlara göre çoktan kafasında bazı detaylar oluşmuştu ama yatak odası için olanlara gözü değdiğinde yutkunmadan edemedi. Genç kız bu konuda yaşına rağmen gerçekten de yetenekliydi.
Aysima, omuzlarını dikleştirmiş kendine gelme adına içten içe tüm hırçınlığını kullanıyordu. Kapı çaldığında Alkan’dan önce “Gel” dedi. Tuana buzlu sodayı getirmişti. Bardağı alan kız sonrasında büyük yudumlar alarak içerken Alkan hala inceliyordu.
Alkan, göz ucuyla sodaya can simidi gibi sarılan kıza baktığında sağ dirseği masaya yaslanmış, işaret parmağı ile dudağının kıyısını hafiften okşuyordu. Gözleri istemsiz kısıldığında genç kızı çizdiği transparan beyaz bir geceliğin içinde hayal etti. İç çamaşırı olmadan ve tüm her şeyi ona sunacak şekilde açık.
Aysima sodası yarı olurken artık daha sakindi. Genç adama döndüğünde koyulaşmış irisleriyle karşılaşsa da bunu göz ardı edip “Nasıl? Senin de eklemek istediğin ya da bizim üzerinde çalışmamız gereken kısımlar var mı?” dediğinde burnundan soluk alıp veren adam başını salladı.
“İtiraf etmem gerekirse senin gibi birine rağmen oldukça iyi çizimler bunlar. Şaşırdım doğrusu.”
“Benim gibi birine rağmen mi?”
Onaylar biçimde kafa sallayan Alkan “Evet” derken alay eder gibi bakmaya çalıştı çünkü hala gözünün önünde gecelikli Aysima vardı. Genç kız göz devirdi. Adamın önündeki çizimleri alıp dosyaya koyduğunda “Sana laf anlatmak deveye hendek atlatmak gibi ama ben ne deveyle uğraşırım ne de seni kale alırım. O yüzden kendi kendine ego tatminine devam edebilirsin.” deyip odadan çıktı.
Gün bitip eve geldiğinde cam eve geçmeden odasına girdi ve üzerini değiştirdi. Birkaç film seçeneğine baktı. Eski ama dikkat çekici olan Grinin elli tonu serisi karşısına çıkınca bir an ateş bassa da filmi ayarladı. Seriyi komple izleyecekti. Eski bir seriydi ama izlemek hiç nasip olmamıştı. Şimdi ise tam da vaktinin olduğunu düşünüyordu.
Üzerine siyah bir tayt ve krem renk crop giydi. Saçlarını tepesinde alelade bir topuz yapıp bilgisayarını ve telefonunu aldı.
Odadan çıktığında merdivenlere yönelmişti ki yukarı çıkan Alkan ile karşı karşıya kaldı. Genç adam şöyle bir baktığı kızın yanından geçerken ondan yayılan kokuyla farkında olmadan derince soluk aldı. Cam eve geçen genç kız hemen sisteme bilgisayarını bağladı ve filmi açtı. Durdurup kendine mısır kola cips üçlüsü hazırladı. Rahatça koltuğa oturup başlattığında heyecanlıydı.
Zaman geçtikçe yüzü şekilden şekle girmeye başladı. Bedeni ısınıyordu. Sevişme sahnesinde ağzı açık kaldı. Aklına gelen tek şey Alkan’ı rüyasında görmesi ve bunun yarattığı seks isteğiydi. Kimseyle olmamış biri olabilir ama şu an kasıklarındaki o sızı sanki tüm sinir uçlarına dokunuyordu.
Yutkuna yutkuna devam etti. İlk film bittiğinde dudakları aralanmış yüzü kızarmış ve bacaklarını birbirine bastırır hale gelmişti. Hemen ardından ikinciyi açtı. Film ona hiç iyi gelmiyordu ama yine de duramıyordu. Bir an aklına gelenle durdurdu ve kalktı. Hızla cam evden çıkıp büyük evin mutfağına doğru koştuğunda göğsü sanki birkaç saattir koşuyormuş gibi inip kalkıyordu. İçeri girip dolapları karıştırırken Zekeriya kapıda belirdi.
“Aysima Hanım bir şey mi lazımdı?”
Sorusu üzerine adama dönmekten çekinen genç kız “Ben, şey sadece hafif bir içki arıyordum. Kırmızı şarapta olur çok gerildim de rahatlamak için faydası olabilir diye düşündüm.” dediğinde tek kaşı kalkan adam “Ben size hemen bir şişe ve kadeh gönderiyorum efendim. Mahzenden çıkarmam gerekiyor” dedi. Kapıdan kaybolduğunda buzlu suyu dolaptan çıkaran kız büyük bir bardağı tek dikişte nefes nefese içti.
Göz bebeklerinde o sahneler dönüp duruyordu. Bir an delirdiğini bile düşünmüştü ama sadece beden olarak sekse ihtiyacı vardı. Rahatlamalıydı. Mutfaktan çıkarken elinde olan telefondan araştırma yapıyordu. Arama motoruna “Cinsel anlamda bir erkekle birlikte olmadan kadınlar nasıl rahatlar?” yazmıştı. Çıkan sonuçlara bakacaktı ki çarptığı bedenle geri sendeledi ve telefonu yere düştü. Yumuşak halı üzerine düşen cihaz da ekran yukarı dönüp biçimdeyken kızı belinden tutan Alkan kaşları çatık pembeleşmiş yanaklara baktı.
“Sen iyi misin? Neden dikkat etmiyorsun?”
“Görmedim. Ayrıca sende dikkat edebilirdin her halde.”
Alkan kızın kahvelerine bakarken bakışları büyük başlıklı yazıya telefon ekranına kaydı. O an gördüğü şeyle kaşları istemsiz kalkmıştı. Adamın tutuşundan kurtulan Aysima ise hemen eğildi ve aldı. Ardından arkasına bakmadan cam eve geçerken homurdanıyordu.
Dakikalar sonra Zekeriya elinde bir şişe yıllanmış özel bir kırmızı şarapla mahzenden yukarı çıktığında mutfakta sigara içen Alkan ile karşılaştı. Çalışanlardan bir kıza “Kadehle birlikte bu şişeyi Aysima Hanım’a götürün.” dedikten sonra şişeyi teslim etti.
Alkan sadece izliyordu. Aradan birkaç saat geçti. Aysima üç kadeh şarabı içmiş yanakları daha da pembe bir hal almış ve kadınlar için mastürbasyon yöntemlerini öğrenmeye çalışmıştı. Film de daha ateşli sahneler de olunca koltuğa uzanmış çakır keyif bir halde elini taytından içeri usulca sokup kendine dokunmaya başlamıştı. Gözleri kapalı bir şekilde usul usul klitorisini okşarken nefesi kesilir gibi oluyor yaşadığı o garip his yüzünden kendi eline engel olmak adına bacaklarını kapıyor ama hoşuna gittiği için geri açıyordu.
Alt dudağını dişlediğinde zihni bulanıklaşıyor nefesleri sanki ona yetmiyordu. Elini bacak arasından çektiğinde doğruldu ve kıkırdarken kasıklarındaki o can alıcı sızının, göğüslerinin uçlarının belirginleşmesinin gölgesi altında bilgisayardan yasaklı sitelerden birini açtı. Görseller arasında seçim yapmak zorken bir kadının kendini tatmin ettiği videoda durdu ve açtı. Şimdi büyük ekranda bir kadın yatağa uzanmış çıplak halde kendini okşarken Aysima da onun gibi uzandı ama o giyinikti.
Dışarı ses ve görüntü gitmiyor oluşu belki de en büyük şanslarından biriydi. Birkaç dakika sonra titrediğini hissetti ama olmayan şeyler varmış gibi hissediyordu. Zihni ona oyunlar oynarken başını kanepenin kolçağından aşağıya sarkıtırken o büyük dağı tırmanıyor ama zirveye kalan son adımlarda tıkanıp kalıyordu. Ağlamak üzereydi. Kulağına kendi haricinde dolan videodaki kadının sesi öyle erotik geliyordu ki patlamak isteyen volkan gibi kıvranıyordu.
Alkan genç kızın yanına gitmek için evden çıktığında hava kararmıştı. Korumalar genç kız cam evdeyken eve sırtları dönük durdukları için adamın ne yaptığını bilmiyorlardı. Kapıyı tıkladı ama ses gelmedi.
“Aysima, müsait misin?”
Seslendi ama yine sesini duyuramadı. Kapı kulbunu indirdiğinde açıldığını görünce duraksadı. Normalde genç kız kapıyı kilitlerdi. Hafifçe itip açtığında içerisi loş bir şekilde yapay mumlarla aydınlanıyordu. Gözleri ilk önce büyük televizyon ekranına çevrildi. Yatakta kendine mastürbasyon yapan kadınla gözleri irileşti. Dudakları aralanırken “Ah hadi ama lütfen” diye inleyen kızla soğuk grileri bu defa kanepeye kaydı. Gördüğü manzara karşısında büyükçe yutkunurken taytının içindeki eliyle kendini okşayan kızla elleri yumruk oldu çünkü erkekliği ona acı verecek şekilde uyanmış ve sertleşmişti.
Kanepenin yanına geldiğinde kalçalarını eline iten kızın yarı baygın gözleri ve kızarmış yanakları yaşadığı anlardan çok yarından fazlasını içtiği şarap yüzünden olduğuna emindi.
“Aysima” diye bir kez daha seslendiğinde başını sarkıttığı yerden kaldıran kız dili dolanarak “Sen, ne arıyorsun burada çık” dediği an ekrandaki kadın büyük inlemeler koyuvermeye başladı.
Bunu duyan Aysima adama çık diyordu ama eli hala kadınlığındaydı ve öyle bir noktadaydı ki ağlamak istiyordu. Zihni zaten ona oyun falan oynuyor gibiydi çünkü Alkan’ın varlığından an itibari ile emin değildi. Alt dudağını yalayıp dişleyen genç adam birkaç adım daha attı ve kızın yüzüne doğru eğildi. Onun baygın kahvelerinde gördüğü ateş, kapalı olsa da kadınlığından yayılan kendi kokusu, ihtiyaçla kıvranan bedeni küçük bir oyunun habercisi gibiydi.
Uzandı ve kıyafetinin üzerinden elini tutarken “Yardım etmeme izin ver” dedi. Aysima ara ara bulanıklaşan görüntü ile dudağının ucunu kıvırdı ve “Sen gerçek değilsin. Siktir, yine rüyadayım. Aman tanrım dokun bana” deyip elini çekti ve kalçasını kaldırıp kadınlığını adamın eline sürttü.
Alkan az çok bir şeyler anlamış olacak ki “Evet küçük seks öğrencim bu bir rüya ve sen kendini bana bırak” derken sesini kısmış kızın kulağına doğru sıcak nefsini vere vere konuşmuştu. Geri çekildiğine hemen arkasında olan ve yeri kaplayan büyük yastıklar gözüne ilişince kızı kucakladığı gibi yere yatırdı. Dudaklarında sersem bir gülüşle gözlerini tavana diken kız istediğini belli edercesine inledi.
Yer diz çöken Alkan kızın tayt ve iç çamaşırı lastiğine parmaklarını takıp aşağıya sıyırırken gördüğü kadınlık dişlerini sıkmasına neden oldu. Başka bir an olsa hemen şimdi burada bu küçük sıçanın içine gömülür onu en sert biçimde her pozisyonda becerir ve son damlarına kadar sağmasını sağlardı ama bugün yapmayacaktı.
Sonunda bacakları kıyafetlerden azade olan kız iki yana açmasıyla nemli kadınlığını adama sunarken onun grilerindeki ateşi göremedi. Ona göre rüyadaydı. Son rüyasında bu adamın kucağında deli gibi seks yapıyordu ve rahatlıyordu aynısı olabilirdi.
Nefesi kadınlığının üzerine kapanan dudaklarla kesilirken inleyişi öyle boğuk ve yüksekti ki Alkan kendi sızlayan erkekliğine küfretti. Ama durmasına yetecek kadar büyük bir sızı değildi. Önce dudaklarıyla ve diliyle kadınlığı okşadı. İki dudağın arasındaki klitorisi diliyle sevdi ve emdi. Bacaklarını kapamak isteyen kız başını sıkıştırırken elleriyle onları engelledi ve bacaklarını elleri okşarken ağzıyla kızı öyle bir noktaya getirdi ki Aysima can havliyle saçlarına asıldı ve hem çekmek hem de yarığına bastırmak arasında savaş veriyordu.
Bir süre kızı böyle kıvrandıran Alkan başını çekti ve yan biçimde uzandı. Hala kıvranan kızın kısık gözlerine bakarken ağzının yerini eli aldı. Parmakları maharetli biçimde kızı düzerken başını boyun girintisine gömmüş ince deriyi emiyor dişleri arasına alıp ısırıyordu. Aysima yaşadığı şeyin büyüklüğü ile başını çevirdiğinde başını çeken Alkan’la yüz yüze geldi. Ona kalsa yaşadığı her şey rüyaydı. Bu nedenle uzanıp dudaklarını hala kendi tadı olan dudaklara bastırdı. Emekler gibi geri oturmuş adamın kucağına kendini bıraktığında tıpkı rüyasındaki gibi sürtünmeye başladı. Alkan kızı durdurmak istedi ama sonra vazgeçti. Nasıl olsa kendine geldiğinde hatırlamayacaktı. Kalçalarından tuttuğu gibi aletinin üzerine daha da bastırdı.
Başını geri atıp inleyen genç kız sürtünmeye devam etti. Beli yay gibi gerilirken göz kapakları altında ışıklar patlıyordu. Hızlandıkça ikisi içinde zevk kaçınılmazdı. Kızın kalçalarından bir elini çeken adam kadınlığın ön kısmına uzandı ve hem sürtünerek hem de okşayarak onu orgazma yaklaştırdı. Kendi de ilk defa sürtünmeyle boşalacak kıvama gelmişti. Birkaç dakika sonra gerçek anlam da patlama yaşayan Aysima titreyerek kendini adamın kollarına bıraktığında iç çamaşırına akan Alkan ona sarılmış ve sık nefesler koyuvermeye başlamıştı.
Sonunda omuzuna koyduğu başı hareketsiz kalırken sızdığını anlayan adam başını geri atıp ofladı. Kucağındaki kızı kaldırdı. Onu giydirdi ve yerdeki minderlere uzanmasını sağladı. Üzerine koltuğun üzerindeki ince battaniyeyi örterken eğildi ve büzüşmüş dudaklarına sert bir öpücük bıraktı. Isırdığı alt dudağı yalarken geri çekildi. Bilgisayarı kapadı. Işıkları söndürdü ve evden çıktı.
Hiç beklemeden odasına çıkarken yaşadığı şeyin garipliği ve yasak olmasının verdiği o hazzı iliklerine kadar hissetti. Fark ettiği bir şey daha vardı. Kızın kadınlığı hiç öyle daha önce başkasıyla ilişki yaşamış gibi değildi. Üstelik öperken acemice davranıyordu. Odasının kapısına gelmişken eli kulpta asılı kaldı. Yaşadığı farkındalıkla dişleri arasından küfrederken odasına girip kendini duşa attı. Duş fayansına başını yaslarken “Siktir, o kan emici fare bakire” diye mırıldandı.
***
Gözlerini başındaki şiddetli ağrı ile açmaya çalışan genç kız yüzünü yastığa gömdü. Tepeden yansıyan güneş ışıkları resmen göz bebeklerinin ırzına geçmişti. Dakikalar geçti. Sonunda başını tutarak oturur pozisyona geldiğinde sağa sola bakındı. Ama başını hareket ettirmesi bile sanki beyninin sıvılaşmış kafa tasının içinde sağa sola çalkanlandığını hissetmesine yetiyordu.
Esnedi. Durdu ve burnundan soluk alıp verdi. Beyni, az da olsa güncel hayata adapte olurken kalkıp eve geçmek istedi. Gözüne inatla girmeye çalışan güneş ışığına meydan okumaya çalıştı. Mutfağa girdiğinde sandalyeye oturdu ve kahvaltı hazırlayan çalışana “Başım çok fena ağıyor bana ağrı kesici ver” diyerek başını masaya yasladı. Kadın önce bir tost yaptı ve meyve suyuyla yanına bıraktı. Ardından su ve ilacı gösterip “Önce yeyin sonra içersiniz. Aç karnınıza midenize dokunabilir.” dediğinde canı istemese de denileni yaptı. Ardından odasına çıkıp kendini yatağa attı. Göz bandını takıp biraz daha uyuduğunda ilaç işe yaramıştı.
Kalkıp duşa girdiğinde başından akan su rahatlamasına yetiyordu. Gözlerini kapayıp suyu hissederken göz kapaklarına dolan bazı görüntülerle soluğu kesildi. Dengesini sağlamak adına duvara tutunurken gözlerini açıp öylece durdu.
Hayal meyal zihnine dolan görüntüler kalbinin deli gibi atmasına ve korkudan üç buçuk atmasına yetmişti. Nasıl durulanıp çıktığını bilmiyordu. Üzerini hızlıca giyinip odadan çıktığında merdivenleri indi. Büyük salona geçtiğinde Fahrettin ve Alkan’ı bir konu üzerinde tartışırken gördü. Gözleri direkt genç adama kilitlenirken Fahrettin’in “Küçüğüm bir sorun mu var? Sen iyi misin?” demesini çok sonra duydu.
“Şey, ben yani iyiyim sadece başım ağrıyordu” cevabını zorlukla verdi. Alkan çatık kaşları ve buz gibi grileri ile kıza bakarken Aysima onun irislerinden hiçbir şey anlayamıyordu.
“Ah evet, dün şarap istediğinden Zekeriya bahsetmişti. Çok içmişe benziyorsun. Alışık değilsin çarpması normal. İyi değilsen hastaneye gidebiliriz.”
Yaşlı adamın ilgili tavrı karşısında öyle bir vicdan azabına düşmüştü ki sertçe yutkunurken Alkan’ın “Alışık değilsen içmeyeceksin. Bedava ve pahalı diye kendini bu alemin parçası zannetme istersen üvey anneciğim.” diyen iğneli sesiyle dudaklarını birbirine bastırdı. Düşündü. O kısacık zaman diliminde eğer gerçekten bir şey yaşamış olsalar böylesine alaycı ve yaralayıcı olmayacağını düşündüğü adamın tamamen hayal ürünü olduğuna karar verdi.
Ona göz devirip yaşlı adama döndüğünde “Ben gayet iyiyim hastaneye gerek yok” demişti ki cebindeki telefonu çaldı. Baktığında arayan kişi David’di. Cevapladığında işittiği şeylerden sonra “Tamam David hemen çıkıyorum.” cevabını verdi. Telefonu kapadığında “Benim çıkmam lazım. David önemli bir konu olduğundan bahsetti.” dedi.
Fahrettin anlayışlı bir tonla “Tamam küçüğüm. Bu arada şu davetiye gelen defileye katılacak mısın? Ona göre gerekli önlemleri aldıracağım” dediğinde başını olumlu anlamda sallayan kız “Evet. Sonuçta ben yapamadım ama birileri hayalini gerçekleştiriyor. Hem bana da gözlem yapma şansı doğar” deyip arkasını döndüğü gibi cam eve geçip çizim eşyalarını ve bilgisayarını aldı. Aracına atlayıp yola çıktığında içindeki o masum ve açılmamış gonca olan Aysima “O gerçekti. Gerçekti.” diye bağırıyordu.