Serkan - Alara

2331 Words
Yemeğe kadar geçen sürede Alara sadece işleri ile ilgilendi. Son zamanlarda fazla ihmal ettiğini düşünerek iyice kaptırmıştı. Sabah erkenden geliyor akşamda geç çıkıyordu. Gökhan ne zaman ziyarete gelse yoğun olduğunu söylüyordu. Bu davranışı herkesin dikkatini çekmeye başlamıştı. Çok çalışmasına alışkın olsalar da bu sefer bir farklılık vardı. Fazla gergindi ve çalışanları da baya zorluyordu. Bundan en çok etkilenen Ediz'di. Her gün geç saatlere kadar patronunu bekliyordu. Bugün de aynı şekilde herkes gitmişti. Yalnız kalmıştı. Gezmekten sıkılınca Helin'in yerine oturdu ve Alara'nın çıkmasını beklemeye devam etti. Galiba ömrü bu kadının arkasında koşarken tükenecekti. Bir konuşabilse eski işine geçmek istediğini söyleyecekti. Cezasını fazlasıyla çekmişti. Artık salsa olmuyor muydu? Hem erkek arkadaşı mıdır nedir tam belli olmayan Gökhan denilen adamla da karşılaşıp durmak zorunda kalmazdı. Adam her geldiğinde Alara'nın babasıymış gibi rapor alıyordu. Vural Bey'in emri olmasa kurtulması Alara'ya söylemesine bakardı. İşte o zaman kopacak fırtına da herkes savrulurdu. Patronunu biraz tanıyorsa Gökhan'ın yaptığına göz yummazdı. Alara gibi bir kadına erkek arkadaş oluyorsan onu kontrol edemezsin. Bunu izin verecek biri değil, ama dönen olayları da anlamadığı için sadece işini yapıyordu. Serkan'ın olayı yeni kapanmışken yine kargaşanın ortasına düşemezdi. Masanın üstünde duran kaleme uzanacağı adan açılan kapıyla doğruldu. Patronun çıktığını görünce hemen ayağa kalktı. Yine eline bir sürü dosya almıştı. Bu saate kadar çalışıyor, sabah erkenden geliyordu. O zaman bu dosyalara ne zaman bakıyordu? Bana diyerek hızla yaklaştı ve elindekileri aldı. "Çıkıyor muyuz efendim?" Onaylayan bakışlardan sonra birlikte asansöre bindiler. Son günlerde gerekmedikçe konuşmuyordu. Bu daha çok gerilmesine neden oluyordu. Aşağı inip kapı açıldığında kendini dışarı attı. Güvenlik ikisini görünce hemen kapıyı açtı. -İyi geceler Alara Hanım. Bakışları ile selam verdikten sonra devam etti. Ediz önden yürüyüp arabanın kapısını açacağı anda "Gerek yok." demesiyle durdu. Sesi fazla sert olunca direk öne oturdu. Anlaşılan yine konuşamayacaklardı. Alara arka koltuğa oturduğunda yanına koyulan dosyayı aldı. Aslında çok yorulmuştu, ama Harun Beyle bozulan ortaklıktan sonra değişen dengeleri düzeltmesi lazımdı. Piyasa da isimleri zarar görmüştü. Düşüşler birkaç gündür canını fazla sıkıyordu. Tek sebep bu da değildi. Yarın iki aile yemek yiyecekti. Geri dönüşü olmayan bir yola adım atacaktı. Gökhan ile yapacağı evlilik durumlarını toparlasa da yetmeyecekti. Haldun Bey ile de sıkıntı yaşamak istemediği için derinliklerde ki duygularına şu anlık kulaklarını tıkıyordu. Çıkardığı raporlara göre hareket ederse sıkıntı çıkmazdı. Telefonu çalınca boş boş baktığı dosyayı kenara koydu. Ekranda ki numarayı görünce neden bu saate aradıklarını anladı. Yurt dışında ki saat farkı yüzündendi. Açıp "Efendim." dedi. Ediz yüzünden kimle konuştuğunu çözmeye çalışırken "Kapısının önünde kim var?" dediğini duydu. Bu tarz konuşmaları genelde Serkan için yapıyordu. Gitmiş olsa da orada da uğraştırıyordu. -Kardeşiniz sekreterim var. İş varsa eve getirin, yoksa çıkmıyorum dedi. Ne yapmamızı istersiniz? Sıkıntıyla nefes aldı. Ondan da ancak bu beklenirdi. Fazla bile dayanmıştı. Mert'in düğününü atlatana kadar evde durması daha iyi olurdu. -Bırakın kalsın. Bir durum olursa haberdar edersiniz. -Tamam efendim. Ediz telefonu kapatmasını bekledi. Kendi için konuşmanın tam zamanıydı. Sesini ayarlayıp "Serkan Bey, Cemre Hanımın evleneceğini biliyor mu?" dedi. Aynadan baktığında yorgun gözler ile karşılaştı. Güçlü bakışlar zayıflamıştı. Günlerdir bu kadar çalışırsa normaldi. -Bilmiyor ve bilmemesi iyi olur. Alara dışarı bakacağı anda aklına gelen düşünceyle Ediz'e döndü. "Seni arıyor mu?" Bilgi almak için bunu yapabilirdi. Şaşkınlıkla gelen hayır cevabından sonra "Eğer ararsa dikkatli oluyorsun." diye uyardı. Ediz yine aynı durumları yaşanmasını istemiyordu. Serkan'ın, Cemre takıntısı yüzünden ne kadar ileri gittiğini görmüştü. Alara ile çalışmak bile daha iyiydi. Söyleyeceklerinden vaz geçip "Siz merak etmeyin efendim." dedi. En iyisi bir süre daha işine devam etmekti. Şimdi söylese de değişecek gibi de değildi. Yolun geri kalanı Alara hiç konuşmadı. Ediz patronunu eve bıraktıktan sonra evinin yolunu tuttu. Sabah erkenden gelmesi gerektiğini bildiği için bir an önce dinlese iyi olurdu. Alara eve girdiğinde sessizlik hakimdi. Genelde bu saatte kimse ayakta kalmıyordu. Konuşacak hali de olmadığı için odasına çıktı. Getirdiği dosyaları yatağın üstüne attı. Makyajını temizlemek için aynanın karşısına oturduğunda kapısı çaldı. Gel dediğinde annesi içeri girdi. Handan son zamanlarda farklı davranan kızı ile konuşmak için beklemişti. Eskisine göre daha fazla çalışıyordu. Günler önce yaşadığı heyecanda kaybolmuş gibiydi. Yine yorgun gözlerle oturduğunu görünce yatağa yaklaştı. Eve de iş getirdiğini gördü. Göz göze geldiklerinde "Alara iyi misin?" dedi. Her zaman güçlü dururdu ve sorunları konuşmayı sevmezdi, ama ortada bir sıkıntı olduğu belliydi. Kızının sosyal hayatı da yoktu. Tek derdi çalışmaktı. Hayatına Gökhan girince biraz olsun değişir demişti, ama bir fark göremiyordu. -İyiyim. -İyi halin bu mu? Sabah kahvaltıda seni göremiyoruz. Gecenin bu saati dönüyorsun.... Annesinin devam etmesine engel olup "Çalışıyorum." dedi. -Baban neden erken geliyor? Ona soruyorum düzgün bir cevap alamıyorum. Alara önüne dönüp yüzünü temizlemeye başladı. Aklından geçenleri biri ile paylaşmayı sevmezdi. Hem anlatsa da annesi anlayacak mıydı? Zannetmediği için "Bozulan bir anlaşmamız olduğunu biliyorsun." dedi. Handan konu yine oğluna gelince özlemle nefes aldı. İki çocuğu arasında savaş bitmiyordu. Kızının yaptığını da kabul etmesi kolay olmuyordu. Sitemle "Kardeşin bedelini ödedi." dedi. Yurt dışına gitmişti ve kocasına göre biraz yalnız kalmalıydı. Adam neler döndüğünü bilse aynı şeyi mi derdi bilmiyordu. Kızı sessizce halletmiş, kardeşini yollamıştı. Alara konu oğlu olunca değişen annesine güldü. Döndüğünde "Asıl bedeli ben ödüyorum." dedi. Haldun Bey ile de araları bozulmasın diye uğraşıyordu. Handan kızının söylediğine şüphe ile baktı. Bunu öylesine dememişti. "Sen ne ödüyorsun?" Tekrar aynaya dönünce ayağa kalktı. Bir kere daha "Alara ne ödüyorsun? Aklından ne geçiyor?" dedi. Kızını konuşturmak kolay olmasa da yanlış bir şey yapmasını istemiyordu. Hırsları ve amaçları için yapmayacağı şey yoktu. Kendini bile yakardı. Bu durumda ilk aklına gelen Gökhan oldu. İkisini yakıştırsa da kızı bir proje olarak görüyor olabilirdi. Bu konu hakkında tek kelime etmemesi normal demişti, ama hiç ilişki yaşıyor gibi de değildi. Bir kere yemeğe çıkmışlardı o kadar. Telaşla sandalyesini döndürüp kendisine bakmasını sağladı. -Bedel dediğin Gökhan mı? Alara zeki oluşlarını annelerinden aldıklarını biliyordu. Tek kelime ile her şeyi çözerdi. Bir anlık sinirle söylediği şeyle bu sonuca varmasına şaşırmadı. Kendinden emin "Değil. Fazla mesai yaparak ödüyorum." dedi. İnanamadığı bakışlarından belliydi. Rahat olmaya çalışıp "Şimdi izninle banyo edip yatacağım." dedi. Handan bu cevaba hiç tatmin olmadı. Kızı elbise dolabına yaklaşırken "Yarın ailecek yemek yiyeceğimizi unutmadın umarım." dedi. Vereceği tepkiyi görmek için dikkatle izledi. Alara geceliğini alıp annesine döndü. Gülümseyerek "Unutmadım." dedi. Neler düşündüğünü biliyordu. Açık veremezdi. -Yemekten sonra her şey değişecek. Eğer Gökhan'ı sevmiyorsan... Konu fazla uzamıştı. Devam etmesine engel olup "Anne bir sıkıntı yok. Her şey yolunda." dedi ve banyoya girdi. Kapıyı kapattığı gibi yüzünde ki gülüş kayboldu. Yaptığı plan çizgisinde gidecekti. Aklının karışmasına neden olan şeyi düşünmeyecekti. Handan da kapanan kapıyla kaldı. Kocasıyla konuşmalı mıydı? Gerçi ona göre çoktan bu iş olmuştu. Kızına bir şey demek mümkün de olmadığı için yarın yemekte neler olacak bakacaktı. Odadan çıktığında telefonu çalmaya başladı. Gecenin bu saatinde tek kişi arayacağı için ekrana bakmadan açtı. -Oğlum... Serkan aldığı haberden sonra evden çıkmak istememişti. Mert ve Cemre tekrar evleniyordu. Ablasının sözünü tutmayıp her şeyi anlattığını da öğrenmişti. Sevdiği kadını elinden almıştı. Artık geri dönüşü olmadığını biliyordu. Ne dese Cemre dinlemezdi. Bu acımasızlığın elbet bir karşılığı olacaktı. Öfkeden deli olduğu için annesini aramıştı. Açıldığı gibi "O kızına söyle görüşeceğiz." dedi. Handan oğlunun öfkeli sesiyle kalırken hemen misafir odasına girdi. -Serkan ne oldu? -Cemre ile Mert evleniyor. Daha ne olsun? -Tamam sakin ol. -Olmayacağım anne. Ablam yüzünden hayatım bitti. Beni buraya gelmem konusunda tehdit etti. Yaptıklarını anlatırım dedi. Bende dediğini yaptım. Ne oldu? Cemre'ye her şeyi anlatmış. Alara bunu yapmaz diyemezdi. İki çocuğunun kavgasını bitirmek için "Oğlum zaten olmayacaktı." dedi. -Anne ben ona aşıktım. Her şeyi göze almıştım. Oğlu bağırdıkça geriliyordu. Yine aynı şeyleri yapmasından korkuyordu. Bu sefer babasından da saklayamazlardı. Alara daha önce yaptıklarını da anlatırdı. Çıkacak kaosu düşünmek bile istemiyordu. Serkan öfkeden daha fazla konuşamadığı için "O kızına söyle bundan sonra benden kurtuluşu yok." dedi ve telefonu kapattı. Madem ablası acımasız oynayacaktı o zaman karşılığını vermekten çekinmeyecekti. Rehberinde aradığı kişiyi bulduğunda çoktan planını yapmıştı. Geri dönme zamanı gelmişti. """" Ediz bugünde geç çıkacağını düşünerek kahve almıştı ki Helin "Patron çıkmaya hazırlanıyor." dedi. Şaşkınlıkla saatine baktığında normal çıkış saati olduğunu gördü. -Emin misin? Helin yüzünün haline gülerken "Bugün büyük yemek var. Sen bilmiyorsun sanırım." dedi. -Ne yemeği? -Özel sekreteri olan sen değil misin? Nasıl bilmezsin? Laf sokmasına göz devirdi. Sadede gel dediğinde "Gümüşoy'lar ile birleşme yemeği." cevabı geldi. Gökhan ciddi ciddi Alara'nın erkek arkadaşı mıydı? Nedense hiç mantıklı gelmiyordu. Gerçi adamın her gün hesap sorması durumu açıklasa da Alara'nın kabul etmesi acayipti. Kadın şirketten çıkmıyordu. Bunların ilişkisi nasıldı? Bana ne dediğinde kahvesini geri koyup geldi. -Akşam neler olduğunu sonra anlatırsın. Helin'in dediğine sadece güldü. "Tabi bende masada olacağım, anlatmaz mıyım?" -Ya ne gördüğünü anlatsan da olur. Yalnız ikisi ortalığı yakacak. Alara Hanıma da böyle bir adam yakışırdı. Ediz burun kıvırdı. Adamı sevmiyordu. Kendini beğenmiş biriydi. Patronunun yanına da yakıştırmıyordu. Kızların daha çok zenginliğine hayran olduğunu bildiği içinde "Ortağın oğlu olmasa aynı şeyi söyler miydin?" dedi. -Adam yakışıklı, zengin, başarılı, daha ne olsun? Ediz konuşmak istemiyordu ki Alara'da çıkınca hemen toparlanıp yaklaştı. Bugün elinin boş olduğunu gördü. Eve iş götürmüyordu anlaşılan. Helin'e iyi akşamlar diyerek şirketten ayrıldılar. Arabaya binince "Eve mi efendim?" diye sordu. Onaylayan bakışlardan sonra da yola çıktı. Eve vardıklarında patronun kapısını açmak için ineceği anda "Sen eve geçebilirsin."demesiyle durdu. Tamam dedikten sonra hızla inip kapısını açtı. Ailecek gideceklerine göre ona gerek kalmamıştı. Buna hiç itiraz etmeyecekti. Son zamanlarda ilk defa erken dönecekti. Alara'nın içeri girdiğini görünce gitmek için tekrar arabaya bineceği anda evin kapı açıldı. Döndüğünde Handan Hanım vardı. Yanına gelmesini işaret edince yaklaştı. -Buyurun efendim. Kızının özel sekreteri olduğu için "Alara'nın yarınki planı ne?"dedi. Kocasıyla konuşmuş bir toplantı olmadığını öğrenmişti. Evde kalmasını sağlarsa biraz konuşma şansı olurdu. Dün geceden beri aklı oğlundaydı. Ya gidelim ya da getirelim diyecekti. Yoksa ikisi arası iyice gerilecekti. Ediz önce Gökhan'ın şimdi annesinin rapor almaya çalışmasını anlamıyordu. Söylese bir dert söylemese başka bir dertti. Mecburen telefonunu çıkarıp Helin'in attığı çizelgeyi gösterdi. Handan baktıktan sonra geri verdi. "Helin'e yarın patronunun gelmeyeceğini söyle. Sende izinlisin." Hafta içi neyin tatili anlamamıştı, ama sorgulamayacaktı. "Tamam efendim." Aile içine karışmamak en iyisiydi. Sonra arada kalan kendi oluyordu. Handan eve girdiğinde kocasıyla karşılaştı. Ona da planını söylemek için koluna girdi. "Vural yarın Alara benimle evde kalabilir mi?" Merakla baktığını görünce "Son zamanlarda çok çalıştı. Hem yemekten sonra anne kız vakit geçirmiş oluruz. Neler düşünüyor konuşuruz." dedi. -Kız tamam diyorsa benim için sıkıntı yok. Kocasının yanağını öptü. Tam zamanı diye de "Bir de oğlanı görmeye ne zaman gideceğiz?" dedi. Vural durumdan gayet memnundu. Oğlu sonunda çalışıyordu. Yıllar sonra kafası rahattı. Karısı giderse dikkati dağılabilirdi. Bu yüzden "Bırak biraz daha özlesin." dedi. İtiraz edeceğini anlayınca "Koca adam oldu alışsın." diyerek konuyu kapattı. Handan kızıyla konuştuktan sonra ikna edecekti. Şimdilik tamam dedi. """ Alara makyajını yaptıktan sonra çantasını ve telefonunu aldı. Bu gece için siyah bir elbise seçmişti. Sade bir takı seti ile de tamamlamıştı. Aynada son haline baktıktan sonra aşağı indi. Salonun kapısına vardığında "Ben hazırım." dedi. Vural kızına baktığında gülümsedi. Ayağa kalkarken "Yine parlıyorsun." dedi. Yaklaşırken elini uzattı. Parmakları avucunu bulduğunda karısına da kolunu uzattı. -Teşekkür ederim baba. Handan da kalktığında kızını inceledi. Kendine özenmeyi sevdiği için bir fark göremedi. Gayet güzel giyinmişti ve kocasının dediği gibi parlıyordu. Belki de kafasını gereğinden fazla takmıştı. Hep birlikte araba bindiklerinde Haldun'un restoranına doğru yola çıktılar. Bu gece özel olarak kapatılmıştı. Vardıkları gibi çalışanların çoğu kapıda karşıladı. Alara gelen garsonu rakip ederken etrafa baktı. Gökçe'nin idaresinde olduğunu biliyordu. Ferah ortam ve manzara güzeldi. Işıklandırma ve dekarasyonda da güzel iş çıkarmışlardı. Bir ara tebrik etme düşüncesi gülümsetti. -Hoş geldiniz. Gökhan karşılamak için önden gelmişti. Gözü ilk anda Alara da takılı kalsa da Vural amcasına bakabildi. -Hoş bulduk. Yolu gösterdikten sonra Alara'nın yanına geçti. Elini beline koyarak yaklaştı. Bakmasını beklese de her zamanki gibi asaletinden taviz vermiyordu. Bu da onu daha da çekici yapıyordu. Son birkaç gündür görüşmemişlerdi. Kendini özlemeyi iyi biliyordu. -Nasılsın? Hafif bir tebessümle "İyiyim. Sen nasılsın?"dedi. Belindeki parmaklar ve yakınlık alışkın olmadığı durum olsa da rahat olmaya çalıştı. Olması gereken buydu ve sakin kalkmalıydı. Gökhan kulağına yaklaştı. Biraz olsun etkilemek istediği için "Şimdi daha iyiyim."dedi. Sonunda yarım olsa da bakan gözlere "Biraz konuşalım."dedi. Masaya varmadan önce "Vural amca siz geçin. Biz geliyoruz."dedi. Handan kızına baktığında hafif gülümsüyordu. İstemediği bir şey olsa kabul edecek biri değildi. Kocası cevap vermeden "Siz keyfinize bakın."dedi. Gökhan izini alınca terasa yönlendirdi. Dışarı adım atınca Alara ayrılıp karşısına geçti. Güzelliğinden biraz oylandıktan sonra "Konuşamıyoruz." diyerek konuyu açtı. -İşler biraz yoğun. Bunu bilse de "Bundan sonra bana zaman ayırabilirsin." dedi. Ediz'e ne zaman sorsa ya toplantıdaydı ya da görüşmesi vardı. Kendi de aynı olsa da onun ki fazlaydı. Alara işine karışılmasını sevmiyordu. Sakin kalmaya çalışırken "Bizlerin boş zamanı pek olmuyor. İkimizin de sorumlulukları var." dedi. Hem ne bekliyordu? Gökhan aradaki mesafeyi kapatıp Alara'yı kendine çekti. Kendinden emin bakışlar adamı yakardı. Hele yüzünden hiç değişmeyen bakışlar. Aklından geçenleri bilmek için neler yapmazdı? Yüzünden biraz daha oyalandıktan sonra gözlerine baktı. -Bu günden sonra ilişkimiz boyut değiştirecek. Yakında nişan düğün olacak. Bana hep böyle mi davranacaksın? Alara'nın yüzünde tehlikeli bir gülüş belirdi. Gözlerini ayırmadan ceketinin yakasından tuttu. İstediğini verirken bu sefer yaklaşan kendi oldu. Değişen bakışları görünce "Böyle mi davranmamı istersin?"dedi. Bir erkeği etkilemek bu kadar kolay olmamalıydı. Gökhan çoktan tutup kalmış gibi bakıyordu. Kendi kalbine baktığında ise heyecan hissetmiyordu. Aklı yine Erdem olsa dediğinde hemen unutmaya çalıştı. Adamı neden bu kadar çok hatırlıyordu. Birkaç kere görmüştü ve hiçbir şey yaşamamışlardı. Etkileyen bir bakış ise Gökhan şu an hayran hayran bakıyordu. Erdem ise... bakışlarını hatırlayınca yüzünde bir tebessüm oluştu. Kendini o zamanlarda tanıyamıyordu. Sanki içinde bilmediği bir Alara varmış gibi oluyordu. En kötüsü de güçsüz kalıyordu. Buna engel olmak için cevabı beklemeden Gökhan'ı kendine çekti ve dudaklarına yapıştı. Beyninin içinde dönen adamdan kurtulmak için sert bir şekilde öptü. Gökhan beklenmedik hareket karşısında bir anlık afalladı. Bitmesini istemediği için diğer eliyle Alara'yı kavradı. Ondan normal bir ilişki beklemek acayip olurdu. Öpücüğüne karışlık verdiğinde duygularının göstermese de bir şeylerin değiştiği ortadaydı. Dudağında ki acıyla geri çekildiğinde biraz şaşkındı. Alara hala gözlerini açmamıştı. An bozulmasın diye sessizce bekledi. Alara ise kendine kızgındı. Ne kadar başka tende gezse de beynini sustaramıyordu. Gözleri açtığında görmek istediği kişiyi değil başka birini görecekti. Belli etmeden düşüncelerinden sıyrılıp gözlerini açtı. Yakında ki gözlere baktığında sadece "İçeri girelim mi?"dedi. Bir an önce bu akşamı atlatmak istiyordu. Kollarınından sıyrılıp içeri girdin de kendine 'peki sonra ne olacak' sorusunu sordu. Erdem hayatına girdiğinden beri cevabını bilmediği sorular ile uğraşır olmuştu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD