Herşey nasıl oldu bittiye gelmişti, ne Selim, ne de Melisa anlayabilmişti. Kimse bu evliliğin sahte olduğunu bilmiyordu, bahane olarak öne babalarının ölümünü sunup düğün yapmamışlardı, bugün ikisinin de cenazesi kalkıyordu yüreklerinde.
"Seni dinlediğim için bir fahişenin kızıyla evlenmek zorunda kalıyorum anne," diye düşündü Selim Melisa ile nikah masasında otururken, annesi hakkına sahip çıkmasını istemişti ve Selim asla bunu unutmayacaktı, buna göre davranacaktı.
"Her şey senin için Asaf amca," diye içinden geçirdi Melisa nikah memuru sorusunu sorarken. "Evet," kelimesini söylemek belki de kolay gelebilir de insana, ama yüreği yanarken bu nasıl ona kolay gelebilirdi ki? Nikah memuru aynı soruyu Selim'e sorduğunda Selim ters bir şekilde adamın önündeki defteri aldı.
"Uzatma, imza atılsın yeter, bir ölüyü bu kadar uzun tutmak ruhuna acı verir sonuçta!" Bunu Melisa'ya bakarak söyledi, Melisa sadece başını eğdi duyduğu sözlere karşı, sanki kendisi onunla evlenerek cenneti yaşıyordu.
"Bende görevimi yapmaya çalışıyorum," dedi nikah memuru kısık bir sesle, ama bu adamların tekin olmadığını bildiği için uzatmadı konuyu. İkisi de imza atınca evlilik cüzdanını Melisa'ya uzattı. "Ben de sizleri karı koca ilan ediyorum," dediğinde Selim ona öyle bir bakış attı ki bir an önce uzaklaştı buradan.
"Bu saçma işte bittiğine göre rahatlayabilirim!" Melisa'ya acı çektirmek sandığından daha fazla hoşuna gidiyordu, ona daha kötü günler yaşatacağını düşünerek rahatlattı kendini, o kadının kızı olduğu için nefret ediyordu Selim ondan ve bunu zamanla ona gösterecekti. Aklına gece olacaklar gelince yüzünü buruşturdu, onunla birlikte olmaya ne kadar istemese bile miras için çocuk yapmaları gerekiyordu ve bunun için seks yapacaklardı.
"Acaba bu kız yüzünden hastalık kapar mıyım, kim bilir kaç kişiye fahişelik yapıp altına yatmıştır, böyle bir yaratığı nasıl bir çocuğun annesi yapacağım?" Bunu düşünürken kendi yaptıklarını yok sayıyordu Selim, ona dokunmamak için kendince bahaneler uyduruyordu ama buna mecbur sayıyordu kendini aynı zamanda.
"Madem bitti, o zaman eve geçelim," dedi Melisa hiç yüzüne bakmadan, hâlâ başını yere eğmiş bir şekilde duruyordu. Selim nefretle bakıp yerinden kalktı.
"Ben ve adamlarım eve geçecek, sen de bir yolunu bulup gelirsin, sakın benimle aynı arabada gelmeyi aklından bile geçirme!" Melisa bunu duyduğunda şaşkın bir ifadeyle ona baktı, bu adam gerçekten de neden bu kadar hadsizdi? Bunu zorlasa yok sayabilirdi belki de, ama yıllar önce Asaf'a verdiği söz geldi aklına, her ne olursa olsun kendine asla Selim'e ya da bir başkasını ezdirmeyecekti. Selim arkasını dönmüş tam gidecekken Melisa ayağa kalkıp laflarıyla durdurdu onu.
"Unutma ki herşeyde senin hakkın olduğu kadar benim de hakkım var, ve eğer benimle olmaktan memnun değilsen o zaman sen başka bir şekilde gelirsin eve!" Güçlü durup ona meydan okuması gerekiyordu her fırsatta, Selim'i ancak bu şekilde yola getirebilirdi. Bu lafları duyduğunda Selim'in yüzünden bir kas seğirdi, karşısında nefret ettiği kişi vardı, onu öldürmek istese de kendini frenlemek zorundaydı.
"Madem bana yakın olmak istiyorsun, sakın gelip istemiyorum deme çünkü istemesen benden uzak durup başka bir arabayla gelirdin, iyi gel o zaman. Sonuçta senden bunun acısını daha sonra çıkartabilirim!" Melisa bunu duymazdan geldi ve yürümeye başladı yok sayarak. Dışarı çıktığında arabaya bindi hızla, Selim de beklemeden bindi.
"Eve sür," diye emir verdi şoföre. Hızlıca eve doğru sürdü şoför, Melisa bazen çaktırmadan Selim'e göz atıyordu tepkisini ölçebilmek için, bazen de Selim onu izliyordu aynı mantıkla. Bir an gözleri birbirlerine çarptı, biri nefretle diğeri kırgınlıkla bakıyordu. İlk gözünü kaçıran Melisa oldu, bir türlü hak veremiyordu Selim'e olanlara karşı.
"Nefret ediyorum bu kızdan!" İçinden söyleniyordu hâlâ Selim, canı çok sıkkındı şu an, bu nefretlik kızla sırf haklarını korumak için evlenmişti ve şimdiden cehennemi yaşıyordu.
Eve vardıklarında kapıda Yasemin karşıladı onları, bileği burkulduğu için gelememişti nikaha. Öz olmasa da yeğeni olarak kabul ettiği iki gence baktı, yüzlerinden belliydi hiçbir şeyin yolunda gitmediği, belli ki alışmaları zor olacaktı bu duruma.
"Hoşgeldiniz gençler, bir sorun çıkmadı değil mi?" Bunu sorarken özellikle Selim'e bakıyordu, sonuçta en çok sorun çıkaran oydu. Melisa başını hayır anlamında salladı bu konu kapansın diye, Selim halasına sence der gibi bakıyordu.
"Yarın seninle detaylı olarak konuşuruz halacığım, iznin olursa odama gideceğim!" Bunu söylerken Melisa'ya yine o ters bakışını attı, ardından birşey demeden eve doğru ilerledi. Yasemin bu duruma alışık olduğu için sessiz kalıp Melisa'ya baktı.
"Bu durumun seni üzdüğünü fark ediyorum içten içe, ama emin ol ilerleyen zamanlarda bunlar geçecek ve o da düzelecek sayende. Sen sabırlı ve akıllı bir kızsın, onu yola getireceğine eminim, Asaf bu konuda sadece sana güvendi." Öz olmasa da ona sahip çıkan babasının adı geçince gözleri dolmuştu bir anlığına, başını yere eğdi.
"Ben en iyisi odaya geçeyim, dizginlemem gereken biri var, ona alışmaya çalışacağım. Hala, bu evlilik tamamen sahte, bunu unutma olur mu?" Bu evliliğin gerçek olmasını istiyordu Yasemin, daha doğrusu bu kardeşinin isteğiydi ve o bunu yapacaktı. Selim'e söylediği şeylerdem habersizdi Melisa.
"Bakacağız canım, belki ilerleyen zamanlarda birbirinize alışırsınız ve bu gerçek olur, tabi ben bu konuda yorum yapamam. Ama sen elinden geldiğince sabırlı ol ve Selim'e karşı tavrını hep koru. Her neyse, ben artık evime gitsem iyi olacak." Vedalaştı Melisa ile, daha sonra arabasına binip uzaklaştı evden. Melisa eve girdi, yeni dizayn edilen odasına girdiğinde Selim'in gömleğini çıkarmış bir şekilde koltukta oturduğunu görünce gözlerini kaçırdı. Bir anlığına çarpan gözü onun kaslı vücudunu az da olsa görmesine yetmişti.
"Neden gözlerini kaçırdın sahte gelin?" Sahte gelin mi, kendisi ne oluyordu bu durumda o zaman.
"Seni ilgilendirmez!" Bunu ters bir ifadeyle söyleyerek gardıroba doğru ilerledi ve oradan birkaç parça kıyafetini alıp banyoya doğru yöneldi, üzerimde şu an beyaz bir elbise vardı ve bir an önce kurtulmak istiyordu ruhunun kefeninden. Tam banyoya girecekken Selim'in sesiyle durdu.
"Boşuna banyoya kaçma, şimdi burada dur ve soyun!" Bunu duyduğunda hemen Selim'e döndü, gözleri şok içinde açılmıştı.
"Saçma sapan konuşma Selim, ben senin tek gecelik ilişkilerinden değilim. Git kiminle yatıyorsan yat, ama sakın bir daha benim namusumu diline dolama." Namus mu, bu kelimeye güldü Selim. Bunun Melisa için yabancı bir kelime olduğuna çok emindi, Melisa'nın başkalarının altında inlediğine o kadar çok emindi ki bu yüzden kendinden emin bir şekilde konuştu.
"Gerçekten başkalarıyla mı yatayım, yoksa kendini açacak mısın?" Hayır, eğer başkalarıyla olmasına izin verirse o zaman Asaf'a verdiğin sözü tutmamış olurdu Melisa.
"Kimseyle yatmayacaksın, eğer böyle bir durum olursa o zaman senden boşanırım ve tüm maldan olursun!" Bunu duyduğunda Selim tek kaşını kaldırdı, demek şimdiden mirası sahiplenmişti.
"Yani diğer kadınlara dokunamam, ama sana dokunabilirim, o pis vücudunda gezinebilirim, doğru mu anladım?" Bu laf Melisa'yı çıldırtmaya yetmişti, sinirli Selim'in üzerine yürüyüp göğsünden itti onu.
"Ne bana ne de başka bir kadına dokunacaksın, bu konuda kendini toparlarsan senin için iyi olur, yoksa dediğimi yaparım ve sefillik içinde yaşarsın. İşte o zaman çok nefret ettiğin kız tüm mirasını elinden alır!" Onu ancak bu konuyla tehdit edip adam edebilirdi, Selim bir anda Melisa'nın koluna yapıştı.
"Halam bir evliliğin gerçek olduğuna inanmadan ne sana ne de bana pay verecek, şimdi o lanet çeneni kapat ve hemen soyun, zaten alışık olduğun bir şey olduğu için zorlanmayacaksın! Merak etme, çocuk yaptıktan sonra ikimiz de kendi yollarımıza gideceğiz ve bir daha asla karşılaşmayacağız!" Melisa hangi duyduğuna tepki vereceğini şaşırmıştı, halasının arkasından iş çevirmesine mi, yoksa Selim'in böyle bir konuyu bu kadar basit anlatmasına mı?
"Seni istemiyorum!" Bunu duyduğunda Selim sert bir şekilde yatağa itti Melisa'yı, gözlerinden alevler fışkırıyordu.
"Senin gibi bir fahişenin kızını ben de zaten istemiyorum, ama hakkım olanı almak için elimden geleni yapacağım, ve eğer bu isteğinle olmayacaksa bende zorla yapmaktan asla kaçınmam!" Melisa korkuyla bakıyordu karşısındaki adama, bekaretini böyle bir durumda mı kaybedecekti, istemediği biri tarafından mı? Selim kapıya yöneldi ve kilitleyip anahtarı aldı. "Ben şimdi seks öncesi bir duş alacağım, sende umarım o zamana kadar soyunmuş olursun, yoksa benimle daha fazla temas etmiş olursun!" Melisa bunu duyduğunda hızlıca üzerine atladı koşarak.
"O anahtarı hemen bana vereceksin, ben senin gibi biriyle birlikte olmak istemiyorum!" Selim bu kez az öncekinden daha sert itti onu.
"Senin hak ettiğin hayat bu kızım, sen annenin günahlarını ödüyorsun. Ne dersen de bu gece benim istediklerim olacak, ne yaparsan yap bu durumdan asla kurtulamayacaksın!" Bunu dedikten sonra Melisa'nın bir şey demesine müsaade etmeden banyoya girdi ve kapısını kapattı, Melisa sadece arkasından bakmakla yetindi. Yerden kalktı ve düşündü ne yapacağını, Asaf ve Yasemin bunun sadece sahte bir evlilik olacağını söylerken Selim'e demek ki başka şeyler söylemişlerdi. Bu durum canını yakmıştı, gözlerini kapatıp düşündü.
"Gerekirse ölürüm ama böyle bir adamın çocuğunu doğurmam!" Bu kararı vermesi 15 dakika sürmüştü, gözü balkona kaydı ve hızla oraya ilerledi. Tam o sırada kapı açıldı ve Selim çıktı, Melisa'nın balkona doğru yürüdüğünü görünce çatık bir kaşla ona doğru yöneldi. Ne yapmak istediğini anladığında yüzünde bir an korku belirdi.
"Ne yapıyorsun kızım sen?"
"Bedenim senin olacağına toprağın olsun daha iyi, ölüm bir işine yaramayacak!" Melisa bunu dediğinde Selim hızla o tarafa doğru koşsa da yetişememişti ve Melisa kendini balkondan aşağıya atmıştı