Neyin mecburiyetinde olduğumu bana benimsetmiş bir hayat hikâyesinden kaçmak ne kadar mümkündü? Bunu yapamazdım, artık o kadar güçlü hissetmiyordum kendimi. Sıyrılmak istediğim ne varsa, sıyrılmak bir eti kemikten ayırmak kadar zor ve can yakıcı gibi geliyordu artık. Güvenilmemesini tatmış, bir hastane yatağında sanki ölecekmişim gibi benden af dilenme anını yaşamıştım. Belki de ölecektim, Tanrı’dan başka kim bilebilirdi ki ömrümün son dakikalarının hangi günün gün batımına ya da gün doğuşuna rast geleceğini? Bir melek bekliyorum şimdi, adı anıldığında herkesin siyah cübbe ile aklında canlandırdığı ancak benim aklımda kurtarıcı olan bir melek. Beni buradan alıp evime götürecekti, uyku vaktim gelmiş olacak ve Tanrı beni eve çağıracaktı. Bunun hayalinin getirdiği kurtuluş huzuru ile bekliy