Tutkular, ateşin harı ile pişerken gördüğü kızın sinirini ellerinden ve ayaklarından kelepçelediği kızdan çıkaran Karan bu defa bacak açmak için kullanılan ayarlı ayak kelepçesini kızın ayak bileklerine yerleştirdi. İki yana açtıkça demir uzadı. Böylelikle kız bacaklarını kapatamıyor engel olamıyordu. Olmasını da isteyen yoktu zaten. Arkasına geçtiğinde elindeki kırbacın püsküllü yeri ile kalçasına iki kez vurdu. Bunu yaparken yuvarlak şekilli kalçalar gözünün önündeydi. Ağzında kayışlı top olan kadın aldığı darbelerle inlerken elindeki kırbacı kenara attı ve yerdeki kayganlaştırıcıyı aletinin başına damlattığında yayılmasını izledi.
Gözlerini kaparken aldığı nefes göğsünü şişirdi. Tuttuğu beli az biraz kendinden tarafa kavislendirdiğinde hedefi kadının daha önceki ilişkilerinden dolayı genişlemeye başlamış arka girişiydi. Aletini tutup sıvıyı yaydığında arka girişe yasladı ve tek hamle de alıştırma gereği duymadan kendini itti. Her ne kadar geniş gibi görünse de kadınlığın genişliği kadar belli olmuyordu. Aletini saran kasların kasılıp düzelmesi çıkıp yeniden aynı şekilde girmesine neden oluyordu. Aldığı zevk iyiydi. Aklının bulanmasına yardımcı oluyordu. Kuvvetli elleri kadının beline daha da gömülürken hareketleri sertti. Etin ete çarpma sesi odaya yayılırken ağzındaki topa rağmen çığlık atmaya çalışan kadın yaşadığı acıya rağmen zevkin de tadını çıkarıyordu.
Dakikalarca git gelleri sürdü. Boşalamayışını kadına bağlarken hırsla ellerini çözdü ve ağzındaki kayışı açıp saçlarından tutarak dizleri üzerine çökmesini sağladı. Bu defa aletini kadının onu bekleyen ağzına ittiğinde boğazının derinliklerine kadar zorladı. Hiçbir duygu ibaresi olmayan siyahlarında şeytansı bir ateş vardı. Rahatlamak istiyordu. Rahatlayıp o bacaksızın yanına gitmek ve canına okumak.
Aklına yine geldiğinde iki eliyle dizleri üzerinde ağzını becerdiği kadının saçlarına asıldı ve soluğunu kesecek kadar hızlı git gel yapmaya başladı. Başını eğip manzaraya baktığında zihninde dönen görüntü çok başkaydı. Bu görüntü sayesinde zevke gelip dişlerini sıkarak hırıltılı soluklar alırken aletini kavrayan dudakların yumuşak dokusu kadifemsi deri üzerinde muhteşem görünüyordu. O anı sikik liseliler gibi hayal ettiğinde aklının uyuşmaktan kaskatı olduğunu hissetti. Çenesi dişlerini kıracak kadar sıkı kilitlenirken aldığı soluklar dişleri arasından ıslık gibi çıkıyordu ve sona gelmişti. Birkaç sert vuruş sonrası tüm menisini kadının boğazına akıttı.
Boşalması bitip geri çekildiğinde kadın soluk soluğa öksürüyordu. Masanın üzerinden küçük kelepçe anahtarını aldı ve hem ucun çubuğun hem de yere sabitli kelepçelerin kilidini açtı.
“Beş dakika içinde bu evde varlığını hissetmek istemiyorum. Paran kapının yanındaki küçük masada. Mümkünse parçalanmış iç çamaşırlarını da topla. Tek bir iğne kalmasın.”
“Duş?”
Kaşlarını çatan adam öyle bir bakış attı ki kadın zar zor kalkıp hemen kıyafetlerini topladı. İç çamaşırları yırtıldığı için çantasına tıkıştırdı ve ayakkabısı elinde odadan çıktı. Parasını aldığında evden de gitmişti.
Odadan çıkmayan adam bordo renk kafide örtülü yatağa uzanmış sigarasını içiyordu. Dumanı dudaklarından bıraktıkça zihni uyuşuyor sonra yeniden gerçeğe dönüyordu. Sigarası bittiğinde küllüğe bastırmak yerine avucunda sıktı ve çöpünü kristal küllüğe attı. Duşa girip temizlendikten sonra yatak odasına geçip takım elbisesini giyindi. Siyah takım içinde giydiği ipek gömlek kaslı teninde bir kadının saç telleri gibi yumuşak duruyordu. Boynuna kıravat yerine siyah pırlantalı iğne yaka iğnesini taktı. Aynı model kol düğmelerini gömleğin manşetlerine geçirdi. Koluna oldukça pahalı saatlerinden birini takarken bacaklarını saran kumaş pantolonu kaslı bacaklarını ve kalçasını göze gösterişli hale getirmişti.
Saçlarını şekillendiren adam saatini kontrol etti. Yaklaşık bir saat sonra toplantısı vardı. Şirkete yakın oluşu işini kolaylaştıracaktı. Ceketini de giydiğinde hazırdı. Evden çıkmadan önce şoförünü aradı ve “Arabayı hazırla çıkıyoruz” dedi. Cevaba gerek duymadan telefonu kapattığında kapının kilit kartını okutup kilitledi. Sonrasında asansörle zemin kata inerken sosyal medya bildirimlerine şöyle bir baktı. Kızın paylaşımı ile dişlerini sıksa da şimdilik rahattı. Gece işi olmasa bir kadını daha rahatlıkla sikebilirdi ama maçının olduğu geceler maç öncesi tek kadın yeterliydi.
Asansörden çıkıp binanın otoparkından aracına bindiğinde koltuğun arkasındaki aparattan tableti alıp toplantı dosyasını inceledi. Ardından çalışanını arayıp “Natalia, odayı temizle. Gece misafiri olacak. Mor rengi ayarla” dediğinde onay cevabı ile kapadı. Birkaç cadde kalan şirkete varmayı beklerken burnundan bir soluk alıp bıraktı. Gecenin akrebi şirketin Karan Bey’iydi.
Zevk için yaptığı yasaklı kafes dövüşleri sayesinde birçok illegal seven çevresi olmuştu. Bazı ortakları, iş yaptığı küçük şirketlerin sahipleri ve müşterileri -ki bunlar genelde erkek olurdu ve araya kadınlar da karışırdı- izlemeye gelir üzerine oynadıkları bahsi de kazanınca keyifleri daha da artardı. Akrep onlar için her zaman atılan zarın altılı tarafıydı.
Şirket otoparkına girdiklerinde yerine aracı park edilen adam indi ve sert adımlarla asansöre kadar yürüdü. Giriş kata çıktıklarında diğer asansöre geçen Karan onu bekleyen asistanının verdiği bilgileri dinliyordu.
Yönetim katına geldiğinde Tolga’nın araması ile odasına geçerken telefonuna bakıyordu. Odaya girip kapıyı arkasından kapatan asistanına “Kahve, hemen” deyip gitmesini sağladı.
Telefon kapanmak üzereyken açıp “Tolga” dedi.
“Günaydın kardeşim. Şirkette misin?”
“Günaydın. Evet yeni geldim.”
“Alin, onu aldın değil mi?”
“Eve uğradım ve uyanmasını sağladım. Sonrasında benim küçük bir işim çıkınca da taksi ile gelmesini sağladım.”
“Anladım. Ben senden bir şey rica edeceğim ama olmaz dersen sorun değil.”
Koltuğa oturan adam geri yaslandığında bacak bacak üzerine attı. Göz devirdiği arkadaşına “Tolga sikik sikik konuşma. Ne diyeceksen de?” deyip bekledi.
“Ben Nisan ile bir süreliğine yurt dışına gitmek zorundayım. Ailevi bir meselesi var ve tek başına olmaması gerekiyor. Bir süre benim yerimi de idare edip Alin’e göz kulak olabilir misin? Elbette mecbur değilsin ama senden başkasına güvenemem. Alin’i biliyorsun. Etrafına aç kurt toplamayı çok kolay başarıyor.”
İçten içe “Bilmez miyim” dese de bunu sesli söylemediği için rahattı. İç çeken adam “Ne kadar bir süreden bahsediyorsun?” dedi.
“Bir belki bir buçuk ay kadar.”
“Anladım. Şirket işlerinde sorun olmaz. Vekaletin bende var zaten Alin için de o bacaksızı öldürmezsem geldiğinde bana bir motor borçlanırsın haberin olsun.”
Tolga telefonda kahkaha attı.
“Biliyorum baş belasının ve çekilmez cadının teki ama bence idare edebilirsiniz. Ayrıca eğer ben gelene kadar kardeşim yaşarsa söz sana son çıkanlardan bir motor.”
Dudağının ucu alaycı biçimde kıvrılan adam “Modeli ve markayı ben seçerim” dediği an Tolga “Piç aklındakini alıp koleksiyonu tamamlayacaksın değil mi?” dedi. Aslında Karan bir değil düzinesi ile alırdı istediği motoru ama aralarında çocukluktan gelme bir anlaşma vardı.
Telefonu kapatırken durumu Alin’e kendisinin söyleyeceğini onu sürekli gözlem altında tutacağını söylediğinde Tolga onayladı. Elbette Nisan hepsinden önce davranıp Alin’e haber vermişti.
Genç kız elinde dosya oturduğu koltukta geri yaslanmış mesajı okurken güzünde şeytani tebessüm belirdi. Hemen kulüpteki programları hazırlayan kıza mesaj atıp boşluğu olduğunu iki gün daha program yazabileceğini söyledi.
Aldığı cevapsa “Şanslı orospu bu gece önemli müşteriler var. Günah onların aklını başından alacak” dı. Kıkırdadı. Ardından saatini kontrol ettiğinde toplantının başladığını fark etti. Asistanı ona hatırlatmayı unutmuş olmalıydı. Hemen gerekli evrakları alıp alt kata toplantı odasına inerken üzerini düzeltti ve duruşunu dikleştirdi. Dik, asil ve ateş parçası gibi geçtiği yerde arkasından baktıran günahın elle tutulur hali.
Kapıyı tıklatıp içeri girdiği an tüm kafalar ona döndü. Koltuğu masanın diğer tarafında Karan’ın yanındaydı. Ciddi ve iş kadını edası ile “Beyler geç kaldığım için üzgünüm. Tamamen zamanlama hatam” dediğinde yürümeye başladı. Nefesler tutulmuş, gözleri kızın her hareketini takip ediyordu. Odada tek yankılanan şey tok topuk sesi ve birkaç yutkunuştu.
Karan, kaşları çatılmış siyahları kızıl alevlerin eviydi. Kız koltuğa oturduğunda bacak bacak üzerine atarken elbisenin yırtmacı yukarı çıkmış bacağı oldukça cüretkâr biçimde açılmıştı.
Yeniden ciddi bir gülümseme ile “Devam edebiliriz” dediğinde diğer şirketin ceosu yüzündeki çarpık gülümsemeyle “Ne konuşacağımızı unuttuk Alin Hanım. Yine çok şıksınız.” Dedi. Onun bu sözleri Karan’ın çene kaslarının dalgalanmasına neden olurken ona umursamaz ama iş ciddiyetinde bakan Alin “Teşekkür ederim Kemal Bey. Kombinimi eşinize de iletirim o size baş başa daha iyi bir şov yapar. Eminim bende durduğundan daha güzel duracaktır. Şimdi konuyu benim şıklığımdan çıkarıp işe mi getirsek.” Derken tek kaşı yukarı doğru kavislenmişti.
Diğer erkekler ciddi kalmak için yüzlerini değişik hallere sokarken Karan alenen dudağının ucunu kıvırmış piç bir sırıtışla Kemal denen adama bakıyordu. Alin’e her konuda kızabilirdi ama laf sokma konusunda ve insanları saklı noktalarından vurmada iyiydi. Bunu hakaret etmeden hakaret ederek gösteriyordu.
Daha sonrasında toplantı asıl amacına döndü ve sermaye arttırımı ve yeni yatırımlar konuştu. Genç kız mali konuda fazla açılmanın sonradan sorun yaratacağından bahsederken aslında tüm erkeklerin göğüs dekoltesi ve bedenine baktığını görebiliyordu. Karan da bunun farkında olacak ki elini masaya sert bir biçimde vurduğunda “Beyler, dikkatiniz Alin Hanım’ın anlattıklarında olsun bedeninde değil. Toplantı bitmiştir. Alınan kararlar size iletilecek. Şimdi” değip başı ile kapıyı işaret etti.
Adam itiraz edecek gibi olsalar da “Hemen!” diye bağıran Karan ile çıktılar. İkisi kaldığında ise kalkıp kızın yanına gelen adam kolundan tutup ayağa kaldırırken “Sen halt ettiğini sanıyorsun lan sen” diyerek gürledi.
“Ne yapmışım? Üstelik şu elini çek ben senin siktiğin süs bebekleri gibi değilim bana böyle davranamazsın.”
Sertçe soluyan adam dibine kadar girip yüzüne doğru hırlarken “Haklısın. Sen benim siktiğim ve sikeceğim kadınlar gibi olamazsın çünkü hala bir çocuksun. Bu yüzden bunca erkeğin içinde göğsün bacakların sergilenirken rahatça oturdun. Hepsinin tek odak noktası yarısı görünen göğüslerindi. İlla hepsinin baktığı gözlerini sikeyim mi? Bunu mu istiyorsun kızım?” dediğinde göz deviren kız kolunu geri çekip bir adım uzaklaştı. Onunla dip dibe olmak boğazını kurutmuştu. Dudaklarını sakince diliyle ıslatıp “Mağarandan çık Karan. Ben iradesi zayıf aciz üç beş adam yüzünden istediğim şeyleri giyme zevkinden geri kalmayacağım. Bakmamak ellerinde. Önlerine ya da direkt sana baksalarmış. Üstelik çocuk değip durma istersen yirmi altı yaşında olduğumu ve yakında yirmi yediye gireceğimi hatırlatırım. Ayrıca şu an neden tartıştığımız konusunda en ufacık bir fikrim yok.” Derken kollarını göğsünde kavuşturdu.
Adama tek kaşı havada bakarken Karan ağzının içinden küfürler edip “Ben seninle bir buçuk ay ne yapacağım acaba? Abine verdiğim sözü boş verip boğarım belki de.” Dediğinde anlamak ister gibi bakan Alin “Ne alaka?” dedi.
“Abin seni bana emanet etti. Haberin yok ama Nisan ile bir buçuk aylığına şehir dışına çıktı.”
“Onu biliyorum da sen ne alaka onu anlamadım.”
“Dedim ya seni bana emanet etti. Etrafına kurt toplamayı seviyor muşsun.”
Dudağının kıyısı yukarı kıvrılan kız “Ne yapabilirim ki kurt adamlara karşı zaafı var. Sekslerinin çok vahşi ve yırtıcı olduğu ama aynı zamanda zevk verdiği söyleniyor.” Dedikten sonra arkasını döndü ve telefonu ile dosyayı alıp odadan çıkmak için adamın yanından geçerken kolunun tutulması ile durdu. Yeşiller gece siyahları ile buluşurken dişleri arasından “Beni zorlama ufaklık. Yoksa o seksini merak ettiğin kurt adamların sikinden koleksiyon yapmak zorunda kalırsın. Bedenlerinde ayrı biçimde.” Dedi.
Gözlerini kısan genç kız ise “Ben aşımın çaresine bakarım Karan ABİ. Mümkünse kendi becerdiğin kadınlarla uğraş ve beni rahat bırak. Ben vahşi kurtlarla nasıl başa çıkmam gerektiğini biliyorum. Arada sen kaynama” deyip kolunu çekti ve odadan kıvırta kıvırta çıktı. Geride kalan adam ise masanın üzerindeki cam su şişesini duvara atarken “Sikerler lan böyle işi” diye kükredi.
Anladığı tek şey Alin ile uğraştığı süre boyunca sadist duyguları uç noktalarda seyredecekti. Alin ise odasına geçip koltuğa kendini attığında “Hodri meydan Karan efendi. Beni çocuk gözüyle gördüğün ve dile getirdiğin her an için pişman olacaksın. Kıvranışlarını izlemek boşalmaktan daha fazla haz verecek bana” diye kendi kendine söylendi ve kıkırdadı. Masanın üzerindeki çikolatalı çilek buketinden bir tane çilek alıp yerken içindeki kadın bacaklarını açmış şovuna başlamıştı.