6. BÖLÜM
Bazı anlar insanın zihninde bin asırlık bölümü kaplar ve bir daha da o yerden ayrılmaz.
Karan, evden çıktığında belki de bininci kez elleriyle yüzünü sıvazladı ve ofladı. Bunun olma ihtimali bile midesine yumruk yemiş hissini bedenine salarken yaşanmıştı. O odaya girmiş daha bacak kadarken sümüklü diye dalga geçtiği, büyüdüğünü kabul edemediği, gizli saklı yerlerindeki dürtülerine sürekli olarak hitap etse de onunla ilgili düşüncelerini sabit tutmaya çalıştığı kızı mastürbasyon yaparken görmüştü.
Üstelik çıplaktı ve beyaz kadınlığı, tomurcukları fazla belirginleşmiş göğüsleri, ağız sulandıran teni göz bebeklerine tıpkı taşlara kazınır gibi kazınmıştı. Göğüs oluğundaki siyah papatya ve hiç bilmediği kasık çizgisindeki akrep dövmesi aklını bulandırmaya yetiyordu. Arabası gelip bindiğinde başını geri yasladı. Kasığındaki sızı giderek büyürken aleti sertleşmiş gördüğü görüntü karşısında sadece o küçük kadınlığa girip orada rahatlama isteği ile dolmuştu.
Başını usulca sağa sola salladı. O kardeşi gibiydi. Onunla bu şekilde bir şey düşünmemeliydi. Gözlerini kapayıp hırsla solurken aynı görüntü göz kapaklarında oynadı. O iri plastik penisi tutan avucun kendi aletini tuttuğunu onu iyice kavradığını hatta asice konuşmak için açtığı ağzının içine daldırdığını kırmızı dudakların onu sarıp sarmalarken pembe bilin aleti başında dolandığını ve daha da fazlası boğazına kadar kendini sokup çıkarırken aldığı zevki sadece birkaç saniye gözlerini kapayarak hissetmişti.
Hızlıca göz kapakları açılırken telefonundan bir numara tuşladı.
“Eve geç geliyorum.”
Bunu söyleyip telefonu kapadığında burnundan büyük soluklar alıyordu. Küçük viski şişesini çıkarıp kapağını açtığı gibi başına dikti. Rezidansa vardıklarında ise dairesine çıkıp kartla kapıyı açtı ama sessizlikten anladığı kadının daha gelmediğiydi. Odasına geçip soyunduğunda bedenine göre iri ve kalın aleti ile büyük aynanın karşısında durdu. Kendi bedenindeki dövmeler Alin’in küçük dövmeleri kadar cazip gelmemişti bir an. Diliyle o dövmelerin üzerinde dolandığını hayal etti. Dudakları altındaki yumuşak teni, o tenin tadını ve dudaklarında bıraktığı sıcaklığı özümsemek için şansı var mıydı?
Kendi kendine göz devirdi. Bu mümkün değildi. Olmamalıydı. Kapı çaldığında giyinmen ihtiyacı duymadan kapıya çıplak bir vaziyette çıktı. Kapıyı açtığı an gördüğü kadını kolundan tutarak içeri geçti ve kapıyı sertçe kapadı. Kolunu bırakmadığı kadını odanın önüne getirdiğinde kapıyı açtığı gibi bırakmadan yatağın kenarına çekerek üzerine fırlattı. Üzerindeki ince kaşe kabanın kuşağını açan kadın kırmızı jartiyeri ile bedenini Karan’a sunarken onun kaslı bedeni ve iri aleti ağzını sulandırıyordu. Sulanan sadece ağzı değildi üstelik. Kasıklarında hissettiği o incecik zevk sızısı onu bir an önce içine alması gerektiğini haykırıyordu.
Kabanı üzerinden attı an Karan daha da siyahlaşan gözleriyle yatağa çıkıp dizleri üzerinde durdu. Emekler gibi ona yaklaşan kadının saçlarını eline doladığı an kedi misali yatağın üzerinde kıvrılmasına neden oldu.
“Ağzını aç.”
Dişleri arasından hırlar gibi emrini verirken aletinin ucunu kadının dudaklarına yasladı. Kadın ağzını açtığı an kalçasını itti ve aleti boğazına kadar indi. Geri çekip tamamen çıkarmadan yeniden itti. Yeniden ve yeniden. Hareketleri sertti. Elleri saçlara daha sıkı asılırken kadının boğulur gibi sesler çıkarması umurunda değildi. Dakikalar geçti. Boşalamadıkça hareketleri hırçınlaşıyordu. Ağzından çektiği aleti bu defa yatağa geri ittiği kadını ters çevirip dizleri üzerinde yükselmesini sağladığında arkasından kadınlığına sabitledi. Belinden tutup kendini ittiğinde soluk soluğa kalmış kadın başını geri atarak zevk çığlığı attı. Her darbe bir öncekine nazaran daha sertken Karan, gözlerini kapayıp başını geriye yasladı. O an içindeki olduğu kadın kayboldu ve Alin yerine geçti. Yüzünü yana çevirmiş ona tutku dolu gözlerle bakarken dudaklarından zevkle karışık acı dolu inleyişler çıkarken daha da kendini kökledi.
Şaplağı her çarpışında titreyen kalçaya inerken uzanıp saçlarına asıldı. Başını geri çektiğinde boynu neredeyse kırılacak gibiydi. Bir eli ise sıkıca bel kıvrımını tutmuş darbelerini karşılaması için onu sıkıca tutuyordu.
Kulağına dolan ve Alin’e ait olan “Karan, geliyorum. Kahretsin çok iyisin. Boşalıyorum” haykırışla aletine geçirdiği prezervatifin içine hayvani bir hırıltı ile boşalırken hala kadının saçlarına dolanmış eli boynunu geriye doğru büküyor ve zorluyordu. Sonunda işi bittiğinde kadının içinden çıktı. Hırıltılı soluklar alırken kendini duşa atmadan önce “Gitmek için üç dakikan var.” Diye kadını uyardı. Bacaklarını zorla kapatan kadın ise “Hemen mi?” deme gafletinde bulundu.
Karan’ın bakışları onu bulurken korkan kadın “Hemen çıkıyorum” diyerek zorla kalkıp kabanı üzerine geçirdi. O giderken adam duşa girdiğinde soğuk suyun altına kendini attı. Başından akan suların damlaları kaslarından aşağıya alıp yerle buluşurken başını fayansa dayadı ve gözlerini kaparken çene kasları sıktığı için dalgalanıyordu.
İlk defa bir başkasını hayal ederek becerdiği kadında boşalmıştı. Üstelik hayal ettiği kadın en yakın arkadaşının kız kardeşi kendi de kardeşi gibi gördüğü kadındı. Kendine epey bir küfrettikten sonra soğuk suyun altından çıktı. Bedeni ve beyni uyuşmaya başlamıştı. Odasına geçip giyindiğinde yatağa uzandı. Gözleri tavana sabitlenirken düşündü. Fazla ileri gitmişti sanki ama kim olsa böyle düşünebilirdi.
Yine de uyumaya çalışırken “Sikerler bu işi” demekten de geri durmadı.
Gece günü karşılarken Pazar olması herkes için iyiydi. En azından Karan ile Alin karşı karşıya gelmeyecekti. Alin için sorun yoktu da Karan hala gördüğü manzaranın etkisiyle beyninin sikildiğini hissediyordu.
Kızlar evden gittiğinde Alin ortalığı toparladı. Çalan telefonuna baktığında abisinin aradığını görünce göz devirse de sakin ama mesafeli bir tonla cevapladı.
“Efendim.”
“Alin, nasılsın güzelim?”
“İyiyim.”
“Sormadın ama bizde iyiyiz. Nisan selam söylüyor.”
“Tamam. Benden de selam söyle.”
“Söylerim güzelim. Neler yapıyorsun bakalım? Bir sıkıntı var mı?”
Soluğunu bırakıp koltuğa oturan genç kız “Evdeyim. Temizlik yapıyorum. Sıkıntı yok. Başka bir şey demiyorsan kapatıyorum” Diye cevap verirken Tolga “Ya kızım yapma böyle” dedi.
“Ne yapıyorum abi?”
“Gönül koyuyorsun işte.”
“Koymamalı mıyım?”
Tolga soluğunu bıraktı. Sıkıntı ile yüzünü sıvazlayan adam “Tamam, özür dilerim. Bir daha olmayacak.” Derken sesindeki tereddüt genç kızın yüzündeki sinsi gülümsemeyi yerli yerine getirdi.
“Emin misin?”
“Alin, uzatma güzelim.”
“Tamam uzatmıyorum.”
Telefonu kapadığında koltuğun kıyısına attı ve kıkırdadı. Temizlik bittiğinde duşa girip terini attı. Ardından mutfağa girip birkaç bir şey hazırladı ve mısır patlatıp televizyon karşısına geçti. Kendine bir film açıp koyduğu kola ile mısırını yedi. Elbette story atmayı da ihmal etmedi.
“Bugün Pazar. O zaman keyif zamanı”
Kendini uzandığı koltukta mısır ve içeceği ile çekmişti. Tabi ki bir sürü yorum ve mesaj sosyal medyasının bildiririm sesini sürekli aktif hale getiriyordu. En salaş hali ile bile oldukça güzel ve seksiydi.
Tembellik yapmak istese de kulüpten birkaç kızla prova yapması lazımdı. Kalkıp üzerini değiştirirken gelen arama ile durdu. Arayan kulüpten başka bir çalışandı. Cevapladığında arkadan Nünü’nün “Kahretsin olacak iş mi bu? Ya ne bu pislik iğrenç.” Diye bağıran sesini duyuyordu.
“Alin, bu gece şov yok kulüp kapalı olacak haberin olsun.”
“Neden? Sorun ne? Nünü delirmiş gibi sesi geliyor.”
“Sorma. Lağım taştı. Her taraf bok içine kaldı.”
Gözleri büyüyen genç kız “Şaka yapıyorsun” derken elindeki büstiyeri bırakmıştı.
“Şaka olsa keşke. Ortalık batmış durumda. Nünü kriz geçiriyor. Her şeyi iptal etti. Duruma göre ben sana sahne gününü haber vereceğim.”
Nefesini bırakan kız “Tamam. Geçmiş olsun ne diyeyim. Görüşürüz” derken telefonu kapadı. Evden çıkası yoktu. Telefonuyla oynadı. Karan’ı stalkladı. Akşam olduğunda da yine yemek yiyip erkenden yatmıştı. Normalde çok uyuyan biri değildi lakin yine de ara ara uzun uyku sürelerini seviyordu.
Gece yarısından sonra su içmek kalktığında gözlerini ovuşturarak mutfağa girdi. Garip bir şekilde mutfak camının açık olduğunu fark etti. Kaşları çatılırken camı kapatıp kapatmadığını düşündü. Lakin emin olamadı. “Kapatmadım galiba ya” diyerek uzanıp kapadı ama geri döndüğü an yüzü maskeli fazla da uzun olmayan bir adamla karşı karşıya kaldı.
Gözleri büyürken çığlık atarak elindeki bardağı adamın üzerine attığında aradaki masa hemen kendisine ulaşmasına engeldi. Bu sayede kaçmaya çalıştığında mutfaktan çıkıp odasına ulaşabilmişti. Kapıyı kapadığı an kilitledi. Telefonunu eline aldığı an korkudan titremeye başlamıştı. Kapı zorlanıyordu. Hızlıca Kades uygulamasına tıkladı. Bu polisin hızlıca gelmesine neden olurdu. Ardından Karan’ı aradı. Açan olmadı. İkinci çalışta açıldığında adam uyku sersemi “Gece gece amacın ne lan senin!” diye gürlediğinde hızlı hızlı “Hırsız, eve hırsız girdi. Kapıyı zorluy-“ diyemeden kapı kırıldı ve duvara çarpmasıyla Alin çığlık attı.
Telefonu yatağa düşerken üzerine atlayan hırsıza direnen kız “Bırak beni, dokunma. İmdat!” diyerek bağırmaya başladı.
Karan ise duyduklarından sonra yattığı yerden nasıl kalktığını ya da evden çıktığını bilmiyordu. Genç kızın evine geldiğinde ise polis araçları etrafı sarmış, bir ambulansın kapısı açık vaziyette duruyordu. İnip eve koşmak istediğinde polis engel oldu.
“Abisiyim. Beni aradı” dediğinde geçmesine izin verildi ama daha bahçe kapısından girdiği an sedye ile çıkan görevlileri ve sedyede yatan başından yaralı kızı gördü. Hani bazı anlarda bedene yayılan bir his vardır. Baştan aşağıya kaynar suyun dökülmesi tabiri ile dile getirilir. Karan şu an tam da onu yaşıyordu. Önünden geçen sedye de Alin başına aldığı darbe yüzünden baygın olsa da yüzüne ve kollarına da çeşitli darbeler almıştı. Boynundaki morarma ise gözlerini irileştirmesine neden oldu. Ambulansa alınan kız hastaneye doğru yola çıkarken genç adam eve girdi. Salon o kadar değildi ama Alin’in odası dağılmıştı ve yerde kan lekeleri vardı.
Kapının kilidi kırılmıştı. Cam da kırılmıştı ve çamurlu ayaklar parkenin her yerindeydi. Hatta genç kızın yatağının üzerinde bile. Polise dönen adam “Hırsız dedi bana telefonda. Yakalandı mı?” dediğinde başını sağa sola sallayan adam “Hırsızlık için girmiş ama genç kızı gördüğünde işi cinsel saldırıya çevirmiş. Kaçması da ona karşı koyulması ve onun da yaralanmış olmasından kaynaklı. Alin Hanım, kendi yaralanmış ama onu da yaralamış. Diğer evden komşusu omuzunu tutarak kaçan bir adam görmüş.” Dediğinde Karan’ın kanı bedeninden çekildi. Polisin dediği cinsel saldırı cümlesi beyninde yankılanırken hemen evden çıktı ve hastaneye doğru yola çıktı. Direksiyonu sıkan elleri beyazlamıştı. Arkadaşı gelene kadar onunla kendi evinde yaşamalıydı. Başka türlüsüne izni ya da müsaadesi olamazdı.