Büyük bir sahne, dans eden kadınlar ve o kadınların ortasında siyah jartiyerli Günah. Yüzündeki maske arkasından onu izleyenlere bakarken irislerindeki tutku herkesi yakacak cinstendi. Bacaklarını sardığı direğin etrafında dönüp ellerinden destek alarak baş aşağı durduğunda bacaklarını iki yana açtı. Jartiyerin küçük çamaşırından poposu ve kadınlığı göründü. Onu izleyen adamlar ıslıklar çalarken sahne karardı ve bacaklarını usulca yere indirdi. Diğere dönüp kendini tıpkı bir adamın aletine sürtünüyormuş gibi bastırıp geri çekmesi ise aydınlatılan tek odak noktası oldu.
Bu haliyle adının hakkını veriyordu. Şehvetli bir günahtı. Onu izleyen adamların aletleri pantolonları içinde zor dururken müzik yavaşladı ve dans slow motion bir hal aldı. Bittiğinde ise sahne loş kızıl bir ışıkla aydınlandı ve alkış sesi mekânı yıkmaya kararlı gibiydi.
Günah, kalçalarını kıvıra kıvıra merdivenlere yürüyüp basamakları inerken arkasında diğer dansçılar yer alıyordu. Soyunma odasına geçtiklerinde herkes kendi kısmına girdi. Aynanın karşısına oturan kız önce yüzündeki maskeyi sonra peruğu çıkardı. Saçlarını platin sarı perukla gizlemek yüzüne ağır bir makyaj yapmak ve taktığı maske ile lensler gerçek kimliğini gizliyordu. Derince soluduğunda telefonundan gelen bildirimleri kontrol etti.
İstediği paylaşımı gördüğünde ise yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Şimdi eve gidip birkaç saatte olsa uyuyabilirdi.
Makyajını silerken bir bildirim sesi daha geldi. Telefon ekranındaki bildirime tıkladığında loş bir odadan gecenin manzarasının çekildiği resim “Gece yeni başlıyor” denerek paylaşılmıştı. Bir kadının bacakları kalçasından aşağısı görünüyordu. Paylaşım yapan Karan Çelik’ti. Kaşları çatıldı. Kendi kendine homurdanırken “Anlaşılan Karan Bey yine rezidansa kadın götürmüş. Lanet olası piç” dediğinde dişlerini sıktı.
Gözlerini öfkeyle kaparken jartiyer sütyeninin sıkıştırdığı göğsü körük gibi kalkıp iniyordu. Elinin biraz uzağında bulunan içki kadehine giderken tek seferde yavaş yavaş içmesi gereken karışımı ağzına boşalttı ve yuttu. Boğazı yansa da iyi gelmişti. Telefonu eline aldığında galerisine girdi ve resimlerine baktı. Odası deniz görüyordu. Orada yüzünü göstermeden paylaşım yapmak için stokladığı fotoğraflardan birini seçti. Elinde kitap ve önünde kahve kupası, oldukça kısa bir şortla ince bacaklarını sergilediği görüntüyü “Bazı geceler verimli bazıları ise boşa geçer.” Sözüyle paylaştı. Görmemesi gereken kişiler engelliydi. Görmesi imkansızdı. Görmesi gereken kişi ise şu an büyük ihtimalle yatağa attığı kadının ağzını becermekle meşguldü.
Üzerini değiştirip kulübün arka kapısından çıktığında motoruna bindi. Kaskını takıp yirmi dakikalık uzaklıktaki evine giderken saat gece üçtü. On ikiden üçe kadar sahnede günah dansı vardı. O yüzden herkes ona Günah adını takmıştı. Yaptığı her hareket, giydiği her kıyafet, bakışlarındaki baştan çıkarıcı o ifade insanı alenen günaha davetti. Eve girdiğinde telefonunu kontrol etti. Bildirim yoktu. Sadece “Ben bu gece yokum sabah geç kalma” diye bir mesaj vardı. Bu dudağının ucunun kıvrılmasına neden oldu.
Anlaşılan birilerinin ağzını ya da kadınlığını beceren tek kişi Karan Çelik değildi. Odasına çıktığında soyundu ve duşa girdi. Bedeninden ılık su akarken uzun biir süredir hoşlandığı adamın nasıl seks yaptığını düşündü. Nasıl dokunduğunu, öptüğünü, kaslarının sertliğini, aletinin boyunu, bir kadının içine girdiğinde ona verdiği zevki ve boşalırken yüzünün aldığı şekli. Gözleri küçük kıvılcımları avuçlarken elleri çoktan göğüs uçlarını bulmuştu. Kadife gibi pürüzsüz bir tene sahip olduğu için annesinin genlerine teşekkür ediyordu. Anne olarak ona kazandırdığı tek şey güzelliği ve ipeksi teniydi.
Gözlerini kapayıp suyun altında ileri geri sallanırken solukları tempolu yürümeye başlamış gibi hızını arttırdı. Kasılan kadınlığı ile bedeni yılan gibi kıvrılırken suyun altından çıkıp odasına geçti. Çıplaktı. Komodininin en alt çekmecesini açtı ve küçük titreşimli mastürbasyon aletini aldı. Düğmesine bastığında duyduğu ince titreşim sesiyle dudağının ucu kıvrıldı. Geri banboya döndüğünde hemen küvetin tıpasını taktı ve biraz sıcağa yakın su doldurdu. Bedeninin sıcak suyla gevşerken zevke gelmesine bayılıyordu.
Uzanıp başını geri yasladığında aleti klitorisine değdirdi ve orayı tıpkı bir adamın diliymiş gibi okşamasına izin verdi. Dakikalar geçti. Böyle anlarda p***s şeklindeki dildolara ihtiyaç duysa da daha önce gerçek bir cinsel birliktelik yaşamadığı için kullanamayacağını biliyordu. Yirmi altı yaşında, bir striptiz kulübünde iki parça kumaşla seksi dans edip erkeklerin kendini tatmin etmesine yardımcı olsa da alelade bir adamın altına yatamazdı. O bacaklarını bir gün onu fark edecek olan ya da öyle umduğu birine açacaktı.
Gözlerini kapayıp tek eliyle göğüslerini okşarken diğeri aleti klitorisine daha da bastırıyordu. Zevk dalgası içinde yüzerken göz kapaklarında onu kucağına almış gözlerini asla ondan çekmeden kendine bastıran ıslak ağzıyla göğüslerini emmen diliyle aklını başından alan adamın görüntüsü oynamaya başladı. Porno izlemesine gerek yoktu. Bu tür hayaller bile yetiyordu.
Sonunda bedenine giren o kasılmayla titreme nöbeti aleti bırakıp girişini okşadığında hissettiği o sıkıp bırakma anı patladığının kanıtıydı. Birkaç dakika boyunca bedeni sıcak suyla gevşerken kadınlığı zevk sıvılarını bıraktı. Gözlerini açtığında ise yeşilleri pırıl pırıldı.
Çok uzatmadan hemen duşunu aldı temizlendi ve sadece iç çamaşırlarını giyip kendini yatağa attı. Sabah kapının alacaklı gibi çalmasına küfürler ederek uyandı. Tek gözü açık tek gözü kapalı üzerinde kalçalarını zor örten sabahlığı geçirip odasından çıktığında ince koridoru geçip kapıya vardı. Hala beyaz tenine siyah bir inci gibi yakışa dantel iç çamaşırları içinde olduğunun farkında değildi. Kapıyı sonuna kadar açıp “Ne var ya? Kırsaydın?” diye homurdandığında karşısında ki adamı uykulu gözlerle zor seçmişti. Adam ise tek kaşı hava da siyahları daha da koyu ve kıvılcımlı çene kasları sıkıldığı için kıpırdanır halde ona bakıyordu. Baştan aşağı süzdüğünde yutkunmadan edemedi. Gözlerini kısarken siyahın en çokta bu kıza yakıştığına emin oldu. Ardından çocuk dediği kızın bedeninin bu denli seksi oluşu kafasını bulandırırken hala birbirlerine bakmaları ve aynı zamanda şoförün de bu manzarayı görebilme ihtimali kaşlarını çatmasına neden oldu.
Içeri bir adım atıp kızı da kendi ile iten adam kapıyı kaparken “Sen aklını mı kaçırdın kızım bu şekilde kapı mı açılır? Mahalleye gösteri mi yapıyorsun? Lanet olsun iç çamaşırınlasın.” diye gürlediğinde gözleri tamamen açılan kız dudaklarını araladı. Karan Çelik hemen karşısında tüm ihtişamı yakışıklılığı ile duruyordu ve önünde sadece iç çamaşırıyla sabahlık kombiniyle dikiliyordu.
Sabahlığın önünü hemen kendine siper eden kız “Ya sabah sabah derdin ne senin? Uyuyordum fark etmedim nasıl kapı açtığımı. Malum alacaklı gibi çalan bir adet sen olunca.” dedi. Aslında bu durumdan utanmamıştı. Daha erotik hallerde onlarca erkeğin gözünün önünde dans etmişti. Şimdi ise adama bunu belli etmemesi gerekiyordu.
Karan, elini saçına geçirip oflarken “Alin, hadi güzelim git hazırlan. Işe geç kaldığının farkında mısın?” diyerek konuyu başka bir kapıya yönlendirdiğinde omuz silken kız gözünü ovarken “Patron burada” dedi. Göz deviren Karan ise “Alin, on dakika vaktin var. Bir kahve yapacağım içine kadar hazır olmazsan bırakır giderim şirkete geldiğinde de ilk ihtarını yersin.” diye tehdit vari konuştu.
“Karan.”
“Abi. Karan abi.”
“Öf ne meraklısın abi dedirtmeye ya.”
“Kızım, aramızda sekiz yaş var. Elbette abi diyeceksin. Hatırlatırım on yaşında değilsin artık.”
Bu defa göz deviren Alin oldu.
“Aman ne çokmuş. Amca, dede, dayı bunları da diyebilirim o zaman. Hatta ben sana direkt fosil diyeyim malum çok yaşlısın ya.”
Karan kızın dibine kadar girip kolunu tuttuğunda ona aşağıdan bakan yeşillerin pırıltısı siyahlarında yutuluyordu.
“Kızım, bak yolumun üstü diye uğradım. İnsanlık yaptım beni insanlıktan çıkarma. Git üzerini giyin. Bir daha da kapıya bu şekilde çıkma. Ben değil abin gelseydi ne olacaktı ya da bir başkası.”
Alin göz devirdi. Kolunu çekerken “Abim gelse bana bakar göz devirir içeri girip kendine kahve demler kız çırpı git giyin diye söylenir sikine bile takmazdı. Başkası gelse de eh o da benim problemim olsun. Şöyle kaslı yakışıklı bir polise ya da itfaiye erine hayır demem.” derken sesi eğleniyor gibi çıkıyordu.
Karan, son iki cümleyle kaşlarını sertçe çatarken “Hayır demezsin de ne yaparsın Alin Hanım?” dediğinde sesinden ölüm akıyordu. Bir adım geri çekilen kız omuz silkip “Hiç. Sen gece o kadınla ne yaptıysan onu. Belki daha fazlasını.” dedi ve arkasını dönüp “Kahve fazla yok. Küpüne düşmüş gibi hepsini doldurma bana da bırak.” derken yürüdü. Koridorda gözden kaybolurken burnundan soluyan bir adet Karan geride kalmış elleri yumruk olmuştu.
Bu kızın böylesine konuşmalarına sinir oluyordu. O kadınla gece neler yaptığını bile böyle konuşmaya cesaret edemezdi bunu biliyordu ama benzer şeyleri başkası ile yapması fikri de sinirlenmesine neden oluyordu. Sonuçta çocukluktan beri tanıyordu ve kız kardeşi gibiydi. Kıskanması normaldi. Üstelik hala çocuk olması da ayrı bir konuydu. Hangi çocuk yirmi altı yaşında olur bu da tartışılırdı elbette.
Elini yüzünü yıkayan genç kız aynada kendine baktığında alt dudağını ısırdı. Yutkunurken yanaklarına hücum eden kızarıklık onun varlığının eseriydi. Banyodan çıktığında ne giyeceğini düşündü. Dolaba baktığında yeni aldığı ama hiç giymediği bej rengi triko bir elbise gözüne sataştı. Dudağının ucu kıvrıldı. Askılı olan elbisenin göğüs dekoltesi hem yerinde hem de göze gösterişliydi. Diz altına inen elbisenin tek tarafında basene kadar yırtmaç vardı. Düz olsa da göğüs kısmı desenlendirilmişti. Sütyen takamayacağı için göğüs uçlarını kapadı. Ardından belli olmaması adına elbise ile aynı renk iç çamaşırı giydi ama bu tangaydı. Külotlu ince çorabını de giyip ayağına topuklu ayakkabılarını geçirdi. Saçlarını her zamanki gibi topuz yaparken makyajını da hızlıca halletti.
Aynada kendine baktığında ve etrafında bir tur döndüğünde dudağının ucu kıvrıldı. Seksi ve sade. Yan dönüp poposuna baktığında ise alt dudağını ısırdı çünkü giydiği tanga ve bedenini saran triko elbise sayesinde yuvarlak poposu oldukça göze gösterişli biçimde açığa çıkmıştı.
Göğüsleri ise dolgundu. Elbise içinde dekolteden görünen göğüs oluğu ve o olukta var olan küçük siyah papatya dövmesi ağız sulandırıcıydı. Karan, bir köşede beklese bile birçok erkeğin dikkatini çekecek onları erekte edecekti. Dudağının ucu kıvrılırken çantasını aldı. Hemen her zaman kullandığı ve tanıdığı olan taksiciye mesaj attı. Hemen gelmesini onu beklemesini istedi. İşe giderken de o taksiyi kullandığı için adam hemen dönüş yaptı ve hemen geleceğini söyledi.
Odadan çıktığında koridoru geçip salona geldi. Karan tekli koltukta oturmuş bacak bacak üzerine atmış kahvesini içiyordu.
“Sonunda” derken fincanı aldı ve ayağa kalktı. Uzun zincir pırlanta küpelerini takan kız göz devirip “Gidebilirdin.” dedi. Sesi umursamaz çıkmıştı ama içi kıpır kıpırdı. Karan, gözlerini kısarken “Yol üstümde olmasan merak etme senin için buraya gelecek değildim zaten.” dediğinde ona bakan genç kızın gözleri ifadesizleşti.
Sakin ama tehlikeli adımlarla kendinden uzun adamın dibine girdiğinde samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi.
“O zaman bundan sonra nazik kıçını kaldırıp beni almaya gelmezsin olur biter. Ben şirketin yolunu biliyorum.”
Genç kız, sözleri bittiğinde alaycı bir tebessümle geri çekilip arkasını dönerken “Ben bir kahve içip çıkıyorum. Keyfine bak.” deyip Amerikan tipi mutfağa geçti. Yürürken kalçasının kıvrımları adamın dikkatine takılmıştı. Göğsünü şişiren bir soluk alan adam peşinden giderken “Abiyle nasıl konuşman gerektiğini hala bilmiyorsun Alin” derken alt dolaba eğilmiş ve poposu resmen pozisyon almış gibi duran kızla duraksadı. Kavanozu alan kız duruşunu düzelttiğinde omuzunun üzerinden adama kısa bir bakış attı. Kahvesini yaparken ve kupasına koyarken “Bilmem gerektiğini de düşünmüyorum. Patronum olarak benden saygı görebilirsin ya da davranışlarıma dikkat edebilirim. Onun haricindeki davranışlarım ben keyfim ve kahyası nasıl isterse öyle.” dedi.
Karan sinirle “Çok can sıkıcısın” derken kahvesi elinde kalçasını tezgaha dayayan kız omuz silkti.
“Sıkı can iyidir çabuk çıkmaz. Kim bilir belki de artık sizden ayrı bir evde tek başına özgürce yaşama yaşım gelmiştir. Sonuçta buraya erkek atamıyorum sizin yüzünüzden.”
Kupayı sertçe tezgaha koyan adam “Sınırlarını aşma istersen. Abinde bende sana göz kulak olmak zorundayız ufaklık.” deyip dik dik kızın yüzüne baktı. Tek kaşı havalanan kız kıkırdar gibi “Ufaklık?” derken kahvesinden bir yudum daha aldı.
Dudağına bulaşan kahveyi yalarken yeşilleri bir çift siyah kuyuya saplandı. Daha bitirmediği kahveyi kupa ile evyeye bırakırken iç çekti.
Genç adamın yanından çıkıp salona geri geçtiğinde küçük çantasını ve bilgisayarla evrak koyduğu omuz çantasını eline aldı. Kapıyı açtığında arkasında olan adama dönüp “Senin ufaklık dediğin bu kızın koynuna girmek için kaç kişi kuyrukta bir bilsen dudağın uçuklar. Bence sen benim ufaklığımla ilgileneceğine” deyip kasıklarını işaret etti.
“Kendi ufaklığına sahip çık da olur olmadık yerde dikilmesin.”
Karan’ın yüzü an be an kararırken Alin umursamazca “Banyoyu kullan istersen. Malum mastürbasyon yapmadan inmez senin ufaklık.” dedi ve dönüp küçük bahçeden çıktı. Arkasından bağıran adamın “Alin” diye kükremesine karşın taksiye hızlıca binip kapıyı kapadı. Evin kapısını kapamamıştı ama sorun değildi. Karan'da da evin bir yedeği vardı. Tıpkı onun rezidansının abisi ile kendisinde anahtarı olduğu gibi. Şirkete varmadan önce her zamanki pastaneden bir şeyler alıp işe vardı. Günün koşturmacası başlıyordu.
Odasına çıkana kadar onu gören her erkek bir kez daha dönüp baktı. Bunun olacağını biliyordu. O kadar basit ve sıradan bir durum haline gelmişti ki masasına geçip koltuğa kendini attığında asistanından bir kahve istedi. Telefonunu çıkardığında Karan’ın birkaç kez aradığını görse de geri dönüş yapmadı. Onun yerine selfi çekip “Are you ready to work with passion? I am ready (tutkuyla çalışmaya hazır mısın? Ben hazırım.) yazısıyla paylaştı.
Göğüs oluğu da o oluktaki siyah papatya da kadraja girmişti ki gören için hem çok seksi hem de masum duruyordu. Şirketten önce rezidansa geçen Karan ise çağırdığı kadının gelmesi ile kapıyı açtığı gibi içeri çekti. Daha kapıyı kapatırken kadını kucağına almış üzerindeki iç çamaşırından belli olan erkekliği kadınlığına bastırmıştı.
Kilitli odaya geçtiklerinde ise mazoşist kadının çığlıkları özel yalıtımlı odanın duvarlarında yok oluyordu.
MANTIK VE UTANMA ARAMAYIN. BU KİTAP ŞEHVETİN GÜNAHA BULANMIŞ HALİ.