Kızlar okuldan gelmişti çok açıktıkları için babalarını beklemeden yemeklerini yedirmiştim. Zaten Mehmet birlikte yemişiz, yememişiz umrunda değildi kendi karnı doysun başkası umrunda değildi.
Günler rutin bir şekilde geçip gidiyordu ben hiçbirşey yapamıyordum. Tek değişen şey Mehmet biraz daha kötü davranıyordu ve kızlarla çok ilgilenmiyordu. Tüm sorumluluklarını üzerime bırakmıştı. Kötü niyetli biri olsaydım herhalde kızlara kötü davransam farkedemicek kadar umursamaz olmuştu. Yemek yiyip çıkıyor geç saatlerde eve geliyordu. Sarhoş olduğu günler gittikçe artıyordu ve o günler kesin bir şekilde canımı yakıyordu.
Mehmet kahvaltısını yapıp işe gittikten sonra kızları okula yolcu etmek için bahçe kapısından dışarı çıkmıştım.
Zehra teyzede oğlunu yolcu ediyordu. Son zamanlarda bu durumu sıkça yaşıyorduk.
Öğretmenim yine karşılaştık yine birlikte gidelimmi diyen Sevgi'ye baktım.
Olur tabiki size eşlik etmek beni mutlu ediyor dedi. Sonrada bana dönüp iyi günler Sahra deyip kızların elinden tutup yürümeye başladılar. Arkasından bakarken Zehra teyze seslendi Sahra kızım gel birlikte kahvaltı yapalım çayım taze dedi.
Aslında ben kahvaltı yaptım ama çay içerim telefonu ve anahtarı alıp geliyorum dedim.
İçeri geçtiğimizde kahvaltı masası hazır duruyordu.
Murat'a hazırlıyorum ama sabah kahvaltı etmeyi sevmiyor beyefendi dedi. Bu çocukkende böyleydi kahvaltı yapmaz bir saat sonra açıktım der gelirdi.
Aslında bende pek sevmem daha doğrusu yemekle çok aram yok dedim.
Belli oluyo kızım dal gibisin biraz kilo alsan yakışır sana maşallah çok güzelsin güzelliğine güzellik kadar deyince utanıp gülümsemeyle yetindim diyecek sözüm yoktu.
Çayları doldurup elinde temiz tabak çatalla masaya oturdu Zehra teyze.
Kızım iyi, kötü birbirimizi tanıdık ama benim sana sormak istediklerim var eğer yanlış anlamazsan biraz özel konular biliyorum ama yinede sormazsam rahat edemicem sanırım ama cevap vermek zorunda değilsin tabi istersen cevap verirsin dedi.
Sorun yok Zehra teyze sor sen cevaplamaya çalışırım.
Sahra sen bu adamla yani kocanla neden evlendin yanlış anlama ama kızı yaşındasın. Annen, baban buna nasıl izin verdi.
Nasıl cevap vereyim bilmiyorumki teyzem bana sormadiki ailem evleneceksin dediler evlendirdiler. Buraya gelince öğrendimki para karşılığı evlendirmişler.
Aa.. nasıl yani kızım annen hiçmi karşı çıkmadı hadi baban böyle birşeye kalkıştı annen neden hiç bir şey demedi?
Ben sana baştan anlatayım teyzem herhalde duyunca bütün cevaplarını alırsın.
Beni ailem kendimi bildim bileli hiç sevmedi hep üstlerinde yük olarak gördüler 6 kardeşiz sevilmeyen istenmeyen tek benim annem sürekli beni doğurduğuna pişman Aslında doğurmak bile istememiş düşük yapmak için çok uğraşmış ama inatla tutunmuşum. Elimin sebebide düşürmek için içtiği ilaçlarmış tabi bunu kabul etmiyo benim suçum olarak kabul ediyor. Evde hep horlanan sevilmeyen kişi oldum abilerim, ablalarım var onlar bile sevmedi biliyomusun hep ezdiler. Bir yere giderken ablam beni götürmezdi utanıyorum senden derdi hep. Düğününde bile istemedi beni.
Babamın bana karşı yaptığı tek iyilik okumama izin vermesiydi onun bile sebebi okuyup işe girersem onlara yük olmam hatta başka şehire gidip bir daha görüşmem diye. Ama işte okul bitince Mehmet uzaktan akrabamızmış iki çocukla kalınca çocuklara bakıp yatağında işe yararım diye beni parayla sattılar. Böyle yani hikayem dedim ağladı ağlayacak gözlerle yüzüne bakamıyordum. Sanki baksam oda beni suçlu bulacakmış gibi hissettim ama biranda bana sıkıca sarıldı. Oyy kuzum benim kıyamam ben sana Allah o aileni ne yapsın emi senin gibi meleğe nasıl kıymışlar. Elindede hiç bir şey yok iki eksik yada bir fazla insanı insan yapmıyor. İnsanı insan yapan vicdanı kalbi. Senin o güzel kalbin vardi bak iki tane kız çocuğuna annelik yapıyorsun. Oysaki sen daha çocuksun sana yapılmayan anneliği sen onlara yapıyorsun sakın ailen için üzülme onlar bir melek kaybetmiş. Sense cehennemden kurtulmuşsun dicemde sanırım kocanında onlardan farkı yok demi?
Zehra teyze konuşsada onu duymuyordum ilk kez anneme sarılır gibi hissediyordum çünkü annem hiçbir zaman sarılmamış saçıma öpücükler koymamıştı. Gözlerim beni dinlemeden akıp gidiyordu. Kuzum ağlama ben seni üzmek için sormadım belki yardımım dokunur diye sordum. Oda benim gibi ağlıyordu. Kendimi toparlamaya çalışıp başımı kaldırıp yüzüne baktım. Zehra teyze sencede ben sevilmeye laik bir evlat değilmiyim hepsi benim suçum keşke doğmasaydım. Ne vardı sanki inatla tutunup dünyaya gelmekte.
O nasıl bir düşünce sana hiç yakıştıramadım kızım sevilmeye laik diye birşey yok. İnsan birini yada özellikle evladını sevgiye laik diye değil gerçekten her koşulda ne olursa olsun sever. Dünyaya gelmek yada elinin böyle olması senin suçun değil. Elinin böyle olması zaten bir suç değil. Eğer bir suçlu varsa annen ve baban annen düşürmek için uğraştığı için suçlu babansa onu durdurmadığı için suçlu. Ama sen asla meleğim asla suçlu değilsin.
Zehra teyze konuştukça gözyaşlarım istemsizce akmaya devam ediyordu.
Konuştukça kendimi değerli hissediyordum içimden keşke hep böyle sarılsa öpse diye keçirdim ne kadar da muhtaçmışım birinin sarılmasına beni anlamasına.
İkimizde kendimizi toparlayıp kendimize geldikten sonra konuşmayıp öylece sustuk. Sessizliği bozan şey benim telefonumun çalmasıydı arayan Mehmet di beni işi olmadığı zaman asla aramazdı kesin bir işi vardı yine. Bekletmeden telefonu açtım.
Sahra bana bir valiz ayarla temiz güzel kıyafetlerim den bir kaç parça koy bir saate gelip alcam dedi. Tamam deyip telefonu kapattı.
Zehra teyze benim eve gitmem lazım Mehmet geliyormuş dedim. Tamam kızım istediğin zaman gelebilirsin biliyorsun hatta yarın hafta sonu kızlarıda alıp birlikte gezeriz ne dersin?
Mehmet'e sormadan birşey diyemem izin verirse olur dedim. Yüzüme bakıp bi ah çekip tamam kızım sen sor ona göre hadi tutmayım git sen dedi.
Eve geldiğimde valizi ayarlamıştım. Mehmet içeri girip valizi kontrol edip aferin lan karı arada işe yarıyon ben şimdi gidiyorum 2 gün evde olmucam iş için İzmir'e gidiyorum. Ben yokum diye kafana göre dışarı çıkma alırım haberini aklına başına al kızlarada iyi bak. Bu parayla da ekmek alırsınız deyip elime parayı tutuşturdu. Beki kızlar başka birşey isterse bu para yetmezki dedim. İstemesinler birşey iki gün yemezseler birşey olmaz. Lan her ay dünyanın parasını harcıyon halade birşey isterlerse diyon ne isticekler acaba deyip sinirlendi. Gider ayak beni sinir etmezsen olmuyo a.mına koyum.
Tamam sinirlenme sana birşey dicem eğer izin verirsen Zehra teyze ve kızlarla birlikte pikniğe gidicez soruyorum sadece izin verirsen yoksa gitmeyiz dedim.
Ulan başıma belasın a.mına koyum sürekli yeni şeylerle geliyon nereyi biliyonda pikniğe gitcen acaba bok var piknikmiş gitmeyin bi yere. Hem onun oğlu yokmu onlamı gitceniz lan yoksa?
Valla yok oğlu falan gelmicek biz kızlarla gitceğiz sadece ben sana sormadan cevap bile vermedim dedim.
Tamam lan gidin bugün keyfim yerinde sen bile bozamıyon o derece yani deyip pis, pis sırıttı. Neyse ben gideyim belki İzmirde Sedayı s.kmeyi başarırım deyip çıkıp gitti evden. Pislik herif birde utanmadan neler diyordu şerefsiz.
Kızlar okuldan gelince birlikte bahçeye masayı hazırlayıp orda yemek yemeye karar vermiştik. Babalarının 2 gün gelmiceğini söyleyince saçma bir şekilde sevinmişlerdi. Son zamanlarda kızlara iyi davranmıyordu daha doğrusu kızlar umrunda değildi.
Masayı hazırlayıp oturduk onların en sevdiği yemeği yani patates köfte yapmıştım salata ve içeceklerle güzel bir masa olmuştu. Melek "Sahra abla" Zehra teyzeyide çağıralımmı oda gelsin evde tek sıkılıyordur dedi. Olur hadi git sen çağır gelmek isterse bekleriz dedim. Sevgi hemen atılıp birlikte gidelim sen tam anlatamazsın şimdi deyince hadi gidin çabuk gelin deyip gönderdim. Bende içeri geçip gelirse diye tabak, çatal, bardak alıp masaya götürdüm. Kızlar heyecanla girdiler içeri geliyolar Sahra abla hatta Murat öğretmenimde gelecek dedi.
Murat öğretmenimde gelecek deyince biraz gerilmiştim Mehmet duysa birşey dermiydi acaba diye birde utanıyordum. Konuşurken gözlerimin içine bakıyordu değişik bir şekilde bakıyordu anlamdıramadığım. Zaten Mehmetle evli olduğumuzu öğrendiği gün çok şaşırmıştı. Tabi Mehmet'e kızınız gibi duruyo yanınızda evli olacağınızı hiç düşünmedim deyince Mehmet biraz bozulmuş içeri girincede ağza alınmıcak küfürler etmişti ve benimde Muratla konuşmamı yasaklamıştı. Şimdi o yokken eve geldiğini öğrense napardı bilmiyorum.
Zehra teyze elinde tencerelerle bahçe kapısından içeri girdi Murat da arkasından onunda elinde tencere vardı. Hoşgeldiniz deyip masaya davet ettim. Hemen içeri gidip Murat içinde tabak, kaşık alıp getirdim hep birlikte masaya geçip sohbet ederek güzel bir yemek yemiştik. Murat eğer okumak istersem sınavlara kayıt yaptırabilceğini söyledi.
Sınava girsemde Mehmet izin vermezki okumama göndermez dedim.
Dışarıdan yani açıköğretim okursun sadece sınavlara girmen yeterli deyince sınavlara nasıl gitcem kesin onada izin vermezki.
Zehra teyze kızlarla evinden kurabiye almaya gitmişti ve biz Muratla bahçede yalnızdık. Murat abi Mehmet hiçbir şekilde izin vermez biliyorum boşa umutlanmayın hem ben daha okuldan diplomamı bile almadım dedim.
Ah Sahra ahh düşünme bunları ben hallederim isteyerek evlendiğini düşünmüyorum o kocan denen şerefsizle bırak yardım edeyim istersen fazlasını bile yapar kurtarırım seni o adamdan deyip gözümün içine baktı. Öyle güzel, öyle derin bakıyorduki bende öyle gözlerine bakıp dalarken buldum kendimi kızların sesiyle kendime gelip hemen çektim bakışlarımı.
Sahra abla pikniğemi gitcez Zehra teyzem söyledi niye bize söylemedin sen diyen Meleğe cevap verdim baban izin vermezse üzülmeyin diye ama izin verdi yarın gideriz dedim.