Bilgem, başına geleceklerden habersiz görevli olduğu masaya doğru yürüdüğünde hafifçe omuzlarını dikleştirip yüzüne sabit gülümsemesini ekledi. Tek tek herkesin içkisini servis ederken çalışmaya başladığı andan itibaren genellikle hafta sonları gördüğü kır saçlı ama dinç bedenli müşteri dişlerini sıkarak kağıtları masaya attı. Bu esnada kadehe çarpıp birkaç damlanın dökülmesine neden olurken öfkesi bu kez genç kıza yönelmiş bileğini sıkıca kavradığı gibi bağırmaya başlamıştı. “Beceriksiz, sakar şey seni. Nasıl dökersin içkimi sen kendini ne zannediyorsun.” Bakışları büyüyen Bilgem bileğini adamdan kurtarmaya çalışırken “Benim bir kabahatim yok efendim sizin kolunuz çarptı. Özür dilerim hemen temizlenmesini sağlarım” dese de faydasızdı çünkü adam bir türlü ikna olmuyor sesi yükse