1.6.

1229 Words
Berrak gözünü açtığında kocasını baş ucunda otururken buldu. Şaşkın şekilde doğrulurken üstünü de giyindiğini fark etti. -Günaydın... Çetin düşünceler içinde boğuşurken Berrak'ın kalktığını görmemişti. Sesini duyunca gülümseyerek karısına baktı. -Günaydın canım. Berrak kocasının yüzüne dikkatle bakıp "Ben mi geç kaldım, yoksa sen mi erken uyandın aşkım?"dedi. Telefonu eline alıp baktığında saatin daha erken olduğunu fark etti. Bu kadar erken uyanması acayip gelmişti. Kocası ile göz göze geldiğinde "İyi misin?"dedi. -İyiyim canım. Sadece erken uyandım. Berrak abartığını düşünerek "Ben de hazırlanayım kahvaltıya gidelim o zaman."dedi. Yataktan kalkıp lavaboya girdi.Çetin ise karısının arkasından bakarken konuya nereden girsem diye düşündü. Gitme konusunda netti ama Berrak akşam ki konuşmayı öğrenmeden ikna etmesi lazımdı. Berrak hazır olana kadar Çetin'in kafasında bir çok konuşma geçti. Berrak'ın gözü kocasının üstünde hazırlığını tamamladı. Durgun olması canını sıksa da üstüne gitmek istemiyordu. -Canım ben hazırım. Çetin'in duymadığını fark edince yanına doğru yürüdü. Kocası o kadar dalmıştı ki pencerden öylece izliyordu. Kolunu dokunup kendisine bakmasını sağladı. Sabah ki gibi yüzüne gülümseme yerleştirdiğini görünce bir şey olduğuna emin oldu. -Sen bana bir şey mi söyleyeceksin? Çetin yakandığını anladı. Daha fazla uzatmamak için "Evet söyleyeceğim."dedi. Berrak devam etmesi için sessiz kaldı. Konunun babası ile olan konuşma olduğunu düşünüyordu. -Kahvaltıdan sonra yola çıksak olur mu? -Yola derken? -Denizliye... Berrak ne kadar şaşkınsa Çetin o kadar sitresliydi. Karısının neden sorusunu sormasını istemiyordu. Berrak şaşkınlığını atıp sakin şekilde "Baban ile konuşma yüzünde mi?"dedi. -Sadece vakit kaybetmek istemiyorum. Bizim bir sürü işimiz var. Sen sınav için hazırlık yapacaksın. Kurs kaydını yaptırmanız lazım. Benim de askerlik işini halletmem lazım. Burada kaldıkça geriliyorum. Berrak eşinin yüzünü izlemeye devam ederken başka bir neden var mı diye bakıyordu. Hem akşamki konuşma hakkında kaçıyor gibiydi. Evet kocası askere gideceği için o da sınava girme olayını halletmek istemişti. Evlik sonrası hemen kursa başlayacağını konuşmuşlardı, ama sadece bu olabilir miydi? -Başka bir şey yok yani. Çetin karısının dikkatli bakışlarını gördüğü için tahat olmaya çalıştı. "Yok canım. Daha sonra geldiğimizde çok kalırız, ama şimdi gidelim mi?" Çetin ikna olsun diye gözlerinin içine bakıyordu. Berrak bir şey olsa söylerdi diye düşünerek "Tamam canım gidelim. Peki ailene ayıp olur mu? Bir gün kalıp gidiyor gibi oluyoruz."dedi. Çetin içinden tahat bir nefes alıp karısını kolları arasına aldı. -Onları ben hallederim. Hadi valizleri hazırlayalım. Berrak "Kahvaltıdan sonra hallerderdik."dese de Çetin çoktan işe koyulmuştu. Bir saniye bile kaybetmek istemiyordu.Berrak kocasının hareketlerinden başka bir şey olduğuna şüphe etse de ses çıkarmadı. Eve döndüklerinde konuşmayı yapmak üzere şimdilik kapattı. Karı koca el ele salona girdiğinde kahvaltı için herkez hazırdı. Çetin karısının otutturup yanına oturdu. -Günaydın. Soğuk şekilde gelen ses Fatma için yine tedirginlikti. Gece kocasının ağzından zorla aldığı bir kaç kelime dışında konuşmayı bilmiyordu. Oğlunun tavrına bakılırsa sıkıntı büyüktü. -Günaydın oğlum. -Günaydın kardeşim. Celal kardeşine cevap verirken gülümsedi. Cenk de aynı şekilde bakınca Çetin bir tek onlara karşı yumuşadı. Hüseyin oğlunun tavrını hissetse de bir şey demeden kahvaltıya başladı. Son sözünü söylemişti ve geri adım atmayı düşünmüyordu. Sessiz geçen kahvaltının sonuna doğru Çetin elinde ki çatalı koyup konuşmaya hazırlandı. -Biz birazdan yola çıkıyoruz. Bütün gözler Çetin'e döndüğünde Fatma telaşla "Bu nereden çıktı oğlum?"dedi. Bir yandan eşine de bakıp bir şey yapmasını bekledi. Hüseyin sinirle ayağa kalktığında Cevat da kalktı. Hüseyin için akşam ki sorusunun cevabı gelmişti. Gidersen her şey biter demişti ve oğlu gitme kararı almıştı. O zaman pişman olacağı güne kadar bu konu açılmayacaktı. -Size iyi yolculuklar. Celal ve Cenk babalarından farklı bir tepki beklemiyorlardı. Hüseyin devam edip "Gidelim."dedi. Celal ayağa kalkarken "Yolcu etseydik baba."dedi. Hüseyin cevap vermeden gidince Berrak akşam ki konuşmanın iyi geçmediğine bir kere daha emin oldu. Ortam düne göre daha gergindi. Bunu düşünmek istemese de bir yandan gidecek olduklarına seviniyordu. Bir günde bile fazla gerilmişti. Fatma ve büyük gelini çıkınca Cenk "Hemen çıkıyor musunuz?"dedi. -Çıkalım abi. Malum yol uzun. Çetin ayağa kalktığında yeğenleri ile göz göze geldi. Üzgün bakışlarını görünce "Amca yine gelecek merak etmeyin."dedi. -Ne zaman geleceksin? Hep böyle diyorsun ama gelince hemen gidiyorsun. Zeynep'in isyanına kardeşi Elif destek oldu. Çetin haklı olduklarını bilse de diyecek bir şeyi yoktu. Yanlarına yürüyüp dizleri üstüne çömeldi. -Amcanızın askere gitmesi lazım. Ondan sonra burada düğün yapacağım tamam mı? Dört kız birbirine baktı. Ayça çekinerek "Ama sen evlendin. Bir daha mı düğün olacak?"dedi. Çetin durumu anlatması karışık olduğu için "Öyle diyebiliriz." dedi. Çocuklar anlamadan da ses çıkarmadılar. Çetin hepsini sırayla öptüğünde arkasından Berrak da çocuklar ile vedalaştı. Valizleri ile kapıdan çıkmaya hazır olan Çetin ve Berrak en çok Fatma'yı üzüyordu. Çetin en son annesinin elini öptüğünde göz göze geldiler. -Oğlum bu acalen ne? Daha adam akıllı hasret gideremedik. Hem askere gitmeden önce bir yemek verseydik. Her şeyi oldu bittiye getiriyorsun. -Gidelim ki bende bir an önce işlerimi halledeyim. Yemek olayına da gerek yok anne. Ben gideceğim zaman size haber veririm. Fatma şaşkın şekilde oğluna bakarken "Seni uğurlamayacak mıyız?"dedi. Çetin askerlik kısa dönem olduğu için "Gerek yok bence. Gidip geleceğim zaten."dedi. Fatma artık oğlunun aldığı kararlara yetişemiyordu. Bu kadar mı hayatında istemiyordu onları? Dün ne konuştulursa Çetin daha sert karlar almıştı. Fatma bir şey yapmak istedikçe oğlunun daha da uzaklaştığını gördü. -Neyse biz gidelim. Berrak annesinin elini öperken göz göze geldiler. Fatma bir şey demek istese de Çetin yanında olduğu için sustu. Oysa son kez dahi olsa konuşmak istemişti. Çetin karısının elini tutup herkeze bir kere daha bakıp kapıdan çıktı. Her şey o kadar hızlı olurdu ki Fatma yetişemiyordu. Diğer iki oğlu da her şey normal gibi kardeşlerini uğurluyorlardı. Hiç bir şey istediği gibi gitmemişti. Çetin arabaya bindiğinde vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp korna çaldı ve uzaklaştı. Biraz daha beklerse sanki burada kalacaklarmış gibi hissediyordu. Berrak ise kocasını izlerken kaçar gibi çıktığının gayet farkındaydı. Konuşmasa da hareketlerinden her şey belliydi. ~~~ Denizli'ye girdiklerinde ikisi de yorgundu. Yol boyunca Çetin her şey normal gibi davranmıştı. Berrak da ona ayak uydurup hiç konuyu açmamıştı. Ailesine geliyoruz diye haber verdiğinde onlar da bir sıkıntı olduğunu anlamışlardı ama sormamışlardı. Berrak da bir şey bilmediği için zaten sorsalar da ne diyeceğini bilmiyordu. Çetin arabayı durduğunda karısına baktı. Günler sonra evine dönmüş gibi hissediyordu. Değişik gelse de burada kendini daha rahat hissediyordu. -Sen önden çık canım. Ben valizleri alıp gelirim. -Beraber halledelim canım. Çetin olmaz diyeceği anda Berrak çoktan inip bagajı açmak için arkaya yönelmişti. Çetin hızla inip Berrak'a engel oldu. -Ne yapıyorsun acaba? Berrak sakince "Yardım ediyorum."dedi. Çetin karısının nazikçe uzaklaştırıp "Bu benim işim. Çok istiyorsan kapıyı açabilirsin."dedi. Berrak kocasının kararlı bakışlarını görünce gülümseyip önden gitti. Apartmanın kapısını açtığında Çetin de gelmiş giriş yapmıştı. Evin olduğu kata çıktıkların da Berrak kapıyı çaldı. Kapı açıldığında annesi ile babası birlikte karşılaşmışlardı. İkisinin bakışları da merak doluydu. -Hoş geldiniz. Yakup babacan sesi ile oğluna baktı. Gözlerinde ki yorgunluk çok belliydi. Karısını ile kenara çekilip girmelerini bekledi. Aslında bu kadar çabuk gelmelerini beklemedikleri için ikisi de talaşlıydı. Damatlarının ailesi ile arası iyi olsun diye gidin demişlerdi, ama bu hızlı dönüş onları korkutmuştu. -Hoş bulduk baba. Ben valizleri odaya bırakayım. Çetin önden odaya gidince Berrak annesi ve babası ile kocasının arkasından baktı. Göz göze geldiklerin de annesi "İyi misiniz kızım? Bu kadar erken neden geldiniz?"dedi. Berrak kararsız şekilde annesine baktı. Kendi de ne olduğunu tam olarak bilmiyordu. Çetin bir şeyler dese de asıl sebep başka bir şey olduğu belliydi. -Hanım üstüne gitme. Kız biraz dinlensin. Sonra konuşuruz bunları. Yakup kızına bakıp "Hadi sende git odana."dedi. Berrak bakışları ile onaylayıp odaya doğru yürüdü. Karı koca kızlarının arkasında birbirilerine baktılar. -Sıkıntı büyük mü sence Yakup? Karısının koluna giren Yakup "Ne kadar büyük olursa olsun biz yanlarında olalım. Umarım zamanla iyi olur."dedi. Evlilik kolay bir iş değildi. Bunu kızları ve damatları da öğrenecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD