Berrak üstünü değiştirip odadan çıktı. Kocasının ailesi ile birlikte içeri oturduğunu düşünerek odaya girdi ama Çetin yoktu.
-Kızım Çetin uyudu mu?
-Hayır baba bende yanınızda sanıyordum.
Ailesinin yanına otururken babasına cevap verdi. Yakup karısına baktıktan sonra tekrar kızına baktı.
-Sen bir bak istersen. Balkonda olabilir.
Berrak önce ailesi ile konuşmayı düşündüğü için tedirgin gözlerle baktı. Binnur kızının bakışlarından bir şey olduğunu anlamıştı bile.
-Bize bir şey mi söyleyeceksin?
-Çetin'in bir derdi var ama söylemiyor gibi. Ne yapmalıyım?
Berrak umutma ailesine baktı. Nasıl davranacağını bilmiyordu. Anlatması için üstüne gitmemeli miydi? Yoksa beklemeli miydi? Yakup yanında oturan kızının elini tutup "Neden böyle düşünüyorsun? Belki sadece yol yorgunudur."dedi.
-Bunu söylemek istemiyorum ama ailesi çok gergindi. Zamamla alışacağız birbirimize ama hep mesafeliler. Bir de dün babası ile ne konuştu bilmiyorum ama dönmemizin onunla alakalı olduğunu düşünüyorum.
Binnur kızına gülümsedi. "Canım baba ile oğul konuşması normal. Sen büyütmüş olabilir misin? Hem sordun mu Çetin'e?" Berrak canı sıkkın bakışları ile onayladı. Aslında karı koca kızları ile damatlarının aralarına girmek istemiyorlardı. Birlikte çözmeliydiler dertlerini.
-Bir kere daha konuş bence. Kafanda kurma kızım ve git sor. Belki düşündüğün gibi değildir.
Yakup da kızına konuşması için destek verdi. İkisi de gençti ve aldıkları kararları uygulamaları tabi ki de kolay olmayacaktı. Çetin'in ailesine karşı aldığı kararın farkındaydı ve onu anlıyordu. Zor bir süreçten geçiyordu oğlu.
-Baba sen konuşsan olur mu?
Yakup düşüncelerin içinden kızının teklifi ile çıktı. Kızına şaşkın şekilde baktı.
-Lütfen baba seni çok seviyor. Belki baba oğul konuşursunuz.
-Ben her zaman konuşurum, ama şimdi dahil olmasam daha iyi olur.
-Baban haklı kızım. Karı koca arasına biz girmeyelim. Hadi git sen bak oğlana.
Berrak ısrarından vazgeçmeyi düşünmüyordu. Çetin önce babası ile konuşursa ona daha iyi geleceğini düşünüyordu. Bunu için ısrarla "Lütfen baba."dedi. Yakup karısı ile göz göze geldiğinde ikisi de karırsızdı.
Çocukların şu dönemi güzelce atlatıp yuvalarına hayırlısı ile yerleşmelerini istiyordu. Karısı ile burada oldukları süre boyunca sadece yanlarında olup destek olma kararı almışlardı. Hayatlarına karışmayacaklardı ama kızlarının bu isteği onları zorluyordu.
Binnur kızına bir kere daha olmaz diyecekti ,ama Berrak önce davranıp "Çetin anlatmazsa hiç bir şey sorma. Sadece yanında olsan bile yeter. Lütfen baba kırma beni."dedi. Yakup kızına kıyamadığı için karısına bakıp "Çay sıcak mıydı hanım?"dedi. Binnur gülümseyerek "Sıcak."dedi.
-Ben iki çay koyayım.
Berrak kalkacağı anda babası tarafından durduruldu. Yakup ayağa kalkarken "Sen dur, ben hallederim."dedi. Yakup mutfağa doğru giderken Berrak annesine baktı. Binnur hala kararsız olsa da Berrak bu konuşanın iyi geleceğini düşünüyordu.
Çetin balkonda oturmuş öylece gök yüzünü izliyordu. Kafasının içinde çok şey birbirine girmişti. Ailesi ile geçirdiği kısa zaman gözünün önünden geçerken canı yine sıkılıyordu. Aldığı hiç bir karardan pişman değildi ama onlarla böyle olmaktan huzursuzdu.
-Karşılıklı çay içer miyiz oğlum?
Babasının sesini duyunca panikle ayağa kalktı. Elinde ki çayları görünce adım atıp almak istedi ama Yakup "Otur bakayım yerine."dedi. Çetin utanarak tekrar yerine oturdu. Yaşlı hali ile kendine hizmet eden babası onu hep utandırıyordu. Bu ilk değildi ama Çetin için her seferinde değişik geliyordu. Bekli babasına özendiği için Berrak'a hep yardım etmeye çalıyordu. Onun gibi olmak istiyordu.
Yakup oğlunun önüne çayını koyup "İki şeker attım."dedi. Çetin'in kalbine işleyen sevginin yanında acı da vardı. Kendi babası hiç bilmezdi kaç şekerli içtiğini. Yakup babası ise sevdiği yemeği bile sormuştu. Aklına geldikçe yüzünde gülümseme oluşuyordu. Oysa çok şaşırmıştı ne yemek seversin dediğinde.
Çetin kendi babasını hep çalışırken görmüştü. Sert bir mizacı vardı ve mesafeli bir yapısı vardı. Babam böyle seviyor dese de Yakup babasını gördükçe içinde bir burukluk oluşuyordu.
Yakup çaya bakıp derin düşünceler içinde olan oğlunu izledi. Bir derdi olduğu belliydi. Çayından içip sessizce bekledi.
-Ben kötü bir evlat mıyım baba?
Yakup gelen soru ile oğluna baktı. Yüzüne bakmasa da sesinden üzgün olduğunu anlamıştı.
-Bu nereden çıktı?
Çetin önünde duran çay bardağını tutup sıcaklığını hissetti.
-Dün babam ile konuştuk. Hala orada kalmamı istiyor. Oysa bunları konuşmuştuk, ama kabul etmiyor. Bana kızgın ve her geçen gün artıyor gibi.
Çetin içinden geçenleri babası ile paylaşmak istedi. Berrak üzülmesin istemiyordu, ama beynini meşgul eden düşünceler onu yoruyordu. Kafasını kaldırıp babasına baktı. Her zaman ki sıcak bakışlarını görünce neden onunla konuşmak istediğini bir kere daha anladı. Her zaman damat gibi değil kendi evladı gibi bakmıştı. Anlayışla dinlemiş ve elinden geldiğinde yardımcı olmaya çalışmıştı. Bu yüzden de onun yanında kendini iyi hissediyordu.
-Onlarda haklı evlat. Babanın bir düzeni var. Bütün evlatlarını o düzende yetiştirmiş. Sen o düzeni bozunca bunu hemen kabul etmesi beklenemez. Bunun için sinirli sanırım.
Çetin babasını dinlerken evlendiği kadının babası olsa da arkadaş gibi konuşmasına yine hayranlık ile dinledi. Yakup ise oğlu sessiz kalınca devam etti.
-Sen yine de saygılı ol evladım. Onlar senin ailen.
Çetin çayından içtikten sonra babasına baktı. "Bunu yapmak istedikçe beni zorluyorlar. Babam orada kalmam için resmen beni tehtit etti." Çetin devam edemedi. Bunu söylemek bile canını fazla sıkıyordu. Para umrunda değildi ama babasının yaptığına üzülmüştü.
Yakup ise asıl sıkıntının ne olduğunu anlamıştı. Babası ile olan konuşma Çetin'i fazla etkilemişti.
Çetin babası sessiz kalınca devam etti. "Burada kalmazsan sana hiç bir şey yok dedi." Acı içinde gülümseyip "Sanki para umrunda. Ben sadece aldığım karara destek olsun istiyorum. Yanındayım oğlum desin istiyorum."dedi.
Yakup duyduklarına nasıl tepki vereceğini bilemedi. Baba oğul arasına girmek istemiyordu. Hüseyin'in yaptığı yanlış olsa da bunu Çetin'e söyleyip daha da uzaklaşmasını istemedi. Sessiz kalıp çayını içti.
Çetin ise babası sessiz kalınca kafasını kaldırıp baktı. Ne olursa olsun evlendiği kadının babasıydı. Onu yanlış anlamasını istemezdi.
-Tabi ben pişman değilim. Kimse beni zorla tutmuyor...
Çetin devam edecekti ama Yakup araya girdi. Oğlunun telaşını anlamıştı.
-Biliyorum oğlum. Canını sıkma her şey olacağına varır. Yarının bize ne giteceğini bilemeyiz. Babanın anlaması içinde ona zaman ver.
Çetin yanlış anlamadığı için rahatladı. Yakup ise oğlunun biraz yaratladığını görünce "Sen çayları tazele. Seni bekleyen biri var. Onunla konuşmak daha iyi gelecek gibi"dedi. Yakup bardağını alıp gittiğinde Çetin Berrak'ın onu beklediğini anladı. Mutfağa geçip iki çay koydu ve tekrar balkona geçti.
Berrak babasının ağzından bir şey alamamıştı. Sadece git kocanla çay iç demişti. Balkona çıktığında kocasını iki çay ile beklediğini gördü. İkisi birbirine baktığında Çetin karısının merakla baktığını gördü. Ayağa kalkıp elini tuttu.
-Seni üzdüm galiba.
Berrak hayır anlamında başını iki yana salladı. Çetin karısını kendine çekip sıkıca sarıldı. Kolları arasında olması bile yetiyordu. Geri çekilip "Babanı sen mi yolladın?"dedi. Berrak'ın gülüşü artınca Çetin burnunu sıktı.
-Ama ne yapayım. Bir derdin var ve bana anlatmıyorsun. Belki babam iyi gelir dedim.
Çetin bir kere daha sarılıp "Beni anladığın için teşekkür ederim. Sana söylemem gerekirdi,ama korktum."dedi. Berrak geri çekilip kocasının yüzüne baktı.
-Neden korktun?
-Üzmekten korktum.
Berrak sinirli bakmaya çalışsa da olmuyordu. Yine de zorlayıp "Bende kendimi üzerim diye karar verdin. Peki bunun beni daha çok üzdüğünü biliyor musun?"dedi. Çetin karısının yüzünü görünce kendine kızdı. Haklıydı ve diyeceği tek şey "Özür dilerim."demekti. Berrak kocasının elini tutup yan yana oturdular.
Çetin yanında oturan karısını kendine çekip sarıldı ve gök yüzünü izlemeye devam etti.
-Baban ile konuşma yüzünden mi böylesin?
-Evet...
İkisi gök yüzünü izlerken Çetin devam etti. "Burada kalmazsan sana hiç bir şey yok dedi. Desteğimi çekiyorum,bundan sonra yanlızsın dedi." Berrak kafasını kaldırıp kocasına baktı. Neye üzüldüğünü anlamıştı. Diyecek bir şey bulamayınca sıkıca sarıldı. Babasına kötü bir şey demek istemiyordu, ama gerçekten can sıkıcı bir konuydu. Evladını nasıl böyle tehtit ederdi?
Çetin karısı kollarında gözlerini kapatıp olanları unutmak istedi. Belki gerçekten zamana bırakmak gerekiyordu. Bu uzaklık iki tarafa da iyi gelebilirdi.