Çetin babasının olduğu odaya girip karşısına geçip oturdu. Ne konuşacağını az çok tahmin ediyordu. Ne derse sakin kalmaya çalışacaktı.
Hüseyin oğlunun karşısına oturduğunu görünce kafasını kaldırıp baktı.
-Bu saçmalığa ne zaman son vereceksin?
-Hangi saçmalık?
Çetin'in rahat tavrı Hüseyin'i daha da sinir etti. Oğlunun yaptığı şeyleri sadece şımarıklık olarak görüyordu.
-Okumak istiyorum dedin tamam dedik. Gittin okudun ,üstüne de evlenmek istedin. Buna da eyvallah ama artık dur Çetin. Çocukluğu bırak ve askere git sonrada işinin başına geç.
Hüseyin devam edeceği anda Çetin'in sinirli gülüşü ile durdu.
-Ya ben anlatamıyorum ya da siz anlamama konusunda ısrar ediyorsunuz. Baba biz evlendik ve ben size orada yaşayacağım dedim. Hala neyin tartışmasını yapıyoruz?
Hüseyin yumruğunu sıkarken "Ne yapmaksın, birinin emri altında mı çalışacaksın?"dedi. Çetin bu konuda rahatsız olmadığını için "Evet."dedi.
-Kendi işin varken neden gidip birinin emri altına giriyorsun?
-Sonuçta alın teri ,fark eder mi?
Hüseyin artık oğluna diyecek kelime bulamıyordu. Son hamlesini hazırlanırken oğlu ile göz göze geldi.
-Eğer bu saçma fikirden vazgeçmezsen tek başına kalacaksın.
Çetin babasının dediğini anlamaya çalışırken devamı geldi.
-Abilerinin hak ettiği hiç bir şeyi almayacaksın. Düğün, ev kurmayı da unut. Bu saatten sonra yapacağın hiç bir şey beni ilgilendirmiyor.
Çetin şaşkın gözlerle babasına baktı. Bu kadar ileri gideceğini hiç tahmin etmemişti. Şaşkınlığını yine gülüşü ile tamamladı.
-Beni böyle mi vazgeçireceksin?
-Gerekirse evet.
Çetin net bir şekilde "Ben tek başıma da yuvamı ayakta tutarım. Sende bunu göreceksin."dedi. Hüseyin aldığı cevabla öfkeyle ayağa kalktı. Oğluna doğru parmağını uzatırken "Bunu gidene kadar düşün. Eğer burada kalırsan senin yararına olur. Eğer gidersen cevabına gerek yok."dedi. Hüseyin doğru yaptığını düşünse de oğlunun karalı bakışlarını görmüyordu.
Çetin ayağa kalkıp babasının karşısına geçti. "Bence uzatmaya gerek yok. Biz yola çıkıyoruz. Burada kalmanın bir anlamı yok." Hüseyin oğlunun çıkışı ile yumruğunu sıkıp odadan çıktı. Madem akıllanmıyordu, o zaman burnu sürte sürte geri gelecekti.
Çetin babasının yaptığı şeye çok sinir olmuştu. Nasıl böyle tehdit ederdi? Bu saatte sonra burada kalmak sadece kararsız olduğunu göstermek olurdu. Hemen karısı ile konuşmak için odaya doğru yürüdü. Gerekirse şimdi yola çıkacaktı.
Celal ve Cenk kardeşlerinin konuşmasının bitmesini bekledikleri için oldukları yerden ayrılmamışlardı. Çetin'in sinirle geldiğini görünce Celal önüne geçti.
-Ne oldu?
Çetin sinirle "Biz gidiyoruz. Şimdi gidip hazırlanacağız ve bu evden ayrılacağız."dedi. İki abi şaşkın şekilde birbirine baktı. Cenk yaklaşıp "Önce ne oldu anlat bakayım."dedi. Çetin vakit kaybetmek istemese de Celal abisi de "Gel bahçeye konuşalım."dedi.
-Sizde engel olmaya çalışmayın. Biri de beni anlasın. Ben karım ile bir hayat istiyorum.Benden tek bir şey istedi,beni ailemden ayırma. Bunu da yapmayacaksam...
Celal ve Cenk kardeşlerinin yanlış anladığını fark ettiler. Cenk araya girip "Biz sana engel olmayacağız. Aksine yanındayız. Hadi gel konuşalım."dedi. Çetin abilerine baktı. İkisi koluna girince onlara eşlik edip bahçeye çıktı. Üç kardeş çardağa oturdu.
-Babam ne dedi?
Çetin aklına gelen konuşma ile yine sinir oldu. Babasının kendini para ile tehdit ettiğine hala inanamıyordu. Soruyu soran Celal abisine baktı.
-Buradan gidersen benim desteğimi unut diyor.
Hüseyin üç oğluna da evlendikten sonra pay vermişti. Çetin okumak isteyince onun ki daha verilmemişti.
Cenk korkuyla kardeşine baktı.
-Kabul etmedin değil mi?
Ne olurda olsun kardeşinin boyun eğmesini istemiyordu. Tamam babasını anlıyordu ama kardeşi burada kalmak istemiyorsa ısrar etmeye gerek yoktu. Hem eşine söz vermiş biri olarak vazgeçmesi hiç iyi olmazdı.
-Tabi ki de kabul etmedim. Elinden geleni yapar yine ayakta kalırım.
İkisi de duyduğu cevaba sevinmişti. Celal elini kardeşinin omzuma koyup kendine bakmasını sağladı.
-Parayı kafana takma. Düğün olayını ve evi döşeme işini biz hallederiz. Sen önce bir askere git gel.
Cenk de aynı şeyi düşündüğü için "Evet onlar bizde. Sen sakın bunları düşünme."dedi. Çetin abilerine aldığı desteğe sevinse de "Babam duyarsa bu sizin için iyi olmaz. Aranız bozulmasın."dedi.
-Bunu duymamış olalım. Biz senin abiniz. Babam kendini haklı görse de zamanla seni anlayacak. O gün gelene kadar biz yanındayız.
Çetin'in para umurunda olmasa da Berrak için güzel bir düğün yapmak istiyordu. Sade bir nikah ile evlenmişlerdi. Onun istediği şekilde düğün yapıp kendi evini kurmak istiyordu.
-Teşekkür ederim. Dediğiniz gibi önce şu askerlik işini halledeyim. Biz bir an önce yola çıkalım. Gittiğim gibi işlemleri yapacağım.
-Yani gideceksiniz.
Çetin saate baktığında baya geç olduğunu gördü. Berrak uyumuş olabilirdi. Gitmeyi sabaha ertelemek mantıklı olacaktı.
-Babam gidene kadar düşün dediği için ertelemek istemiyorum. Kararımın net olduğunu görmeli. Yarın sabah çıkarız.
Abileri engel olmayı düşünmediği için "Tamam."dediler. Çetin ayağa kalkarken "Ben odaya geçeyim."dedi. Cenk de kalkınca Celal ona baktı.
-Çetin gitsin ama sen kal bakayım.
Celal kardeşinin bu gün hastaneye gittiğini biliyordu. Bir türlü konuşamamışlardı. Çetin merakla ikisine baktı.
-Ne oluyor?
Cenk abisinin bakışlarından ne konuşacağını anlamıştı. Zaten konuyu bilen bir tek o vardı.
-Önemli bir şey değil. Sen git hadi.
Çetin yerine geri oturdu. "Siz söyleyin bakalım. Önemli mi değil mi sonra karar veririz." Celal kardeşine bıraktığı için sessiz kalmıştı. Cenk geri yerine oturdu. Aklına yine doktorun dedikleri gelince canı sıkıldı. Söylemek zor gelse de "Bu gün hastaneye gittim."dedi.
-Neden, bir rahatsızlığın mı var?
Çetin telaşla abisine baktı. Cenk hayır anlamında başını salladı.
-Çocuk için gittim.
Çetin daha çok şaşırmıştı. Evet uzun zamandır evliydiler, ama bir sıkıntı olduğunu bilmiyordu. Cenk ikisine bakıp "Doktor çocuğunuz olması mümkün değil diyor ve sıkıntı bendeymiş."dedi. Çetin ve Celal diyecek bir şey bulamadılar. Cenk de zaten daha fazla konuşmak istemediği için ayağa kalktı.
-İyi geceler.
Cenk cevap bile beklemeden yanlarından ayrıldı. Bu konuşmayı eşi ile de yapması lazımdı. Onun için aklı oradaydı. Çetin ve Celal ise arkasından birbirine baktılar.
-Gerçekten bir tedavisi yok mudur?
Celal kardeşinin bayadır uğraştığını bildiği için hayır anlamında kafasını salladı. Saat geç olduğu için ayağa kalkıp "Hadi odana git. Madem sabah yola çıkacaksınız biraz dinlen."dedi.
Çetin abisini bu şekilde bırakıp gitmek de istemiyordu. Celal düşünceli halini görünce "Abini düşünme ben yanındayım."dedi.
-Yarın kalayım mı acaba? Belki abimin yanında olmam iyi olur.
-Aldığın karardan vazgeçme. Burada kalmam Cenk için olsa da babam yanlış anlayabilir. Hem kalsan bile ne yapabilirsin ki?
Çetin abisine hak verse de kararsız kalmıştı. Celal kardeşinin hala tereddüt ettiğini görünce "Cenk duyarsa daha çok kızar. Hem telefon diye bir şey var oğlum. Arada arar konuşursunuz. Hadi uzatma git yat."dedi. Çetin yapacak bir şey olmadığı için "Tamam ama sen beni durumdan haberdar et."dedi.
-Ederim sen merak etme. İyi geceler.
-İyi geceler.
Çetin aklında ki düşünceler ile odasına doğru yürüdü. Kapıyı dikkatlice açıp içeri girdiğinde karısının uyuduğunu gördü. Koltuğu oturup izlemeye devam etti. Bu kadar karmaşa arasında tek güzel olan kesinlikle Berrak'a sahip olmasıydı. Derin bir nefes alırken sabah yapacağı konuşmayı ve olacakları düşündü.
~~~
Sabah güneşi yavaş yavaş doğarken Çetin pencereye yaklaştı. Bir kaç saat ancak uyuyabilmişti. Olanlar uykusunu kaçırdığı gibi Berrak'ı üzmeden gitmeye ikna edeceği konuşmayı düşünmüştü. Daha dün kalacağız demişken ne olduğunu soracaktı. Babasıyla yaptığı konuşmayı anlatmadan gitmeye ikna etmesi lazımdı. Uyuyan karısına bakıp biraz hava almak için odadan çıktı. Saat daha çok erkendi ve Berrak daha uyanmazdı.
Havaya bakıp doğan güneşin güzelliğini izledi. Bir ses duyunca etrafına baktığında Cevat abisi ile göz göze geldi. Uzun zamandır onunla da arası iyi değildi. Aldığı kararlara babası gibi tepkili olduğunu biliyordu. Çetin saygısını esirgemese de Cevat kardeşine mesafeli duruyordu.
Cevat konuşmayı bildiği için kardeşine dikkatle bakarak yaklaştı. Bu kadar erken kalktığına göre gece zor geçmişti anlaşılan.
Çetin abisinin bakışlarını görse de "Günaydın."dedi. Cevat kafasını salladıktan sonra "Karar verebildin mi?"dedi. Çetin abisinin kısa ve öz konuşmalarına alışkındı. Babası her şeyi önce onunla konuştuğu için bilmesine de şaşırmıyordu.
-Verdim.
-Sonuç.
Çetin gök yüzüne bakıp "Bu gün yola çıkıyoruz."dedi. Cevat duyduğu cevaba sırıttı. Kardeşinin gençlik aklı ile mecera aradığını düşünüyordu. Sonuçtan emin olduğunu için "Kendini de karını da rezil edeceksin."dedi. Cevat dönüp gideceğinde Çetin "Olacaksak bile birlikten oluruz. Sen kafana takma abi."dedi. Cevat hiç bir şey demeden giderken Çetin doğan güneşe bakmaya devam etti. Buraya gelirken de bunları yaşayacağını tahmin etmişti. Yakup babasının ve Berrak'ın ısrarı ile bu ziyarete gelmişti ama sonuç ortadaydı. O zaman ısrara gerek yoktu.