Keyifli Okumalar...
-Bak daha askere bile gitmedi. Sen burada kal o da gitsin vazifesini yapıp gelsin. Sonra da düğün yapalım ve burada yaşayın. Berrak oğlum orada yapamaz. Şimdi her şeyi yapar gibi geliyor ,ama pişman olduğunda ne olacak? Sen de üzüleceksin o da üzülecek.
Fatma gelini sessiz kalınca konuşmaya devam etmişti. Berrak ise duyduğu şeyleri idrak etmeye çalışıyordu. Anne dediği kadını kırmak istemese de kendi kırılmıştı. Oysa Berrak net bir şekilde başka yere gitmem demişti. İstersen bırak demişti, hatta kendi Çetin'i bırakmıştı. Vazgeçmeyen Çetin olmuştu.
-Kızım bir şey demiyecek misin?
Fatma gelini sessiz kaldıkça ne düşündüğünü merak ediyordu. Oğlunu tanıyordu ve bu konuda baştan uyarıyordu. Tamam inatçı bir yapısı vardı ama bir yerde pes edecekti. Bir anne olarak erken müdahale ediyordu.
-Ben şaşkınım. Sizi anlasam de sizin de beni anlamanızı istiyorum. Ailemi yalnız bırakamam. Onların tek çocuğu benim. Yaşları genç olmadığı gibi babamın ciddi rahatsızlığı var. Öyle emanet edebileceğim biri de yok. Onun için lütfen bu teklifi yapmayın.
Berrak saygı içinde en uygun kelimeleri bulmaya çalıştı. Oysa duydukları onu çok rahatsız etmişti. Çetin hiç bu konuları açmıyordu. Demek ki hala bu konuşma devam ediyordu. Kafası karışmıştı ve ne düşüneceğini bilmiyordu.
Fatma aldığı cevaptan memnun olmadığı için devam edeceği anda oğlunun geldiğini gördü. Hiç bir şey olmamış gibi kahvesini eline alıp içmeye devam etti.
Çetin hızla üstünü değiştirmiş vakit kaybetmeden geri dönmüştü. Gözü karısının üstünde yanına oturduğunda bir sıkıntı olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ortamda ki sessizlik canını sıkarken karısının yüzünden bir şey de anlayamıyordu. Koktuğu şey olmadığını umut etmek istiyordu.
-Dışarı çıkalım mı canım? Seni biraz gezdireyim.
Berrak duygularını belli etmemek için büyük çaba sarf ediyordu. Çetin'in sorusu sanki nefes almasına yardımcı olduğu için "Güzel olur."dedi. Ayağa kalkıp fincanları toplanmak istediğinde Çetin durdurdu.
-Bırak canım onları. Anne biz çıkıyoruz.
Fatma gelinin yüzüne baktığında gözlerinin kaçırdığını gördü. Konuşma yüzünden olduğunu bilse de kendince haklıydı. Aslında iyilik yaptığını bile düşünüyordu. İlerde yaşayacakları sıkıntıları baştan söylemişti.
-Tamam oğlum geç kalmayın. Akşam yemeği baban için önemli biliyorsun.
-Duruma göre bakarız anne.
Çetin karısının elini tutup yürüdü. Berrak yanına hiç bir şey almadığını fark edince durdu.
-Çantamı alsaydım.
Çetin karısının çekip "Gerek yok canım. Ben yanındayım, bir isteğin olursa bana söyle yeter."dedi. Cebinden karısının telefonunu çıkarıp "Bu da benim yanımda."dedi.Yürümeye devam edip evden çıktılar. Arabaya bindiklerinde Çetin nereden başlasam diye düşündü. Daha önce geldiklerinde Berrak'ı çok gezdirememişti. Burada kaldığı süre boyunca şehrin her yerini gezdirmek istiyordu.
-Hazır mısın canım?
Berrak aklını zor toplasa da Çetin'e gülümsedi.
-Nereye gideceğiz?
Çetin'in aklından bir çok yer geçse de ilk aklına gelen yere doğru yola çıktı.
-Geçen sefer çok görmek istediğin bir yer vardı.
Berrak hatırlamaya çalıştı. Hatırlayınca "Surlara mı gidiyoruz?"dedi. Heyecanlı sesi Çetin'in hoşuna gitmişti. Kötü bir şey görünmüyordu. Belki de ben fazla abartıyorum diye düşündü.
-Evet canım.
Berrak az önceki konuşmayı unutup gideceği yerin heyecanına kendini bıraktı. Diyarbakır'ın her yerini görmek istiyordu. Yakın illeri de merak etse de onları da sonra gezeceklerdi. Çetin ile bunun hayalini kurmuşlardı. O askerden gelince tek tek gezeceklerdi.
Çetin arabayı park edip hemen indi. Karısının kapısını açıp elini uzattı. Berrak ilk andan itibaren karşısında ki manzaraya bakıyordu. Kokusu, görüntüsü öyle güzeldi ki gözünü alamıyordu.
-Nasıl?
-Fotoğraflarda gördüğünden daha güzel.
Çetin karısının elini tutup "Hadi gel gezelim."dedi. Berrak her adımda etrafını ezberlemek ister gibi baktı. Çetin ise karısının tatlı hallerine gülerken sadece onu izledi. Berrak gezerken önünde ki manzara hoşuna gittiği için karşısına geçip oturdu. Hava sıcak olsa da umursamadı.
-Canım çok sıcak değil mi?
-Biraz oturmak istiyorum.
- Gölge bir yer bulalım oraya oturalım.
Berrak kocasının elini tutup "Biraz."dedi. Çetin sonunda yanına oturduğunda Berrak tekrar önünde ki güzel manzaraya baktı. Aklından düşünceler birbirini kovalıyordu. Düşünmek istemese de annesinin söylediği şeyler beyninde dönüyordu. Gerçekten Çetin pişman olacak mıydı? Sevdiği adam bir gün kararından dönmek ister miydi? Peki o gün gelirse ne yapması lazımdı?
-Buradan sonra gitmek istediğin başka bir yer var mı? Ya da yemek mi yesek?
Çetin uzayan sessizliğin bitmesi için konuşmuştu, ama karısından bir tepki gelmemişti. Berrak'a baktığında öylece karşıyı izlediğini gördü. Elini yüzüne koyup kendine bakması için döndürdü.
-İyi misin sen?
Berrak "İyiyim."dese de Çetin inanmadı. Tamamen dönüp iki elini tuttu.
-Güzelim ne oluyor?
Berrak tüm samimiyeti ile kendine bakan kocasına baktı. Anlatıp anlatmamak arasında kalmıştı. Anne ile oğul arasına girmek istemiyordu, ama kafasında ki düşünceler de rahat bırakmıyordu. Çetin ise karısına baktıkça canını sıkan bir şey olduğunu anladı. İçinde ki korku büyüse de sakin kalıp "Canını sıkan ne, lütfen anlat bana."dedi.
Berrak derin bir nefes alıp "Annen benimle konuştu."dedi. Çetin gerilirken Berrak hemen devam etti.
-Kötü bir şey söylemedi. Anne olarak o da haklı. Seni yanında istiyor ve bunu benimle paylaşmak istedi.
Çetin neye kızacağını bilemedi. Karısını annesi ile bıraktığı için kendine kızgındı. Annesi sözünü dinlendiği için kızgındı. En önemlisi karısının annesi ile kendi için yaptığı telaşa kızgındı. Berrak ise kocasının sinirlenen yüzünü gördükçe söylediğine pişman olmuştu.
-Canım annen sadece burada olman daha iyi olur diye düşünüyor. Lütfen sinirlenme.
-Şimdi eve dönüyoruz ve hazırlanıp yola çıkıyoruz.
Berrak şok içinde kalmıştı. Çetin kalkmaya çalışınca elini bırakmadı ve tekrar otutturdu.
-Anlamadım. Nereye gidiyoruz?
Çetin çok sinirliydi. Askerlik öncesi ziyaret için gelmişlerdi ama hiç gerek yoktu. Ailesi anlamıyordu işte. O zaman geri dönecekti ve hayatını düzene koyana kadar gelmeyecekti. Ne kadar ciddi olduğunu anlayacaklardı.
-Denizli'ye dönüyoruz. Ben hemen askerlik için işlemleri yapıyorum ve hayatımızı düzene koyuyoruz.
Berrak artık eşine yetişemiyordu. Aklını toparlayıp "Çetin önce sakin olur musun?"dedi.
-Seni üzen hiç bir yerde durmam. Bu konuyu kaç kere konuştuk, neden seninle konuşuyor? Tamam annem olabilir ama benim kararıma saygı göstermeli.
-Canım böyle yaparsan her şey çözülecek mi? Bu sinirle buradan gidersek ne olacak? Ailen ile aran iyice açılacak ve asıl kötü olan ben olacağım. Seni yine onlardan ayırmış olacağım.
-Öyle bir şey yok. Bu benim kararım ve burada kalmak istemiyorum.
Çetin sakinleşecek gibi değildi. Berrak sinirini anlasa da durdurması lazımdı.
-Ben gitmek istemiyorum. Buradan kalacağız. Bir hafta burada kalacağız dedik ve aynen öyle olacak.
Çetin itiraz etmek istedi ama Berrak devam etti.
-Böyle yaparsan seninle her şeyi nasıl paylaşayım? Hep böyle tepki vereceksin diye korkup içinde mi yaşayayım? Kafanda kurup öyle mi hareket edeyim? Biz karı koca olduk Çetin. Seninle mutluluğunu da hüznümü de paylaşmak istiyorum,ama sen böyle yaparsan ben paylaşamam.
Çetin öylece kalmıştı. Berrak'ın yüzü, bakışı yaptığı yanlışı anlatırken, artık bir şey paylaşmam sözü kafasında dönüyordu.
-Tamam sakinim. Sen benimle her şeyi paylaş. Sakın içinde saklama, tamam mı?
Berrak az önceye kadar sinirden deli olan adamın saniyeler içinde değişimini izlemişti. Kocasını kendine çekip sıkıca sarıldı.
-Saklamam ama sende benden saklama. Biz ancak böyle aile olabiliriz.
Çetin karısına sıkıca sarılıp kokusunu içine çekti. Yine kalbini yumuşatmış ve kendine hayran bırakmıştı. Az önceki yaptığı hatadan dolayı "Özür dilerim ve bundan sonra daha dikkatli olacağım."dedi. Berrak geri çekilirken olayın tatlıya bağlandığına sevindi.
-Teşekkür ederim.
Çetin karısına gülümserken yeni kararlar aldı. Bu konuşmayı bilmiyor gibi davranacaktı ,ama yapacağından da geri durmayacaktı.