Özgür
Arkadaşlarla okul çıkışı karar verdiğimiz gibi gecelere akacaktık. Hafta sonu olduğu İcin sorun olmazdı zaten. Normalde sürekli barlarda takılan biri olmadığım için, haftada bir kez benim için iyi oluyordu. Kafa dağıtıyorum, olmayan kafayı dağıtmak çok zor olmuyor zaten. "Özgür" diye bağıran kişiye döndüm,
"ne var lan" Mert
"abi hadi ne bekliyon geç kalıyoruz"
sanki dünyayı kurtarıcaz altı üstü bara gidip kafa dağıtcaz dediğim de "olsun abi kızlar bekliyor, dünyayı başkası kurtarsın. Biz kızlarla ilgilenelim" şerefsiz bu çocuk ya, kız olsun dünya umrunda değil. Her zaman gittiğimiz bara gittik. Üç arkadaş ben Mert ve Hakan hep birlikte takılıyoruz genelde. Üniversitenin başında arkadaş olduk, sonra hiç ayrılmadık. Üçümüz de okulu bitirmemek için uğraşıyoruz sanırım. Dört yıllık okulda benim ve Mert'in 5 Hakan'ın 6.cı senesi. Okul bitince ne olacak sanki deyip, asıyoruz okulu. İstanbul üniversitesin de mimarlık bölümünü okuyoruz. Geleceğin mimarları olarak çok da başarılı okul hayatımız yoktu. Çünkü hepimizde aileden zengin olduğumuz için okulu genelde asıyorduk. Gelecek kaygısı olmayınca da sanırım biraz abartmıştık okulu asma olayını. Ama kendi kendime söz vermiştim seneye kesin bitecekti.
İçeri girdiğimiz gibi her zaman ki yerimize gecip içkilerimizi aldık. Kızların da gelmesiyle ortamda baya sohbet dönmeye başladı, ama nedense bugün ilgimi cekmiyor du ortam. Yanıma sokulan Zehra "sıkıldıysan bize gidelim, buradan daha fazla eğlenicemize eminim canım" desede hiç öyle bir niyetim yoktu. "bugünlük beni affedin beyler, ben eve gidiyorum" deyip ayağa kalktım, Zehra da hemen kalkıp "Ben de geliyorum beni de eve bırak" diyerek kalkıp yanıma geldi. Bardan birlikte çıktık, ama hiç Zehra yı çekecek halim yoktu. Dışarı çıkınca taksi cevirip Zehra'ya "Hadi taksiye bin" deyince "Ne oldu sen gelmiyor musun?" diyerek şaşkınca baktı. Benim işim var, sen git başka zaman görüşürüz" diyerek arkamı döndüğümde "Ben senin için çıktım, ama sen beni ekiyor musun şimdi Özgür?" diyerek isyan edince "Çıkmasaydın.. Ben mi dedim sana gel çıkalım diye. Hem çok istiyorsan geri dön. Geç kalmış değilsin, benim işim var. Seninle hiç uğraşamayacağım Zehra" diyerek arabanın yanına doğru yürümeye başladım. Arabaya bindiğim gibi çalıştırıp eve doğru sürdüm. Bugün hiç kimseye tahammül edecek halim yoktu. Hele ki bu kişi Zehra ise, hiç onun nazıyla uğraşamam. Zaten normalde de tahammülsüz biriyim. Sanki ben dedim çık diye çıkmasaydın, alla alla bu kız her seferinde beni sinir edecek bişi buluyordu. Kendini sevgilim sanıyor, her seferinde onu sevmediğimi söylememe rağmen sürekli dibimde bitiyor. Bir kaç kez takıldık ve sevemedim. Benim için güzellik çok da önemli değildi. Kafa olarak anlaşmamız lazım, güzellik önemli olsaydı herhalde Zehra'ya aşık olmam lazımdı. Ben bugüne kadar hiç aşık olmadım. Hoşlandığım kişiler oldu, ama hoşlantıdan öte gitmedi hiç biri de.
Yakışıklı biriyim bence, bu konuda kesinlikle mütevazi olmayacağım.1.85 boyum esmer, ela gözlü ve oldukça kaslı biriyim bunu haftanın 3 günü spor yapmaya borçluyum sanırım. Tabiki de hiç bir şey emeksiz olmuyor sonuç da. Ben de kendimle ilgilenmeyi seviyorum. Ailem Ankara'da yaşıyor, ve babamın inşaat şirketi var. Ben geleceğin mimarı olarak şimdiden işim hazırdı. Bu yüzden sanırım okulu rahatlıkla asabiliyorum. Gelecek kaygısı yok, düşünmem gereken kimse yok. Böyle oluncada bana sadece hayatı yaşamak düşüyor.
Eve geçince ilk önce duşa girdim, kendime gelmem lazımdı. Banyodan çıkıp baksır ve şort giyinip mutfağa geçtim. Önce kendime kahve yapıp sonrada ilaç içmem lazımdı. Hala başım ağrıyordu içmek bana hiç iyi gelmiyor sanırım. Kahvemi ve ilacı içip yatak odasına geçtim. Hayalim sabaha kadar deliksiz uyumak, çünkü gece uyanırsam bir süre tekrar uyuyamıyorum. Ve bu durum beni aşırı sinirlendiriyor. Çok uykuyu seven biri değilim, dört yada beş saat uyusam bile yeter, ama deliksiz uyumam lazım. Erken uyanıp sabahın ilk ışıklarında koşmayı seviyorum. Bu bana annemden kalan bir alışkanlık sanırım. Ankara'da annem ve kız kardeşimle koşmayı seviyordum, bazen bu koşmaları yarış haline getirirdik. O günleri özlüyorum ama Ankara'ya her gittiğimde bu yarışlar devam ediyor neyseki ve özlemlerim uzun sürmüyor. Küçük civcivim bize sürekli katılmıyor, benim tam tersim çok uykucu. En çok Eda'mı küçük civcivimi özlüyorum. Bu sene sınava girecek oda yanıma gelmeyi istiyor ama ben istemiyorum bir sene sonra gidersem Ankara'ya burda tek kalmasını istemiyorum. Belki de gitmem Ankara'ya burda bi düzen kurarız İstanbul'u seviyorum ve sanırım alıştım buraya. Hayat neler göstercek zamanla yaşayıp görüceğiz. Belki bize çok güzel sürprizler hazırlar, belki de hiç beklemediğimiz kötü sürprizler..
istisnalar kaideyi bozmaz, bu civan bu civarda fazla tozmaz.
Elimi verdim kolumu kaptın, gözümü çektin aklımı aldın.
Yaşam mı ben mi bedbahtım?
Sallanırsa da yıkılmaz tahtım
Canım yanar ödün kopar canım
Tapularımı kendim yazdım...