4.

1520 Words
Kaç dakikadır öylece oturuyoruz. Iyi gelir diye çıktık,ama canım daha çok sıkıldı. -Böyle oturmak için mi geldik sahile? -Evet oturmak için geldik. Doruk sinirli şekilde cevap verdi. Sinan  ayağa kalkıp iyice kıyıya yaklaştı. Denize baktıktan sonra bize döndü.  -Tamam birbirimizden hoşlanmıyoruz. Yani siz benden hoşlanmıyorsunuz. Madem ailemiz bizi birlikte dışarı gönderdi şimdilik katlanacaksınız. O yüzden oturmayı bırakın da gezelim. Doruk bana bakınca "Gezelim bakalım "dedim. Birlikte dahil boyu yürümeye başladık . Mısır, çekirdek satanlar. Gezenler,müzik dinleyenler sahil çok haretliydi. -Bakın burda ne buldum. Var mısınız  atış yapmaya?  Tüfek ve karşımızda bolon. Çok bildiğim ,ama hiç dikkatimi çekmeyen bir şey. Sinan adamın yanına geçip "Atış yapmak istiyorum."dedi. Doruk ile  ben kenara çekildik . Sinan tüfeği alıp balonların  karşısına  geçti. Vurmadan önce bize bakıp "Kim daha çok atarsa onun istediği bir şeyi  yapmaya ne dersiniz?"dedi. -Sen atışını yap işte . Nerden çıktı şimdi bu? -Korkuyor musun Doruk? Sinan sinir etmek için söylediği belli.  "Ne alaka,atalım madem"dedi. Sinan bu kez bana baktı. "Sen Damla?" -Ben ne? Sizi izlerim o kadar? -Amma mızmızsınız.  Hadi eğleniyoruz şurda. -Tamam Sinan, at  hadi. Mecburen kabul ettik. Sinan önüne dönüp nişan  aldı. Birincisi vurdu,ikinciyi vurdu. Üçüncü derken çocuk resmen hepsini vurdu. Bir kere kaçırdı sadece. Sinan ayaga kalkıp tüfeği adama verdi. "Sıra sende Doruk." Doruk bana bakıp ilerledi. Onu geçmek için  hepsini vurması lazım. Tüfeği eline alıp nişan  aldı. -Bence boşuna atıyor. Beni geçmesi mümkün değil. Sinan'a baktığımda dibimde duruyordu.Tekrar Doruk'a baktım. -Erken konuşma istersen. Ah Doruk bir kere de benim dediğimi destekleyecek bir  şey yap. Sadece üç atış yapmak ne ya.... Doruk üzgün şekilde döndü. -Benden bu kadar. Bu iş bana göre değil. Tüfeği adama verip yanımıza geldi. Sinan zevkten dört köşe tabi. Bana bakıp "Sende deneyecek misin, yoksa birinci belli mi diyorsun?"dedi. Daha önce hiç denemediğim  bir şey. Şimdi hırsla 'görürürsün sen' demek istemiyorum. Yapmazsamda içimde kalır. -Öylesine deneyeceğim. Sinan adamın elindeki tüfeği alıp bana verdi. Iyice kıyıya yaklaşıp nişan  almaya çalıştım. Doruk yanıma gelmişti. -Sakin ol Damla. Sen yapabilirsin. Sana güveniyorum. Doruk'a bakıp "Sakinim zaten. Bence sen sakin ol."dedim. Doruk gülerek  "Haklısın galiba "dedi. Birinci atışı attığımda balon patladı. Ben şaşkın bakarken Doruk sevinçle "Oleyyy"diye bağırdı. Sinan yanımda belirdi bile. Bu heyecan ne ya,daha bir atış yaptım. Ikinci atış da olduğunda kendime şaşırdım. Bu kadar iyi miydim ben bu konuda? Bir heyecanla üçüncü atışı yaptım ama sonuç; bu sefer olmadı. Devamı bir olup bir olmama ile devam etti. Bittiğinde tüfeği adama uzattım. -Aslında iyiydin. Benden iyi olduğun kesin. -Orasına şüphe yok Doruk. Gecenin galibi ben olduğuma göre beni takip edin. Sinan yürümeye başladığında biz birbirimize baktık. Nedense hiç iyi şeyler olacak gibi gelmiyor. -Nereye gidiyoruz?Sen burayı bilmiyorsun ki? -Çok bilmeye gerek yok. Şöyle eğlenebileceğimiz yer bulsam yeter. Sinan' nı kolundan tutup durdurdum. Bana dik bakma, beni sinir ediyorsun. -Nereye gidiyoruz dedim? Bizimkiler duyarsa ben biterim. Daha yeni bir şey atlattım,bir daha olmaz. Sinan kolunu çekip ikimize baktı. "Siz gelmeyin o zaman. Ben şurda canlı müzik yazıyor, oraya gidiyorum." Bizi öylece bırakıp gitti. -Damla peşinden gitmek zorundayız. Biliyorum sinir biri, ama başına bir şey gelirse bize kızarlar. -Lanet olsun bunu bilmek hoşuma gitmiyor. Gidelim hadi. Sinan' nın girdiği canlı müzik yazan yere girdik. Içerisi hangi kafa olduğu belli değil. Herkes kendi aleminde. -Nereye gitti bu çocuk? Işıkları bu kadar loş yapmak zorundalar mi? Doruk elimi tutup "Buluruz merak etme"dedi. Mekan iki katlıydı. Birinci kattakiler kendi aleminde oturuyordu. Göz gezdirdiğimde Sinan ortalarda gözükmüyordu. Bu sefer ikinci kata çıktık. Asıl müzik buradaydı. Oturanlar ,ayakta duranlar...karma karışık bir yerdi. -Şu taraftan başlayalım. Doruk'un gösterdiği taraftan bakmaya başladık. Kalabalık hiç yardımcı olmuyordu. Doruk adım attığı anda biri geri doğru gelince çarpıştılar. Az daha beni eziyordu. -Yavaş be kardeşim!! Hem suçlu ,hemde dönmüş bizi  azarlıyor. Geri geri bakmadan yürüyen sensin. -Kusura bakmayın ,fark etmedim. Yine kibarlığı tuttu bu çocuğun. Karşındaki kibarlıktan anlayacak biri olsa tamam. Doruk'un  üzerine yürüyerek gömleğini gösterdi. -Üstümü ne hale getirdin?Bir özürle bitiyor mu? -Sizde geri geri geldiniz. Bir arkanıza bakın o zaman. Doruk beni susturmak için elimi sıktı. Adam daha da sinirlenip "Sen ne demeye çalışıyorsun?" diye üzerimize iyice geldi. -Tamam uzatmayalım. Bizde hata.. -O zaman öde gömleğin parasını. Bu kadarıda fazla ama..."Biz niye ödüyoruz. Yürü  Doruk,  gidiyoruz." Elini çektim, ama adam çoktan önümüzü kesmişti. Doruk kulağıma yaklaşıp "Damla biraz sakin ol. Burdan gitmeniz lazım."dedi. -Bir sorun mu var? Aradığımız beyfendi teşvik etti sonunda. Sinan adamla bizim aramıza girip dik dik  bakmaya başladı. -Çekil şuradan. Seni ilgilendirmiyor. -Üzerine yürüdüğün kişiler benim arkadaşımsa ilgilendiriyor. Ben şok millet. Adam bize arkadaşım dedi. Bizi burda koruyor. Gidişat hiç iyi olmadığı kesin. Bir anda nasıl olduysa yumruklar uçuşmaya başladı. Doruk hızla beni kenara çekip "Burdan ayrılma"diyerek gitti. Bu çocuk kavga edemez ki? Belki eder ,ama bu güne kadar vurduğunu görmedim. Ah Sinan, her şey senin yüzünden. Ortam bir anda karıştı. Kimin  kime vurduğu belli değil. Dakikalar sonra polisler gelince şükür kavga bitti. Müzik çoktan sustuğu için,  polisler bağırdıkça yankı  yapıyordu. -Alın şunları.. .. Çabuk... En son gördüğüm Doruk'un dudağı patlamıştı. Sinan' nın da kaşı. Kadın polislerden biri kızları başka bir arabaya bindirdi. Ben bu sefer kesin bittim. Bunun mazereti ne olacak Damla?Annen babana ne diyeceksin? Merkeze vardığımızda kızları bir yere, oğlanların bir yere aldılar. Arada demir dışında bir şey yoktu. Toplu olarak herkesin bilgilerini aldıktan sonra beklemeye başladık. Mekanda ki herkes burda desem yalan olmaz. -Damla.. Doruk'un sesini duyduğumda hızla yaklaştım. Neredeyse iki yerde doluydu. Yanında Sinan'da vardı. -Nasılsın? -Bu sefer bittim Doruk. Babam beni affetmeyecek. Doruk elimi tutup "Durumu anlatırız. Üzme kendini."dedi. Sinan araya girip "Suç bende derin. Bu kadar büyütme. "dedi. Sinirle bakmam normal. Bu kadar  rahatlık nerden geliyor acaba? Bizim yaşımız kaç da,  şu andan bunu yaşıyoruz? -Bence sen sus yeter. Kavga etmeye ne gerek vardı? -Adam üzerimize yürüdü. Ne yapsaydım?Bana vurmasını mı bekleseydim. -Kaçsaydın.. Sinan kocaman gözlerini açıp "Ben niye kaçıyorum? Korkak mıyım ?"diye tepki verdi. -Erkeklik gururundan da ödün verme... -Ne alakası var? -Yeter ,biraz sakin olun. Şimdi kavga etme zamanı değil. Birazdan bizimkiler burda olur. Asıl o zaman ne diyeceğiz onu düşünün? Kaç dakika ya da saatle bekledik bilmiyorum. Sırayla birileri çağırılıyordu.Kavga ettiğimiz bir grupta başka bir yerde galiba. Yoksa erkekler tarafının bu kadar sakin olması normal değil. -Damla,Sinan ve Doruk...kapıya yaklaşın.. . İşte  sıra bize geldi. Kapıya geldiğimde kapılar açıldı. Polisleri takip ettik. Üçümüz sessiz şekilde polisin arasından girdik. Karşımda babam,Demir ve Tan amcayı görünce birbirimize baktık. Sinirle bize bakıyorlardı. Komser "Iyi bir ders aldıklarını düşünüyorum. Bir daha böyle bir şey yapmayacaklardır." -Umarım dediğiniz gibi olur. Vaktinizi aldığımız için özür dileriz. Biz gidelim artık. -Tabi gidebilirsiniz.Çocukların  eşyaları burada. Cep telefonu ve kimliklerimizi  aldılar.  Bize döndüklerinde gözüm babamdaydı. Öyle bir bakışı vardi ki her şeyi anlatıyordu. Önümüzden geçip kapıdan çıkınca sessizce takip ettik. Dışarı çıktığımızda Tan amca"Biz burda ayrılalım. Baya geç oldu. "dedi. -Kusura bakma ,bu gece planladığımız gibi gitmedi. Daha sonra,  daha sakin bir akşamda buluşalım. -Ayarlarız, sıkıntı değil. Tan amca ve Sinan arabaya binip ayrıldılar. Sinan ilk defa sessiz ve olacakları bekler bir hali vardı.Ortamın gerginliğini siz düşünün. -Sizde arabaya. Demir amcanın talimatı ile arabaya yerleştik,onlar dışarda kalmıştı. -Duygu her şeyi ben anlatacağım. Sen sakın karışma tamam mi?Yoksa işimiz daha zor olabilir. Ben tamam diyemeden arabaya bindiler. Eve varana kadar ortam tamamen sessizdi. Komser ne anlattı bilmiyorum, ama bir kere olsun bize sormadılar. Bu beni daha çok geriyor. Ne olacağını bilmeden beklemek kadar zor bir şey yok. Eve vardığımızda babam kapıyı çaldı. Kapıyı açan  annemdi.Arkasında da Nil teyze. Panikle "Aşkım çocuklar..."dedi. Babam yanından geçip gidince annem ile karşı karşıya kaldık. Beni hızlıca çekip sarıldı. Nil teyzeze  gelip Doruk'a sarıldı. -Çok korktum kızım. Iyi misiniz ?Nasıl oldu bu? Sizin ne işiniz  vardı orda? Kavgaya karışmak ne? Annem sıraladıkça sıralıyordu. Araya girip "Anne sakin ol. Iyiyim ben. Içeri girelim, her şeyi anlatacağım."dedim. -Haklısın kızım ,hadi girelim. Hep birlikte  içeri girdik. Iki baba sadece üzgün ve sinirli olması  ortamı iyice giriyordu. Bağırın kızın, ama sessiz kalmayın. -Nasıl oldu Doruk? Sizin orda ne işiniz vardı? Nil teyze herkesin merak ettiği soruyu sordu. Doruk ben halledeceğim dediği için bekledim. -Bence yanlış kişiye soruyoruz. Asıl soru sorulacak kişi Damla. Bu gece kavga çıkarmak için mazeretin neydi kızım? Şok  içinde babama baktım. Bu gecenin sorumlusu ben sanıyordu. Baştan beri kızgınlığı belli oldu. Doruk heyecanla araya girip "Güney amca ben anlatayım. Tam olarak...."dedi. Devamına babam izin verdiği için cümlesi yarım kaldı. -Doruk yorma kendini. Her seferinde Damla'yı koruyacam  diye kendini parçalama. Anlaşılan kızım düzelmeyecek. Kavga çıkarmadan rahat edemiyor. Her seferinde nasıl başarıyorsa çıtayı  yükseltiyor. Biz düzelir dedikçe, işler daha da kötüye gidiyor. -Güney çocukları dinleseydik. O kadar üzgündüm ki diyecek hiç bir şeyim yoktu. Her zaman cevap veren ben ,bu sefer sesizdim. Sebebi ise, sefer gerçekten suçlu değildim. -Dinleyecek bir şey yok Ayşe. Bundan sonra benim kurallarım  işleyecek. Ne zaman Damla düzeldi,  o zaman bir şeyler değişecek. Cep telefonu,tablet ya da her neyse bundan sonra teknoloji yok. Okula gidiş gelişler kontrol edilecek,yani şoför getirip götürecek. Dışarı çıkmayı unut. -Aşkım bunlar çok fazla. Herkes susmuş babamı dinliyordu. Doruk üzgün şekilde bana baktı. Beni en üzen şey, babamın suratında ki bakış. Sanki bana olan sevgisinin azaldığını hissettim. Bu saatten sonra koyacağı hiç bir sınırlama bundan daha ağır gelmez. -Fazla değil. Şimdi odana çık.Yarın okulun var. Annemin yanından kalkıp hiç bir şey demeden odama çıktım. Yatağa kendimi atıp tavana baktım. Bir kaç  gündür  yaşadıklarım gözerimin önünden  geçti. Bu kadar problemli olmak zorunda mıyım  ben....?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD